Güven tazeledi

Geçtiğimiz hafta Fenerbahçe karşısında ağır bir mağlubiyet alan Vakıfbank, Gözde Sonsırma’nın oynamadığı maçta Eczacıbaşı Vitra’yı zor da olsa yendi ve bir anlamda güven tazeledi.

Hatırlayalım

Geçtiğimiz hafta yaşanan hezimetin ardından puan kaybının çok önemli olmadığını, ancak mağlubiyetin psikolojik anlamda büyük etkisi olacağını belirtmiştik. Bu etkiler, bu sezon bir türlü isteneni veremeyen Ayazağa ekibi karşısında açıkça görüldü. Turuncu beyazlıların kazanabileceği bir maçtı aslında. Ancak gereksiz yerlerde gösterilen özgüven, Eczacıbaşı Vitra’nın mağlubiyetini hazırladı. Bununla ilgili detayları öğrenmek isteyenler, “Oynayarak kazanamaz” başlıklı 88. yazımıza göz atabilirler.

Nasıl bir ortamda oynandı?

Normal şartlar altında Gözde Sonsırma’nın sakatlığı nedeniyle oynamaması Vakıfbank’ı derinden sarsabilirdi. Zira Vakıfbank kaptanı, Türkiye’nin gelmiş geçmiş en iyi smaçörü olmasının yanı sıra takım içerisinde ikinci bir antrenör gibi hareket edip diğer oyuncuları da toparlıyor. Özetle Sonsırma, Vakıfbank’ın bu sezonki en önemli lokomotifi konumunda. Ancak şartlar bu sezon pek de normal değil. Zira Eczacıbaşı baş antrenörü Lorenzo Micelli, hala sahaya nasıl bir rotasyonla çıkacağını bulabilmiş değil. Turuncu beyazlıların kadrosunda bolca yabancı olmasına karşılık oyuna etki edebilecek Türk oyuncu sayısı son derece sınırlı.

Bu nedenle Micelli daimi bir arayış içerisine girmiş görünüyor. Mesela dünkü maçta üçüncü yabancı olarak Çinli Yimei Wang’ı kadroya aldı İtalyan teknik adam. Buna rağmen sahaya iki yabancı oyuncuyla çıkmayı tercih etti. 14 hafta sonunda, üç yabancı sınırlaması varken -kadrosunda Neslihan Demir gibi Türkiye’nin gelmiş geçmiş en büyük hücum silahı omasına rağmen- sahaya yabancı pasörle çıkmanın intihar olacağını öğrendi. Ancak dünkü haliyle Wang, sanki fiziği nedeniyle 6 ay önce zorla voleybola başlatılan bir oyuncu görünümündeydi. Yıllar boyu Çin milli takımının en büyük vurucu gücü olan oyuncunun neden bu seviyeye geldiği merak konusu. Ne el koordinasyonu kalmış, ne de zamanlaması. Böyle bir durum söz konusuyken Micelli‘nin onu neden kadroya aldığı da ayrı bir merak konusu. Görünen o ki, Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu yaşamış antrenörün kafası karışık. Çözümü üretmek içinse zamanının çoğunu tüketti. Fazla vakti kalmayan Micelli beklenen reaksiyonu gösteremezse Eczacıbaşı önümüzdeki sezon Şampiyonlar Ligi’ne katılamayabilir.

Mücadele yüksek oyun zevksizdi

Bunun en büyük sebebi, her iki pasörün de son derece kötü oynamasıydı. Naz Akyol’un takımı hızlı oynatmak adına attığı paslar zaman zaman filenin altında kalırken Güldeniz Paşaoğlu’na giden toplar ise antenin 1-2 metre dışına uçtu. Asuman Karakoyun ise zaman zaman Neslihan Demir’in beline kastederken Maja Poljak’ı topla uygun şekilde buluşturmayı başaramadı. Neticede çok uzun ralliler yaşandı. Mücadele yükseldikçe voleybol keyfi azaldı.

Micelli, ilk sette kendisi sahada ruhu dışarıda Senna Usic yerine Wang’ı sürdü sahaya. Ancak iki pasör çaprazı karakterli manşeti zayıf oyuncu çapraz dizilmeyince Eczacıbaşı Vitra’nın manşet koordinasyonu bozuldu. Bir ara Wang’ı saklamak adına Neslihan Demir manşet yükünü üzerine almaya kalktı. Ancak Gülden Kuzubaşıoğlu’nun iyi oyunu bu zaafın ortaya çıkmasını oldukça geciktirdi.

Kimileri manşet zaafiyetinden dolayı iki pasör çaprazının aynı anda sahaya sürülemeyeceğini düşünüp dillendiriyor. Bu fikri savunanlara manşeti zayıf Jelena Nikolic ve Malgorzata Glinka ile namağlup Şampiyonlar Ligi şampiyonu olan Vakıfbank’ı hatırlatırım.

Basit gerçekler

Eczacıbaşı’nın hücum gücünün rakiplerine göre düşük olduğunu sağır sultan dahi biliyor. Bu durumda bazı temel gerçekler ortaya çıkıyor.

-Açık topları öldürmek için uğraşamazsınız.
-Manşet almaya çalışan smaçörleri hücumda çok fazla kullanamazsınız.
-Maja Poljak gibi dünyanın en iyi blokörü öndeyken servis kaçıramazsınız.
-En büyük hücum silahınız ve pasörünüz üst üste iki pozisyonda saçma sapan hareketler yapmak için fileye dokunamaz.

İşte bu basit gerçekleri unutan Eczacıbaşı kaybediyor. Ancak bunları uygulamaya başlayınca rakip kim olursa olsun kazanıyor.

Vakıfbank aşırı gergin

Yazının başında söyledğimiz üzere geçtiğimiz haftaki yenilgi sarı siyahlıların dengesini bozdu. Bu nedenle Vakıfbanklı oyuncular gerekli gereksiz yerde hakemlere itirazlarda bulundu. Bu modaya baş antrenör Giovanni Guidetti de uydu. Gözde Sonsırma’nın yokluğunda sahaya kaptan çıkan Güldeniz Paşaoğlu sakin tavırlarıyla yatıştırıcı olduysa da son şampiyonda biriken gerilimi saklayamadı. Esra Kırıcı’nın bir dört numara hücumunda top Vakıfbank pasörü Naz Akyol’un elinden dışarı gittiği halde Paşaoğlu oyundan çıktığında kaptanlık görevini üstlenen Akyol, sanki eline değmemiş gibi takım arkadaşlarının yanına gidip sevinmeye başladı. Ancak pozisyonu iyi takip eden baş hakem Erdal Akıncı blok-aut çalarak doğru kararı verdi. Bu kararı gören Akyol elini kaldırıp topun kendisinden dışarı gittiğini söylediyse de yaptığı özür hareketi tribünlerin ve kenar yönetimlerin kısa süreliğine galeyana gelmesine engel olamadı. Bu tarz bir hareket de milli bir sporcuya yakışmadı.

Kart demişken

Geçen haftaki maçın baş hakemi de Erdal Akıncı idi. Vakıfbank antrenörü Guidetti de ilk setin en kritik yerinde akreditasyon kartı yüzünden kırmızı kart görmüştü. Bu ikili bir hafta sonra yeniden karşılaştı. İtalyan teknik adamın kartı yine yerinde değildi. Bu kez ne bir ikaz geldi, ne de bir kart. Soru basit:

Bir haftada ne değişti?

Voleybol dolu günler dileğiyle,

Kayhan Kösem
kkayhan@hotmail.com


Haberi Paylaş

Comments are closed.