Türkiye Birinci Voleybol Ligi Avrupa’nın, dolayısıyla da dünyanın nicelik ve nitelik olarak en seviyeli liglerinden biri.
Dünya yıldızlarının burayı seçmesi ekonomik cazibenin yanı sıra doyurcu, mücadeleci yapısından.
Bu önemli ligde bireysel istatistiklerde sivrilmek, hatta bu istatistiklere girmek kolay bir performans değil.
Halkbank’ın bu sezon başında kadrosuna kattığı Simge Şebnem Aköz yerli-yabancı dünya yıldızlarının forma giydiği bir yarışmada liberolar arasında ilk sırayı almış bir isim.
Halkbank’la birlikte başarı grafiği yukarı doğru yönelmiş. Başarının çok çalışmak, aile ortamı, ve sorunsuz bir kulüp yapısıyla geleceğine inanıyor. Simge, bu ortamı Halkbank’ta bulduğunu söylüyor.
Başkent ekibinin başarılı, bir o kadar da mütevazı liberosu Simge Şebnem Aköz’le hayata ve voleybola dair söyleştik.
Voleybol öykünü anlatır mısın?
Voleybola, 7 yaşında okul takımında başladım. Voleybol seçmeleri vardı, o sırada sınıfın en uzunu bendim! Seçildim. 4 yıl okul takımlarında oynadıktan sonra İstanbul Artvinspor’a transfer oldum, böylece kulüp sürecim başladı. Genç takım seviyesinde kısa bir Yeşilyurt dönemim oldu, sonra UPS’e geçtim. UPS’te yaklaşık 5 yıl forma giydim. Üzeyir Özdurak hocam beni Yeşilyurt’a istedi. O yıl Birinci Lig’e yükseldik. Ben de 4 yıl boyunca bu takımın bir parçası oldum. Geçtiğimiz yılı Çanakkale’de geçirdim, bu yıl da bildiğiniz gibi buradayım.
Pozisyonun libero. Neden bu mevkiyi seçtin?
Boyum yeteri kadar uzamadığı için libero olmayı seçtim. Genç takımda smaçör, A Takım’da libero olarak oynamaya başlamıştım. Ayrıca hızlı bir oyuncuydum, önemlisi manşetim iyiydi. Antrenörlerim de beni libero pozisyonuna yöneltti.
Lig istatistiklerinde ilk sıradasın?Bu başarı neden kaynaklanıyor? Yetenek voleybolda çok önemli. Fakat çalışmak da yetenek kadar değerli. Çok çalışmanın beni olduğum daha ileri bir seviyeye taşıdığına inanıyorum. Halkbank’ta gerçekten yoğun bir mesai var. Her gün çift idman yapmanın bana bir katkısı olduğunu düşünüyorum. Söylemeden geçemeyeceğim; buradaki çalışma temposu, daha önce oynadığım kulüplerden daha değişik ve daha fazla. Biz, başarılı olmanın yolunun çok çalışmaktan geçeceğine inanıyoruz. O yüzden, idmanlara diğer takımlardan fazla zaman ayırmaya çalışıyoruz.
Söz takıma gelmişken, nasıl bir takım kimyanız var?
Genel olarak yaşları birbirine yakın bir takımız. Sadece Burcu yaş olarak bizden küçük. Bununla birlikte takıma ayak uydurmakta zorluk çekmiyor. Müthiş de yetenekli. İyi anlaşan, eğlenceli bir kadromuz var. Takım kimyası müthiş
Yine takımdan devam edelim. Takım arkadaşlarını kısaca anlatırmısın?
1 numaradan başlayayım. Carly. Hiperaktif, maceracı bir kişilik. Yeni şeyler keşfetmeyi, doğayı gezip dolaşmayı çok seviyor. Tuğçe çok çalışkan ve olgun bir insan. Saha içinde de dışında da elinden geldiği kadar yardım etmeyi sever. En ilginç yanı, müthiş yol tarifleri yapar. Hangi şehir olursa olsun, farketmez. Ceyda Durukan sevimli ve iyi niyetli birkişilik. Ceyda Aktaş’la iki yıldır birlikteyiz. Çok komiktir. Nefis espriler yapar. Gyselle çok enerjik. Güleç, pozitif. Dil problemi O’nu olduğundan daha içe dönük biriymiş gibi gösteriyor. Ama o sıkıntıyı da aştık diyebilirim. Neşve, sorumluluk almayı bilen biri. Baskın bir karakter ve hırslı. Elif naif, iyi niyetlidir. Çalışmayı çok seviyor, herkesten çok ekstra yapıyor. Hande Naz takımdaki gizli komik. Tüm takım gibi Hande de iyi niyetli. Tutku Burcu, yaşından daha olgun davranışları var. Yetenekli. Dersleri ile voleybolu aynı başarı ile götüren iyi bir örnek. Songül’le libero pozisyonunu paylaşıyoruz. O’nun sergilediği tavrı, sabrı, olumlu telkinleri daha önceki kulüplerde oynadığım aynı mevki sporcularından hiç görmemiştim. O benim için bir şans. Bu tavır, Songül’ün hem tecrübesinden, hem kişiliğinden kaynaklanıyor. Seda kimi zaman olgun, kimi zaman da sevimli bir çocuk gibi. Kendinden küçüklerle de iyi anlaşıp geçiniyor. Çok da hassas. Kendisini seviyoruz. Fatma var, oldukça komik bir kişilik. Aynı evi paylaşıyoruz ve çok eğleniyoruz. Birbirimizi tolere edici, uyum sağlayıcı bir yapıdayız. Olması gereken de o. Fatma’ya geri dönersek. Bulmaca çözmeyi çok sever. Ama hiçbirini bitiremez. O’nun yarımlarını ben tamamlarım. Puzzle yapar. Soğuk gibi görünse de eğlenceli bir kişiliği vardır. Teknik heyeti seviyoruz Teknik heyetle ilgili… Emre Altundağ var, bizim korkulu rüyamız! Keşke olmasaydı (!) Bizi, elbette bizim için çok zorluyor. Emre’ye severek kızıyoruz! Ahmet Hoca, Mahir Hoca takımın her yönden aşama kaydetmesi adına müthiş bir özveri timsali olarak çalışıyorlar. Günün her saatinde, istediğimiz anda bizim için vakit ayırıyorlar. Cengiz Hoca’ya gelince… Bir antrenörün, anlaşma yapmadan önce sporcunun verilerine göre değil, karakterine bakarak, konuşmalarını analiz ederek iş görüşmesi yapmasına ilk kez şahit oldum. Takım mühendisliği açısından yetenek kadar karakterlerin de önemli olduğunu düşünüyorum. Cengiz Hoca da bu yönde bir hareket sergiledi. Bu tavır beni şaşırttığı kadar mutlu da etti. Bana ayrıca çok çalışacağımızı söylemişti ama bu kadar olacağını söylememişti! İdealist bir antrenör. Çok çalışmakla bir seviye ileri gidilebileceğini savunuyor. Hayat felsefesi böyle. Oyuncularla diyalogralı ve ilişkilerinde bir düzey var. Çok da esprili. Esprileri zekice.
Kariyer planlaman konusunda ne düşünüyorsun?
Bir oyuncunun ilk hedefi bellidir: Milli Takım. Bununla birlikte ligde her zaman aranan, önemli başarılara imza atan kadroların içinde yer alan bir sporcu olmak istiyorum. Avrupa Kupaları, Şampiyonlar Ligi… Bunların hepsi birer aşamadır. Sırasıyla tatmak ve şampiyonluk görmek arzusundayım.
Rol model aldığın bir oyuncu var mı?
Dünya voleybolunu mercek altına aldığınızda, ülkemizdeki ligin en iyilerden biri olduğunu görürüz. O nedenle, başka ülkelerin sporcularını hedef almak yerine, içinde bulunduğumuz ligden birini rol model almak daha uygun olur diye düşünüyorum. Sporcu, sadece sahadaki performansla ilgili değil, dışarda oluşturduğu izlenim, gençlere örnek oluşturacak tutum ve davranışlarla da değerlendirilir.
Bu seneyi anlatır mısın?
Bu sezondaki öncelikli hedefimiz play-off, sonra da 6.sırada yer almaktı. Fakat işler umduğumuz gibi itmedi, aksaklıklar oldu. Eksik kaldığımız dönemler yaşadık. Aksaklıklar nedeniyle komplike bir takım kimliği kazanamadık. Yabancılarımızı adapte etmek uzun bir süre aldı. Şu anda tam takımız. Hedeflerimize yürüme yolunda önümüz açık.
Ligde seni korkutan bir smaçör, sert vuran bir oyuncu var mı?
Düşünüyorum, galiba öyle biri yok. Zaten oynadığım pozisyon gereği sert toplara alıştım. Ben daha çok hızlı oynayan takımlardan tedirgin oluyorum, zorlanıyorum. Bunun iyi örneği bu seneki Galatasaray.
Voleyboldan ilk kazandığın parayla ne yaptın?
İlk kazanılan parayla evine tuz ve pirinç almak gibi bir gelenek vardır. Ben de öyle yaptım. Geri kalanı da kendime harcadım.
İnandığın bir uğur var mı?
Genellikle aynı tokayı takarım. Maçlara uykulu modum düşük ve düşük bir şekilde geliyorsam, o gün nedense iyi bir maç çıkartıyorum. Enerjik değil de sakin bir yapıyla çıkarsam, her şeyin daha iyi gittiğinin farkına vardım.
Varsa, kalırsa boş zamanlarında ne yapıyorsun?
Pek boş zaman kalmıyor. Kalırsa da yabancı dizi izliyorum. Sinemaya da gitmeye çalışıyorum.
Kulüp yapısı ile ilgili düşüncelerin neler? Henhangi bir sıkıntı yaşıyor musunuz?
Yok, yönetimsel anlamda hiç bir sıkıntımız yok. Hem yönetim hem staff, bize sorun çıkarmaktan öte sorun çözen bir yapıya sahipler. O yüzden burada mutluyum. Uzun süre aynı antrenörle çalıştım. Cengiz Abi ile çalışmak benim için iyi deneyim oldu. Bana yeni şeyler kattığını söylemek isterim. Hem gelişim, hem hedeflerime ulama anlamında Halkbank’ın uygun bir zemin olduğunu düşünüyorum.
İstanbul’da yaşadın, Çanakkale’de oynadın. İlk kez denizi olmayan bir yerdesin. Ankara için ne düşünüyorsun?
Ankara’ya uyum sağladım. Ayrıca Ankara ile gerçek anlamda ilgilenecek zamanım da olmadı. Deniz bir yana ama Çanakkale’de buradakinden daha fazla sıkıldım. Ankara beni daha fazla tatmin etti.
Comments are closed.