İstanbul BBSK-Beşiktaş maçı, voleybolda sık görülmeyen bir kararla bitti. Çok kritik bir anda çalınan çift vuruş düdüğü uzun süre tartışıldı. Bundan sonra da uzun bir süre tartışılacak gibi görünüyor.
Sonun başlangıcı
Murat Yenipazar’ın ilk sette 6:6 iken attığı pasta faul yoktu. Ancak birçok hakemin yaptığı çok klasik hata, burada da tekrarlandı. Topun şüpheli bir şekilde dönmesi, maça yeterince konsantre başlayamayan baş hakem Erol Akbulut’un “geç” denebilecek bir zaman diliminde yanlış karar vermesine neden oldu.
-İlk sette 23:23 iken Kadir Cin’in pasına çalınan çift vuruş düdüğü, eksik konsantrasyon sonucu geç verilmiş bir karardı.
-İkinci sette 2:2 iken Mustafa Kırıcı’nın 2 numaradan yaptığı hücumda aut kararı bir türlü gelmek bilmedi.
-İkinci sette 19:22 iken Kadir Cin’in 2 numara hücumuna aut diyen Akbulut, yardımcısı Ramazan Demiröz’ün “elden” uyarısını çok geç gördü ve tartışmaların fitilini bir kez daha ateşledi.
-İstanbul BBSK bençinden “servisi geç atıyor” sitemlerini hafiften duyan Akbulut, 21:24’te Niels Klapwijk’in servisine “8 saniye” kararı verdi. Bu andan itibaren servis öncesi konsantre olmak isteyen her oyuncu geri sayıma tabi tutuldu!
-Üçüncü sette 16:13 iken nizami pas atan Mithat Uykan da yanlış karar sonrası uygulanan “istikrar”ın kurbanı oldu.
Yıllardır bu sütunlarda yazdığımız “her dönen top faul değildir” cümlesi Türk hakemliğinde bir türlü yer edinemedi. İşte bu andan sonra youncuların elinden çıkan her şüpheli top, arkasında “beleş” sayıya gidecek bir düdük bekledi. Ve ne olduysa son anda oldu. Dördüncü sette 23:24 iken İstanbul BBSK sahasından yükselen şüpheli top maçı bitirdi ve yoğun tartışmaları beraberinde getirdi. Halbuki tartışmaların fitili son sayıda değil, paragrafın başında yazılı ilk anında ateşlendi.
Bir zamanlar pozsiyon kontrolü esnasında “erken kaçma” denen ucube bir karar vardı. (Bu ucube karar, maçı çabuk bitirip evine bir an önce gitmek isteyen bazı hakemlerimiz tarafından hafta içi akşam maçlarında halen uygulanıyor.) Bu illetten kurtulan hakemlerimizin şüpheli top anlayışından da bir an önce kurtulmasını dilerim. Yoksa başımıza “8 saniye” ve “perdeleme” hastalıkları da musallat olacak benden söylemesi.
Kartal yükseten uçtu
Kadro yapısı ve bütçeler göz önüne alındığında ligin en başarılı iki takımının mücadelesiydi bugünkü maç. Ancak her iki takım da baklenenden çok uzak bir oyun sergiledi. Gerek Beşiktaş, gerekse İstanbul BBSK çok sayıda basit hata yaptı ve oyun bir türlü ritmini bulamadı. Açıkçası bu durum, çalkantılı oyuna daha müsait olan siyah beyazlıların işine geldi. Zira ritmii buldukça çığ gibi büyüyen İBBSK, çok sayıda servis kaçırmasının bedelini 2-0 geriye düşerek ödedi. Kaçan servisler haricinde köşe hücumlarında da istediğini bulamayan ev sahibi takım, Adriano Lamb’in oyunu hızlandırmasını mani olamadı ve Beşiktaş’ın bu seneki sansasyonel ismi Klapwijk’in önderliğinde sonuca gitmeyi başardı.
Hollandalı pasör çaprazını bu kadar etkili kılan, çok üstün tekniği bir tekniği ya da çok yüksekten vurması değil. Klapwijk, genelde paralele ve 6 numaraya doğru filenin 1-2 santimetre üzerinden hücumlar yapıyor. Onu durdurabilmek için yerleşen ikili, üçlü bloklar, son derece yüksekte beklediğinden böylesi alçak hücumlara çare olmuyor. Hollandalı oyuncu çok rahat blok-auta gidiyor. Dünkü maçı izleyenler, Klapwijk’in ilk kez dördüncü sette bloklandığı fark etmemiş olabilirler. Ancak dikkatli gözler, bu blokların –orta oyuncuların geç kalması nedeniyle de olsa- filenin bir karış üzerinde gerçekleştiğini kaçırmadılar.
Uslu tercihi çok doğruydu
Beşiktaş baş antrenörü Meftun Eren, elindeki malzemeyi mükemmel kullanıyor. Beşiktaş’ın devreyi 16 puanla kapamasının en büyük sebeplerinden biri de bu. Bugünkü maçta kenardaki birçok oyuncusuna zaman zaman yer veren Eren, üçüncü setin sonunda Yankı Uslu silahını sürdü sahaya. O ana dek sahada yer alan kaptan Mustafa Kırıcı çok iyi manşet getirse de hücumda adeta yokları oynuyordu. Yerine giren Uslu, eski takımına karşı mükemmel hücum etti. Girdiğinden itibaren –çok zor pozisyonlarda gelen toplara rağmen- 6/8 ile hücum etti. Dördüncü sette Klapwijk’i bile gölgede bırakarak maçı koparan isim oldu. Eren’in bu tercihinin ne denli doğru olduğunu izleyen herkese gösterdi.
Yer tutmak
Beşiktaş liberosu Ahmet Karataş, özellikle rakibin köşe hücumlarında çok iyi yer tutuyor. Yıllardır burada tekrarladığımız açık hücumda arka çizgiye, hatta saha dışına çekilmeyi çok iyi uyguluyor. Böylelikle de seken toplara ya da geri çigiye giden hücumlara çok iyi defans yaparak takımına sayı için ikinci bir şans tanıyor. Manşette bu kadar etkili olamasa da Karataş’ın defanstaki formu Beşiktaş için büyük şans.
Kartal Akdeniz’den havalandı
İlk setin başlarında ortalarda görünmeyen Ferhat Akdeniz, setin sonuna doğru çok etkili servis atarak yükselişteki İstanbul BBSK’ye son anda durduran isim oldu. Akdeniz, rakibi sadece servis atarak yenmenin mümkün olamayacağını anlamış olacak ki, ikinci setten itibaren gerçek görevi olan hızlı hücumlar ve bloklara daha fazla ağırlık verdi. Geri kalan bölümde %67 ile hücum eden Akdeniz, ligin en formda orta oyuncularına karşı vurduğu her topta biraz daha yükseldi ve adeta gökyüzü kartalı oldu. Tomislav Coskovic ve Siarhei Antanovic’in geri alan hücumlarına karşı kurulan üçlü bloklarda takım arkadaşlarını daha yükseğe çıkmaya sevk eden Akdeniz, 3 de blok sayısına imza attı ve maçın yıldızlarından biri oldu.
İlk 4’e giren takım bu muydu?
Ligin başından beri müthiş bir ritm bulan İstanbul BBSK, ilk devrenin son haftasında tanınmaz bir haldeydi. İlk iki set ne servis atabildiler ne de hücum yapabildiler. Top kıran Antanovic ve Coscovic gerek hücumda gerekse serviste çok basit hatalar yaptı. Basit hatalarla hız düşünce ligin başından beri İBBSK’nin lokomotifi olan orta oyuncular da tempo bulamadı. Gerek oyuna başlayan Yenipazar, gerekse sonradan giren Caner Pekşen pas tercihlerinde dengeyi tutturamadı. Neticede oyunu hızlandırma çabaları yetersiz kaldı ve İBBSK hücumcuları file üzerinde kartala yakalandı.
Ev sahibi takım ne zaman ki servis atmaya başladı, o an alışılageldik temposunu yakaladı. Bunun sonucunda İBBSK, üçüncü sette rakibini adeta sahadan sildi. Etkili servislerle rakibi bunaltıp oyunu hızlandıran turuncuların neredeyse vurduğu her top sayı oldu. Maçı puan alamadan kaybeden İBBSK’nin toplamda rakibinden daha fazla sayı ürettiğini söylesek durumu izah etmiş olabiliriz.
Neticede İBBSK, bu beklenmedik puan kaybını bir nazarlık olarak görmeli ve yoluna devam etmeli. İlk devrenin bitmiş olması bu mağlubiyetin yıkıcılığını minimize edecektir.
Çift vuruşu çözdük diyelim, anonsa ne diyeceğiz?
Yıllardır kurtulamadğımız hastalıklardan bir tanesi de masada görevli hakemlerimizin yapılan anonsları komediye çevirmesi. Ellerine verilen standart metinlerle takım isimlerini doğru okumayı öğrenen hakemlerimiz, bu sefer de oyuncu isimlerini komedi haline getiriyor.
Mesela Beşiktaş’ta oyundan Çıkan kaptan Kırıcı yerine Ahmet Arslan giriyor. Ama anons yapan hakem bir Ahmet’i çıkarıp diğer Ahmet’i oyuna sokuyor. Esame listesine bakıp görevlilerden yabancı oyuncuların isminin nasıl okunacağını sormuyor. Okuması gerektiği yerde de ezilip büzülüyor, ne dediğini kendisi dahi anlamıyor! Bazı oyuncuların birden fazla ismi vardır ve birinin kullanılmasını ister. (Çağrı merkezini bile aradığınızda size önce hangi isminizle hitap edilmesi istendiğini sorarlar.) Ancak yönettiği maçlar haricinde voleybolu takip etmeyen hakem, seyircilerin bilmediği, hatta oyuncunun kendisinin dahi unuttuğu bir isim anons eder kafalar karışır.
Voleybol dolu günler dileğiyle,
Kayhan Kösem
kkayhan@hotmail.com
Comments are closed.