AXA Sigorta Efeler Ligi’nde bu sezon Avşar Maden Suyu Afyon Belediye Yüntaş formasıyla izlediğimiz Kamerunlu orta oyuncu Arthur Voukeng, World of Volley‘e konuştu. Voleyboldan Türkiye hakkındaki görüşlerine ve girişimcilik hikayesine kadar birçok konuda soruları yanıtlayan Voukeng’in konuk olduğu röportajı sizler için çevirdik.
Kamerunlu orta oyuncu Voukeng Mbativou Christian Arthur ile yapılan bir röportajın sıradan bir röportaj olması beklenebilirdi ancak bu genç adam bir voleybolcunun nasıl aynı zamanda bir girişimci de olabileceğine dair muhteşem, ilham verici bir hikâye paylaştı. Profesyonel sporcuların yarısının yatırım yapmayı bilmediğine veya paralarını tutarsızca harcayıp iflas etmekten kurtulamadıklarına dair hikayeleri duymuşsunuzdur. Durum böyleyse bile Arthur Voukeng kesinlikle onlardan biri değil.
Röportaja voleybolla alakalı sorularla başlayalım; Türkiye’de oynuyorsun, şu ana kadar lig ve ülke hakkındaki izlenimlerin neler?
“Türkiye Ligi dünyanın en iyi liglerinden biri ve sonuç olarak da üst seviye oyunculara sahip. Ülke, Avrupa ve Dünya’daki bazı üst düzey turnuvaların odak noktası konumunda ve böyle bir ortamda kendimi rahat ve özgüvenli hissediyorum. Türkiye Ligi elbette çok organize ve sporcular her maça çok büyük motivasyonlarla çıkıyor. Ülke genel olarak çok hayat dolu ve yemeklere de alışmaya başladım. Aynı zamanda ülkenin ekonomik boyutunu da görmezden gelemem. Türkiye Avrupa’da önemli bir ticaret merkezi, ayrıca Afrika ve ülkem Kamerun’la iyi ikili ilişkilere sahip.”
Afyon’un on iki mağlubiyeti ve iki galibiyeti var, daha iyi sonuçlar almanıza engel olan eksiklikleriniz neler?
“Ben takıma bir ay önce katıldım, Afyon Kulübü yüksek potansiyelli, hareketli bir kulüp. Ligin ilk yarısında herkesin elinden gelenin en iyisini yaptığına inanıyorum. Geçmiş on üç maçtan bazılarını izledim, iki güzel galibiyet ve beşinci sette kaybedilen maçlar vardı. Normal sezonun ikinci yarısında daha iyisini yapabileceğimize inanıyorum. Önümüzdeki on üç maç için benim görevim, takımla beraber play-off etabına ulaşmak için elimden gelenin en iyisini yapmak, çünkü kazanmayı gerçekten çok seviyorum.”
Geçen sezon Mısır’da oynamıştın, orada işler senin için nasıl gitti?
“Evet, sezona Mısır’da, Zamalek takımında başladım. Her şey harikaydı ancak Efeler Ligi’nden gelen teklif nedeniyle sezonu orada tamamlayamadım. Dünyadaki her oyuncu için en iyi liglerden birinde oynamak çok önemlidir. Mesele para değil; mesele prestij, olanaklar, daha iyi organizasyonlar ve altyapılar. Bu gibi etkenler sporcuların en beklenmedik potansiyellerini açığa çıkarmalarına yardımcı olur.
Voleybola dair gelecek planların neler?
“Voleybola dair çok büyük planlarım var ama önce sizinle kişisel bir hikâye paylaşmak istiyorum. Voleybolla 2014’te, koç Yende Lavoisier tarafından kurulan ‘Cite U Volleyball’ isimli küçük bir eğitim merkezinde tanıştım. Koç Lavoisier bana daha sonra üniversite takımında oynama fırsatı da vermişti. Voleybola aşık oldum ve dünyanın en iyilerinden biri olmaya karar verdim. Milli takıma 2016/2017 sezonunda katıldım ve sonra da bugün dünyanın ben olarak tanıdığı kişi haline geldim… Bu noktaya gelebilmek için çok çabaladım ve durmak da istemiyorum. Kariyerimi en iyi liglerde, en iyi takımlarda tamamlamak istiyorum ve bunu hak etmek için de çok çalışacağım. Voleybolla alakalı planlarımın bazıları ve voleybol sonrası planlarım şimdilik gizli kalsın. Kim bilir belki birkaç yıl sonra zamanı gelince WorldofVolley planlarım hakkında özel bilgiler edinebilir.”
Son zamanlarda Kamerun’da voleybol ilerledi mi, yoksa daha iyi bir seviyeye gelebilmek için hala çok mu zaman gerekiyor?
“Ülkem Kamerun’da genel olarak voleybol ruhu büyüyor ve voleybola verilen değer gittikçe artıyor. Bu değişim daha çok milli takım seviyesinde yaşanıyor. Benim gördüğüm kadarıyla Kamerun Voleybol Federasyonu başkanı Serge Abouem ve yönetici makamlar milli takımlar için önemli stratejiler ortaya koymuş. Sonuçlar takımın performans seviyesine bakınca açıkça görülüyor. Yerel yetenekleri keşfetmek adına, yerel şampiyonalar seviyesinde de daha fazlasının yapılması gerektiğine inanıyorum. Kamerun voleybolu pazarlamadan ve büyük, sürdürülebilir ve ilgi çekecek bir Afrika ligi kurmak için gerekli yardımcı kuruluşlardan yoksun.”
Antrenmanlar ve maçlar dışında, boş zamanında neler yapıyorsun?
“Voleyboldan sonra çok meşgul oluyorum çünkü aynı zamanda bir girişimciyim. ALM Holding’in yöneticiliğini yapıyorum ve sırasıyla 2013 ve 2019 kurmuş olduğum, ALM Creative Studios ve BigBang isimli holdinge bağlı, faal iki şirketim var. ALM Creative Studios daha çok iletişim, pazarlama ve tasarım üzerine çalışıyor; BigBang LTD. de yazılım, büyük veri (big data), siber güvenlik ve web tasarımı ve çok daha fazlası gibi teknolojik alanlar üzerine çalışıyor. Kırktan fazla çalışandan oluşan bir ekibe sahibiz. Aynı zamanda 2011 yılında kurmuş olduğum, insanlara yardımı amaçlayan Domino Uluslararası Hayır Kurumu’nun (Domino Charity International) başkanlığını yapıyorum. Geçtiğimiz on yılda, Kamerun’da yardıma muhtaç binlerce çocuğa destek olduk. Hem ALM Holding’le hem de NGO Domino Hayır Kurumu ile çok sayıda proje yürütüyoruz. Açıkçası dinlenmeye vaktim yok, sadece kendimi yenilemeye yetecek kadar uyuyorum ve altı yıldır hiç tatil yapmadım,” diye ekliyor Arthur Voukeng ve girişimicilik hikayesini paylaşmaya devam ediyor:
“Kamerun ve Afrika’daki en önemli, yenilikçi muhasebe sistemi yazılımlarından birini geliştirdikten sonra yönümüzü spor teknolojilerine doğru çeviriyoruz. Duyuruyu henüz birkaç gün önce yaptım: ‘Tyson20 Lab’ için 200.000 dolar yatırım yapacağım. Bu; spor teknolojilerini araştırma, geliştirme ve özellikle voleybol olmak üzere spor malzemesi üretimi için gerekli fonu yaratmak adına çekirdek sermayenin bir kısmını oluşturacak. Kendimize spor teknolojileriyle ilgili üç alan belirledik. İlk alan bileklikler ve yama sensörler gibi giyilebilir ürünleri kapsıyor. Bunların ikisi de sporcunun çalışması, fizyoloji ve biyomekanikle bağlantılı. İkinci alan ise uyarlanabilir yazılım geliştirme yoluyla yapılan veri analizi. Bu sistem belki de sadece bizim donanımlarımız ve yazılımlarımız için bir açık kaynak haline gelebilir. Son alan da kulüpler ve taraftarlar gibi spor organizasyonları arasında alışılmamış iletişim yolları geliştirmek. Böylece, sporun büyüsünü yaymaya devam etmek için diğer yolların yanı sıra web ve mobil uygulamalar sayesinde iletişimi iyileştirmeyi hedefliyoruz. İşaretler dikkat çekici: geçen yıl spor teknolojileri sektöründe yaklaşık 17 milyar dolar yatırım gerçekleşti ve bir bütün olarak spor sektöründe 500 milyar dolardan daha fazla yatırım gerçekleşti. Covid krizi nedeniyle spor teknolojilerine yatırım oranı geometrik olarak artış gösterecek. Biz, spor teknolojilerindeki büyümede pay sahibi olabilecek, Afrika merkezli en önemli girişim şirketlerinden biri olmayı umuyoruz. İlk örneklerimizi resmi olarak piyasaya çıkardıktan sonra 3 milyon dolar kazanmayı planlıyoruz. Benim odağım bir pazar oluşturmak olacak çünkü hızla yenilenen dünyada, gerçek yenilik satma kapasitesi haline geldi ve farkı yaratan da bu, ürünleri yapıp satabilmek. Bir voleybol oyuncusu olarak, takım çalışmasını ve takım olmanın değerini çok iyi kavradım. Birlikte çalıştığım insanları her zaman tam potansiyellerine ulaşmaları için teşvik ediyorum, çünkü amaçlarımız ve projelerimiz sahip olduğumuz sınırlı kaynaklara göre çok daha büyük. Yapabileceklerimizi ve hatta imkânsız şeyleri başarmak için her zaman cesur adımlar atmak istiyoruz.”
Voleybol kariyerinden sonra ne yapmayı planlıyorsun?
“Voleyboldan sonra hayatım muhtemelen çok değişmeyecek. Amaçlarım hala bir etki yaratmak, sürdürülebilir ekonomik kuruluşlar inşa etmek ve Domino Uluslararası Hayır Kurumu gibi projeler sayesinde sosyal yardımlarda bulunmak. Kesinlikle öğretme ve öğrenme kariyerime daha çok zaman ayırmalıyım. Belki de medikal biyoloji ve fizyoloji alanlarında yüksek lisans ve doktoramı tamamlamak için daha rahat hissederim. Ancak bu konuda emin değilim çünkü benim için sağlayacakları temel bir fayda görmüyorum. Bunun yerine teknoloji anlayışımı ilerletmeyi ve Dünya’yı insanlar için daha yaşanabilir bir hale getirmenin farklı yollarını bulmayı tercih ederim. İçimde bir yerde bir seyyah olduğumu biliyorum; bu yüzden, dünyadan ve dünyadaki insanlardan ilham almak için seyahat etmeye de devam edeceğim.”
Comments are closed.