Eczacıbaşı Vitra ile Fenerbahçe’yi normal sezonun son haftasında karşı karşıya getiren kader, iki takıma da sonucu hiçbir şeyi değiştirmeyecek bir maç oynama zahmetine soktu. Çok çekişmeli geçen mücadelede voleybol seviyesi son derece düşüktü. En büyük sebep ise iki takımın da maça amaçsız çıkmasıydı.
Bu Fenerbahçe’yi yenmelisin
Rakibin en büyük hücum gücü Yeon Koung Kim kadroda yok, Eda Dündar oyuna bir ralli için bile girmiyor. Buna karşılık Bakü’deki hüsran, Eczacıbaşı Vitra’ya bu maç ve play-off için iyi bir hazırlık aşaması olarak değerlendirilebilir. Maç da Ayazağa’da. Yani şartlar tamamen Eczacbaşı’nın lehine gelişmiş. Buna rağmen ununu elemiş eleğini asmış vaziyette turuncu beyazılar.
Sarı lacivertliler sahaya üç pasörle çıkmış, Marcello Abbondanza’nın her fırsatta ısrarla oyuna sürdüğü Amerikalı Alisha Glass İtalyan teknik adamı çıldırtıyor. En kiritk yerlerde belli smaçörlerin sınırlarını zorluyor, alakasız yerlerde varyasyon yaptırmaya (kısa üstü, yarma vs.) uğraşıyor. Fırsat buldukça da maçı bırakıp kendisini uyaran antrenörüyle didişiyor. Takımın el freni olmuş adeta. Aneta Havlickova’nın kafası da başka yerde. Zira ilk sette servisi üç metrenin içine atıyor Çek pasör çaprazı. Ama kendi sahasındaki üç metrenin içine!
Kısaca Ayazağa ekibi Bakü’de aldığı ağır yaraları sarmak üzere iyi bir fırsat yakalamış. Üstelik play-off öncesi moral ve yarı final şeleşmesindeki rakibine karşı bir nebze de olsa psikolojik direnç kazanma imkanı var. Ama turuncu beyazlıların sahaya yansıttığı oyun, 3-0 kaybedilen Rabita Bakü maçının dördüncü setini oynar nitelikte.
Senna Usic her zamanki gibi salondaki hayalet. Ne manşette var ne hücumda. Lorenzo Micelli bir set tahammül etti kendisine ama, salondakileri sinir bastı. Esra Kırıcı-Gülden Kuzubaşıoğlu ikilisi Hırvat smaçörü kapamak adına sahada helak oldu. Helena Havelkova girdikten sonra döngü düzeldi ve oyun dengelendi. Neslihan Demir çok kötü bir hücum gününde olmasına karşılık çok iyi bir servis günündeydi. Demir’in servislerine oyunu hızlandırmak suretiyle katkıda bulunan Asuman Karakoyun, üçüncü ve dördüncü setlerde Kırıcı ve Maja Poljak’ı adeta coşturdu. Ancak zaman zaman rakibi durdurmak yerine sürekli saldırmayı düşünen Eczacıbaşı, 22-16 önde olduğu üçüncü sette bir adım dahi ileri gidemedi ve seti 22-25 kaybetti. Psikolojik olarak üstünlük aradığı yerde rakibinin üstünlüğünü kabul etmiş oldu.
Neticede Eczacıbaşı Fenerbahçe’ye bir kez daha aynı skorla yenildi. Ancak bu seferki yenilgi, psikolojik anlamda daha büyük önem taşıyor. Play-off’lara 10 gün var ve radikal bir çözüm için hala geç değil. Ancak bu şablon değişmez ise turuncu beyazlılar, yarı finalden itibaren rakiplerinin kötü gününde olmasını bekleyecek.
İtalyan işi
Her iki takımın İtalyan teknik adamları, maç boyunca garip işler denediler. Abbondanza ön tarafı üçlemek istediğinde ikili değişiklik yerine kenardaki Elif Öner ve Nilay Özdemir’i arkaya alıp öndeki Glass’ı pasör çapazı olarak oynattı. İlginç bir fantezi olarak göze çarpan bu uygulama sonucunda Amerikalı oyuncu bir pozisyonda 2 numaradan iyi bir top vurdu. Ama gerisi görünmedi. Bir pozisyonda ise topu tribüne yolladı!
Micelli ise tie break setinde 4 numaradaki Büşra Cansu’yu çıkarıp yerine Usic’i monte etti. Böylelikle Eczacıbaşı, ortaokul kız takımlarının 4-2 oyun sistemine dönüş yaparak bizlere hoş bir nostalji yaşattı! O pozisyonda Kırıcı 2, Usic 4’ten hücum etmeye çalıştıysa da turu çevirmek için bir sayı daha kaybetti Micelli.
Abbondanza yönetime mesaj verdi
Fenerbahçe’nin İtalyan antrenörü, kenarda Elif Başaran olmasına rağmen Amerikalı pasör Glass’ı pasör çaprazına çekerek yönetime bir mesaj verdi. Önümüzdeki sezon Denizbank Şampiyonlar Ligi’nde oynayacak olan takım kadrosunun yetersiz olduğunu göstermek istedi. Avrupa arenasında sıkıntı olmasa da ligde uygulanan yabancı oyuncu sınırlaması, sarı lacivertli yönetimi yaz döneminde bir hayli yoracak gibi görünüyor.
MHGK da amaçsızdı
Nereden mi biliyorum? Maçın gözlemcisi olan kurul başkanı Ümit Sokullu’nun maça geç kalmasından. Yaptığı tüm işleri binbir titizlik içerisinde düzenleyen Sokullu, nedendir bilinmez maçın ilk teknik molasında girebildi salona. Üzerine binen aşırı yüke rağmen Türk hakemliğinin gelişmesi adına inanılmaz bir çaba sarf eden Sokullu’yu bir maça 10 dakika geç geldiği için ölümüne eleştirecek değiliz elbette. Ancak özellikle bazı genç hakemlerimizin bazı maçlara geç kalması durumunda maruz kaldıkları uygulamalar, bir kez daha gözden geçirilir umuduyla yazıyoruz bu satırları.
Maçın hakemleri ise dünkü sebepsiz gerilime rağmen iyi iş çıkardılar. Baş hakem Serdar Nişancıoğlu, yapılan tüm itirazlara rağmen itidali elden bırakmadı ve kartlarına başvurmadı. Dördüncü sette 23:14 iken Cansu’nun hücumunda elden dışarı giden topa aut kararı vermesi talihsizlik, maçın son rallisinde Gökçen Denkel’in topa bir kez el, bir kez de ayakla vurmasını yakalayamaması ise çok acı bir dikkatsizlikti.
Voleybol dolu günler dileğiyle,
Kayhan Kösem
kkayhan@hotmail.com
Comments are closed.