İkinci yarı ilk yarının kopyası olsun





 Herkese merhaba;

 
Önce kendimi tanıtarak yazıma başlamak istiyorum. Ben İbrahim Emet. 15.01.1986 Ankara doğumluyum. 2010 yılında benim gibi voleybolcu olan Lidya Maksimenko ile evlendim. Bir erkek çocuğu sahibiyim. Voleybola 1999 yılında SSK altyapısında başladım. 2002-2008 A takım kadrosunda yer aldım. 2008 senesinde Galatasaray’a transfer oldum. İki yıl Galatasaray’da oynadıktan sonra 2010 yılında Torul Gençlerbirliği’ne transfer oldum. İki sene Gümüşhane temsilcisi ile mücadele ettikten sonra bu sezon Maliye Milli Piyango formasını giyiyorum.
 
Bu sene Maliye Milli Piyango ile yoğun bir antrenman temposuyla sezona başladık ve 
daha sonra kamp için Makedonya’ya gittik. Burada doğayla iç içe hem atletizm hem de top antrenmanlarımızı yaptık. Bizim için çok güzel geçen bir kamp dönemi oldu. Bunun karşılığını da Karadağ’da Budvanska Rivijera takımının düzenlediği 4’lü turnuvada aldık. Budvanska Rivijera, Dinamo Moskova ve Sırbistan’ın Voljvodina takımıyla yaptığımız karşılaşmaları kazanarak 1. olduktan sonra hemen Ankara’ya gelerek Paidar Demir Turnuvası’na katıldık. Burada da ikinci olduk.
 
Sezonun başlamasına az bir süre kala bizi herkes sıradan bir takım gibi görürken biz böyle bir takım olmadığımızın farkındaydık ve sezona Halkbank galibiyetiyle başladık. Herkes bu galibiyetin tesadüf olduğunu düşünürken Fenerbahçe galibiyeti geldi ve bizim ciddi bir rakip olduğumuzun farkına varıldı.
 
Türkiye Liglerinde güzel bir sezon geçirmeye başlamışken bizim için bir başka maraton başladı. Avrupa Kupaları’nda mücadele etmeye başladık. İlk maçımızda Hollanda’nın Orion Doetinchem takımını eledik. Daha sonra eşleştiğimiz Polonya takımı Jazstrebzki Wegiel ile karşı karşıya geldik. 
 
Gerçekten de çok zorlu bir rakipti bizim için ve yine bizim için yolun sonuna gelmiş gibi düşünenler oldu. Ankara’da oynadığımız maçta oyunumuzu sahaya yansıtamayarak kötü bir mağlubiyet aldık ve bu da bizi moral olarak çok etkiledi. Bu mağlubiyetten sonra arkadaşlığımızdan aldığımız güç ve disiplinle çalışmalarımızı sürdürüp Polonya’ya gittik. Tabii ki karamsardık fakat kaybedecek hiçbir şeyimiz yoktu. Bu düşünce bizim rahat oynamamızı kolaylaştırdı. Hayatımda hiçbir zaman unutamayacağım bir galibiyet ve altın set oynadık. Kazandık. Bu benim hayatımda unutamayacağım ilk maç oldu.
 
Bu maçtan sonra geriye beş maçımız kalmıştı ve antrenörümüz bizimle yaptığı toplantıda bunu anımsatarak 5’te 5 yapmamız gerektiğini söyledi. Zaten bu konuda tüm takım da hemfikirdi. Öyle de oldu.
 
Son beş maçımızı kazanarak hem Avrupa’da çeyrek finale kaldık hem de ligin ilk yarısını ikinci sırada bitirerek bir çok kişinin yanılmasını sağladık.
 
Bu performansta ve bu başarıda bütün takım arkadaşlarımın, teknik kadromuzun, yönetimimizin birlikteliği takımdaki arkadaşlığın üst düzeyde olması, takım ruhu çok etkili oldu.
 
İkinci devredeki tek amacımız ilk yarıdaki başarımızı tekrar etmek. Hem Türkiye’de hem Avrupa’da başarılı sonuçlar alarak belki de kariyerimizde göremeyeceğimiz bir şeye bu kadar yaklaşmışken yakalayacağımız başarı verdiğimiz bütün emeklerin karşılığı olacak.
Kendi performansıma gelince sakatlığım yüzünden son üç hafta takımdan ayrı kaldım fakat o zamana kadar dışarıdan aldığım tepkiler hep olumluydu. Bu beni hep daha iyi olmam için motive ediyordu. Ama sakatlandım ve takımdan uzak kaldım. Şimdiki tek amacım ikinci devreye çok güzel bir giriş yaparak takımımın yanında olmak. Oynamadığım üç haftayı telafi etmek. Bu bir özür niteliğinde olacak ve bunun için elimden gelenin en iyisini yapacağım.
Bu arada benim yokluğumda bana destek olan herkese ve en başta ailem ve takım arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum. 
 
Bütün voleybol camiasının yeni yılını şimdiden kutluyorum bütün arkadaşlarıma bütün takımlara başarılar diliyorum. Allah herkesin yardımcısı olsun.
 
İbrahim Emet
 
 
 
 
 



Haberi Paylaş

Comments are closed.