O yüzümüzü güldüren, bizi gururlandıran Eczacıbaşı VitrA Takımı’nın kaptanı. İki yıldır evli olan, günü geldiğinde anne olmak istediğini söyleyen Kırıcı son dönemde yaşanan kadına şiddet olaylarının takımı daha da hırslandırdığını ve zaferlerini Türk kadınlarına armağan ettiklerini söylüyor
O yüzümüzü güldüren, bizi gururlandıran Eczacıbaşı VitrA Takımı’nın kaptanı. İki yıldır evli olan, günü geldiğinde anne olmak istediğini söyleyen Kırıcı son dönemde yaşanan kadına şiddet olaylarının takımı daha da hırslandırdığını ve zaferlerini Türk kadınlarına armağan ettiklerini söylüyor
O kadar uzun zamandır kadınları konuşuyorduk ki… Ancak kadın kelimesi hep ‘şiddet’le, ‘dayak’la, ‘saldırıyla’, ‘ölümle’ bir arada kullanılıyordu. Arka arkaya şahit olduğumuz şiddet her birimizi çok yaraladı, korkuttu, üzdü, içimize kapanmamıza neden oldu… Yolda yürürken korktuk, belki de güvenimizi kaybettik. Belki de bu yüzden Eczacıbaşı VitrA kadın voleybol takımının tarihe imza atıp Avrupa Şampiyonu olması biz kadınlar için daha da önemliydi. Takımın oyuncularıyla bir olduk, onlar gibi sevindik ve gururlandık. Eczacıbaşı’nın dördü yabancı 10 oyuncusu bulunuyor. Takımın kaptanıysa 2004 yılından bu yana Esra Gümüş Kırıcı… 1982 doğumlu Kırıcı ile şampiyonluk kupasını aldıktan kısa süre sonra bir araya geldik. Kendisi gibi voleybolcu Mustafa Kırıcı ile iki yıldır evli olan Esra Kırıcı’yla Eczacıbaşı Spor Kulübü’nde buluştuk. 1.80’in üzerindeki boyuyla ve içten samimi tavrıyla kısa süre içinde sevebileceğiniz ve arkadaş olabileceğiniz bir kadın Kırıcı. 20 yıldır spor dünyasının içinde olmasının da etkisiyle mesleği onun hayatının büyük kısmı. “Bir gün sporu bırakırsam hayatımda büyük bir boşluk olacağını biliyorum ancak yine bir şekilde voleybol camiası içinde kalmak ve yeni şeylere imza atmak isterim” diyen Kırıcı, ile takımının voleybol sahasına çıktık voleybol oynadık, uzun uzun bir kadın olarak spor dünyasında olmayı konuştuk. Konuşmamız sırasında arkadaşlarıyla samimi bir şekilde şakalaşan, gülen, takılan, espriler yapan, bir yandan bir sonraki antremanına çıkmadan önce alelacele bir şeyler atıştıran Kırıcı, yoğun tempolarına rağmen tüm voleybolcu kadınların bakımlarına ve güzelliklerine özen gösterdiklerini söylüyor.
– Maçtan sonra tüm Türkiye sizlerle büyük gurur duydu. Ancak kadınların duyduğu gurur bir başkaydı sanırım…
– Zaferimizi tüm Türk kadınlarına armağan ediyoruz. Son zamanlarda yaşananlar, kadına karşı şiddet olayları, cinayetler resmen bizi kamçıladı ve daha da başarılı olup Türk kadınının neler yapabileceğini göstermek istedik. Takım olarak bizler ve tüm kadın sporcular bence birer rol model. Bizler genç kızlarımıza gerçekten istedikleri taktirde ellerini attıkları her konuda başarılı olabileceklerini gösteriyoruz. Ben eminim ki güvenilen her kadın, ilgi duyduğu her dalda başarıyı yakalayabilir. Biz bunu spor konusunda başarıyoruz, başkaları iş hayatında, siyasette, sanatta başarılı olarak daha genç jenerasyonlara örnek olabilir. Türk kadını çok güçlü, bence her konuda çok başarılı olabiliriz.
– Manken fiziğine sahip kızlar var aranızda. Sporun sorumluluğu, disiplini, stresi daha fazla. Neden moda dünyasını tercih etmediniz, moda da bu kadar popülerken?
– Mankenlik teklifi alanlar tabii ki oluyor aramızda. Ancak sporcu olmak da bize çok çekici geliyor. Moda dünyası ve spor dünyası birbirlerinden çok farklı iki camia. Spor daha keyifli bir şey bence. Sporunuzu yapıyorsunuz, paranızı kazanıyorsunuz, en az mankenler kadar popüler ve göz önündesiniz. Ayrıca bir başarı elde ettiğinizde tüm bir ülke sizi alkışlıyor ve bunun manevi tatmininin ne kadar büyük olduğunu anlatamam. Manken olduğunuzla evet güzelliğiniz ve fiziğinizle dikkat çekiyorsunuz ve bununla önplanda oluyorsunuz ve medyatik oluyorsunuz bir şekilde ama bu kadar işte. Cidden benim tarafımdan bakınca sporcu olmak çok daha keyifli ve gurur duyulacak bir şey.
– Peki bir voleybol oyuncusu olarak mesleğinizi icra edeceğiniz belli bir yaş var mı?
– Kendinize bakarsanız, sağlığınıza, yaşam tarzınıza ve özel hayatınıza dikkat ederseniz bizim işimizi 40’larınıza kadar rahatlıkla yapabiliyorsunuz. Hep Eczacıbaşı gibi iyi bir takımda oynayabilmek bir sporcu için çok zor bir şey, biz de bunu sağlamaya çalışıyoruz.
– Sonrasında antrenörlük yolu açılıyor mu?
– Aslına bakarsanız pek kadın voleybol antrenörü yok. Ama genel olarak bizim Türkiye Voleybol Ligi’nde Türk antrenör sayısı daha az. İtalyan antrenörler daha etkili bizim sektörde. Ama tabii ki tecrübelerimi aktarmak için bu camianın içinde kalmak isterim.
– Zaferleriniz dünya çapında konuşuluyor. Peki oturduğunuz yerde tanıyor mu mahalleli, paylaşıyorlar mı sizle zaferinizi?
– Ulus’ta oturuyorum. Orası tam bir mahalle zaten. Çiçekçisi, fırını, eczanesi, pastanesi hepsi sokağa çıktığınız zaman sizi tanıyor. Tebrik ediyorlar. Mesela kuaförüm ve bakkalımız hemen tebrik mesajı atıyor.
– Galibiyetler güzel olsa da o yolda çok stres var… Tamamen kadınlardan oluşan bir ekibi yönetmek zor mu?
– Bizler artık profesyoneliz. Bir yerde herkes sahaya çıkarken egosunu bir yana bırakıyor. Bu sayede başarılı olabiliyoruz. Ama bunu tamamen başarabiliyoruz desem yalan olur herhalde. Sonuçta hormonal olarak da çok değişiyor kadınlar, bir ayın her günü aynı hormon ve ruh dengesinde değiliz. Ama birbirimizi idare etmeye çalışıyoruz. Antrenörümüz belki özel hayatımızdaki sorunları anlamayabilir ancak biz birbirimizi anlayıp alttan alıp idare etmeye çalışıyoruz.
– Peki bakımlı mıdır voleybol oynayan kadınlar?
– Evet, çok bakımlıyızdır. Tabii ki bir izin günümüz olsa da muhakkak saçımızı boyatırız. Manikürümüzü, pedikürümüzü muhakkak düzenli bir şekilde yaptırırız. Ayrıca makyaj yapmadan sahaya adım atmayız.
SABAH / PAZAR
Comments are closed.