Kime niyet kime kısmet

Geçtiğimiz yılın finalistiydi…

Finale gelene kadar tüm maçlarını kazanmış ve Avrupa’nın zirvesine oturmak istiyordu. Ancak olmadı. Ardından yeniden bir yapılanma içerisine girdi. Takım kadrosu değişti ve sonrasında ilk kupa geldi. Dünya kulüpler şampiyonluk apoletini boynuna takan sarı meleklerin artık tek bir hedefi kalmıştı. Şampiyonlar liginde gurubundaki müsabakalar sonrasında üst tura çıkmayı garantilemişti. Organizasyonu İstanbul’a alarak finali garantiledi. Her şey buraya kadar mükemmel bir plan doğrultusunda gelişti. Grup müsabakalarının ardından  kupadaki diğer temsilcilerimiz ise emin adımlarla yollarına devam ettiler. Final yolundaki son adımda karşı karşıya gelen Vakıfbank Güneş Sigorta Türk Telekom ile Eczacıbaşı Vitra’nın mücadelesi izlenmeye değerdi. Aslına bakarsanız daha orada Vakıfbank oynadığı voleybol temposuyla finale yükseleceğini belli etmişti.

İstanbul’da heyecan doruktaydı. Eczacıbaşı gibi kupanın favorilerinden birisini eleyen Vakıfbank’ın yeni rakibi ise Fenerbahçe Acıbadem’di…

Organizasyonun ilk gününde Burhan Felek Voleybol Salonu’nda farklı bir heyecan ile herkes bir yerlere koşturuyordu. Basın akreditasyonları maçtan sadece birkaç saat önce verilebildi. Aslına bakarsanız ‘acemi’ ama bir o kadar da organizasyonun mükemmel geçmesini sağlamak için çalışan insanlar vardı. Rabıta Bakü ile Pesaro takımları sahaya çıktığında atmosfer ve çalınan müzikler harikaydı. Yavaş yavaş tribünleri dolduran sarı lacivertli taraftarlar organizasyona renk katmaya başlamıştı bile. Her şey finale göre hazırlanmış ve bu doğrultuda ilerliyordu. İlk maçı kazanıp finale yükselen Rabıta Bakü’nün acaba rakibi kim olacaktı? Nefesler tutuldu ve muhteşem bir atmosferde Fenerbahçe ile Vakıfbank karşı karşıya geldi. Bu bana göre erken finaldi. Maça tempolu başlayan Fenerbahçe’yi izleyenler ‘Bu iş bitti’ diyorlardı. Ancak tur o kadar kolay kazanılamayacaktı. Takım oyununu ve takım ruhunu tüm maçlarda sahaya yansıtan Vakıfbank’ın oyuncuları kenar yönetimlerinin başarısı ile maça ortak oldu. Artık finale çıkacak takım son sette belli olacaktı. İşte o sette yaşananlar bence voleybola başlayan gençlere defalarca izlettirilmeli. 7-2’lik bir serinin ardından üst üste yapılan hatalar, Brezilyalı pasörün ön oyuncuyken blok yapan Seda ile değiştirilmemesi setin kaybedilmesinde önemli rollerdi. Nitekim 15-13’lük final setinin ardından tüm tribün adeta buz kesti. Hele Aziz Yıldırım ve bu işe gönlünü vermiş Mehmet Ali Aydınlar’ın maç sonundaki yüz ifadeleri kelimelerle anlatılamaz…

Kendi yaptığınız bir organizasyonda büyük hedefler peşinde koşuyorsunuz ama, takım ruhunu oyuncularınıza hala kazandıramamışsınız… İşte sorun burada. Vakıfbank zaten kolay geçeceğini düşündüğüm finali de 3-0 kazanarak ülkemize büyük bir onur yaşattı. Ne diyelim kime niyet kime kısmet…

BİR NOT: Ayrıca maçların TRT tarafından hem de HD kalitesinde yayınlanması herkesi mutlu etti. Türkiye’nin dört bir yanından ve yurtdışındaki izleyiciler Şampiyonlar Ligi final müsabakalarının yayınlarından dolayı kurumu mail yağmuruna tuttular.

Bülent KARADAŞ


Haberi Paylaş

Comments are closed.