Perşembe akşamı Burhan Felek Voleybol Salonuna gelen hiç kimse, Eczacıbaşı Vitra’nın Galatasaray karşısında bu kadar rahat bir galibiyet alacağını tahmin etmemiştir herhalde. Ayazağa sakini de bu sonuçla hem mevcut moral kondisyonunu yükseltti, hem de sıralamada ikinciliğe kuruldu.
İki ayrı lig
Bu sonuç bir kez daha gösterdi ki, Aroma Bayanlar Liginde iki ayrı alt lig oynanıyor. Takımların üç ayrı kategoride değerlendirilebileceği ligde Galatasaray ise adeta kendisiyle mücadele ediyor. Aşağıda bulunan 8 takım, bir yandan kendi arasında savaşırken bir yandan da kendilerine en yakın üst gruptaki Galatasaray’ı yenmenin hesaplarını yapıyor. Sarı kırmızılılar arada bir yerde tek başına duruyor. Yukarıdakilerle başa çıkması da, aşağıdakilere puan kaybetmesi de günlük etmenlere bağlı. Tepedeki takımlar ise üç kulvarda birden şampiyonluk mücadelesi veriyor.
Kısa çorap – Uzun çorap
Takımlar sahaya çıktığında ilginç bir görüntü gözümüze çarptı. Her iki tarafın oyuncuları da giyim konusunda sanki rakibiyle sözleşmiş gibiydi. Eczacıbaşı Vitra takımının oyuncularının tümü sahada kısa çoraplarla yer alırken rakip Galatasaraylı oyuncuların hepsi uzun çorabı tercih etmişti. Sanki iki takımın oyuncuları, rekabeti her alana taşımak ister gibiydi.
Bir çiçekle bahar olmaz
O çiçek, Galatasaray’ın Kübalı yıldızı Rosir Diaz Calderon. Kuşkusuz sarı kırmızılı takımın en önemli skoreri, zor anların çilingiri. Ancak Calderon dahi tek başına Eczacıbaşı Vitra’ya direnemezdi dün akşam ve Galatasaray için bahar gelmedi. Bu uygulamanın benzerini zamanında Türk Telekom denemişti Taismary Aguero ve Natalia Mammadova ile. Hatta dün akşamın yıldızlarından Hırvat Maja Poljak dahi oradaydı. Ancak kazanan yıldızlar değil, takım oyunu sonucu Eczacıbaşı olmuştu o eşleşmede. Sonuçta Calderon elinden geleni yaptı. Ancak yoruldukça Galatasaray çaresiz kaldı, tükendi. Eczacıbaşı Vitra ise Kübalı oyuncunun her 4 hücumunda birini blokladı, 3 hücumundan birini ise defanstan çıkardı. Aslında Eczacıbaşı Vitra’nın oyun planı topu Calderon’dan uzak tutmak üzerine kuruluydu. Zira geri kalan oyuncuların hücum gücü fazla etkili değildi. Bunu zaman zaman uzun servislerle, zaman zaman da önde manşet bekleyen Selime İlyasoğlu’nun önüne attığı kısa servislerle denedi konuk ekip. Çoğunlukla başarılı oldu bu düşüncesinde. 11 servis, 15 de blok sayısı üretti turuncu beyazlılar. Sadece ilk sette manşet sıkıntısı yaşadılar. Galatasaray’ın bu doğrultuda şekillendirdiği oyun planı tutunca, ilk setin sonu çok çekişmeli geçti. Ancak dünyanın en iyi orta oyuncularından biri olan Maja Poljak, set sonunda yaptığı üst üste 3 blokla skoru belirledi. Tahmin ediyorum o anları izleyenler arasında en fazla üzülen kişi, onu Eczacıbaşı Vitra’ya kaptıran Vakıfbank Türk Telekom antrenörü Giovanni Guidetti olmuştur. Genellikle bir orta oyuncunun takıma katkısı, pasör ve smaçör pozisyonundakilere göre sınırlıdır. Ancak Poljak gibi file üstüne örümcek gibi ağ örebilen bir oyuncunuz varsa, böyle kiritk anlarda size çok şey kazandırabilir. Maçı izleyenler, bu transferin Eczacıbaşı adına ne kadar yararlı olduğunu bir daha anladılar.
Acı biten ilk setin ardından ikinci set kabus gibiydi Cimbom için. Neslihan Darnel’in smaç servisleri, sarı kırmızılıların bulunduğu 81 m2’ye kabus gibi çöktü. Neticesinde kısa süren set, Galatasaray’ı moralman bitirdi. Son sete pozisyon değişikliği ve rotasyon ile giren Dragan Nesic, kapasitesi kısıtlı oyuncularla bu işin yürümeyeceğini geç de olsa öğrendi ve maç beklenenden çabuk bitti. Pasör Eleonora Lo Bianco ile Calderon’u çapraz oynatarak köşelerde Selime ve Natalia Hanikoğlu’nu kullanan Sırp teknik adam, son sette Seray Altay’ı pasör çaprazı oynatarak Calderon’u smaçör pozisyonuna koydu. Ancak ihtiyacı olan sinerjiyi üretemedi. Zira ihtiyaç taktiksel değil, bireysel beceriydi. Nesic Selime’den memnun kalmadığında Deniz Çetinsaraç’ı denedi, olmadı. Erken kaybedilen ikinci set sonlarında Calderon’u dinlendirip Sladjana Eric’i oyuna sürdü, ancak bu da işe yaramadı. Kısacası ne yapsa olmadı. Gücü yetmedi.
Deneyim, hatayı engelledi
Geçen hafta sonu oynanan Galatasaray Yurtiçi Kargo-Maliye Milli Piyango maçındaki mola anlaşmazlığının bir benzeri, dün oynanan maçta yaşandı. Galatasaray kenar yönetiminin mola uyarı ışığını yakıp mola istememesi, oyunun bir an durmasına sebep oldu. Ancak maçın deneyimli hakemleri Sedar Nişancıoğlu ve Hayrettin Durak, teknik ekiplerle cebelleşerek maçın tansiyonunu yükseltmek yerine durumun farkına vararak kenar yönetimden mola talebinin gelmesini beklediler. Bunu da anlaşılır bir şekilde ima ettiler. Ne bir gecikme uyarısı verildi, ne de oyuncular kenardan geri çağırıldı. Tansiyon da yükselmedi. Umarız bu doğru davranış, genç hakemlere örnek teşkil eder.
Her zaman söylüyorum, hakemin görevi maçı mümkün olduğunca varlığını hissettirmeden maç yönetmektir. Hata aramak değil. Düdük ağızda sürekli çalmak için fırsat kollarsa, telafisi olmayan hatalar yapar hakem. Sonrasında da ne bir itibarı kalır ne de güvenilirliği.
Dünkü maçın üçüncü setinde Neslihan, skor 10:12 iken 2 numarada hücum etti ve topu Calderon’un üzerinden aşırttı. Erken sıçramanın handikapıyla yere düşen Kübalı oyuncu, Neslihan’ın plasesine filenin altında dokundu ve top fileye çarptı. Başka bir oyuncu dokunmadan topa bir kez daha müdahale eden calderon, çift vuruş hatası yaptıysa da, Nişancıoğlu bunu çözemedi. Zira oyuncunun ilk vuruşunu blok olarak değerlendirdi. Yine de bu karar iyi yönetimine gölge düşürmedi. Oyuncular ve teknik ekipler de hakemlere güvenini yitirmedi maç boyunca.
Orkun Darnel’in işi çok zor
Salonda yaklaşık 1000 kişi var. Onlarca iş yapılıyor. Büfecisi, garsonu, seyircisi, polisi, özel güvenlikçisi, gazetecesi, antrenörü, yöneticisi, taraftarı saymakla bitmez. Ancak tüm bu katılımcılar arasında bir kişinin işi gerçekten çok zor. Galatasaray Sportif Direktörü Orkun Darnel kadar zorlanan olmamıştır dünkü maçta. Bir yandan takımının o anda yaşadığı problemleri çözmeye çalışıyor, bir yandan da ekibine ilave katkı sağlamaya çalışıyor. Sahada ise filenin karşı tarafında eşi Neslihan Darnel, temsil ettiği camianın takımına karşı amansız bir mücadele veriyor. Üstelik sahanın en iyi oyuncusu olarak Galatasaray’ın mağlubiyetinin hazırlayıcısı oluyor. Bütün bu karmaşık durumlar yetmezmiş gibi tribündeki Galatasaray taraftarları küfürlü tezahürata başlıyor, hem de dakikalarca. Darnel maçı bırakıp tribüne çıkıyor ve taraftarların bu şekilde davranmamasını istiyor. Bunca problem, sıkıntı ve üzüntü bir arada… Bir kişi için çok fazla…….
Maçın günü mutlaka değiştirilmeli!
Önümüzdeki Salı günü (03.01.2012) saat 19.00’da Galatasaray-Vakıfbank Türk Telekom maçı var. Salonlara yeni yeni teşrif eden Galatasaray taraftarının çoğu, futbol maçılarına da giden gençlerde oluşuyor. Türkiye Futbol Federasyonunun yaptığı değişiklik sonrası bir gün geri çekilen Galatasaray-İ.B.B futbol maçı, Bayanlar Ligi voleybol maçıyla aynı güne denk geliyor. Bu nedenle salondaki seyirci sayısı büyük ölçüde düşecek salı akşamı. Eğer Türkiye Voleybol Federasyonu (TVF) acil bir değişikliğe giderse, salondaki seyirci sayısı daha fazla olabilir. Böylece yeni yeni gelmeye başlayan Galatasaray seyircisi de voleybola küstürülmemiş olur. Bizden söylemesi.
Bu haftalık da bu kadar, tüm voleybolseverlerin yeni yılını kutlar voleybol dolu günler dilerim.
Kayhan Kösem
kkayhan@hotmail.com
Comments are closed.