AXA Sigorta Efeler Ligi Metin Görgün Sezonu’nda mücadele eden Bursa Büyükşehir Belediyespor’un Brezilyalı yıldızı Murilo Radke ile bir araya gelerek pasörlük üzerine düşüncelerinden genç voleybolculara tavsiyelerine ve Brezilya’nın bir voleybol ekolü olmasının anahtarına kadar birçok konuya değindiğimiz keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
Oyunculuk kariyerinin ardından antrenörlük yapma fikri ve aile yaşantısı hakkında da konuşan tecrübeli pasör, en beğendiği kadın pasör ile Türk voleybolcuyu da açıkladığı röportajda hem voleybol kariyeri hem de günlük hayatıyla ilgili tüm sorularımızı içtenlikle yanıtladı.
Türkiye bugüne kadar birçok Brezilyalı sporcunun kariyerinde önemli bir yere sahip oldu. Senin için durum nasıl?
Benim için Türkiye çok önemli bir ülke çünkü kendi ülkemde oynadığım yıllar haricinde en fazla süre voleybol oynadığım yer burası. Ülke olarak Brezilya’ya benziyor olması gerçekten benim için çok önemli. Atmosfer anlamında da Brezilya’ya, oynadığım diğer ülkelerden çok daha fazla benziyor. Bu nedenle gerçekten kendimi şu anda konforlu bir durumda hissediyorum.
Sence bir pasör, antrenörün oyun planına ne ölçüde sadık kalmalı? Pasörün takımı oynatırken özgürlük alanının hangi oranda olmasını en uygun hal olarak görüyorsun?
Değişik pasörlerin birbirinden farklı karakteristik özellikleri vardır ama bence pasör, %50 oyun planı ve %50 kendi özgürlüğüyle oynamalıdır. Çünkü maç içinde bazen oyun planı istediğiniz gibi gelişmeyebilir ve bu sebeple kaybedebilirsiniz. Böyle bir durumda kendi özgürlük alanınızda daha farklı çözümler üretmeniz gerekecektir. Bazen bir seti kaybedersiniz; bir sonraki seti kazanmak için sadece savaşmanız yetmez, düşünmeniz de gerekir. Böyle bir durumda bu düşünceyle farklı çözüm planları üretebilirsiniz. Bence en önemlisi bir pasörün bir sayıyı bitirirken ve bir sonraki sayıya hazırlanırken fiziksel ve mental açıdan iyi durumda olabilmesidir.
AXA Sigorta Efeler Ligi Metin Görgün Sezonu takım olarak sizin için nasıl ilerliyor, hedeflediğiniz noktada mısınız? Sezonun kalan bölümünde nasıl bir Bursa Büyükşehir Belediyespor izleyeceğiz?
Bence bu sezona iyi bir başlangıç yaptık, takım da şu an iyi bir durumda. Bunun en önemli sebebinin geçen seneden bu seneye çok fazla oyuncu değiştirmemek olduğunu düşünüyorum. Çünkü her sene çok sayıda oyuncu değiştirince takımdaki oyuncuların birbirini tanıması ve adaptasyonu zor oluyor. Bu şekilde başarı elde etmek çok zor, bu sene az oyuncu değiştirmiş olmamız sebebiyle ve kadroda tecrübeli oyuncular ile genç oyuncuları harmanladığımız için geçen seneden daha iyi bir durumda olduğumuzu düşünüyorum. Bundan sonraki maçlarda da yine sürprizler gerçekleştirmeye devam edeceğiz. Antrenmanlarda bunun için %100 hatta zaman zaman %120’miz ile çalışıyoruz. Bir hedef vermek kolay değil ama daha iyisini yapmak için elimizden geleni yapıyoruz ve yapmayı sürdüreceğiz.
Hem kadınlarda hem de erkekler bir voleybol ekolü olan Brezilya Milli Takımlarının son durumu hakkında neler düşünüyorsun? Brezilya’da senelerdir süregelen bu geleneği sence nelere borçlusunuz, neleri doğru yaptığınızı düşünüyorsun?
Milli takımlar için söyleyebileceğim en önemli şeyin, en alt yaş grubundan en üst seviyeye kadar tüm milli takımların Rio de Janerio’da bir merkezde toplanıp birlikte zaman geçirmesi olduğunu düşünüyorum. Daha alt yaş grubundaki genç oyuncular, kendilerine idol olarak gördükleri ve onlara ilham veren oyuncuları antrenman yaparken izleme şansına sahip oluyorlar. Onlarla aynı ortamda yemek yeme, onlarla sohbet edebilme, onlara soru sorma ve tüm bunların getireceği tecrübe edinme gibi şansları olması sebebiyle kendilerine çok şey katabiliyorlar. Bu da bir anlamda voleybolun Brezilya’da bir okul olması ve onun da merkezi olma özelliğini beraberinde getiriyor. Ben de bu şekilde yetiştim, en iyilerle konuşarak ve onları izleyerek çeşitli şeyler öğrendim.
Birinin voleybol oynamaya başladığını veya sonrasında 15, 16 veya 20 yaşında olduğunu ve eğitimini bitirdiğini hayal edin. Her gün bedava antrenman yapmak için Gabi’yi (Gabriela Guimaraes) izlemeye gidebilir. Böylece Gabi’den bir şeyler öğrenecek ya da onun söylediği bir konuda kendisini geliştirecek. Gördüğü şeyleri sonra belki kendi antrenmanında o şekilde yapmaya çalışacak ve zamanla gelişme gösterecek. Bu çok önemli…
Türkiye’de forma giyen diğer Brezilyalı sporcularla görüşüyor musun?
Lokasyon farkından dolayı tüm sporcu arkadaşlarımla yüz yüze görüşme şansımız çok fazla olmuyor. Bazı sporcu arkadaşlarımla internet üzerinden iletişime geçip birbirimizle görüşebiliyoruz. Salonlarda, antrenman ve maç aralarında bir araya gelip buluştuğumuzda sohbet gerçekten güzel oluyor.
Tüm ulusal ligleri de göz önüne aldığında Efeler Ligi’ni uluslararası arenada nasıl konumlandırırsın?
Her ligin kendine has bir karakteri var, mesela Brezilya’daki lig farklı Sudamericana ligi daha da farklı. Avrupa’da kültür biraz daha başka, tabi ki benzer yanları çok, ligleri kendi arasında kıyaslamak kolay değil. İtalya bu konuda gerçekten çok daha iyi görünüyor çünkü çok sayıda milli oyuncu var. Takımlar buna göre daha güçlü bir seviyede görünüyor ama Polonya ve Rusya ligleri de güçlü. Türkiye her yıl kendini geliştiren bir lig olma yolunda gidiyor. Voleybol daha hızlı, daha güçlü oynanıyor. Daha fazla iyi oyuncu yetişiyor.
Bir oyuncu, bir ligde ve bir takımda çok iyi performans gösterirken başka bir ülkeye gittiğinde çok daha düşük performans gösterebilir ama bu liglerin daha iyi ya da daha kötü olduğunu göstermez. Bu, bireyin kendisi ile ilgili bir durumdur bu nedenle Türkiye Ligi’nin güçlü bir lig olduğunu söyleyebilirim.
Geçmişe dönüp baktığında reddettiğin için pişmanlık duyduğun bir transfer teklifi oldu mu?
Kariyerimin şu ana kadarki bölümünde kulüp takımlarında transferim gerçekleşirken önceliğim hep ailem oldu. Ailemin gittiğim ülkelerde bir şeyler öğrenmesi, değişik kültürleri deneyimlemesi ve onlardan kendilerine kazanımlar elde etmesini ön planda tuttum. Takımın hangi hedefe oynadığı, hangi seviyede olduğu ya da ücret gibi unsurları hep geri planda bıraktım. Ön planda hep ailem oldu. Mesela ilerde Yunanistan’da da oynamayı düşünüyorum çünkü kendimin ve ailemin oradan da kültürel anlamda bir şeyler kazanabileceğini düşünüyorum. Dolayısıyla bugüne kadar verdiğim herhangi bir karardan pişmanlık duymuyorum.
Voleybol kariyerin açısından düşündüğünde bugüne kadarki en iyi kararının ne olduğunu düşünüyorsun?
Bursa’da olmak!
Pasların kadar toplara ayakla temastaki hakimiyetin de konuşuluyor. Son Dünya Kupası’nı takip ettin mi, sence neden olmadı? Futbol veya bir başka spor geçmişin var mı?
Aslında küçük yaşlarda çok kısa sürelik bir futbol geçmişim oldu fakat annem ve babam eski voleybolcu oldukları için futbol oynamak gibi farklı bir yola gitme şansım olmadı. Dolayısıyla doğrudan voleybola geçtim ama Brezilya’da zaten antrenman yaptığınız her yer bir nevi futbol sahası gibi olduğu için ısınma öncesinde çokça futbol oynanıyor. Biz de buna alışığız.
Dünya Kupası’nı seyrettim. Brezilya neden kaybetti? Aslında çok üst seviye maçlar oynanıyordu, her şey çok iyi gidiyordu ama 4 dakikalığına bir konsantrasyon kaybı yaşandı ve tüm ülke üzüldü. Sebep bu kadar kısa süreli, bazen her şey 1 dakikalık konsantrasyon kaybından ileri gelebiliyor.
Ailece Bursa’da ikinci sezonunuz, şehirde nereleri gezdin, sporu bir kenara koyacak olursan günlük hayatınız nasıl ilerliyor?
Her yerini gezdik diyebilirim, fırsat buldukça sürekli geziyoruz. Uludağ’a birkaç kez gittik, eşim kayak yapmayı seviyor ve öğrenmeye çalışıyor. Ben böyle bir şeyi denemiyorum çünkü tehlikeli olabilir. Onun haricinde şehir merkezinde görmediğimiz yer yok gibi diyebilirim. İskenderi çok seviyorum.
Kızın Lara’nın voleybol topuyla oynarken bir anını sosyal medyada paylaşmıştın, henüz iki yaşında bu kadar hevesli olması muazzam. Sence voleybolcu olacak mı, onun için nasıl bir gelecek planlıyorsun?
Kızım henüz 2 buçuk yaşında, çok küçük ama gerçekten voleybolu çok seviyor. İzliyor ve takip etmekten keyif alıyor. Bu yaşta bile defansın, pas vermenin, hücumun anlamlarını biliyor. Kendisi üzerinde herhangi bir tasarrufum yok, hiçbir baskı koymayı düşünmüyorum. Eşim amatör olarak voleybol oynadı, o da böyle bir baskıda bulunmuyor. Gelecekte mutlaka bir sporla uğraşmasını istiyoruz çünkü bu sayede daha sağlıklı, daha zinde ve daha öz disiplini yüksek bir insan olacağına inanıyoruz. Ama ilerde kendisi ne yapmak istiyorsa o konuda kendisini destekleyeceğiz. Tıp okuyabilir ya da başka bir alanda eğitim alabilir veya sporcu da olabilir. Kendisi ne yaparken mutlu olursa biz de o konuda destek olacağız.
Kariyer basamaklarının henüz başındaki genç bir voleybolcunun yol haritasının nasıl şekillenmesi gerektiğini düşünüyorsun? Onlara neler tavsiye etmek istersin?
Genç voleybolcuların kariyerlerini geliştirebilmeleri için bence en önemli unsur: Soru sormak. Özellikle kendilerinden daha eski, daha tecrübeli, daha fazla voleybol oynamış olan oyunculara sürekli orada neleri doğru yaptıklarını ve neleri nasıl yapmak istediklerini sormaları aşama yapmaları adına gerçekten çok önemli. Ama bu noktada daha önemli bir unsur; özellikle kazanmaya oynayan, bazı hedefleri benimsemiş ve o hedeflere ulaşmış oyuncularla ya da eski oyuncularla konuşmaları kendilerini daha fazla geliştirmelerine imkan sağlayacaktır. Çünkü çok tecrübeli oyuncular bile bazen hedefleri olmadığında ya da kazanamadıklarında genç oyunculara yeterince bilgi veremeyebilirler. Mutlaka onlardan da bir şey öğrenilir ancak kazanma alışkanlığı olan insanlardan daha fazla şey kapabilirler diye düşünüyorum.
Konuşmanın, soru sormanın mümkün olmadığı durumlarda da izlemek ikinci bir opsiyon olabilir, her ikisini birlikte kullanırlarsa genç oyuncuların kendilerini daha rahat geliştirebileceklerini düşünüyorum. Elbette çok da çalışmak gerekir, Antrenman haricinde söylemek gerekirse izlemek ve soru sormak, oyuncuları geliştirecek başlıca unsurlar olacaktır.
Paulo Bravo örneğinde olduğu gibi uzun süre Türkiye’de kalma ve oyunculuk kariyerinin ardından antrenörlük yapma düşüncen var mı?
Aslında kafamda böyle çılgınca fikirler var, Türkiye’de kalıp voleybolu geliştirmek adına bir şeyler vermeyi düşünüyorum ama şu an bunu konuşmak için erken. Gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini de bilemiyorum ama oyunculuk kariyerimi sonlandırdıktan sonra Paulo Bravo gibi teknik anlamda antrenörlük gibi ve yahut menajerlik gibi alanlarda hangisinde faydalı olabileceksem ailemle birlikte burada kalıp o alanda voleybola katkıda bulunmak istiyorum. Böyle bir düşüncem var.
Kısa Kısa:
En beğendiğin kadın pasör?
Joanna Wolosz
Bugüne kadar birlikte oynamaktan en çok keyif aldığın oyuncu?
Giba (Gilberto Amauri de Godoy Filho)
Üç kelimeyle Bursa?
“Benim İkinci Evim”
En sevdiğin Türk yiyeceği?
Baklava
Dünyada gezdiğin ve en çok hayran kaldığın yer?
Capri ve Kapadokya
En beğendiğin Türk oyuncu?
Adis Lagumdzija
18 yaşındaki Murilo’ya vermek istediğin bir öğüt?
“Daha hırslı ol”
En sevdiğin film?
No Limit
En iyi anlaştığın takım arkadaşın?
Dmitrii Bahov
Aktif voleybol kariyeri devam eden oyunculardan kurulu Rüya Takım’ın?
Luciano De Cecco – Nimir Abdel-Aziz
Wilfredo León – Kamil Semeniuk
Robertlandy Simón – Flávio Gualberto
Fabio Balaso (L)