Mustafa Ekşi ile voleybol üzerine

TVF Başkan Vekili Mustafa Ekşi ile voleybol üzeri hoş bir sohbet gerçekleştirdik ve kendisine son zamanlarda en çok konuşulan Milli Takımlar üzerine sorular sorduk. Şunu söylemem gerekir ki daha soracak ve konuşulacak o kadar çok konu var ki. Kendisinden sonraki röportaj için söz aldığımı da belirteyim. Yani bu ilk ama son röportaj değil.

>>> Sayın Ekşi, voleybol geçmişi olarak ve yaş itibarı ile TVF yönetiminin en büyük üyesisiniz. Türk voleybolunun 45 yıldır içindesiniz. Ayrıca 5 yıldır da yönetiminde olarak voleybola hizmet etmeye çalışıyorsunuz. Bizimle Türk voleybolunun nereden nereye geldiğini ve yarınları ile ilgili düşüncelerinizi paylaşır mısınız?
Memnuniyetle; Türk voleybolunun 45-50 yıllık, belki de daha uzun süreli geçmişini bizden daha yoğun yaşamış ve daha iyi bilen hayatta olan büyüklerimiz de var. Allah onlara uzun ömürler versin. Voleybolun nereden nereye geldiğini anlatırken erkek, bayan ve yaklaşık 20 yıl önce ülkemizin tanıştığı plaj voleybolunu ayrı ayrı değerlendirmek gerektiği kanaatindeyim. Son 10 yıldır ülke voleybolu konuşulurken, genelde bayan voleybolunun ön plana çıktığı yadsınamaz bir gerçektir. 1958’den, yani Federasyon kuruluş tarihinden sonra Türk voleybolu erkek voleybolu ağırlıklı olarak uzun yıllar benimsenen, sevilen, seyredilen ve ülkenin en önemli spor branşlarından bir olarak gelişimine devam etti. Her açıdan o dönemde bayan voleybolu ile erkek voleybolunun durumu, bugünkünün tam tersi gibi bir görüntü arz ediyordu.

>>> Peki nasıl oldu da bayan voleybolu bu kadar öne çıktı?
Her olumlu değişimin önünde mutlaka insan faktörünün olduğu değişmez bir gerçek. Benim fiilen spor yaptığım yıllarda, yani 1968-1982 yılları arasındaki önemli bir zaman diliminde, erkek voleybolunda Eczacıbaşı Spor Kulübü öne çıkan kulüplerin başında geliyordu. Ağırlıklı olarak, ondan daha önce ve zaman zaman sonraki yıllarda ise Galatasaray Spor Kulübü de erkek voleybolunun Türk voleyboluna damgasını vuran takımlarının başında geliyordu.
Bayan voleybolunun yükselişi bana göre Eczacıbaşı kulübünün yıllarca şampiyonluklar yaşamış erkek voleybol takımını kapatıp, bayanlara ağırlık vermesi ile başlamıştır. Bugün, Bursa’daki Nilüfer ilçesinde yaptığımız voleybol salonu Sayın Cengiz Göllü’nün ismini taşımaktadır. Sayın Cengiz Göllü’nün Türk voleyboluna, hem erkek, hem de bayanlarda yaptığı katkı tartışılmayacak kadar çok ve önemlidir. Tabii sadece Cengiz Göllü diyerek, hizmet vermiş onlarca, yüzlerce voleybol insanına haksızlık yapmış olmak da istemem.
Söylemek istediğim şudur; bugün Türk voleybolunun özellikle bayan tarafının başarıları konuşuluyorsa, yıllardır süren çalışmaları, mücadeleleri ve bu süreç içinde katkısı olan devletin spor kuruluşları, eski Federasyonları, kulüpleri ve voleybol emekçileri gerçeğini unutmamak gerekir.

>>>Sayın Ekşi, bayan voleybolunun patlamayı 2003’te ülkemizde düzenlenen Avrupa Şampiyonası’nda final oynayarak yaptığına dair görüşe katılıyor musunuz?
Geniş perspektiften bakarsak birçok kulübümüzün yaptığı yatırımlar fitili ateşleyen önemli unsur olmuştur. Ancak 2003 yılında ülkemizde düzenlenen Avrupa Şampiyonası’nda elde edilen 2.’lik bir devrimin başlangıcı olarak kabul edilebilir. O dönemin Federasyonu, o ekibin başındaki hocası rahmetli Deniz Esinduy ve çalışma arkadaşları, o efsane takıma oyuncu veren, veremeyen kulüpler, onların antrenörleri, o oyuncuları alt yapıda yetiştiren eğitmenleri ve nihayetinde başta dünyanın sayılı yıldız voleybolcuları arasına ismini yazdıran, sporseverlerin, ailelerin ve genç kızlarımızın idolü olan Neslihan Demir ve onun her biri farklı değer olan takım arkadaşları fitili ateşleyen önemli insanlardır. Aradan 10 yıl geçmesine rağmen, o ekipten Türk voleyboluna hala katkı yapan sporcularımızın spor hayatı sürüyor ve gençlerimize iyi örnek olmaya devam ediyorlar. Bu da bizleri mutlu ediyor.

>>> Erkek voleybolu ve plaj voleybolunun bir değerlendirmesini de yapar mısınız?
Bayan voleybolunun gelişimi ile ilgili endişe duymuyoruz. Çünkü aileler özellikle kız çocuklarının spor yapmasını istiyor ve bir branş tercihi yapıyor ise bu büyük ölçüde voleybol branşı oluyor. Biz Federasyon olarak bu katılımı daha da arttırıp iyi yöneterek, günlük başarılardan ziyade, kalıcı ve devamlılık gösteren başarıları hedefliyor ve çalışmalarımıza bu yönde devam ediyoruz.
Erkek voleyboluna gelince; burada bizim de içinde olduğumuz bir önceki Federasyon yönetimi, doğrusu ayrım yapmadan her iki tarafa da ivme kazandıracak, ileriye dönük çalışmalara hız vermişti. Bunların neler olduğu voleybol kamuoyunca biliniyor. Ancak alt yapıda erkek voleybolunda yıllardır belli ölçüde elde edilen başarılar maalesef büyükler seviyesinde, bayanlardaki gibi olamıyor. Burada, alt yapı katılımının yetersiz olması ve fizikli çocukların başka bir branşı tercih etmesi önemli bir etken olarak görünmekte. Önemli bir adım olacağını düşündüğümüz, hem kız, hem erkek çocuklarımızın katılımını daha da arttırmayı hedefleyen, önce sporu, sonra da voleybolu sevdirecek bir proje olan FABRİKA VOLEYBOL projemizi hayata geçireceğiz.
Kasım ayının ikinci haftası Federasyon Başkanımız Sayın Özkan Mutlugil, yapacağı bir yıllık icraatlarımızı anlatılacağı bilgilendirme toplantısında bu projeyi geniş kapsamlı olarak voleybol kamuoyu ile paylaşacaktır.
Plaj voleyboluna gelince; öncelikle yaklaşık 20 yıl önce ilgilenmediğimiz bu dalı ülkemize getiren, bizlere tanıtan arkadaşlarımıza, o tarihten bu tarihe kadar plaj voleyboluna katkı yapan herkese teşekkür ederiz. Bildiğiniz gibi plaj voleybolunun gelişimi için, içinde bizlerden birkaç yöneticinin de olduğu eski Federasyon yönetimi bazı çalışmalar yaptı. Örneğin kış ligini uygulamaya koydu. Geçen bir yıllık sürede Federasyon Başkanımız Sayın Özkan Mutlugil’in önderliğinde bu çabalar daha da arttırıldı. Plaj voleybolunun gelişimi çok arzu ettiğimiz bir olgu. Burada en büyük sıkıntı salon voleybolunun sporcular için ekonomik açıdan daha elverişli olması. Yeni plaj voleybolcuları yetiştirmek işin en önemli boyutu. İhtiyaç duyulan yeni tesisler ile ilgili çalışmalarımıza da devam etmekteyiz.

>>> Sayın Ekşi, son olarak bayan voleybolu ile ilgili olması nedeni ile Sayın Motta’nın camiaya gönderdiği açık mektubun bir değerlendirmesini yapar mısınız?
Yukarıda Türk voleybolunun geçmişini bir nebze olsun bildiğim kadarı ile anlatırken bir iki isim dışında fazla isme girmeden, hizmetleri olan insanlardan bahsetmeye özen gösterdim. Bünyesinde bu ülke vatandaşları dışında da yabancı oyuncu, antrenör hatta yöneticiler dahil birçok insanın bulunduğu Türk voleyboluna hizmet etmiş yüzlerce, binlerce kişiyi vurgulamaya çalıştım. Türk voleybolunun saygın tarihi geçmişini bir tarafa itip, özellikle bayan voleybolundaki mevcut yatırımın sonucu olan başarıları getirip son birkaç yıla ve birkaç kişiye mal etmenin voleybola yıllarca hizmet etmiş bu insanlara haksızlık olacağını düşünüyor ve üzülüyorum.

Sayın Marco Aurelio Motta ile yaklaşık 10 ay önce, sözleşmesi bittiği tarihte uzatmayarak ve yaptığı hizmetlere teşekkür ederek yollarımızı ayırdık. Sayın Motta’nın kendine göre başarıları; antrenörlük bilgisi ve becerisi ile ilgili bir hatırlatmayı, dünyanın diğer bir ucu Brezilya’dan tekrar dile getirme arzusunun altında ne olduğunu, yukarıda geçmişinden bir miktar bahsettiğim Türk voleybol ailesinin takdirine bırakıyorum. Türk voleybolu sadece Sayın Marco Aurelio Motta’nın sayesinde bu günlere gelmedi.
Göreve getirildiğinde kendisine altyapısı ve üstyapısı ile birlikte son derece yüksek kapasitede bir oyuncu havuzu teslim eden önceki meslektaşlarına, kendinden sonra görev alan yeni teknik kadroya, spor adamlığının gereği olan tarzda saygılı bir duruş ve davranış sergilemesini beklerdik.
Her şeye rağmen yine de, Sayın Motta’nın oldukça uzayan dinlenme süresinin sonunda arzu ettiği, gönlüne göre ve iyi şartlar ile yeni bir başlangıç yaparak, esas işi olan voleybol antrenörlüğüne dönmesini gönülden temenni ediyorum.

>>>Sayın Ekşi, son cümle olarak ne söylemek istersiniz?
Son olarak voleybol ailemizin yaklaşan Cumhuriyet Bayramı’nı kutluyor; sağlıklı, başarılı, huzur ve mutluluk dolu günler diliyorum.
Ayrıca Liglerde ve Avrupa’da mücadele eden tüm kulüplerimize başarılar diliyorum.
Bana bu fırsatı verdiğiniz için teşekkür ediyorum.


Haberi Paylaş

Comments are closed.