“MVP ödülü aslında tüm turnuva için veriliyor”

Üst üste iki Dünya Şampiyonası altın madalyası kazanarak tarihe geçen İtalya Erkek Voleybol Milli Takımı, Filipinler’de düzenlenen 2025 FIVB Dünya Şampiyonası zaferinin ardından İtalya’ya döndü.

Dev organizasyonda “En Değerli Oyuncu” (MVP) seçilen Alessandro Michieletto, La Gazzetta dello Sport‘a değerlendirmelerde bulundu.

İtalyan yıldız, MVP ödülüyle ilgili olarak şunları söyledi:

“Evet, ödül o. Ama bu dünyanın en iyi oyuncusu olduğum anlamına gelmiyor. Belki bu turnuvada öyleydim. Bu ödül aslında tüm turnuva için veriliyor, sadece final için değil. Yoksa MVP’yi bana değil, Yuri Romanò’ya vermeleri gerekirdi. O benden daha çok hak etti.”

“Elbette böyle bir ödül beni gururlandırıyor ve tüylerimi diken diken ediyor. Ödül töreni sırasında çok duygulandım ki bu bende pek olmaz. Voleybol söz konusu olduğunda kolay kolay heyecanlanmam. Ama o anda çok heyecanlıydım, çünkü zaten zaferin coşkusuyla kafam karışıktı… Ama şunu da söylemek istiyorum: Takım olarak son 16’dan itibaren oynadığımız oyunla, herkes MVP olmayı hak etti.

Grup etabında aldıkları Belçika mağlubiyeti sonrası en iyi şekilde yola devam ettiklerini belirten Michieletto, mağlubiyet sonrası yaşananları kendi aralarında bir toteme dönüştürdüklerini anlattı:

“O maç bizim için bir alarm ziliydi. Ama tüm alçakgönüllülüğümüzle söylüyorum, Ukrayna’yı yenebileceğimizi biliyorduk. O yüzden korkudan söz etmem. Sadece birbirimize şunu söyledik: Bizim için eleme aşaması diğerlerinden önce başlıyor, artık hata yapma lüksümüz yok.”

“Ama şunu da kabul edelim, biraz da ‘salak’ bir grubuz. Belçika ve Ukrayna maçları arasında, takım menajeri Giretto’ya sürekli aynı şeyi sorduk: ‘Biletleri aldın mı? Biletleri aldın mı?’ Sanki elenmemiz kesinmiş gibi… Ama Ukrayna galibiyetinden sonra bu sorunun şans getirdiğini düşündük ve onu takıntı haline getirdik. Giretto, son 16 ve çeyrek final öncesinde bu soruyu tekrar tekrar duymaya devam etti. Ve sonuçta turnuvadan en son ayrılan biz olduk.”

Michieletto, turnuvadaki özel anlar sorulduğunda yarı finalde neredeyse Daniele Lavia gibi oynadığını söyledi:

“İki tane var: Biri Sasak’ın çapraz hücumuna yaptığım bir savunma. Diğeri de Polonya’ya karşı ikinci sette 22-22’deki topu kapatmam. O maçta kendimi bu yönlerden çok beğendim: Manşet, savunma ve top çıkarmada iyiydim. Gerçi top kapamada düzgünce yere uzanırsam epey alan kaplıyorum (gülerek). Yarı finalde neredeyse bir Daniele Lavia gibi oynadım.”

Koç Ferdinando De Giorgi’den övgüyle söz etti:

“Bize kattığı şey: Sakinlik. Bu Dünya Şampiyonası’nın zor başlangıcından çıkmayı başardık. Polonya ile oynadığımız zorlu yarı final gibi bir maçı sakinlikle yönetmemizi sağladı. Hatalardan öğrenme becerisini bize aşıladı. Bu anlamda, Milletler Ligi’nde Polonya’ya kaybettiğimiz maç işimize yaradı. Onlara burada yeniden karşılaştığımızda bu tecrübeyi kullandık. Teknik olarak da De Giorgi ve ekibi hiçbir hata yapmadı.”

Oyundan keyif almanın ve sakin kalmanın önemine değindi:

“Benim yaşıma göre akılalmaz başarılara ulaşıyorum. Hatta neredeyse farkında bile değilim. Belki de bu benim sırrım: Sahada nasıl durduğum, keyif alarak, sakin kalarak… Korkum şu ki, durup başardıklarımı ve kazandıklarımı düşünmeye başlarsam, bu bana zarar verir.”

Haberi Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir