Beklendiği gibi favori Eczacıbaşı Vitra, Galatasaray Daikin’i puan kaybetmeden yendi. Bununla ilgili gözlem ve analizlerimizi paylaşmadan önce en sonda söyleyeceğimizi en başta belirtelim. Yeni sponsoruna, genişletilmiş bütçesine rağmen Galatasaray Daikin, halen diğer şampiyonluk adaylarının gerisinde bulunuyor. Bunun en büyük sebebi ise yapılan transferlerin hedeflenen oyun şablonuna uygun olmaması.
Neden uygun değil?
36 yaşındaki İtalyan oyuncu Simona Gioli, voleybol hayatının son senesinde orta oyunculuktan pasör çaprazı mevkiine terfi etti. Ancak bu pozisyon için fizik kapasitesi, motorik becerisi ve idman altyapısı yetersiz. Geçen sene takıma çok büyük manşet sıkıntısı yaşatan Rosir Calderon’un 4 numara dediğimiz smaçör pozisyonunda manşete girmediğini hesaba katarsak, Gioli’nin bir de manşet alma gibi bir yükümlülüğü ortaya çıkıyor. İlk iki satırı dikkatle okuduğunuzda bunun ne denli gerçekçi olduğunu siz düşünün artık.
Mesela Gioli 4, Calderon 5 numarada iken servisleri o bölgeye yıkan Büşra Cansu, sadece doğrudan servis sayısı almakla kalmadı, aynı zamanda GS Daikin hücumlarını da bozdu. Klasik voleybol oynamaya çalışıyorsunuz, ancak pasör çaprazınız maç boyu 16 kez manşete giriyor. Topun üzerine gelmesine rağmen kaçtıkları da cabası! Bu yaman çelişki içerisinde sistemi işletmeniz zor. Kadın voleybolunun Avrupa’da dip seviyesine indiği bir dönemde birçok takıma üstünlük sağlayabilirsiniz. Ama kalburüstü takımlar karşısında işiniz zor.
Peki Eczacıbaşı Vitra çok mu iyiydi?
Asla. Hatta son yılların en kötü maçlarından birini çıkardı Türk voleybolunun efsanesi. Büşra Cansu haricinde vasatı aşan oyuncusu dahi yoktu Eczacıbaşı Vitra’nın. Maja Poljak hücumda dökülüyor, Neslihan Darnel ikinci sette ancak kendine geliyor. Lioubov Shaskova manşette çok kötü, hücumda daha da kötü. 4 numarada hücum ederken karşısında tekli blok var, hem de sahanın en kısası Eleonora Lo Bianco var. Ama yıldız oyuncu onun bloğundan kaçarken topu auta vuruyor. Senna Usic’in ne iş yaptığını 2 senedir çözemedim, Eczacıbaşı’nın hedeflerine uygun bir oyuncu değil. Servis atarken, hücum yaparken ayakta zor kalıyor. Denge becerileri çok zayıf, ha düştü ha düşecek diyorsunuz. İtalyanlar yıllardır bu tarz genç Slav oyuncuları alır, eğitir ve Dünya piyasasına sunar. Ama biz henüz bunu yapabilecek seviyede voleybol kültürüne sahip değiliz. Daha kendi oyuncumuzu bile yetiştiremiyoruz!
Bütün bunların çıkış noktası ise pasör Özge Çemberci’nin kötü oynaması. Son yıllardaki en kötü maçlarından birini çıkardı Çemberci. Ne pas koordinasyonunu oturtabildi, ne de tercihlerini doğru yapabildi. Neticesinde Lorenzo Micelli en kritik noktalarda oyundan çıkardı milli pasörü.
Avrupa’da ve Türkiye’de şampiyonluğu hedefleyen bir Galatasaray Daikin var. Maçın tamamında sahada yer alan genç orta oyuncu Özgenur Yurtdagülen, biri servisten 3 sayı üretebiliyor ancak. Blok yok, 2 hücum sayısı var 8 denemesinde. O 2 sayı da amatör kümede vurulan smaçlarla Eczacıbaşı Vitra’nın defansif yerleşim hataları sonucu geliyor. Milli takımlarda defalarca forma giyen bu oyuncu artık 20 yaşında. Yakın zamanda atlaması gereken bir kritik eşik var. Atladı atladı, atlayamazsa hem kendisine yazık, hem de Türk voleyboluna.
Galatasaray Daikin bir daha böyle bir Eczacıbaşı bulabilir mi bilinmez, ama ayağına kadar gelen fırsatı teptiği bir gerçek.
Temel farklar
Her iki takım kadrosuna baktığınızda, mevkisinde Dünyanın en iyisi olmuş oyuncular göze çarpıyor. Eczacıbaşı’nda 3, Galatasaray’da ise 2 oyuncu var bu kategoride. Gel gelelim oyun kalitesi açısından vasatı bile göremiyorsunuz.
Galatasaray’da Calderon gerçekten farklı. Hücum ve bloktaki yüksekliği, onu kolay kolay yenilmez yapıyor, hem de voleybolu hiç bilmemesine rağmen! Tek yaptığı çok yüksekten çapraza vurmak ve blokta kollarını filenin karşısına rahatça geçirmek. Maç öncesi ısınmada tenis servis kullanırken maçta smaç servis atmaya çalışıyor. Netice? Attığı servislerin yarısını kaçırıyor. Paralele hiç dönemiyor, bu nedenle yorgunluk baş gösterdiğinde hücumu bazen tribüne yapıyor.
Türk voleybolunun gelmiş geçmiş en iyi kadın oyuncusu tartışmasız Neslihan Darnel. Ama o da eski günlerinden uzak. Tecrübesi artıyor ama gücü azalıyor. Darnel’in (Demir) eski istatistiklerine bakın. Bir maçta 13 hücum hatası yaptığını kolay kolay göremezsiniz. Gördüğünüz de böyle bir maç olmaz.
Özetle Galatasaray Daikin hala Calderon’la var olmaya çalışıyor, Eczacıbaşı Vitra ise takım oyununu daha iyi oynuyor.
Taraftar
Her iki takım taraftarı da maç boyunca takımını yürekten destekledi. Pek kötü bir olay yaşanmadı. Ancak Galatasaray taraftarının ikinci sette hakem Erdal Akıncı’ya küfretmesi hiç yakışık almadı. Yine de geçen seneye göre belirgin bir gelişme var sarı kırmızılı tribünlerde.
Galatasaray’a yakışmayanlar
Massimo Barbolini klasik bir İtalyan antrenör. Her pozisyonda hakemlere sürekli itiraz ediyor. Ancak bunun takımına olumsuz yansıdığının farkında değil. Daha kötüsü onu örnek alması gereken saha dışı personel de olumsuz etkileniyor. Mesela Galatasaray Daikin istatistikçileri maç boyu isyanlardaydı. Hemen her pozisyonda hakemlere bağırıp çağırmalar, ayağa kalkıp telsiz kulaklığını atmalar, maç boyu verilen kararlara isyan, Galatasaray gibi Türk sporunda ilklerin kulübü olmuş bir camiaya yakışmıyor. Hakemlerin yanlış verdikleri kararlar bir yana, doğru verilen kararlara, hem de görmediğiniz ya da kuralı bilmediğiniz halde itiraz, takıma bir şey kazandırmaz. Aksine kaybettirir.
İstatistik demişken
Galatasaray’da basın mensuplarına yardımcı olmak üzere yeni bir yaklaşım var. Gayet güzel. Ancak uygulamalarda hala aksaklıklar göze çarpıyor. Mesela maç öncesi verilen takım listelerinde oyuncuların ya adı olmuyor ya da soyadı! Bazen de ad yerine soyad yazılıp komik durumlara düşürülüyor 107 yıllık çınar. Biraz daha dikkatli çalışmak şart.
Hakem demişken
Galatasaray istatistikçileri ve baş antrenörünün tüm itirazlarına rağmen hakemler başarılı bir yönetim gösterdi. Ancak 3. sette 1 numaralı çizgi hakeminin kurbanı olan baş hakem Erdal Akıncı, az daha Eczacıbaşı Vitra’yı yakıyordu. Neslihan Darnel’in 4 numaradan vurduğu top önce bloğa, sonra antene çarpmıştı. Pozisyonda sayıyı Eczacıbaşı Vitra’ya veren Akıncı, daha sonra bahse konu çizgi hakemini yanına çağırdı ve kararını değiştirdi. Böylece 23-22 önde olan Galatasaray Daikin, 2 kez set sayısı oynama hakkını kazandı.
Galatasaray kenar yönetimi ve istatistikçileri bu durumu sakin kafayla bir kez daha düşünsün derim.
Bereket Eczacıbaşı Vitra seti aldı da maça kan doğrama girişimi yarıda kaldı. Bundan sonra MHK’nın bu tarz çizgi hakemlerini daha dikkatli seçeceğini düşünüyorum.
Yine forma, yine anons
Bu iş düzelmeyecek anladım ama, ben yine de yazmaktan bıkmayacağım. Oyuncuların forma sırtında isimleri ya da soyisimleri yazıyor biliyorsunuz. Yıllardır bunun belirli bir ciddiyette olması gerektiğini, yıllara ve milyonlara malolmuş kurumların lise takımından farklı olması gerektiğini söylüyorum. Ama ne fayda! Galatasaray Daikin sahaya çıkıyor, formaların arkasına bakıyorum. Seli, Simo. Kim bunlar? İsimleri yok mu? İsimlerini beğenmiyorlar mı? Yoksa lakaplarını kullanmak daha mı güzel geliyor? İyi de 107 yıllık kulüp bu saçmalığa nasıl izin veriyor? İlginç.
Hakemlerin anons rezaleti ise hiç bitmeyecek gibi görünüyor. Fenerbahçe Grundig Spor Kulübü, Galatasaray Daikin Spor Kulübü tam gaz devam.
Voleybol dolu günler dileğiyle,
Kayhan Kösem
kkayhan@hotmail.com
Comments are closed.