Neslihan Demir Güler, FANATİK’e konuştu

Türk voleybolunun en önemli isimlerinden Neslihan Demir Güler, yeni sezon öncesinde FANATİK’e önemli açıklamalarda bulundu.

Türkiye Kadınlar Voleybol 1. Ligi, 5 aylık bir aranın ardından hafta sonunda start alıyor. Sakatlıktan dönen Neslihan’ın yanı sıra, yeni antrenörü ve transferleriyle oldukça kaliteli bir ekip oluşturan Eczacıbaşı Vitra, her yıl olduğu gibi bu sezonun da iddialı takımları arasında.

Turuncu Beyazlılar, geleneklerini bu yıl da bozmayarak, sezon açılışında sevenleriyle bir araya geldi. İki gün boyunca tam kadro gerçekleştirilen imza günlerine, voleybol severler yoğun bir katılım gösterirken, en çok ilgi gören isimlerin başında ise Türk voleybol tarihinin efsanesi, “Demir Leydi” lakaplı Neslihan Demir Güler vardı.

16 yaşından bu yana Ay Yıldızlı formayı giyen ve profesyonel kariyeri süresince sayısız başarıya imza atan Neslihan, omzundan geçirdiği uzun sakatlık nedeniyle A milli takımın bu yaz katıldığı iki önemli turnuvada da yer alamadı. Kötü günleri ardında bırakan tecrübeli voleybolcu, formasından uzak kaldığı süreci, takımının yeni sezon planlarını, A Millilerin performansını ve kendine dair pek çok şeyi, tüm içtenliği ve güler yüzlülüğü eşliğinde, Sporun Gerçek Adresi FANATİK’e anlattı.

Uzun soluklu bir sakatlıktan çıktın. Yeni sezona tam olarak hazır mısın?
Hem fiziksel hem de zihinsel olarak yeni sezona hazır olduğumu düşünüyorum. Ancak, omzum yüzde yüz performansı verebilecek düzeyde değil, o açığı da tecrübemle kapatıyorum diyebilirim.

Peki, ne kadar süre sonra yüzde yüze ulaşırsın?
Aslında bir sakatlık durumu da söz konusu değil. Yalnızca, kolumu istediğim kadar güçlü kullanamıyorum. Doktorlar da bu durumun zamanla geçeceğini söylüyorlar.

Bu uzun süreç seni nasıl etkiledi?
Oldukça zor oldu tabi. Eskiden bir sakatlık olduğunda ”İki hafta dinlen, sonra da yavaş yavaş çalışmalara başlarsın” denirdi. Ancak artık sakatlandığınızda, iyileşmeyi sağlamak ve eski gücü kazanmak için normalin 3 katı çalışmanız gerekiyor. Her gün tedaviye ve antrenmana gittim. Benim için gerçek bir psikolojik savaş oldu diyebilirim.

Eczacıbaşı olarak yeni sezona, yeni antrenör ve birçok transferle başlıyorsunuz. Seyirciler bu yıl nasıl bir Eczacıbaşı izleyecek? Ne gibi değişiklikler olacak?
Daha dinamik ve komple bir takım olduğumuzu düşünüyorum. Yeni antrenörümüzle daha önceki yıllarda hiç beraber çalışmasak da şu ana kadar geçen sürede çok iyi uyum sağladığımızı söyleyebilirim. İnşallah bu sene bizim senemiz olur.

Şampiyonlar Ligi’ndeki rakipleri ve takım olarak hedeflerinizi nasıl değerlendirirsin?
Şampiyonlar Ligi’ne katılan her takım zaten belirli bir seviyenin üstünde olan, kaliteli ekipler. Biz her rakibi ciddiye alıyoruz. Ancak tabi ki bizim de çok iyi ve geniş bir kadromuz var. Hedefimiz, ilk turda gruptan çıkabildiğimiz en iyi noktada çıkmak.

Türkiye Ligi’ndeki rakipleriniz de önemli hamleler yaptı. Nasıl bir sezon geçmesini bekliyorsun?
Bizde olduğu gibi diğer takımlar da önemli değişiklikler yaptı. 3 günde bir maç yapılacağı göz önüne alınırsa bu uzun maratondan psikolojisi ve fiziği en üst düzeyde olan taraf başarıyla çıkacaktır. Çok birbirine denk takımlar oluştu, açıkçası bizi heyecanlı ve keyifli maçların beklediğini söyleyebilirim.

Yaz dönemi milli takım açısından oldukça yoğun bir şekilde geçti. Takımın aldığı sonuçları nasıl değerlendiriyorsun?
Bu yıl milli takımda yer alamasam da 15 senedir milli takımın içindeyim ve nasıl yoğun bir tempoyla baş edildiğini çok iyi biliyorum. Sürekli konsantre vaziyette kalabilmek bir hayli zor. Özellikle her hafta başka bir ülkede oynanan Grand Prix, sporcular için oldukça yorucu geçiyor. Hemen akabinde ise 3 hafta süren Dünya Şampiyonası başlıyor. Bu yıpratıcı süreç içerisinde arkadaşlarımın ellerinden gelenin en iyisini vermeye çalıştıklarını düşünüyorum. Bundan sonraki turnuvalarda inşallah çok daha iyi sonuçlar alırız.

Sence iki turnuvanın öne çıkan ismi kimdi?
Bence Kübra, bu sezonun başından beri kendini takıma başarılı bir şekilde adapte etti. Çok iyi oynadığını düşünüyorum. Yaşı oldukça genç. İlerleyen dönemlerde daha iyi yerlere gelecektir. Herhalde herkesin ortak düşüncesi de Kübra’nın öne çıktığı şeklinde olur.

Genç yaşta A milli takımda forma giymiş biri olarak, şu anki genç oyuncuların durumunu nasıl görüyorsun? Önümüzdeki yıllarda adından söz ettireceğini düşündüğün yerli bir isim var mı?
Polen, Kübra, Meliha gibi A Milli Takım’da yer alan genç arkadaşlarımın hepsi gelecek vadeden oyuncular. Kübra diğerlerine nazaran biraz daha erken yırttı. Umarım bundan sonra da bu formunu sürdürür, çünkü gerçekten yetenekli bir kız. Onun dışında Asuman gibi birçok genç ve yetenekli isim daha bulunuyor. Bu genç arkadaşlarımın hepsi gelecek yılların A Milli Takımı zaten. İnşallah, sakatlıksız, başarılı bir kariyer sürdürürler.

Yurt içi ve yurt dışında voleybol oynamış biri olarak, ikisi arasında nasıl bir kıyaslama yaparsın?
Yurt dışında yabancı oyuncu olarak oynamak çok daha farklı bir deneyim. Alışık olmadığınız bir kültüre ve ortama adapte olmaya çalışıyorsunuz. Elektrik, su faturası bile yatıramıyordum, bütün işlemleri benim adıma kulüp gerçekleştiriyordu. Ancak benim için oldukça keyifliydi. Türkiye’ye göre en önemli fark ise voleybola gösterilen ilgideydi. Benim oynadığım Kanarya Adaları bölgesinde voleybol birinci spordu. Bu nedenle sezon öncesinde yıllık kombineler satışa çıkıyor ve en az 2 bin adet kombine bilet satılıyordu. Bölge halkı takımına sahip çıkarak hemen her maçta salonu dolduruyordu. Bizde, maalesef durum daha farklı. Yalnızca milli karşılaşmalarda taraftar desteğinin önemi ortaya çıkıyor. Futbol kulüpleri olan takımlar haricinde, lig maçlarına taraftar bulmakta zorlanıyoruz diyebilirim.

Hem bireysel hem de takım olarak birçok başarı ve ödül elde ettin. Bu durumun sende bir doymuşluk hissi uyandırmamasını nasıl sağlıyorsun? Gelecek yıllarda ödül koleksiyonuna hangilerini eklemek istiyorsun?
Bu durumu doymuşluk olarak tanımlamıyorum. Sonuçta yaşlanıyoruz ve bir zaman sonra bazı şeyler ağır gelmeye başlıyor. Daha fazla yorulmaya başlıyorsunuz. Bütün bunlara karşın eğer profesyonel oyuncuysan, bir şekilde kendine bir motivasyon unsuru sağlamak zorundasın. Sonuçta bu bir hayat tarzına dönüşüyor. Kimse sahaya kötü oynamak ya da kaybetmek için çıkmaz. Zaten maç başladığında gözün hiçbir şey görmez oluyor.
Bundan sonraki hedeflerim içinde de, bir Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu yaşamak yer alıyor.

Senin döneminle birlikte Türkiye’de voleybola olan ilgi gözle görülür bir şekilde arttı. Bu durum, siz voleybolcuları nasıl etkiledi?
Milli Takım’ın yakaladığı başarılarla beraber bize olan ilgi arttı ve en önemlisi, ülkede herkes kız çocuklarını voleybola yazdırmaya başladı. Voleybola artan ilgi de, doğal olarak alınan ücretlere, basında ayrılan yerlere, çalışılan tesislere, maçların oynandığı salonlara, kamp alanlarına ve daha bir çok şeye olumlu olarak yansıdı.

Neden hep 17 numara?
Aslında benim ilk tercihim 7’ydi. Ancak benimle birlikte bir başka arkadaşım da 7 numarayı istedi. Bu işler genelde yaş hiyerarşisine göre olur, yani büyük olan istediği formayı giyer fakat ikimiz de aynı yaşta olduğumuzdan yazı tura seçeneğine yöneldik ve kaybeden ben olduğum için 17’yi seçtim.

Özellikle kadın voleybolunda çok sayıda yerli oyuncu yetişiyor. Bu durum, hem kulüplere hem de milli takıma başarı olarak dönerken, neden takımları hep yabancı ve erkek antrenörler yönetiyor? İleride Eczacıbaşı’nın ya daMilli takımın başında kadın bir antrenör görme ihtimalimiz var mı? Neslihan oyunculuğu bıraktıktan sonra antrenör olmayı düşünür mü?
Bu durumun neden kaynaklandığını açıkçası çok düşünmedim. Kendim açısından ise büyük konuşmamakla beraber ileride antrenör olmak gibi bir planım olmadığını söyleyebilirim. Bana kalırsa antrenörlük çok zor bir meslek. Tam zamanlı olarak 16 tane ayrı insanla uğraşmak kolay değil. Bunu yapan Çin Milli Takımı’nın antrenörü var ve bana göre en başarılısı da o. Ama tabi ki de voleybol camiasındaki başarılı kadın antrenör sayısının artmasını canı gönülden isterim.

Kızın Zeynep’in de senin gibi sporcu olmasını ister misin?
Tabi ki isterim. Zaten şu anda bile kendini voleybolcu olarak görüyor. Yüksek bir özgüveni var ve evde tahtaya saha çizip bana taktik verdiği zamanlar bile oluyor.

Voleybol oynamadığın zamanlarda neler yaparsın ve sosyal medyayla ilişkin nasıl?
Boş zamanlarımda o kadar yorgun ve bitkin oluyorum ki, evde yatmak benim için en iyisi oluyor. Aileme bile ancak, koltukta ”Gelin oturalım” diyerek vakit ayırabiliyorum. Şaka bir yana, bu aralar zihnimin yoğunluğundan ne kitap okuyabiliyorum ne de sinemaya gidebiliyorum. En son sinemada ne izlediğimi bile hatırlamıyorum. Eşim de zaten benim gibi, evden dışarı çıkmayı pek sevmiyor. İstanbul’un trafiği ise insanı yoran ve evde oturmaya teşvik eden başka bir unsur. İlla ki dışarı çıkacak olursak, scooter model bir motosikletimiz var, ona binip öyle gidiyoruz. Kısacası voleyboldan arta kalan zamanımı evde oturup çay kahve içerek geçiriyorum.
Sosyal medyayı ise oldukça eğlenceli buluyorum. İnsanlara ulaşmak için çok etkili bir mecra. Herkes bizi sahadaki halimizle biliyor. Doğal olarak saha dışında da bir Neslihan var ve ikisi gerçekten farklı karakterler. İnsanlar beni sosyal medyadan tanıdıkça, eğlenceli olduğumu görüp şaşırıyorlar. İşin bir diğer güzel tarafı ise interaktif oluşu. Oldukça komik insanlarımız var. Bazen yazdıkları yorumlara, verdikleri cevaplara çok gülüyorum. Bir de ”de, da” ayrı yazılır diye belirten dil bilgisi öğretmenlerimiz var. Dediğim gibi sosyal medyada vakit geçirmekten keyif alıyorum.

Neslihan Demir Güler’in kariyeri
Neslihan’ı tanımayan olmaz ya, ama başarılarla dolu upuzun kariyerini akılda tutmak zor olacağından siz değerli okuyucularımız için kısa bir özet geçmekte fayda var.

Neslihan Demir Güler (Doğum: 9 Aralık 1983 – Eskişehir)
Boyu: 187 cm
Pozisyon: Pasör çaprazı
Oynadığı Kulüpler:1995-1998 Eskişehir DSİ Bentspor
1998-2002 Yeşilyurt
2002-2006 Vakıfbank
2006-2008 CV Tenerife
2008-2010 Vakıfbank
2010- … Eczacıbaşı Vitra

Başarıları
Bireysel:• 2005 Indesit Sampiyonlar Ligi – En skorer oyuncu, En iyi servis atan oyuncu
• 2006 Indesit Şampiyonlar Ligi Final Four – En skorer oyuncu
• 2006 Indesit Şampiyonlar Ligi – En iyi servis atan oyuncu
• 2006 Dünya Voleybol Şampiyonası – En skorer oyuncu
• 2007 Indesit Şampiyonlar Ligi – En iyi servis atan oyuncu
• 2010 Dünya Voleybol Şampiyonası – En skorer oyuncu
• 2011 Avrupa Voleybol Şampiyonası – En skorer oyuncu- Türkiye
• 2011 Bayanlar Dünya Grand Prix Avrupa Kıtası Elemeleri – En değerli oyuncu -MVP-
• 2011 Avrupa Voleybol Şampiyonası – En Skorer Oyuncu
• 2011 Avrupa Voleybol Şampiyonası – En skorer oyuncu- Türkiye
• 2011 Bayanlar Dünya Grand Prix Avrupa Kıtası Elemeleri – En değerli oyuncu -MVP-
• 2011 Bayanlar Dünya Grand Prix Avrupa Kıtası Elemeleri – En skorer oyuncu
• 2012 World Grand Prix Finalleri – En iyi servis atan oyuncu
• 2014 Avrupa Şampiyonlar Ligi – En İyi Smaçör
Kulüp:
• 2004 Top Teams Cup Şampiyonluğu
• 2004 Türkiye Ligi Şampiyonluğu
• 2005 Türkiye Ligi Şampiyonluğu
• 2010 Türkiye Bayanlar Voleybol Ligi İkinciliği
• 2010 Türkiye Kupası İkinciliği
• 2011 Türkiye Kupası Şampiyonluğu – Eczacıbaşı Vitra
• 2012 Türkiye Bayanlar Voleybol Ligi Şampiyonluğu
Milli Takım:
• 2003 Avrupa Kadınlar Voleybol Şampiyonası – İkinciliği
• 2005 Akdeniz Oyunları Şampiyonluğu, Almeria, İspanya
• 2009 Akdeniz Oyunları -Gümüş madalya – Pescara, İtalya
• 2012 Yaz Olimpiyatlarına Katıldılar
• 2012 World Grand Prix Finalleri – Bronz Madalya

Fotoğraflar: Ceylan Çetin
Haber: A. Batuhan Özdemir – twitter.com/batuhan_ozdemr


Haberi Paylaş

Comments are closed.