Sahaların kudretli kadınları

Zaman zaman şiddetin, küfürün egemen olduğu ama binlerce insanın izlemekten vazgeçmediği maçlarda artık erkekler kadar kadın hakemler de düdük çalıyor. Dev cüsseli boksörlerin, basketçilerin arasında ‘buranın hakimi benim’ dercesine devleşiyorlar. İşte sporun her alanındaki, dünyaca meşhur kadın hakemlerimiz…

Esin Kıratlı
Novak yaramaz Williams sakin

Tenis hakemi Esin Kıratlı, Türkiye’de düzenlenen uluslararası turnuvalarda kule hakemi olarak, yurt dışında ise çizgi hakemi olarak görev yapıyor. İlk yurt dışına çıkışı, Uluslararası Tenis Federasyonu’nun İtalya’daki uluslararası White Badge tenis hakemliği kursuyla olmuş.
Kıratlı, Wimbledon Tenis Turnuvası’na ana tabloya direkt seçilen ilk Türk kadın hakemi ve Rio Olimpiyatları’nda tek Türk kadın hakem olarak görev almış. Ayrıca Türkiye Olimpiyat Komitesi’nin Fair Play ödülünü almaya hak kazanan ilk kadın tenis hakemi. Yeni hedefi ise Avustralya Açık, Fransa Açık ve Amerika Açık tenis turnuvalarında çizgi hakemi olmak.
Hem kadınlarda hem erkeklerde dünya sıralamasında ilk 10’da olan oyuncuların hepsinin maçlarında çizgi hakemi olarak görev yapmış: Roger Federer, Novak Djokovic, Rafael Nadal, Serena Williams, Maria Sharapova ve diğerleri. Hakemliği sırasında bu oyuncuları iyi analiz etmiş: “Andy Murray, özellikle çalıştırıcılarına karşı her zaman çok agresif. Novak Djokovic ise kortun içinde tam bir yaramaz çocuk gibi. İlk puandan son puana kadar maçın keyfini çıkarıyor. Rafael Nadal’ın çok fazla tiki var. Saçlarını kulaklarının arkasına atmadan ve şortunu düzeltmeden asla servis atmıyor. Ayrıca korta hep sağ ayağı ile giriyor. Su şişelerini bile yere koyarken belli bir düzende ve çizgide olmak zorunda. Roger Federer’e boşuna ‘ekselansları’ demiyorlar. Kortta sakin, saygılı ve centilmen. Federer’in bir şeye itiraz ettiğini çok az gördüm. Venus Williams çok sakin ve sessiz. Oyununa konsantre oluyor, yense de yenilse de duruşunu bozmuyor. Serena Williams ise aslında cüssesi ile zaten rakibinden hakemlere kadar herkesi strese sokabiliyor. Ama çalıştığım turnuvalarda kortta herhangi bir taşkınlığını görmedim.”

Nurper Özbar
Voleybolun doçent hakemi

Voleybol hakemi Nurper Özbar sporcu bir ailenin ferdi. 12 yaşında Kartalspor’un kadın futbol takımına yazılmış, yıllarca futbol oynamış. Marmara Üniversitesi Spor Akademisi’nin Beden Eğitimi Yüksek Okulu Antrenörlük Bölümü’nü bitirmiş. Yüksek lisans, doktora derken o şimdi Düzce Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Antrenörlük Eğitimleri Bölüm Başkanı ve doçent. Voleybol hakemi olarak ise salonlarda ustalığını konuşturuyor. Üniversitede kadın futbol takımının antrenörlüğünü yapmış. O dönem voleybol hakemliği kursuna başlamış. Ulusal hakemlikten uluslararası hakemliğe kadar çıkmış.
Türkiye’de hem spor bilimleri fakültesinde doçentlik hem de salonlarda hakemlik yapan tek hakem o. Kararlarıyla da voleybol maçlarında fırtına gibi esiyor. Maçta pozisyon kaçırmamak ve konsantrasyonu sağlamak için yaptıklarını şöyle anlatıyor usta hakem: “Maçta oyuncuların dizilişlerini ezberlemeye çalışırım. Pasör arka veya ön oyuncuya özellikle dikkat ederim. Topla oynamalarda hep bir hata olabilir düşüncesiyle oyun pozisyonunu iyi takip etmeye çalışırım. Takımın vuruşlarını sayarım. Her vuruşu takip etmek dikkatimi toplamamı sağlar. Top eğer fileye yakın geliyorsa olasılıklar hemen zihnimde canlanır. Voleybol hakemliği aşırı konsantrasyon gerektiren bir iş. Bir saniyelik konsantrasyon kaybı geri dönüşü imkansız sıkıntılar ortaya çıkartabilir.” diyor. Voleybol kadın hakemleri için ise evliliğin en büyük problem olduğunu söylüyor: “Uluslararası turnuvalarda hakemlik yaptığım için Türkiye’den uzun süre ayrı kalıyorum. Evli olsaydım çoktan boşanmıştım. Erkek hakemlerde böyle sıkıntılar olmuyor!”

Semiha Ergün
Hırs, sabır ve zafer

Semiha Ergün Spor Genel Müdürlüğü ve Türkiye Yüzme Federasyonu’nda uzman olarak çalışmaya başlayınca, işini daha iyi yapabilmek için hakemliğe başlamış. Halen Yüzme Ulusal hakemi olarak görev yapıyor. Spor onun için hırs, çalışmak, sabır ve zafer demek. “Hakem olmak tarafsız ve doğru olmaktır. Ortada sporcuların, velilerin, antrenörlerin vermiş olduğu bir emek var. Bu emeği göz ardı etmeyip hakkaniyetli davranmak gerekli. Hedefim de, Türk yüzme sporuna daha iyi hizmet edebilmek ve Avrupa, Dünya Şampiyonası’nda ve Olimpiyat’ta görev alabilmek için Türkiye’nin ilk kadın FINA hakemi olmak. Gelişmiş bir toplum olmanın gereği olarak; yüzme sporuna gönül vermiş kadın hakemlerin artması ve ulusaluluslararası alanda isimlerini duyurmaları gerekir.” diyor.

Bahar Önder
Araya girince yumruk yedim

Ringlerin kraliçesi Bahar Önder ailesinin yönlendirmesiyle sporlarla ilgilenmeye başlamış. Altı yıldır kick boks hakemi olarak görev yapan Önder ringde bambaşka biri olduğunu söylüyor: “Devleşen bir Bahar ortaya çıkıyor ringde. Hakem kıyafetini giymek bile yetiyor. Maçı yönetmek muhteşem bir duygu” diyor.
Maçlara çıkmadan önce motivasyon için maç öncesi moralini bozacak hiçbir diyaloğa girmediğini söylüyor: “Gerekirse müzik dinleyerek motivasyonumu yüksek tutarım. Çünkü pozisyon kaçırmamak için motivasyon çok önemli. Ringe çıktığımda özel hayat o ringin dışında kalır.” diyor.
Maç esnasında sporcular kadar olmasa da efor sarf ettiklerini, sporcuların hareketlerini ve vuruşlarını kaçırmamak için sporcuların peşinde sürekli hareket halinde olduklarının altını çiziyor. Beslenmesine çok dikkat ediyor: “Ringin içinde bazen koştuğumuz bile oluyor. Sporcular kadar kalori harcamıyoruz ama bazı çekişmeli ve güçlü sporcuların olduğu maçlarda onlar kadar terlediğim oluyor. Bundan dolayı her zaman sağlıklı beslenirim. Maç olacağı zaman kesinlikle uykusuz kalmam.”
Dövüş sporlarında kadın hakem olmanın zorluğu konusunda ise şunları anlatıyor: “Ringe çıktığım zaman dev gibi iki erkeğin yanında çıtı-pıtı kalıyorum. ‘Bu maçı kadın hakem nasıl yönetecek?’ muhabbeti oluyor! Ama bilgi, tecrübe ve birikimle ‘Hop! Siz bir durun. Boyum küçük olabilir ama ringin hâkimi benim!’ diyorum. Kadın hakem olarak meydan okuyorum!” diyor. Ve bir anısını anlatıyor: “Profesyonel ringde maçı durdurmak için araya girince sağ kroşeyi ben yedim. Bir erkekten yumruk yiyip düşmeden maçı devam ettirmem olay oldu. Sonraki maçlarda ‘Aman dövüşçülerden uzak dur!’ diye takıldılar bana!”

Nevin Fındıklı
Adaletli olmalıyız

Nevin Fındıklı Türkiye Yüzme Federasyonu bünyesinde ulusal yüzme hakemliğine devam ediyor. “Hakemlik adaletli olmayı gerektirir. Buna göre her bir hakemden beklenen kurallara bağlı kalarak tarafsızca karar alabilmesi ve havuz içerisinde adaleti temsil edebilmesi” diyor.
Hedeflerini ise şöyle açıklıyor: “Amacım, gece gündüz demeden kulaç atan, hedefine kitlenmiş, başarıya azmetmiş sporcularımızla birlikte Türk yüzme sporuna hizmet etmek. Hayatın her alanında olduğu gibi yüzme sporunda da kadın hakem sayısının artmasının bu spora önemli katkılar sağlayacağı bir gerçek. Zira yaşam, kadını ve erkeği ile bir bütün. Dolayısıyla kadın ve erkek hakemler hep birlikte kendilerini ne kadar geliştirebilirse ülkemizde yüzme sporu da o kadar ileri gitme imkanına kavuşacak.”

Ayşenur Yazıcıoğlu
Erkeklerden ne eksiğimiz var?

Ayşenur Yazıcıoğlu beden eğitimi öğretmenliği mezunu. Üniversiteyi bitirince basketbol hakemlik kursuna başlamış. “Giyimimden tutun da hobilerime (rafting, scuba diving) kadar her şey spora endeksli. Hakemliği yapabildiğim en iyi şekilde yaptığımı düşünüyorum.” diyor mesleğine olan tutkusunu anlatırken. Hedeflerini ise şöyle dile getiriyor: “Adalet heykelinin bile bir kadının ellerinde olduğunu anımsarsak, kadınların adaleti dağıtma konusunda yeterince hakkaniyetli olduğunu düşünüyorum. Gördüğümü değerlendirdiğim için hakkı eşit dağıttığıma inanıyorum. Hedefim, düdük çalan kadın hakem arkadaşlarıma yol gösterici olup kadınların da hakemliği erkekler kadar iyi yapabileceklerini kanıtlamak ve Avrupa’nın en iyi ligi olan Türkiye Basketbol Ligi’nde iz bırakmak.”
12 yıllık hakem Yazıcıoğlu, basketbol hakemlerinin 40 dakikalık bir maçta ortalama 600 karar verdiklerini ekliyor. Orta saha hakemi Yazıcıoğlu, pozisyonları kaçırmamak için bol bol kitap okuyor, görsel testler çözüyor, maç izliyor. Birçok sporcu gibi onun da hakem olarak maça çıkmadan önce kendisine şans getirdiğine inandığı ritüelleri var; en son annesiyle konuşmak, sahaya sağ ayakla adım atmak. Sahaya girdikten sonra sporcuları, taraftarı, salonu yani tüm atmosferi gözüyle süzen Yazıcıoğlu, sporcu tanıtım seramonisinde dua ederek başlıyor maça.

Özlem Yalman
İsrail’de bir ilke imza attı

Özlem Yalman, Ege Üniversitesi Beden Eğitimi Öğretmenliği bölümü mezunu. İzmir alt yapıda Bayraklıspor ve Urla Gençlikspor Kulübü’nde, üniversitenin deplasmanlı 2. liginde dört sene oynamış. 1994’te basketboldan kopmamak için hakemlik lisansı almış. Kadınlar Cumhurbaşkanlığı Kupası, Kadınlar Avrupa Şampiyonası, Kadınlar Dünya Kupası gibi birçok uluslararası organizasyonda görev almış.
Yalman, yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “İlk yılımı hatırlıyorum da, şu anki adıyla Süper Lig’de, ilk beş hafta ben ve diğer kadın hakem arkadaşıma görev verilmemişti. İlk yılım hiç de kolay geçmemişti. Üç yıl önce Dubai’de maç yönetmiştim. Orada da maçın birkaç dakikasından sonra alışmışlardı bana. Bu onlar için inanılmaz bir olaydı. İki hafta önce İsrail’de Erkekler Avrupa Kupası maçına gittiğimde, bana ilk defa bir kadın hakemin İsrail’de erkeklerin oynadığı bir maçı yöneteceğini söylediler. Avrupa’da hâlâ liglerde kadın hakem olmayan ülkeler mevcut. Yaptığım işin kadın dünyası için ne kadar önemli bir misyon olduğunu bunları gördükten sonra daha iyi anladım. Bu işi eğer seviyorsanız kadın-erkek diye ayırmamalısınız. Türkiye Basketbol Federasyonu bizlere her zaman destek oldu. Türkiye liginin kalitesi ise her geçen yıl artıyor. Kadın hakem ya da erkek hakem olmanın çok bir farkı yok.”

NEBAHAT KOÇ-DAMLA KAYAYERLİ/SABAH


Haberi Paylaş

Comments are closed.