Sırat köprüsü

Erkekler Liginde son haftaya girilirken küme düşen iki takım belli oldu. Henüz puan alamayan Tokat Belediye Plevnespor’un yanı sıra Kastamonu ekibi Bozkurt Belediyesi de 2. Ligin yolunu tuttu. Söylemesi çok acı olsa da Anadolu’da voleybol adına iki şehri kaybettik.
Bayanlar Liginde son 3 haftaya girildi ve alttaki takımlar adeta sırat köprüsünden geçiyorlar. Beylikdüzü’nden sonra düşecek ikinci takım olması muhtemel ekipler, Karşıyaka DYO, Nilüfer Belediyesi ve Yeşilyurt. Geçen hafta belirttiğimiz gibi Bursa ekibi Nilüfer Belediyesi, önce kupada iki kez yenerek elediği İller Bankası’nı ligde de mağlup etmeyi başardı, sonrasında da İstanbul’da Galatasaray’dan puan alarak düşme hattının 1 puan da olsa üstüne çıktı. Bu üç takımın kalan maçlarına bakacak olursak;

Karşıyaka DYO, Eczacıbaşı Zentiva(D) – Ereğli Belediyesi – Nilüfer Belediyesi(D) ile,
Yeşilyurt, İller Bankası(D) – Galatasaray – Eczacıbaşı Zentiva(D)
Nilüfer Belediyesi, Eczacıbaşı Zentiva – Karşıyaka DYO ile,

karşılaşacak. Bu tabloya bakınca düşmeye en yakın takım Yeşilyurt olarak göze çarpıyor. Ankara deplasmanından puan çıkaramazsa, İstanbul’un güzide semt takımı, genç takımının elde ettiği büyük başarıya rağmen diğer iki rakibinin son hafta birbirleriyle oynamasının kurbanı olabilir. Zira son haftaya gelindiğinde puanlar şimdiki gibi olursa, (17-16-16) Bursa’da oynanacak maçın 3-2 bitmesi halinde Yeşilyurt rakiplerinden daha geride kalacak ve acı sonu yaşayacak. Bu noktada ince bir hususa dikkatinize sunuyor, TVF yetkililerinin konu üzerinde fikir jimnastiği yapmasını tavsiye ediyorum. Son hafta oynanacak olan Nilüfer Belediyesi-Karşıyaka DYO maçı 3 Nisan 2010 saat 13.00’te, Eczacıbaşı Zentiva-Yeşilyurt maçı ise aynı gün saat 17.30’da başlayacak. Bu maçların sonucuna göre 3 takımdan birisi küme düşecek. Maçların farklı saatlerde oynanması, kimilerinin akıllarında bazı soru işaretleri oluşturacak, hüsrana uğrayan takım doğal olarak şaibe arayacak. Bu nedenle TVF, bu maçları mutlaka aynı saatte başlatmalıdır. Elbette tüm bu hesaplar, takımların gerek kadro, gerekse bütçe olarak kendilerinden daha üst seviye ekiplere karşı oynayacağı maçlardan puan çıkaramaması halinde geçerli olacak. Bayanlar Liginin son üç haftasında alt taraf, üstten çok daha fazla heyecanlı geçecek gibi görünüyor. Zira yukarıda beklenen bir değişiklik yok. Play-off oynayacak takımlar belli şimdiden. Rakipler de çok büyük oranda belirlenmiş oluyor böylece.

Bursalı Amazonlar

Yunan mitolojisinde bahsi geçen müthiş savaşçı kadınlar gibiydi Nilüfer Belediyesi oyuncuları. Oyunun her anında canını dişine takarak Galatasaray’dan puan almayı başardı Bursa temsilcisi. Hemen hemen rakibi kadar sayı kazandı. Başta libero Gizem olmak üzere müthiş savaştı Nilüfer’in tüm oyuncuları. 2 hafta önce puansız Beylikdüzü’ne ilk puanını veren Bursa temsilcisinin küme düştüğünü sanıyordu birçok voleybol otoritesi. Ancak onlar yılmadı, savaşmayı sürdürdü. Gerek puan olarak, gerekse kalan maçları bakımından düşme hattından uzak kalması en muhtemel takım oldu. Bravo Nilüfer Belediyesi.

En zor maç

Tahmin ettiğiniz gibi Fenerbahçe Acıbadem’den bahsediyoruz. Bu senenin yenilmez armadası, senenin en zor maçına çıkacak IECL Final Four mücadelesinin ilk gününde. O günü hasarsız atlatırsa, şampiyonluk çok kolay olacak. Rakip ev sahibi. Grup maçlarını dahi en az 2500 seyircisi önünde oynamış. O gün 4000’den fazla taraftarı olması muhtemel Fransız ekibinin. 11 takımlı Fransa Liginde yaptığı 18 maçın 17’sini kazanmış. En yakın rakibine 7 puan fark atmış durumda RC Cannes. Ev sahibi olduğundan 2 turu bay geçmiş olarak başlayacak dörtlü finale. Dinlenmiş olacak yani gerek fiziksel, gerekse mental olarak. Bir yandan da dezavantaj bu durum. Çünkü farklı taktik ve oyuncu yapısına sahip kuvvetli Avrupa takımlarına karşı oynamamış Fenerbahçe Acıbadem gibi. Ancak ne olursa olsun, temsilcimizin bu sezon oynayacağı en zor maç olacak RC Cannes mücadelesi.

Play-off öncesi

Ankara deplasmanında Gundars Celitans ve Peter Platenik’ten mahrum Ziraat Bankası’nı setsiz geçen Fenerbahçe, normal sezonu zirvede tamamladı ve play-off ilk turunda yine bir Ankara takımı ile eşleşecek. Erkekler Liginde son haftaya girilirken haftanın sürprizini gerçekleştiren son haftaların yükselen ekibi SGK veya Maliye Milli Piyango olacak Fenerbahçe’nin ilk rakibi. Ligin sonuna doğru keskin bir düşüşe geçen İstanbul Büyükşehir Belediyesi, son darbeyi SGK’dan yedi ve ligi ikinci sırada tamamlayacak. SGK bir puan önde olsa da son maçında Galatasaray ile oynayacak olması, küme düşen Bozkurt ile evinde oynayacak MMP’nin yedincilik şansını arttırıyor. Beşiktaş’ın play-off yolunda son vagona yetişebilmesi için İzmir deplasmanında Arkas’tan 3 puan alması ve diğer iki takımın son haftayı puansız kapatması gerekiyor. Ancak bu ihtimal son derece zayıf. Beşiktaş’ın bu noktadaki en önemli avantajı, genç takımından gelen ilave ile rakiplerinden 1.5 puan öne geçmesi. Yine de Beşiktaş için play-off şansı çok uzak görünüyor. Son hafta Konya deplasmanında Diltaş ile oynayacak Ziraat Bankası, üçüncülük için en kuvvetli aday. Bu durumda rakibi, ligi altıncı sırada bitirmesi kesinleşen Galatasaray olacak. Ancak Ziraat Bankası Diltaş’a puan kaptırırsa, Gençler Ligindeki yeri itibariyle bir alt sıraya inebilir. Son eşleşmenin Arkas-Halkbank olması büyük ihtimal. 3-4 ve 7-8. sıralarda değişiklik olabilir. Bunun haricinde sıralama kesinleşti denebilir.

Sabit takım formasyonu

Ligin başından beri elindeki kadro ile parelel bir oyun ortaya koyamadığını belirttiğimiz Halkbank, İtalyan antrenör Flavio Gulinelli ile istikrarı yakalamaya başladı. Kendisinden daha dar kadro ile oynayan, daha düşük bütçe ile kurulmuş takımlar da dahil olmak üzere 9 maçı kaybeden Ankara ekibinde kadro istikrarı sağlandığında işlerin iyiye gideceği, Galatasaray’a karşı elde edilen parlak galibiyet ile anlaşılmış oldu. Sezon başından beri eldeki oyuncuların farklı rotasyonlarda sahaya çıkması, pozisyonların değişmesi, bazı oyuncuların gidip bazılarının gelmesi takımı olumsuz etkileyen faktörlerdi. Öyle bir durum hasıl olmuştu ki, milyon dolar bütçeli dev, Avrupa Challenge Kupasında bir kasaba takımına elenmişti. Şimdilerde ise işler iyiye gidiyor. Zira takımda taşlar yerine oturmaya başladı. Galatasaray’a karşı Evan Patak’ı kenarda tutarak Serhat Coşkun’u sahaya süren İtalyan antrenör, genellikle Kemal’in oynadığı ortaya da Ersin’i koydu. Barış’ın çaprazındaki Ersin’in hücumdaki verimsizliği üzerine de son iki set Alper ile oynamayı tercih etti. Ancak takımdaki temel taşlarla hiç oynamadı Gulinelli. Zaman zaman pas tercihlerinde sıkıntı yaşayan Brezilyalı pasör Raphael Margarido’yu oyunda tuttu ve kendine güvenini kazanmasına yardımcı oldu. İlk setin sonunda işler hiç iyi gitmese de genç Serhat’ı kesmedi. Bunun sonucunda %54 ile hücum eden genç Serhat Coşkun, sahadaki tüm orta oyuncularda fazla sayıda blok yaparak (4 blok sayısı) takımı adına 25 sayı üretti. Maçın da yıldızı olmayı hak etti. Tıpkı Serhat gibi çoğu zaman bloğun, hatta bazen antenin üzerinden smaç vuran Koreli Sung Min Moon da maça damga vuran oyunculardan oldu. İyi manşet alamasa da iyi defans yaparak etkili hücum eden Moon, 20 sayı üreterek galibiyetin ikinci mimarı idi. Çok iyi manşet almasına rağmen kendisine hücumda az top gelen Manius Abbadi ise özellikle yatık paslara yaptığı hücumlarla göz doldurdu. Gün geçtikçe takıma alıştığı gözlenen pasör Margarido ise orta oyuncularını gerektiği kadar kullanmıyor. Çok etkili ve yüksek köşe oyuncularına sahip olmanın verdiği güvenle yaptığı tercihlerine Barış, Ersin, Alper ve Kemal gibi rakibi ısıracak orta oyuncuları da eklemeli Brezilyalı. Zira köşe oyuncularının her maç aynı performansı göstermesi beklenmemeli. Manşeti fileye yaklaştırdığınızda orta oyuncuları fazlaca kullanmanız, köşe oyuncularınızın tekli bloğa karşı ya da bloksuz hücum yapma oranını yükseltir. Klasik voleybolda bu avantajı da en iyi şekilde kullanmanız gerekir.
Galatasaray ise dar rotasyonlu kadronun kurbanı oldu bir anlamda. Kritik anlarda beklenen verimliliği üretemeyen Ashley Nemer ve Phillippe Cysique’in alternatifi yoktu zira. Bunun haricinde elindeki malzemeyi en iyi şekilde kullanmaya çalıştı Işık Menküer. Bekleneni veremeyen orta oyuncuları sürekli değiştirdi, ikili değişikliklerle önde üçlü hücumu sürekli kılmaya çalıştı, karşı takımda manşeti zayıf oyuncuların üzerine yıkmaya çalıştı Galatasaray’ın etkili servislerini. Üç köşe oyuncusunun da (Nemer-Cysique-Kemal) hücum yüzdeleri iyiydi aslında (%55-%54-%54). Ancak hata sayıları da fazla, özellikle de oyunun kırılma anlarında olunca maçı kaybetmesi kaçınılmaz oldu Cimbomun. Sarı-kırmızılılar sahaya çıktığında kenara bakınca anlaşılıyor rotasyon darlığı. Zira kenardaki oyuncular;
Güray Şahin – libero
Erkan Toğan – Pasör çaprazı
İbrahim Akşeker – Orta oyuncu
İbrahim Emet – Orta oyuncu
Caner Pekşen – Pasör
olarak gözüküyor. Takımda görünen diğer tek smaçör Semih Çıtak ise sakat. Yani takımdaki smaçörlerden biri durduğunda ya da sakatlandığında Galatasaray’ın kolu kanadı kırılıyor. Sezon başında da belirttiğimiz gibi bu tarz maçlarda hep çaresiz kaldı Cimbom. Halkbank karşısında da benzer bir durum yaşayınca mağlubiyet kaçınılmaz oldu. Bu sorunu çözecek kısa vadeli bir uygulama olmadığından köşe oyuncularının üzerine titremesi gerekecek Galatasaray’ın.
Bu maçla ilgili olarak 2 enteresan hakem kararına da değinmek istiyorum sevgili voleybol severler. Maçın hemen başında Halkbank’lı Serhat’ın 2 numaradan vurduğu top, bloktan auta gitti, ancak o esnada anten sallandı. Hakem Serdar Nişancıoğlu, yardımcı hakem Hayrettin Durak ile anlaşarak topun antene değdiğine hükmetti ve sayıyı Galatasaray’a verdi. Halbuki top değil, bloğa çıkan Galatasaraylı oyuncu temas etmişti antene. Neyse ki hatalı karar, 3 numaralı çizgi hakeminin dikkati sayesinde değiştirildi ve sayı Halkbank’a yazıldı. İkinci sette ise yapılan Halkbank hücumunda top, arka alanda defans yapan Phillippe Cysique’in eline çarparak dışarı gitti. Bu kez ne ilgili çizgi hakemi yakalayabildi pozisyonu, ne de Serdar Nişancıoğlu. Bu nedenle hatalı karar verilip uygulanmış oldu.

Gençler Ligi

Genellikle A takım maçlarından önce, zaman zaman daha sonra hatta gecenin bir vakti oynuyor genç kardeşlerimiz. Ağabeyleri ve ablaları ile tüm deplasmanlara gidiyorlar büyük fedakarlık göstererek. Hayatlarının en güzel zamanında akranlarının yararlandığı birçok imkandan feragat ediyorlar. Bazen eğitimlerinden ve geleceklerinden bile fedakarlık ediyorlar. Salonda bazen 1000 seyirci varken oynayan büyüklerinin ardından 10 kişiye maç oynuyorlar çoğu zaman. Bütün bunların hepsi son derece anlamlı ve saygı duyulması gereken hususlar. Ancak Gençler Liginden, A takımlara eklenecek puanlar, hakkaniyete pek de uygun değil. Bildiğiniz gibi sezon sonunda 1.Lig takımlarının yeri belirlenirken Gençler Ligindeki durumları da göz önüne alınıyor. Takımların Gençler Liginde topladığı puanların %5’i, A takımlarına ekleniyor ve genel sıralama belirlenmiş oluyor. İşte adaletsizlik de bu noktada ortaya çıkıyor. Bin bir zahmetle, varlığını kıt kanaat sürdüren bazı Anadolu takımları, İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük şehir takımlarına karşı dezavantajlı duruma düşüyorlar. Bu noktada A takım bazında elinden geleni yapıp yüzdelik puan farkıyla küme düşen/düşecek ya da play-off oynayacak/oynayamayacak takımlara haksızlık edildiğini düşünüyorum. Zira büyük şehirlerdeki takımların sahip oldukları veya olabilecekleri alt yapı imkanını Anadolu’da sağlamak çok zor. Zaten Gençler Ligi puan durumlarına bakınca bu durumu açıkça anlayabiliyorsunuz. Önce Türk voleybolunun bayanlar bölümünde klasik hale gelmiş Eczacıbaşı Zentiva ve V.Güneş Sigorta Türk Telekom’u düşünün. Sonra da Beylikdüzü ile Ereğli Belediyesi’ni aklınıza getirin. Konya’nın Ereğli ilçesinde kızını voleybol oynaması için teşvik edecek kaç aile bulabilirsiniz? Belirli bir muhafazakarlığın kemikleşmiş olduğu küçük bir yerde kızlarına tayt giydirip yüzlerce kişinin önüne çıkartmaya cesaret edebilecek kaç aile bulabilirsiniz? “Kızlarda durum böyle, erkeklerde ne sakıncası olacak” diye düşünenlere de fizik kapasite ve nüfus yoğunluğunu düşünmelerini öneririm. Nüfusu 10.000 civarında olan Bozkurt’ta alt yapıya nasıl oyuncu bulacaksınız? Bu oyuncularla İBB’de, Arkas’ta ya da diğer büyük şehir takımlarında oynayan gençlerin fizik kapasitesi aynı olur mu? Ya Konya’da, Tokat’ta değişir mi durum? Ne yaparsanız yapın, bu takımların alt yapıya sağlayabileceği imkanlar ve sporcu sayıları, büyük şehir takımlarını yakalayamaz. Sırf bu nedenle hak ettikleri yerden olmaları pek hakkaniyetli görünmüyor böyle takımların. Ha Gençler Ligi olmasın mı diyorsanız, ona karşı değil hiç kimse. Elbette olsun, hatta çeşitlendirilsin bile. Ancak orada yaşananlar orada kalsın, asıl vitrini etkilemesin. Seyircisi ve ilgilisi sınırlı sayıda olan voleybolumuzu daha kompleks bir hale getirmemeliyiz. Aksine basitleştirmeliyiz ki, çemberin dışındakileri de içeri çekebilelim. Bu uygulamanın kulüpleri genç oyuncuları alt yapıdan yetiştirmeye zorlamak olduğunu herkes biliyor. Ancak kulüpler bunu pek umursamıyor. Fenerbahçe Acıbadem’in, Beşiktaş’ın, Halkbank’ın ya da Ziraat Bankası’nın kaç tane oyuncusu var alt yapıdan yetişen? Para oldukça, A takıma kaliteli oyuncuları aldıkça kim takar alt yapıyı? Eğer amaç Türk oyuncuların forma giymesi için yapılan uzun vadeli bir yatırımsa, bu kadar uğraşmaya da gerek yok. Azaltırsınız yabancı oyuncu sayısını olur biter. Bölgesel farklılıkların oluşturacağı adaletsizliklere yol açabilecek uygulamalar, voleybolumuzu geliştirmekten ziyade hakkaniyetsizliğe gidecektir.

Voleybol dolu günler dileğiyle

Kayhan Kösem
kkayhan@hotmail.com

 


Haberi Paylaş

Comments are closed.