Türkiye ve Avrupa’da son virajın dönüldüğü günlerdeyiz sevgili voleybolseverler. Lig ve Avrupa kupası şampiyonlarının belirlendiği bu zaman diliminde ligimizdeki bazı statü hatalarını irdeleyeceğiz.
Liglerin durumu hala çok zayıf
Yıllardır belirttiğimiz üzere yapısal reformlar yapılmadığı için liglerimiz kör topal ilerliyor. En üst düzey voleybol, kamunun sırtında ağır aksak yol almaya çalışıyor. Birinci liglerde yer alan 24 takımdan 16 tanesi, kamu kurumları bünyesinde kurulmuş vaziyette. Bu durum, kamuda söz sahibi birkaç yöneticinin insafına kalmış ligleri beraberinde getiriyor.
Şahinbey Belediye’nin devre arasında ligden çekilmesi ilk değil. (Daha önce de lig öncesi veya lig esnasında çekilen takımlar oldu. Sadece salonda değil, 2 oyuncu ile kurulan plaj voleybolu liginde dahi çekilen takım oldu!) Eğer reformlar hayata geçmezse son da olmayacak. Bu durum, liglerin kalitesi ve seyir zevkini doğrudan etkilediği gibi, katılımcı unsurların (oyuncu, antrenör, menajer, vb.) da olumsuz etkilenmesine yol açıyor ve ülke olarak voleybolumuzun gerilemesine neden oluyor.
Puan durumu hatalı
Şahinbey Belediye’nin sezon ortasında ligden çekilmesi, Erkekler 1. Ligini çok sorunlu bir hale getirdi. Zira Gaziantep ekibinin ilk devre oynadığı maçlar farklı sonuçlar içeriyor ve bu sonuçlar, şampiyonluğa ya da kümede kalmaya doğrudan etki ediyor.
Şampiyonluktan başlayacak olursak, yukarıda bahsi geçen olay, final etabına kalan takımları etkilemedi. Ancak hali hazırda sezon sonuna 3 maç kala şampiyonluk yolundaki en iddialı takım olan İstanbul BBSK, normal sezonun son maçında Arkas’tan puan alamasa final grubuna kalamayacaktı. Zira İstanbul ekibi ligin ilk maçında Şahinbey Belediye’ye 1 puan kaptırmıştı. Şimdi çıkıp şunu iddia edenler olabilir; “İstanbul BBSK, şampiyonluk yolundaki diğer takımlar olan Arkas ve Fenerbahçe (normal sezon için Ziraat Bankası) gibi Şahinbey ile kendi sahasında karşılaştı. Bu durumda Gaziantep’e giden tek takım olan Halkbank dezavantajlı duruma düşüyor. Ancak oda 3 puan aldığından herhangi bir mağduriyet söz konusu olamaz.”
İşte bu noktada sporun matematikten ve diğer pozitif bilimleren ayrılan bölümü devreye giriyor. Ligin ilk maçı olduğundan yeni transferleriniz takıma katılmamış olabilir. Katılıp yeterli uyumu göstermemiş olabilir. Sakat ya da cezalı oyuncularınız da olabilir. Yani tek maçın sıralamaya yeterli kriter olmayacağı aşikar. Öyle olsa play-off denen sistem oluşmaz, normal sezonu önde bitiren doğrudan şampiyon olurdu.
Aynı durum klasman etabını etkilemese de baraj hattını yakından ilgilendiriyor. Kümede kalma mücadelesi verecek olan Beşiktaş, Bornova Anadolu Lisesi ve Tokat Belediye Plevne takımlarının normal sezonda Şahinbey ile oynadıkları maç, kendilerini baraj etabından kurtarmıyor. Ancak statü gereği normal sezonda elde ettikleri puanı baraj etabına taşıdıklarından orada bir adaletsizlik oluyor. Zira Şahinbey ile oynadıkları maçlarda Beşiktaş 2, Bornova 1 puan alırken Plevne puan alamadı.
Mevcut durumda Bornova’nın ligde kalması için mucize gerek. Yani alınan puanlar durumu etkilemiyor diye düşünülebilir. Ancak düşünülmesi gereken, “altı gün boyunca son derece zevksiz maçlar oynayacak bu üç takım arasında daha dengeli bir puan dağılımı olsa durum nasıl olurdu?” sorusudur. Zira bu sorunun cevabına önümüzdeki sezonlarda ihtiyaç duyulabilir.
Doğrusu ne?
Doğrusu basit. Normal sezonun bitiminden önce ligden çekilen (ya da ihraç edilen) takım ya da takımların o ana dek oynamış olduğu tüm maçları iptal edip puan durumunu ona göre şekillendirmek. Böylelikle herhangi bir adaletsizlikten de söz edilemez.
Ya mevzuat kısmı?
TVF Yarışma Talimatı’nın 7.1.1 maddesi, “Bu sistemlere göre (eleme ya da puanlama) oynanan müsabakalarda bir kulüp, belirlenen fikstür gereği katıldığı ligin ikinci devresi başlamadan müsabakalardan çekilirse, ilk devre oynadığı müsabaka sonuçları tescil edilir. Bu durumda, ligin ikinci devre müsabakalarında yer alan her takım ligi bir müsabaka eksik tamamlar (Birden fazla takımın çekilmesi halinde aynı sistem uygulanır).” şeklinde düzenlendiğinden yukarıda yazılı garabetin önüne geçilemiyor. Yine aynı talimatın bir sonraki maddesinde (7.1.2) ise “Eğer bir kulüp belirlenen fikstüre göre oynanan müsabakaların herhangi bir devresini tamamlamadan ligden çekilir ise, o devreye ait oynanan müsabakaları, puanlama sisteminden çıkarılır.” hükmü yer alıyor.
Yani çekilen takımın (ya da takımların) bir ya da birkaç takıma karşı oynadığı bazı maçlar dikkate alınıyor, bazıları alınmıyor. Yüzeysel bakıldığında adaletli gibi görünse de aslında ilginç bir çelişki.
Belki bu sezon fazla kafa karıştırmayacak ama böyle bir durumun önümüzdeki yıllarda can yakmaması adına yukarıda yazılı iki maddeyi değiştirmek şart. Puanlama sistemi de değişmeli
Sıralamada eskiden uygulanan puan, set averajı, sayı averajı sıralamasına galibiyet sayısı da eklemek gayet olumlu oldu. Ancak sıralamada küçük bir yer değişikliği yapılmadığı takdirde burada da büyük bir adaletsizlik olacağını görmek mümkün. Zira bu durumu gören FIVB ve CEV, düzenlediği bazı turnuvalarda sıralamayı galibiyet sayısı, puan, set averajı, sayı averajı şeklinde uygulamaya başladı.
Bu durumu güncel bir örnekle daha iyi pekiştirebileceğimizi düşünüyorum. Erkekler 1. Ligi play-off etabının geride kalan birinci bölümü sonunda oluşan puan durumu şu şekilde:
Sıra Takım O G M AS VS P
1 İstanbul 3 3 0 9 5 7
2 Halkbank 3 2 1 8 4 7
3 Arkas 3 1 2 6 7 4
4 Fenerbahçe 3 0 3 2 9 0
İkinci devre maçları sonunda İstanbul BBSK’nın her maçını 3-2 kazandığını, Halkbank’ın ise diğer iki maçını 3-0 ya da 3-1 kazandığını varsayalım. Bu durumda ortaya çıkacak puan durumu:
Sıra Takım O G M AS VS P
1 Halkbank 6 4 2 16 7-8-9 14
2 İstanbul BBSK 6 6 0 18 11 13 şeklinde olacak.
Şimdi elinizi vicdanınıza koyun ve söyleyin, bu doğru bir sıralama mı? Her rakibini ikişer kere yenen, hiç maç kaybetmeyen takım mı şampiyonluğu hak ediyor, yoksa rakibine iki kez yenildiği halde böyle bir sistemin ödüllendirdiği mi?
Adaletsizliğin giderilmesi adına bu sistemin de önümüzdeki sezon değişmesi şart. Doğru olan sistemin sadece final grubunda değil, tüm sezonda uygulanması gerektiği notunu da ekleyelim.
Bir hatanın daha kıyısından dönüldü
TVF, 02.03.2016 günü yayımladığı bir duyuruyla Erkekler klasman etabı maçlarının (her iki devrede de) İzmir’de oynanacağını bildirdi. O günkü puan durumuna göre Halkbank final grubunu garantilemiş, Fenerbahçe ve İstanbul BBSK’nın 34, Arkas’ın 33, Ziraat Bankası’nın ise 29 puanı vardı. Herhalde İzmir kararını veren kurul üyeleri, ilk dörde girecek takımların değişmeyeceğini düşündü ve “Tarafsız” yer olarak İzmir’i seçti.
Ancak normal sezonun son maçında (27.03.2016 günü) Arkas İstanbul BBSK’yı yenemese final grubuna gidecek son takım Ziraat Bankası olacak, Arkas’a da klasman yolu görünecekti. Böylelikle İzmir takımı olan Arkas, tarafsız saha olan İzmir’de mücadele edecek, ya da kurul üyeleri yeni bir yer arayışına girecekti. Neyse ki İstanbul BBSK ve Arkas kimseyi üzmedi ve bu denli komik bir hatanın kıyısından dönülmüş oldu.
Bu tarz kararlar alan kişiler ya mevcut durumu daha iyi analiz etmeli, ya da durum kesinleşene kadar karar vermeyi ertelemelidir. Zaten günaşırı değişiklik yapılan voleybolumuzda bu tarz bir hataya daha yer olmamalı.
Sezon ortasında talimat olmaz
TVF, 22.03.2016 günü Salon Kullanımı Güvenlik ve Akreditasyon Talimatı’nın yayımladı. Son derece faydalı olacağına inandığım bu talimatla voleybol maçlarının daha düzenli bir ortamda oynanmasını umuyorum.
Ancak bu talimatın henüz normal sezon bitmemişken yayımlanması, kafa karışıklığından başka bir işe yaramıyor maalesef. Talimatın Geçici maddesinde, “Bu Talimatta öngörülen şartları taşımayan salonlarda gerekli düzenlemeler, bu Talimatın yayımlanmasından itibaren üç ay içinde yapılır.” hükmü yer alsa da sezon bitmeden uygulamaya giren bu talimat, kulüp ya da takımların ilgili hükümlere yeterince konsantre olamamasına neden olacak ve uygulamada aksaklıklar artacaktır. Bu talimatı sezon sonunda yayımlamak, salonlardaki düzenlemelerin daha verimli olmasını sağlayabilirdi. Voleybolun sezon içerisindeki durumunu etkileyecek talimatların sezon bitiminde yayımlanması çok daha verimli olacaktır.
Voleybol dolu günler dileğiyle,
Kayhan Kösem
kkayhan@hotmail.com
Comments are closed.