Son sözümüzü başta söyleyelim, yılın en büyük hayal kırıklığı Türk Telekom.
Erken konuştuğumu, belki de abarttığımı düşünebilirsiniz. Ama bu kadroya bakıp da gelinen nokta için “Polyanna” gibi pembe gözlük takmak biraz zor.
Lig felaket başladı. Yeni antrenör ile biraz toparlanma sinyali verdiler. Ama Avrupa Kupası’nda tam bir fiyasko yaşattılar. İşte size Cannes maçı. Allah aşkına bu takımı yenemiyorsan, o zaman ne işin var o kupada…
Aguero, Mammadova, Poljak, bizimkiler Özlem, Bahar… Daha kimi ister ki bir takım… Ama aşı tutmuyor işte. Bunda da en büyük suç, yönetime ait.
Sezon başında böyle bir kadroyu ancak yabancı çalıştırıcının kaldırabileceğini defalarca dile getirdik, yazdık. Hüseyin Doğanyüz’ü takımın başına getirmenin risk olduğunu da ifade ettik. Bunun da gerekçelerini anlattık.
En büyük gerekçe olarak, bu kadar kariyerli sporcuların kenara baktığında titreyeceği, korkacağı veya dünyada isim yapmış birini gözlerinin arayacağını göstermiştik. Ama dinletemedik.
İşte gelinen nokta… Sıradan bir Fransız takımını dahi yenemiyorlar. Kimse çıkıp da “En büyük antrenörlerden birini getirdik” demesin. Çok geç kaldınız, çok. Lang Ping sistemini, düşündüklerini sporculara aşılayana kadar, rakipler yoluna devam edecek. Türk Telekom da maçları kaybetmeye.
En önemlisi, bu sporculara takım ruhunu veremedi başkent ekibi. Ciddi organizasyonlar, basınla sporcuları buluşturma, gündem oluşturma nedense es geçildi. Patlayan flaşlar, manşetleri süsleyen röportajlar için ne zemin hazırlandı, ne de bir gayret ortaya konuldu.
Hiç kimse kusura bakmasın… Bu yol, doğru bir yol değil… Büyük kulüp, hedefleri olan bir kulüp, başarıya koşan bir kulüp isteniyorsa, daha profesyonel yaklaşımlar ortaya konmalı.
Murat TARHAN
murattarhan56@hotmail.com
Comments are closed.