Ummadık Taş

Erkekler Liginde 2. Hafta tamamlanırken takımların henüz hazır olmadığını görüyoruz sevgili voleybolseverler. Bununla beraber bazı takımların rakipleri karşısında hiç beklemedikleri kadar zorlandıklarını görüyoruz. Yabancısız Tofaş karşısında 2-0 önde iken maçı zar zor 3-2 kazanabilen Maliye Milli Piyango, aldığı iki yabancı kaçtıktan sonra genç takımdan takviye ile karşısına çıkan Beşiktaş karşısında ölüp ölüp dirilen Galatasaray ve mutlak favori olduğu maçta MEF’i son anda deviren Süper Kupa sahibi Ziraat Bankası, ummadıkları taşlarla yaralandılar. Takımlar istedikleri oyunu sahaya yansıtana kadar 6-8 hafta geçtiğinden bu süre içerisinde her türlü sonuca hazırlıklı olunmalı diye düşünüyorum.

MEF Okulları – Ziraat Bankası

Maç öncesi yapılan tahminlerde Ziraat Bankası’nın kolay kazanacağı düşünülüyordu. Bunun temel sebepleri arasında MEF Okulları’nın sahada iki pasör çaprazı karakterle (Ali Çayır , Vladimir Jekic) oynaması ve Ziraat Bankası’nın Fenerbahçe’yi Süper Kupa finalinde rahat yenmesi görünüyordu. Ancak oynanmadan maç kazanılmayacağı göz önünde bulundurulmamıştı. Ayrıca Dünya Şampiyonasından dönen Peter Platenik ile Simon Tischer’in mental yorgunlukları, rakip seçmelerine neden olabilirdi. Bütün bunlara rağmen maça hızlı giren Ziraat Bankası, ilk seti kolay kazandı. MEF’in güçlü rakibine karşı yapması gereken şey, servise yüklenip file savunmasını iyi yapmak ve hücumlarda mümkün olduğunca ortayı kullanmaktı. Bunları ikinci sette uygulamaya başladı İstanbul ekibi. Mısırlı pasör Ahmed Abdalla, gerek Fırat Tek, gerekse Cüneyt Dağcı’yı mükemmel oynattı. Aynı zamanda rakip blok düzenini çözerek blok üzerinden smaçlar vurabilen Vladimir Jekic’i, Polonya’da kötü bir yıl geçirmesine rağmen tecrübesi ile oynadığı her takıma katkı yapabilecek Ali Çayır’ı da harika kullandı. Fizik kapasitesinin düşük olması nedeniyle yüksek rakip karşısında zaman zaman zorlanan Turgay’ı da oyunda tutmayı başardı. Takıma geç katılmasına rağmen farkını hissettirdi. Buna karşılık iyi manşet aldığı anlarda bile oyunu sürekli köşelere yığan bir Ziraat Bankası izledik. Gerek Resul, gerekse İbrahim, kendilerinden tecrübe olarak üstün Cüneyt ve Fırat karşısında çok zor durumlara düştü. Cüneyt’in ortadan yaptığı bazı hücumlarda İbrahim Akşeker çok kısa kaldı. İyi zamanlamayla kritik anlarda blok sayısı üreten Fırat da iyi bir günündeydi. Ortada üstünlüğünü ortaya koyan MEF, köşelerde daha rahat bir oyun sergileyince, Ali Çayır ve Jekic de efektif bir oyun ortaya koydu. Dördüncü sete kadar buna çare bulamayan Ziraat Bankası antrenörü Plamen Konstantinov, iki set sonunda hücumda aldığı tüm topları öldüren genç Kadir’i çıkarıp Can Ayvazoğlu’nu oyuna sürdü. Can kötü oynamadı, hatta manşette gayet iyi oynadı. Ancak bloklarda zayıf kalması, takımın file üstü savunmasını düşürdü. Dördüncü sette Resul’u çıkarıp Niyazi’yi oyuna alan Bulgar antrenör, bu hareketinin karşılığını maçı kazanarak aldı. Zira Niyazi sadece hücumdaki verimiyle değil, blok zamanlamasıyla da takımına ilaç oldu. Yabancı oyuncuları çok iyi olsa da, ortayı yeterince kullanamayan bir Ziraat Bankası, rakipleri karşısında çok zor durumlara düşecektir. MEF Okulları’nın ise yukarılara tırmanmak için manşetini geliştirmesi şart. Takımın bir yabancı daha alabilecek kontenjanı var. Bu takım, iyi bir yabancı smaçör ile ilk dördü zorlar. Uzun vadede ise fazlasını yapabilecek kapasite var. Biraz gayret.

Fenerbahçe – İBB

Hafta arası TRT’de yapılan röportajımda İBB’nin favori olduğunu, bunun sebebinin ise İBB’nin Fenerbahçe’den daha uzun ve iyi bir hazırlık dönemi geçirmesi olduğunu belirtmiştim. İlk sette müthiş servis atan Fenerbahçe, topu fileye yaklaştırma sorunu yaşayan rakibini rahat geçti. Fenerbahçe, ligin en uzun takımlarından, bu nedenle de blok kurduğunda geçmek çok zor. Hele file önüne gelen Ersin Durgut, Ivan Miljkovic, Tomislav Coscovic üçlüsü, blok yüksekliğini yaklaşık 2.05 m.’ye yükseltiyor. Eğer oyunu hızlı oynamazsanız geçmek mümkün değil, vurup geçiyor sarı lacivertliler bu pozisyonda. Ama deneyimli koç Nedim Özbey bu sorunu kolay çözdü. İkinci sete başlarken Hakan Fertelli yerine genç Muhammet Ertuğrul’u oyuna aldı. Servise de takımın en etkili servisçilerinden Erhan Dünge’yi yolladı. Başta Erhan olmak üzere Muhammet, Ulaş ve Finli pasör çaprazı Mikko Oivanen, etkili servislerle Fenerbahçe’nin oyun kurmasını engelledi. Resim adeta tersine döndü. Fenerbahçe çok iyi servis kullandığı ilk setin aksine servislerini yumuşatabildiği kadar yumuşattı, böylece İBB ortaları da oyuna kattı. Başlangıçta Ulaş’ın pasları çok iyi gitmedi ortaya, ancak ilerleyen bölümlerde uyum sorununu aştı Milli pasör. Keyifli olduğu anlarda müthiş sıçrama yeteneği ile kendisinden 20 santim uzunları bloklayan Ulaş, bazen de solak olmanın verdiği avantaj ile ikinci toplara müthiş hücum etti. İki Finli Olli Kunnari ve Mikko Oivanen, çok gösterişli oyuncular değiller. Ancak çok faydalılar. Oivanen servisleri, Kunnari ise tekniğiyle takımını gereken yerlerde iyi taşıdı. Bu kadar üst düzey oyuncuların sert hücumlarının görüldüğü bir maçta her iki libero da çok iyi bir oyun sergiledi. Bravo doğrusu. Bulgar smaçör Todor Aleksiev, ürettiği 20 sayı ile sahanın en skoreri olurken gerek önden gerekse arkadan çok iyi hücum etti. Gördüğü sarı kartı ise hiç hak etmedi.
Fenerbahçe üst düzey transferlerine rağmen geçen seneyi mumla aratıyor. Seyirci, aynı gün futbol takımının oynayacağı Galatasaray maçının olması nedeniyle salonu doldurmadı. Buna rağmen az değildi TVF 50. Yıl misafiri. Hem de kaliteli bir seyirci vardı salonda. Ivan Miljkovic Arslan’la oynamaya alışamamış. Tomislav Coscovic ise Fenerbahçe’ye geldiğinden beri ilk kez açık smaçör olarak oynuyor. Zira Dünyaca meşhur Leonel Marshall var kadroda, manşet alan smaçör olarak oynuyor Kübalı. Ancak Hırvat oyuncunun yerini yadırgamış gibi bir görüntüsü var. Zira hücumda iyi olsa da manşette beklenenden uzak bir oyun sergiledi. Sakatlıktan yeni çıkan Marshall ise tutuktu, çok fazla sayıda basit hata yaptı. Ön alanda iken İBB servisleri üzerine yıkınca, Kübalı oyuncunun defans zaafiyeti ortaya çıktı. Doğrusu İBB Marshall’ı iyi düşürdü oyundan. Hücum varyasyonları sınırlı bir Fenerbahçe izledik. Kısa üstü, yarma, çeşitlendirilmiş arka alan hücumları yoktu sarı lacivertlilerin. Fenerbahçe’nin zamana ve sabıra ihtiyacı var takım formasyonunu oturtabilmek için.

Muhammet Ertuğrul

Zor bir ortam, zor bir maç. 20 yaşında bir oyuncu, dinamit misali. Çalıştırdığı takımları genelde tecrübeli oyunculardan oluşturan bir antrenör, kendisine güvenip oyunun en kritik anında oyuna sürüyor. Anormal çalışma azmi nedeniyle geçen sene birlikte oynadığı Amerikalı Olimpiyat Şampiyonu oyuncular kendisine “Komando” lakabı takmış. İşte bu kritik andan itibaren müthiş servis atmaya başlıyor genç Muhammet. Rakibin oyun kurmasını zorlaştırıyor. Hücumlarda uygun pasları smaçla öldürüyor, iyi gelmeyen topları ise plaselerle. %83 ile hücum yapıyor. Kendilerini daha önce televizyonda izlediği Dünyaca ünlü oyuncuları durdurarak sahanın en iyi blokörü oluyor, hem de rakibinin takım halinde yaptığı sayıda blok yaparak (5). Biri servisten olmak üzere toplam 11 sayı üretip takımının en skorer ikinci oyuncusu oluyor. Bir orta oyuncu olarak büyük başarı. Bize de bu genç oyuncuyu günün değil, haftanın oyuncusu ilan etmek düşüyor.

İlhami Şenyurt

Ah hocam ah! Bir tam senden “Çok kritik bir maçı çok iyi yönetti” diye bahsedeceğiz, son anda bir karar veriyorsun. “Yok arkadaş, ben böyle bir şey söylemeni istemiyorum” diyorsun. Son set oynanıyor, İBB bir sayı kazanıyor. Blok yapan oyuncu doğal olarak seviniyor. Blok yaptığı rakip oyuncuya doğru değil, ters tarafa dönmüş bir şekilde. Biraz fazla bağırdığını düşünüyorsun, olabilir. Ancak ortada ne hakaret var, ne de küçük düşürücü bir eylem. Bir anda celallenip sarı kartını çıkarıyorsun Todor Aleksiev’e. Bir sayı ve moral buluyor rakip Fenerbahçe. Hem de hiç hak etmediği bir halde, herkesin şaşırdığı bir şekilde. İyi ki bu maçın skoru değişmedi hocam, yoksa neler olurdu bir düşünsene… “Hiç bir şey olmazdı” dediğini duyar gibiyim. Haklısın, hiç bir şey olmaz. Zira bu MHK, bu hakem yetiştirme ve atama yöntemi sürdüğü sürece yeni hakem yetişmez. Sen de her an maç yönetmeye devam edersin. Ne diyelim. Kader utansın. Maçın sonunda yaşanan bu talihsiz ana kadar yaptığı çok az hatası vardı İlhami Şenyurt’un. Maçın başında Ulaş’ın, ortalarında ise Emre Batur’un yaptığı faullere düdük çalmadı tecrübeli hakem. Bunlar da sayıyı kazanan takımı etkilemediğinden sadece nazarlık olurdu aslında. Ah ah.

Kayhan KÖSEM
kkayhan@hotmail.com

 


Haberi Paylaş

Comments are closed.