Ununu elemiş eleğini asmış

Vakıfbank-Bursa BBSK maçını izlemeden set skorlarına bakanlar, 2012-2013 sezonunda Vakıfbank’ın ölüp ölüp dirildiği maçı hatırlamış olabilirler. Zira o gün Vakıfbank, tüm aslarını oynatmasına rağmen Bursa temsilcisini zar zor yenebilmiş, sonrasında ise 73 maçlık yenilmezlik rekorunun sahibi olmuştu. 3-0 biten maçın toplam sayı farkının sadece 7 olması, maçın çekişmeli geçtiğinin bir göstergesi sayılabilir, ancak asıl sorgulanması gereken, ligin normal sezonunu 5. bitiren bir takımın böyle bir rakibe karşı nasıl bu denli gamsız oynadığı olmalıdır. Bunun için de yazının başlığından başka bir yorumda bulunamadım sevgili voleybol severler.

Sebep?

Elbette normal sezonun bitmiş, takım sıralamasının maç sonucuna göre değişmeyecek olması sayılabilir. Bursa ekibi de play-off öncesi herhangi bir sakatlık riski yaşamamak adına böyle bir oyun sergilemiş olabilir. Ancak tamamı Türk oyunculardan kurulu ve Gözde Kırdar haricinde yedeklerden oluşan bir kadroya karşı, hele de iki set boyunca sona kadar önde giderken bu fırsatı tepmek, maddi anlamda bir şey değiştirmese de psikolojik olarak yüksek bir baskı oluşturur oyuncular ve takım üzerinde. Bu baskının oluşmasını istemeyen Bursa BBSK baş antrenörü Jan De Brandt da son sette tüm yedek oyuncularını sürdü sahaya.

Bursa BBSK’yi sadece bu maçla değerlendirmek hatalı olabilir. Ancak sahada görülen çok bariz bir uyumsuzluk var takımda. Aynı şarkıyı farklı notalarla çalmaya çalışan orkestra misali pasörlerle hücum oyuncuları bir türlü anlaşamıyor. Rakip bloğun düştüğü yerlerde çoğu zaman smaçör hızlı giriyor ancak pas yüksek geldiğinden asılı kalıyor. Bazen de pas hızlı geliyor ancak önceki pozisyonda asılı kalan smaçör geç kalıyor. Keza orta oyuncularla da benzer bir uyumsuzluk söz konusu. Pas fileye yakın gelecek diye hızlı giren oyuncular, geriye düşen topa vurmak için iki büklüm oluyor adeta. Özge Kırdar gibi üst düzey uluslar arası tecrübeye sahip bir pasörün olduğu yerde bu hataların olması doğal görünmüyor. Eğer play-off eşleşmesine kadar bu sorun çözülmez ise, Bursa temsilcisinin Galatasaray karşısında maç kazanması mucizelere bağlı olur.

Ligin kalitesi de ortaya çıktı

Ligin 5.si ile liderin ikinci takımı maç yapıyor. Ama tam kadro sahada olan 5. takım set dahi kazanamıyor. Yukarıdaki sebepleri bir yana koyun, bu lige kaliteli denebilir mi? Yüksek rekabet olduğundan dem vurulabilir mi? Çok yüksek kaliteli bir ligimiz var diyenlere seslenmek istiyorum. Bu kadar yüksek kaliteli bir ligde her sene ilk dörde aynı takımlar aynı sıralama ile girer mi?

Cesaret tamam ama denge de şart

Giovanni Guidetti, yedeklerden kurulu bir takımı sahaya sürüp büyük bir cesaret örneği gösterdi. Mağlubiyet sıralama anlamında bir değiştirmeyecek olsa da fazla oynama şansı bulamayan oyuncuları kazanma adına olumsuz bir duruma sebebiyet verebilirdi. Buna rağmen mantalitesi takdire şayan denebilir.

Ancak aynı şeyi saha kenarındaki davranışları için söyleyemeyeceğiz İtalyan çalıştırıcının. Guidetti’nin hırslı yapısı nedeniyle çoğu zaman haksızlığa uğradığını düşünmesi ve birçok karara aşırı şekilde itiraz etmesi herkesin malumu. Ancak Türk Milli Takımının baş antrenörü olduğu bir yerde itirazlarını dengelemesinde fayda var. Bu maçta öyle kararlara itiraz etti ki, kendisinden başka kimse doğru iş yapmıyor noktasına getirdi işi. İkinci sette skor 14:15 iken Vakıfbank hücumunda topun elden auta gittiği yönünde GDS itirazı yaptı deneyimli teknik adam. Tüm salonun aut olduğunu gördüğü yerde Guidetti hala elden olduğu konusunda ısrarcıydı. Hakkını aramak elbette takdir edilir. Ancak herkesin yanlış yaptığını düşünmek, insanı çok itici bir duruma düşürüyor. Bu da Milli takım antrenörüne yakışmıyor.

Yeni salon yeni ızdırap

Vakıfbank Spor Sarayı’na ilk kez gittim bu maç için. Salon, tüm ihtişamına ve görsel güzelliğine rağmen dev bir bulmacayı andırıyor. Eğer toplu taşıma ile gidiyorsanız sorun yok. üç cephesi daracık ara sokaklarla çevrelenmiş salonun ana girişi cadde üzerinde olduğundan kapıyı bulmak, içeri girmek ve tribüne gitmek pek zor değil.

Ancak özel araçla gidiyorsanız sıkı bir sabır testi sizi bekliyor. Önce salonun otopark girişini bulmanız gerekiyor ki, bunu gösteren bir tabelayı bulmak çok zor. (23 sene o bölgede yaşamış biri olarak yazıyorum bunu) hadi buldunuz ve otoparka girdiniz. Salon kaçıncı katta, basın tribünü nerede vb. gibi bilgiler yok. Danışabileceğiniz tek kişi, eğer bulunduğu kattaysanız otoparkçı. Dua ediyorsunuz otoparkçı lise yıllarında voleybol oynamış olsun diye.

Basın tribünü çok kötü bir noktada konumlandırılmış. Girişi çıkışı ayrı dert. Maçı verimli izlemek mümkün değil. İnternet bağlantısı iyi, masalar ve sandalyeler çalışmak için ideal. Ancak maç öncesinde, esnasında ya da sonrasında sahaya inmek çok çok zor. (Özellikle kalabalık maçlarda büyük sıkıntı) Adeta bu konular hiç düşünülmemiş. Halbuki file arkası tribünlerden birinde ya da onun önünde konumlandırılsa, sorun büyük ölçüde çözümlenmiş olacak. 2016 yılında inşa edilen bir salonda böylesi basit konuların çözülememiş olması hem üzücü hem de düşündürücü.

Voleybol dolu günler dileğiyle,

Kayhan Kösem
kkayhan@hotmail.com


Haberi Paylaş

Comments are closed.