Voleybol akşamından satır satır

Dün akşam Türk voleybolunun mabedi Burhan Felek’te voleybol şöleni vardı. Dört İstanbul takımının yarı final rövanş mücadelesinde gülenler, Galatasaray ve Fenerbahçe oldu. Bize de bu uzun voleybol akşamından akılda kalanları kısaca özetlemek düştü.

– Geçen yazıda “Tarih tekerrürden mi ibarettir?” dedik. Öyle olduğunu gördük.

– “Cansu Çetin arkada manşeti kuvvetlendirmez miydi?” dedik. Kuvvetlendirdiğini gördük.

– Etkili servis atan bir takımın Dünyanın her takımını yenebileceğini bir kez daha gördük.

– Gereksiz servis kaçırmanın pahalıya patlayabileceğini gördük.

– Topu bir şekilde oyunda tutmanın eninde sonunda rakibi bezdireceğini gördük.

– Vakıfbank’ı eleyerek finale yükselen bir Galatasaray’ın maçlarına bundan çok daha fazla taraftar gelmesi gerektiğini söyledik.

– Elbette bu taraftarın sadece kendi takımını desteklemesi gerektiğini, rakiplerine küfürlü tezahürat yapmaması gerektiğini de ekledik.

– Sonucun belli olmasından sonra kalan bölümü izlemenin -bazı oyunculara oynama ve kendilerini geliştirme fırsatı vermesine rağmen- adeta işkence haline geldiğini bir kez daha gördük.

– Son durumu henüz belli olmamasına rağmen Melis Durul’un yaşadığı sakatlığa üzüldük.

– Tekerlekli sandalyesi ile Tatiana Kosheleva’nın eşliğinde maçtan önce salona gelen Thaisa Menezes’in ayağındaki alçıya rağmen yaptığı dansa çok güldük.

– Her sene birkaç kez yaşadığımız anons rezaletinin alasını gördük.

– İlhami Şenyurt’un kartsız maç tamamlayamayacağını bir kez daha gördük.

– Eczacıbaşı Vitra gibi köşelerden yüksek hücum eden bir takıma karşı, takımın blokta en zayıf halkası olan pasör Nootsara Tomkom’u 3 numarada başlatan Fenerbahçe koçu Marcello Abbondanza’nın adeta intihar ettiğini ve ilk seti bu yüzden kaybettiğini fark ettik.

– İtalyan çalıştırıcının 1.setin istatistik kağıdına bakmadığını ya da baktığı halde önemsemediğini, bu nedenle ikinci sete başlarken de Taylandlı pasörü 4 numaraya yerleştirdiğini gördük. Buna rağmen Abbondanza, Eczacıbaşı’nın kritik servis hataları ve etkili defans sayesinde ilk setin başındaki yıkımı ikinci sette yaşamadı.

– Massimo Barbolini her fırsatta ön tarafı yükseltmek ve hücumu üçlemek için ikili değişikliğe giderken (pasör-pasör çaprazı) Abbondanza’nın neden böyle bir taktiksel değişikliğe gitmediğini merak edip durduk. Sarı-lacivertli antrenör, ikinci setin sonunda bunu uyguladı ve karlı çıktı. Ancak bu değişiklikte kullanması gereken Maret Balkestein’ı önceden Natalia Pereira ile değiştirdi ve kimsenin anlayamadığı yeni bir hamleye imza atmış oldu. İkili değişikliği de Meliha İsmailoğlu ile tamamladı.

– Tijana Boskovic’in 100 metre mesafeden dahi görülen kolyesini çıkarmadan oynamasına müsaade edildiğini gördük.

– Barbolini’nin hücumu güçlendirmek adına Hande Baladın’ı dışarı alıp Boskovic’i oyuna sürdüğünü, bunu yapabilmek adına Rachael Adams yerine oyuna Ceylan Arısan ile devam ettiğini, daha etkili hücum yapma adına manşet ve bloktan feragat ettiğini gördük. (Zira Adams, 3 sette 5 blok sayısına imza attı)

– Elbette bu hamleye karşılık Fenerbahçe’nin tüm servisleri Neslihan Güler’e yönlendirdiğini, manşette aksayan Güler’in yaptığı kritik hücumlarla bunu tolere ettiğini gözlemledik.

– Sahada müthiş bir maçın müthiş dakikaları oynanırken Protokol Tribününde çıkan kavgaya anlam veremedik. Elbette olmaması gerektiği düşündük. Bir medya mensubu olarak bir yandan kavgayı izlerken bir yandan da sahadaki mücadeleye yetişmeye çalıştık. Dakikalarca süren arbede esnasında sahadaki itirazların neden yapıldığını, kırmızı kartın kime ve ne sebeple çıktığını kaçırdık.

– Çok etkili hücum etmeyen Dicle Nur Babat’ın doğru zamanlama ve Tomkom’un pasları ile nasıl coştuğuna tanık olduk.

– Altın sette 10:14’ten itibaren Maja Ognjenovic’in neden tüm topları 1’den hücum eden Boskovic’e attığını anlayamadık. 4 numarada Dünya Şampiyonluğu yaşamış A.B.D. Milli takım baş smaçörü Jordan Larson’a neden 14-14’e kadar top gelmediğini çözemedik. İyi manşet geldiği halde 2 set boyunca sahada yer alan ve rakibin hemen hiç önlem almadığı Ceylan Arısan’a neden top atılmadığını da çözemedik. O topu kullanabileceğine inanılmayan bir oyuncunun neden sahada yer aldığını anlayamadık. Hücumu çeşitlendirmesi ve opsiyonları artırması amacıyla sahaya sürülen Güler ve Adams’ın neden son sayıya kadar kenarda bekletildiğini anlamlandıramadık.

Voleybol dolu günler dileğiyle,

Kayhan Kösem
kkayhan@hotmail.com


Haberi Paylaş

Comments are closed.