11 yaşında voleybola başlayan ve şu an hem eğitim hem voleybol hayatına Amerika’da Minot Eyalet Üniversitesi’nde devam eden Berra Tuğçe Tok ile voleybola nasıl başladığını, Amerika’ya gitme hikayesi ve daha fazlasını konuştuk.
Voleybola nasıl başladığından bahseden genç yıldız, “Voleybola başlama hikayem biraz şans eseri oldu denebilir aslında. Voleybol ile tanıştığım zaman 11 yaşındaydım ve ailemle birlikte Mersin’de yaşıyordum. Aile dostumuzun oğlu eskiden basketbol oynuyordu ve yeni kulübünün seçmeleri için Çukurova Üniversitesi’ne gitmiştik. Yan yana iki sahanın bir tarafında basketbol seçimleri olurken diğer tarafında voleybol seçimleri oluyordu. Seçmeler devam ederken ben de voleybol oynanan tarafta duruyordum. Belli bir süre geçtikten sonra yanıma voleybol antrenörü geldi ve boyumu sordu. O gün fiziksel verilerim alındı ve Mersin Toros Koleji’nde antrenör olan sevgili hocam Gültekin Karahan’a bilgilerim verildi. Voleybola adımlarımı ilk olarak Mersin Toros Koleji’nde attım. İki yıl orada oynadıktan sonra İstanbul Beylikdüzü Voleybol İhtisas’a transferim oldu. Yaklaşık dört yıl kadar orada kaldım. Bu zaman diliminde voleybolla her anlamda tam olarak tanıştım diyebilirim. Dört dolu senenin sonunda Büyükçekmece Voleybol Akademisi’ne imza attım ve bir sene de orada forma giydim.” dedi.
“Sporun yanında akademik başarı da istiyorum”
Amerika Kolej Ligi’ne transferinin nasıl gerçekleştiğini sorduğumuz Berra, “Amerika Kolej Ligi’ne transferim ise Beylikdüzü Voleybol İhtisas’ta forma giyiyorken karar verilmiş bir durumdu. Aslında liseye başladığımdan beri aklımda hep böyle bir seçenek vardı ama o zamanlar hangi yoldan yürümem gerektiğine tam olarak emin değildim. Lisenin son yılına geldiğimde ise kararımı kesin olarak vermiştim ve bu uzun yolu yürümek için ilk küçük adımlarımı Amerika’daki eğitim ve spor anlayışı ve gereksinimlerini araştırarak attım. Maalesef ki Türkiye’de spor ve yüksek öğretim aynı anda yürümesi neredeyse imkânsız bir seçenek. Çoğu devlet ve özel üniversiteler devamsızlık nedeniyle profesyonel spora sıcak gözle bakmıyor. Ama Amerika’da durum böyle işlemiyor. Devlet ve özel üniversiteler sporcularına her anlamda destek olmaya çalışıyor. Fakat Amerika’daki üniversitelerin zorluğu da tam olarak bu noktada başlıyor. Maçlardan dolayı kaçırmak zorunda kaldığın derslerin telafisini kendin yapmalısın ve ders notların düşmemeli. Çünkü eğer ders notların düşerse spor uygunluğunu da kaybedebilirsin. Yani demek istediğim her şey dengeli ilerlemek zorunda. Bu yüzden ben sporun yanında akademik anlamda da başarı istediğimden bu seçenekte karar kıldım” şeklinde ifade etti.
Amerika Kolej Ligi’ne insanların ilgisinin fazla olduğunu söyleyen Berra, “Maçlarımızı izlemeye, bizi desteklemeye birçok insan geliyor. Aynı şekilde biz de kendi okul takımlarımızı her alanda desteklemeye çalışıyoruz. Bazı zamanlar tribündeki taraftarları ve bizi motive edecek ve maç boyunca ciddiyeti bırakmadan eğlenmemize yardımcı olacak özel etkinlikler düzenleniyor. Örnek vermem gerekirse taraftarlardan bazıları set aralarında sahaya inerek file üzerinden servis atıyor ve karşı tarafta yere koyulmuş tişörtleri vurmaya çalışıyor. Böyle ince düşünülmüş küçük etkinlikler de bu ilgiyi alevlendiriyor. Ülkemizdeki ve buradaki voleybolu kıyaslayacak olursam burada spora ilgi çok yüksek Amerika genelinde yüzlerce takım var. Takımların bu derce fazla olmasından mütevellit üniversiteler bölgelere göre konferanslara ayrılıyor ve her konferans şampiyonu ya da ilk dördü ki bu da konferansların zorluğu ve yoğunluğuna göre değişen bir durum, her sezon sonu düzenlenen ulusal şampiyonaya katılmaya hak kazanıyor” dedi.
“Sultanlar Ligi’nde rekabet asla bitmiyor”
Sultanlar Ligi’nin oldukça zorlu ve kaliteli olduğunu söyleyen Berra, “Türkiye dünyaca ünlü yıldızların oynadığı Avrupa’nın en güçlü ligi olan Sultanlar Ligi’ne mevcut ve rekabet asla bitmiyor. Her takımın kalitesi birbirinden farklı ve her maç birbirinden heyecan verici. Kimse maçların sonunu tahmin edemiyor çünkü herkes her şeyini ortaya koyarak savaşıyor. Amerika’daki eğitim ve spor hayatım bittikten sonraki ilk hedefim Sultanlar Ligi’nde yer edinmek. Kendimi buna göre şartlıyorum ve bu hedefim için elimden geldiğince her alanda çabalıyorum. Yani demek istediğim hedefim her zaman bir ilerisi, en iyisi. Şu an spor hayatına devam eden oyunculardan ilk altım tabii ki adını altın harflerle dünya voleyboluna kazımış olan Eda Erdem Dündar ve Naz Aydemir Akyol, oldukça genç ama bir o kadar da başarılı Zehra Güneş, İtalya voleybolunda adını çok söz ettirmiş olan Paola Egonu, Amerika’da spor hayatına başlayarak ülkemizde de forma terleten Jordan Larson, Çinli yıldız Zhu Ting ve son olarak Türk voleybolunun vazgeçilmez ismi Simge Aköz’den oluşuyor” açıklamasını yaptı.
Comments are closed.