Yaprak dökümü

Ligin ikinci yarısının başlaması, Avrupa kupalarının sonuna yaklaşılması ve Türkiye Kupasında yarı finale gelinmesi ile sonlanan bu haftada “Yaprak dökümü” olarak adlandırabileceğimiz bir sürece girdik sevgili dostlar.

Şampiyonlar Ligi

Dökülen yaprakların ilki İBB oldu. İBB acı bir şekilde Avrupa’ya veda etti ve yola iki takımla devam etmek durumunda kaldık. Haftalar önce İBB’nin CEV Kupasında yoluna devam etmesini ümit ettiğimizi söylemiştik. Ne yazık ki geçen hafta hiç söylemek istemediğimiz bir ihtimal diye bahsettiğimiz olasılık gerçekleşti ve tek erkek temsilcimiz, en kötü üçüncü olarak Avrupa’dan tamamen elendi. İBB’nin sadece %5 sayı farkıyla elenmesi ise acımızı daha da büyüttü. Erkeklerde Şampiyonlar Ligi başarısı umudumuz, bir başka bahara kaldı.
Final-Four organizasyonunu mutlaka almalı dediğimiz Fenerbahçe Acıbadem, Fransız efsanesi RC Cannes’a kaptırdığı organizasyonda büyük olasılıkla yer alacak. Ancak istediği taraftar desteği olmadığından ve fazlaca maç oynayacağından işi çok daha zorlaşacak.
Bu turda rakibi olan Rumen Metal Galati, ne deplasmanda zorlayabilir sarı melekleri, ne de İstanbul’da. Romanya’nın bayan voleybolundaki lokomotifi olan Metal Galati’nin kadrosunda 7 yabancı oyuncu bulunuyor. Takımın antrenörü ise aynı zamanda Sırbistan Bayan Milli takımını da çalıştıran Zoran Terzic. Yabancı oyunculardan Hırvat smaçör Jelena Alajbeg, henüz 21 yaşında, ancak kariyerinde 2006 Avrupa Gençler Voleybol Şampiyonası ikinciliği mevcut. Boyu uzun denemeyecek seviyede (1.80) fakat voleybol yaşantısına İspanya Ligi deneyimini ekleyecek kadar yetenekli. Yabancı oyuncularını genellikle yakın çevre ülkelerinde seçen Galati’de Sırbistan Milli takım liberosu Suzana Cebic de yer alıyor. Yine uluslararası tecrübesi yüksek olan Sloven orta oyuncu Sonja Borovinsek, 34 yaşındaki Sırp orta oyuncu Mila Golubovic, uzun yıllardır Avrupa’da voleybol oynayan Venezüellalı smaçör Veronica Mari Gomez, Polonya Milli takım pasörlerinden Milena Sadurek ve kariyeri başarılarla dolu 1.90’lık Letonyalı smaçör Olga Tocko, takımın diğer yabancı oyuncuları. Yine geçtiğimiz yılın Romanya Şampiyonunun, Fenerbahçe Acıbadem karşısında maç kazanması çok zor.
Vakıfbank Güneş Sigorta Türk Telekom’un rakibi olan Universitet Belgorod ise klasik bir Rus takımı. Çok şatafatlı oyuncuları olmamasına rağmen oynadığı sert ligin ve bir voleybol ülkesi olmasının avantajını kullanmaya çalışacak Belgorod ekibi. Bu maçın enteresan taraflarından bir tanesi, VGSTT’nin Hollandalı smaçörü Debby Stam’in, geçen yıl oynadığı takımı çok iyi tanıması. Buna karşılık Rus ekibinin kadrosunda bulunan iki yabancıdan biri olan Sırp smaçör Anja Spasojevic, geçtiğimiz sene FB Acıbadem’de oynamasının verdiği avantajla takımı adına rakibi analiz edebilecek. Açıkçası Güneş Sigorta’nın işi Fenerbahçe Acıbadem’den daha zor. İlk maçın İstanbul’da oynanacak olması, VGSTT için ayrıca dezavantaj. Grubunda üçüncü olması sizleri aldatmasın, zira bu grubun lideri, Şampiyonluk için kendine çok güvendiğinden Final Four organizasyonunu alan RC Cannes, ikincisi de İtalyan devi Volley Bergamo. Şu an İtalya Liginde dördüncü sırada bulunan geçen yılın Şampiyonlar Ligi Şampiyonunu kendi evinde 3-1 yenmeyi başaran Universitet Belgorod karşısında Güneş’in işi zor, ancak imkansız değil. İyi çalışmak şart.

Türkiye Kupası

Haftanın en önemli işlerinden birini yaptı Nilüfer Belediyesi. Evinde 3-1 yendiği İller Bankası’nı deplasmanda da aynı skorla geçmeyi başararak Teledünya Türkiye Kupasında adını yarı finale yazdırdı. Böylece misyonunu da tamamlamış oldu. Zira şampiyonluk adayı olan 3 dev karşısında hiç şansı yok. Bursa temsilcisinin eşleşeceği İstanbul takımlarından biri, çok rahat maçlarla yorulmadan finale çıkmış olacak. Kupada yarı finale yükselen Nilüfer’in kümede kalma yolundaki en büyük rakiplerinden Ankaragücü’ne kendi evinde puan alamadan yenilmesi ise işini çok zora soktu. Ankaragücü ise deplasmandan çıkarttığı bu altın 3 puan ile büyük avantaj yakaladı. Başkent temsilcileri olan Ankaragücü ve İller Bankası, Türkiye Kupasından dökülen yapraklar oldular.

Dağ fare doğurdu!

Hafta sonu ligde oynanan derbi maçları nedeniyle salonlara koştuk heyecan içerisinde. Gelin görün ki, ne oyun kalitesi ne de maç skorları beklediğimiz gibi gelişti. Önce TVF 50.Yıl’a gittik Galatasaray-V.Güneş Sigorta Türk Telekom maçı için. Maçta oynanan oyun gerçekten çok sıkıcı idi. Bayanlar Liginin en iyi dört takımından ikisi, öylesine basit hatalar yaptı ki, maçın seyir zevki neredeyse sıfıra indi. Maçın baş hakemi Ebru Meriçkan da kötü yönetimiyle bu keyifsizliğe ortak oldu. Yoğun kar yağışı ve hava muhalefeti nedeniyle zaten az seyirci vardı salonda. Bu az seyirci de maç boyu ıstırap çekti. VGSTT Deniz’in, Galatasaray ise Jelena Nikolic’in manşet zafiyetini kullanmak istedi maçı boyu servislerde. Ancak daha etkili servis kullanan VGSTT, Deniz’i oyundan düşürmek isterken Valeska Menezes’i keşfetti ve rotasyonu ona doğru çevirdi. Emeklilik günlerinin hazırlığını Türkiye’de yapan Brezilyalı oyuncunun yaptığı gerek manşet gerekse hücum hataları sonucu konuk Güneş Sigorta, hayal bile edemeyeceği kadar kolay bir galibiyet aldı. Galatasaray’ın kullandığı hücumların hemen hemen yarısına imza atan Sırp yıldız Ivana Djersilo ise takımını kurtaramadı. Aslında her iki takım da kötü oynadı. Farkı nüanslar ortaya çıkardı. İkinci sette ikinci teknik molaya 3-16 VGSTT önde girdi. O andan itibaren kaybedecek şeyi olmadığını anlayan G.Saray koçu Gökhan Edman, her iki smaçörünü çıkaratarak yerlerine emektar kaptan Neslihan ve genç Dilara’yı oyuna sürdü. O andan itibaren bu iki oyuncunun yeterli katkısı ile Cimbom skoru 20-23’e kadar getirdi. İki hafta önce yazdığımız yazıda bunun altını çizmiştik tam anlamıyla. Rakamlara bakarsanız, bu iki oyuncu çıkanlardan daha iyi gözükmüyor belki. Ancak sahada görünen bir şey var ki, kritik anlarda attıkları etkili servislerle rakibi hataya zorladılar, rakip hücumlara karşı yaptıkları defans ile takımlarını ayağa kaldırdılar. Dilara’nın oyunda kaldığı kısa süre içerisinde 2 ace yaptığını, bahsettiğimiz performansı bu maçtan hemen önce oynanan Gençler ligi maçında 4 set oynadıktan sonra gösterdiğini ayrıca hatırlatalım. Bundan çıkarılacak sonucu da sizlere bırakalım. Sonuç itibariyle her iki takımdan da beklediğimiz oyunu göremedik başlıktan anlaşılacağı gibi.

Haftanın oyuncusu

Bildiğiniz gibi TVF, her hafta oynanan maçlar sonunda haftanın en değerli oyuncularını seçiyor. Genellikle maç sonu istatistikleri göz önüne alınarak yapılan bu değerlendirmenin bir benzerini de bu hafta ben yapıyorum sevgili dostlar. Hiç şüphe yok ki bu haftanın en iyi oyuncusu, VGSTT’nin Fransız orta oyuncusu Kinga Maculewicz. 9 Hücum, 5 servis ve 2 blok sayısı ile oynayan Fransız yıldız, sadece sahanın en skorer ikinci oyuncusu olmakla kalmadı, elinin değdiği her topu takımı adına parlatmasını bildi. Negatif pozitif anlamında sahanın en iyisi olan Maculewicz, %82 ile de hücum ederek mevkidaşlarını kıskandırdı.

Geri alan savunması

Klasik voleybolda hücum eden takımların köşelerden ya da arka alandan yaptıkları ataklara genellikle ikili bloklar kurulur. Zaman zaman tek kişilik ya da üçlü bloklar görsek de genelleme yapılamaz. Pas atarken rakip sahayı gözlemleyerek anında refleks gösterebilen bir pasörünüz varsa, rakibi bloksuz dahi yakalayabilirsiniz. Gelelim asıl konuya. Defans yaparken arka alanda oluşan rotasyon, libero ya da servis atan orta oyuncunun 5 numaraya yerleşmesi, pasör ya da pasör çaprazının 1 numaraya gitmesi, smaçörün de arka orta denilen 6 numarada kalmasıdır. Zaman zaman bazı takımların bunu uygulamadığını görsek de olayın geneli böyle cereyan eder. (bkz. İBB) İşte bu anda arka ortayı kollayan smaçörün görevi, bloktan sekerek arkaya düşen topları kurtarmak, uygun olduğu pozisyonda da geriden hücum yapmaktır. 1 ve 5 numarada defans yapan oyuncuların korudukları asıl bölge, yan çizgilere yakın olan kısımdır. Bu oyuncular aynı anda rakibin olası plaselerini da kolladıklarından biraz daha fileye yakın konumlanırlar. Bu durumda bu oyuncuların arkasına düşebilecek topların hesabı da arka ortayı kollayan smaçörlerden sorulur. Burada bulunan oyuncunun durması gereken optimal nokta, servis çizgisidir. Yan çizgiye olan yakınlığını ise rakip hücumun yapıldığı yer belirler. Maalesef birçok oyuncumuz, duracakları yeri kestiremediğinden çıkartabilecekleri basit topları kurtaramıyor, antrenörleri de kenarda saçını başını yoluyor. Sürekli öne gelen bu oyuncular, bloktan seken yüksek toplara yetişemiyorlar. Bunun yanı sıra bombeli ancak sert vurulmayan hücum vuruşlarının auta gideceğini düşünerek bırakıyorlar ancak o toplar sayıya dönüşüyor. Arkada bulunan 3 oyuncu da fileye aynı uzaklıkta olunca, kenar savunması yapan oyuncuların arkasını kollayacak kimse de kalmıyor haliyle. Peki neden arka orta savunucuları öne geliyor? Çünkü çok arkada durduklarında önlerinde büyük boşluğu kapatamayacaklarını düşünüyor ve her topun oraya isabet edeceğini tahmin ediyorlar. Arka alan savunmasında görev yapan diğer iki oyuncuyu hesaba katamıyorlar zaman zaman. Kimisi de defanstan nasılsa top çıkacağını düşünerek doğrudan hücuma gidiyor. Bütün bunların ışığında bu oyuncuların defans yerini mutlaka servis çizgisi olarak belirlemeleri gerekiyor. Aksi takdirde kolay çıkacak topların acı sayılara dönüşmesini engellemek zor. Buna güvenmeyen sporcu kardeşlerimizin izledikleri üst düzey takımlardaki arka alan defansına konsantre olmaları yeterli olacaktır.

Pasörler

Bu maçta yapılan hataların büyük bir kısmı pasörlere aitti aslında. Özellikle Özge o kadar şaşırtıcı paslar attı ki, bazen smaçörlerin beli iki büklüm oldu, bazen de orta oyuncular filenin altındaki topları karşıya hediye etmek durumunda kaldı. Görünen o ki, bu iki pasörle bu takımların daha ileriye gitmeleri zor.

Salon soğuktu

Genellikle TVF 50.Yıl’da 25-27 ºC civarında seyreden salon sıcaklığı, bu maçın oynandığı sırada 22 ºC idi. Salonun soğukluğunu hisseden Güneş Sigorta’nın tecrübeli pasörü Arzu, ilk set boyunca ellerinde eldivenle ısınmak durumunda kaldı. Maçta önce oynanan Gençler Ligi maçında ise bir ara 20 ºC’yi gördü salonun dijital termometresi.

MHK Hakemlere voleybol oynatsın

Yanlış anlamayın, şaka yapmıyorum. Çok ciddiyim. Bugün salonlarda düdük çalan birçok üst düzey hakem (bazıları uluslar arası, bazıları ulusal) hayatında eline voleybol topu değmemiş insanlardan oluşuyor. Sonuçta hakem olabilmek için kısa süreli bir kurs yeterli. Gerisi hakemlerin bireysel performanslarına kalıyor. Hakemlik açısında voleybol, diğer takım sporlarına göre çok daha kolay, zira vücut teması yok ve kurallar çok bariz. Cumartesi günü bir kez daha görüldü ki, voleybol oynamayan hakem, bazı pozisyonlarda çok yanlış kararlara imza atıyor ve kendi kendisini komik durumlara düşürüyor. Eğer MHK, hakem seminerleri esnasında hakemlere voleybol oynatırsa, “fileye temas nasıl olur, nasıl olmaz”, “topun yere değip değmediği nasıl anlaşılır”, “anten içi, anten dışı top” gibi konularda hakemleri çok daha fazla becerikli kılmış olur, bizden söylemesi.

Ümit Sokullu

Burhan Felek’teki hakem faciasından sonra gittiğimiz Ayazağa’da Dünyanın en iyi hakemi olarak gördüğümüz Ümit Sokullu, içimizi rahatlatmıştı. Ancak yaş kısıtlaması nedeniyle hakemlik hayatının son yılını yaşayan tecrübeli hakem öyle hatalar yaptı ki, maçtan önce düşündüklerimizde ne kadar yanıldığımızı görmüş olduk. Önce Ekaterina Gamova’nın arka alandan yaptığı hücumda çizgiye basmasını yakalayamadı, sonra yine Fenerbahçe hücumunda antene değen topu kaçırdı. Bir sonraki set Fenerbahçe pasörü Frauke Dricikx’in topu nizami bir şekilde karşı sahadan çevirmesine düdük çaldı. Bu hatalarıyla bizde formsuz ya da moralsiz olduğu görüntüsü verdi. Doğrusu üzüldük.

Mirka’lı olmak ya da olmamak

Hiç sorun değil. Zira FB Acıbadem, Eczacıbaşı Zentiva’yı Mirka varken de 2 kez yendi bu sezon. Eczacıbaşı’nın sorununun sadece Mirka olmadığını, sorunun aslını öğrenmek isteyenlerin ligin başında yazdığımız yazılara göz atmasını tavsiye ederim. Bunun haricinde bu maç ile ilgili olarak söylenebilecek bir şey yok. Eczacıbaşı antrenörü Guiseppe Cuccarini’nin skor 11-15 iken ikinci molasını kullanma durumunu unuttuk sanmayın. Bu durum o kadar kronikleşti ki, ligdeki birçok antrenör tarafından sürekli uygulanıyor. Sonuçta bize de susup oturmak kalıyor.

Haftanın karlıları Ankaragücü ve Yeşilyurt

Her ikisi de önemli rakiplerini deplasmanda mağlup etmeyi başardı. Kıran kırana geçen kümede kalma mücadelesinde birer adım öne geçti büyük kent takımları. Bravo. İller Bankası’nın Ereğli Belediyesi’ni, Beşiktaş’ın da Beylikdüzü’nü setsiz geçmesi ise beklenen sonuçlar.

Erkeklerde küçük rötuşlar

Ne tesadüftür ki, hem Bayanlar Liginde hem de Erkekler Liginde ilk dördü paylaşan takımlar kozlarını paylaştı bu hafta. İBB deplasmanda Ziraat Bankası’nı yenerek ilk yarının rövanşını alırken Fenerbahçe de konuk ettiği Arkas’ı puansız yollayarak bir basamak yukarı çıktı puan cetvelinde. Beşiktaş, gerek kendisini kupadan eleyen, gerekse Ankara’da oynanan ilk maçta hevesini kursağında bırakan SGK’ya Akatlar’da set vermedi. Başından sonuna kadar çekişme içinde geçen müsabakanın her setinin 2 sayı farkla bitmesi, maçın sertliğini daha iyi anlatıyor. Ligin en istikrarsız takımı olan Galatasaray ise İstanbul’da zor yendiği Diltaş’ı Konya’da da aynı skorla geçmeyi başardı. Diltaş için 1 puan iyi olsa da ikidir kaçırdığı galibiyete yanıyor. Tokat Belediye Plevne düştü zaten ağlayanı yok. Bozkurt ise 3 puanla moral buldu ancak tehlike geçmiş değil. Halkbank da Ankara derbisinde Maliye Milli Piyango’yu yenerek SGK ile yer değiştirdi ligde.

Erhan Dünge

Takımının en skoreri, %57 ile hücum, 8 tanesi bloktan toplam 16 sayı. Hücumda, serviste hiç hata yok. Başka söze gerek var mı?

Yorumlar

Sevgili voleybol seveler, bildiğiniz gibi yazdığımız haberlerin, röportajların ve yazıların altına sizlerin yorum yapabileceği alanlar ayırıyoruz. Buraya gelen yorumların bazıları yayımlanıyor, bazıları ise eleniyor. Sebebini uzun uzun anlatmaya gerek yok. Bazı okuyucularımız ise yaptığı yorumlara cevaplar almak istiyor. Benim yazılarıma yayımlanan ya da yayımlanmayan yorumları için cevap isteyen sevgili okuyucuların şahsi adresime e-mail atmalarını rica ediyorum. Sadece yorumlar için değil, öğrenmek istediğiniz her şey için bana yazabilirsiniz. Adrese ulaşan her e-mailin er geç cevaplanacağını bugüne kadar bana ulaşmayı başaran voleybol severler iyi bilirler. Yalnız küfür ve hakaret içerenlere cevap gitmez hatırlanacağı üzere.

İçinizdeki voleybol sevgisi eksik olmasın.

Kayhan Kösem
kkayhan@hotmail.com


Haberi Paylaş

Comments are closed.