Galatasaray voleybol takımlarının yeni mabedi Taç Daikin Park’a gitmek, Galatasaray HDI Sigorta-Beşiktaş maçına kısmet oldu. Salon ve maçla ilgili değerlendirmelerimizi aşağıda detaylı bir şekilde görebilirsiniz sevgili voleybolseverler.
Salon hakkında
Seyirci giriş bölümünü (bilet satış, turnike, arama bölgesi vb.) görme şansımız olmadı maalesef. Bu nedenle o kısmı es geçiyoruz. Protokol girişinden itibaren herşey gayet düzenli bir şekilde hazırlanmış. Ambians çok güzel. Akustik harika. Çok değil, 600-700 seyirci ile rakibi ve hakemleri inanılmaz bir baskı altına almak mümkün. Tribünler sahaya ideal uzaklıkta konumlandırılmış. Ne çok aşağıda, ne de yukarıda. Skorboard gayet kullanışlı. Ancak takım logo ve isimlerinin olduğu bölümde sponsorların yer almaması büyük eksiklik. Zaten devlet sırtında yürüyen voleybolumuzda kalan birkaç sponsoru da kaçırırsak, bugünleri mumla ararız. Bir de skorboard üzerinde mola sayılarını gösteren işaretler olması görünümü daha efektif kılacaktır. Skorboard, bulunduğu yerde basın ve seyirciler tarafından rahatça görülüyor. Ancak teknik heyet, maç anlatım bölümü ve hakem masası etrafından görmek neredeyse imkansız. Bu nedenle ikinci bir skorboard olması sorunu çözecektir.
File arkasına denk gelen alt kat tribünlere ağ gerilmesi ise o bölümde oturacak seyircilerin sağlığı açısından gayet olumlu. Her ne kadar salonun küçük olması oyuncuların performansını olumsuz etkiliyor olsa da Galatasaray takımlarının bu ambiansı lehine çevirmesi büyük olasılık.
Yanlışlar maçtan önce başladı
Salondaki taraftar sayısı yeterli olsa da tribünler tıka basa dolu değildi. Yedek oyuncuların bulunduğu ısınma sahası ise tribünlerin tam önüne denk geliyor. Dolayısıyla üst kattan gelebilecek her nevi sözlü ya da fiili hareketin aşağıda bekleyen oyunculara doğrudan etkisi kaçınılmaz. İşte bunu maçtan önce çözemeyen tüm unsurlar, (polis, özel güvenlik, saha komiseri, hakemler, vb.) maçtaki olayların fitilini maç başlamadan ateşlemiş oldu. Halbuki (daha önce benzer salonlarda defalarca uygulandığı üzere) bahse konu tribünlerin yedek oyuncuların üzerine gelen kısmı maçtan önce boşaltılabilir, olası olayların önüne geçilebilirdi.
Neler oldu?
İkinci setin son sayılarına doğru üst paragrafta anlattığımız yerde başladı her şey. Bir Galatasaray taraftarının salladığı büyük bir bayrak, aşağıda bulunan Beşiktaşlı oyuncuları rahatsız eder bir görüntü veriyordu. Bunun üzerine o bölgeye giden saha komiseri, bayrak sallayan taraftarı sert bir dille uyardı. Bunun üzerine duruma kızan bazı taraftarlar ile Beşiktaşlı oyuncular arasında tatsız diyaloglar başladı. (neler söylendiğini bilmemiz mümkün değil, zira basın tribünü, o bölümün tam ters tarafında yer alıyor) Elbette daha kalabalık olan taraftar grubu, oyuncuları tedirgin etti. Beşiktaş baş antrenörü Meftun Eren de doğal olarak oyuncularını koruma adına o bölümden çekilerek benchte oturmalarını söyledi. Maç durunca da üst tribüne giden polis ile Galatasaraylı taraftarlar arasında arbede yaşandı. Ülkemizde polisin toplumsal olaylara nasıl yaklaştığı düşünülürse zincirleme hatalara bir yenisinin eklendiğini söylemek yanlış olmaz. Bunun sorumlusu olarak görülen Eren de Galatasaraylı taraftarlardan küfür yiyerek nasibini aldı. İnsan düşünmeden edemiyor doğrusu, acaba aynı olaylar kendi oyuncularının başına gelse ne hissederdi sarı kırmızıya sevdalılar? Şimdi bütün bu yazılanları gözününüzün önüne getirip üst paragrafı baştan okuyun. Ne dediğimizi daha iyi anlayacaksınız.
Zira bugünkü maçta olaylar bir seviyede durdu. Ancak yaşanacak olayların her zaman bugünkü kadar hasarsız atlatılacağının garantisi yok. Dolayısıyla tedbiri maçtan önce alıp tansiyonu yükseltmemek şart. Bu arada şu hususu hatırlatmakta fayda var. Eğer polis yerine Galatasaray Spor Kulübü güvenlik görevlileri gitseydi, o tribünde olaylar bu denli çığırından çıkmazdı.
İlla Nedim Özbey mi uyarmalı?
Sarı kırmızılı taraftarların ilginç bir taktiği var. Maç canlı yayımlandığından ettikleri küfürlerin televizyonda alenen duyulmaması için sinkaflı tezahüratlar için teknik molaları bekliyorlar. Zira televizyon kanalları o anda reklama giriyor. Ancak bugünkü maçta yaşanan olaylar, bu taktiğin uygulanmasını sekteye uğrattı. Üçüncü setin başında süresi iyice uzayan sinkaflı tezahüratlar için hakemler uyarı yapma ihtiyacı hissetti. İlginçtir, uyarı için tribüne giden bir kişi de Galatasaray HDI Sigorta baş antrenörü Nedim Özbey idi. Özbey’in uyarısı o kadar etkili oldu ki, o andan itibaren set sonuna kadar reklam arasında dahi küfür duyulmadı.
Beşiktaş taraftarı maça nasıl girdi?
Bildiğiniz üzere İstanbul İl Spor Güvenlik Kurulu’nun aldığı karar gereğince üç büyüklerin birbirleriyle oynadığı maçlara rakip taraftarlar alınmıyor. Ancak bugüne kadar bunun münferit örneklerle devre dışı kaldığını çok gördük. Bugünkü maçta da bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda siyah beyazlı taraftar maça gelmişti. Bazı Galatasaraylı taraftarlar bunun sebebini sorarak polisten o taraftarları dışarı çıkarmasını istedi. Ancak sarı kırmızılılar şunu bilmeli ki, o taraftarları salona en başta almayacak olan, kendi güvenlik elemanlarıdır.
Dışarı çıkarmak derken
Hakemlerin etrafında hakem kıyafeti giymemiş iki kişi görürsünüz voleybol maçlarında. Bunlardan biri saha komiseridir ve yukarıda anlattığımız tarzda olaylarla ilgilenmesi gereken kişidir. Bir de MHGK üyesi vardır ki, işi gücü hakemler ve hakemlerin yönetim şeklidir. Tribünlerde olan olaylara karışmaz, üçüncü şahıslarla diyalog kurmazlar. Zaten görev tanımlarında da böyle bir şey yoktur. (bkz. TVF Hakem ve Gözlemci Talimatı madde 9.)
Bugünkü maçta ise MHGK temsilcisinin kendi işini gücünü bırakıp saha komiserliğine soyunduğunu gördük açıkça. Hakemlerin yönetimi önemli değilmiş gibi gidip polislere taraftarları şikayet etti MHGK temsilcisi. Bazılarının dışarı atılması için elinden geleni yaptıysa da polisler oralı olmadı. Bunları gören sarı kırmızılı taraftarlar daha da çıldırdı ve olaylar büyüdü. Hakemlerin yönetimi tüm katılımcıları çıldırtırken bazı seyircileri parmakla göstererek dışarı attırmak mı kurtaracak Türk voleybolunu?
Maçı unuttuk
Bütün bu olaylar nedeniyle maça teknik olarak değinemedik. Halbuki tam bir tatik savaş vardı Ataşehir’de. Beşiktaş pasörü Mustafa Ramazanoğlu’nun her manşet gelişinde filenin diğer tarafına bakarak hücum uygulatması, Galatasaray HDI Sigorta’nın buna ikinci setten itibaren ayaklarını hızlandırarak cevap vermesi, Libermann Agamez’in sakatlık sonrası verdiği büyük katkı, Joseph Sunder’ın pasör çaprazında tel tel dökülürken 4 numaraya geçince harikalar yaratması, Samuel Tuia’nın güçlü hücumları, Eemi Tervaportti’nin ilk setteki hatalı pas tercihlerinden vazgeçmesi ve İbrahim Emet’in ilk setten sonra coşması, gerçekten görülmesi gereken voleybol güzellikleriydi. Ancak olaylar bunları daha detaylı incelememizi engelledi maalesef.
Basiti yapmak bu kadar mı zor?
Bu seviyedeki voleybolcuların en basit fundamental hareketleri yanlış yapması, güç voleybolunun beraberinde getirdiği en büyük kötülük olsa gerek. Hücumda antenin üzerinden top vuran Sunder’ın defansta 6 metrede beklemesini nasıl izah edebiliriz ki başka türlü? Ya da Emin Gök’ün önündeki ikinci topa elini uzatmayıp Sunder’a bırakmasını? Galatasaraylı voleybolcuların geri hücumlar dahil ilk iki sette sürekli erken blok çıkmasını neye bağlayacağız? Belli ki güç üzerinde yapılan anormal çalışmalar, teknik-taktik gelişimi sekteye uğratmaya devam edecek.
Ah hakemler vah hakemler
Maçın önemi büyük, tansiyonu ise yüksekti. Bunu bilerek atama yapması gerekirdi MHGK’nin. Ancak böylesi maçta Serdar Nişancıoğlu-Barış Sümen ikilisini görevlendiren MHGK, yangına adeta körükle gitmiş oldu.
– Henüz maçın ilk rallisi, Nuri Şahin’in parmak pası faul idi, çalınmadı. Bunun akabinde birçok pozisyon için her iki taraftan da itirazlar geldi.
– Durum 1:1 olmuş, Sümen Beşiktaş kaptanı Erhan Dünge’nin sahada olmadığını fark ederek antrenör Eren’e “kaptan kim?” diye soruyor.
– 15:22’de Beşiktaşlı oyuncular pozisyon hatası yapıyor, aynı hatayı alt yapı maçlarında çalan Sümen burada düdüğü üflemiyor.
– Üçüncü sette 14:15 iken Tervaportti sıçrayarak file üzerinden ortaya kurşun pas atıyor. Ancak hatalı pas karşı sahaya düşerek GS HDI lehine sayıya dönüşüyor. İyi de Fin pasör arka oyuncu o esnada!
– Yine üçüncü sette 24:20 iken GS HDI hücumunda Beşiktaşlı oyucular fileye temas ediyor, Sümen kaçırıyor. Belki de geçtiğimiz sezonlarda uygulanan “üst bant” kuralına takılıyor.
– Skor 24:23 olmuş, Beşiktaş umudu yoktan var etmiş. Tuia servis atıyor, hakem Nişancıoğlu aut kararı verip seti bitiriyor. Sonrasında gelecek kırmızı kartların fitili ateşlenmiş oluyor. Bizim bulunduğumuz yerden görmek mümkün değil, görenlere soruyoruz, “top içerideydi” diyorlar.
– Dördüncü sette durum 2:0. Beşiktaş hücumunda Galatasaraylı oyuncular fileye temas ediyor bu kez. Sümen yine sessiz. İşte o an çıldıran Beşiktaş kaptanı Dünge, sarı-kırmızı kart görerek o setin de maçın geri kalanını kaçırıyor.
Görünen o ki, Görüntülü Değerlendirme Sisteminin çok daha geniş bir maç yelpazesinde kullanılacağını gururla bildiren TVF’nin bu sistemi hiç zaman kaybetmeden normal sezon maçlarında da uygulaması şart.
Voleybol dolu günler dileğiyle,
Kayhan Kösem
kkayhan@hotmail.com
Comments are closed.