Yazıma Avrupa Şampiyonası finallerine kalan A Bayan Voleybol Milli Takımımızın her bireyini tebrik ederek başlamak istiyorum.
Grup elemelerinin ilk ayağı olan İsrail’de Milli takımla birlikteydim. İlk gün alınan Yunanistan yenilgisi ile başladığımız birinci etabı Karadağ ve İsrail karşısında aldığımız galibiyetler ile noktaladık. İlk gün Yunanistan karşısında sahada sanki elleri ayakları bağlanmış gibi hiçbir şey yapamayan bir Milli takım izledik. Bence ilk gün sendromuydu yaşadığımız. Biraz da İsrail’deki kötü organizasyon kızların konsantrasyonunda eksiklik yarattı diye düşünüyorum. Ortama alışınca şartları kabul eden Milliler ikinci gün kolay rakip Karadağ’ı zorlanmadan geçti. Son gün rakip İsrail’di ve sitemizde yaptığımız haberlerde İsrail’in nasıl bir ekip kurduğunu anlattık. Tamamen Avrupa Şampiyonası finallerine odaklanmış ve bunun hesaplarını yaparak 7 yabancı oyuncuyu ülke milli takımına almış, başlarına da dünyaca ünlü bir antrenör getirmiş. İlk iki gün onların oynadığı oyuna bakınca açıkçası İsrail karşısına biraz endişeli çıktık. Ama oyun başlayıp da servisleri tutturunca bir rahatlama oldu. İsrail karşısında çok iyi bir oyun ortaya koyan Milli takım sahada yapılması gerekeni fazlasıyla yaptı. Bütün oyuncularımız çok etkili servis atarak İsrail’e hücum şansı tanımazken defansı da sağlam tutunca bu sefer İsrail’in elleri ayakları bağlanmış gibi oldu. Netanya’da akedemi salonunda oynanan maçı dolduran İsrailli taraftarların böyle bir sonuç beklemedikleri her hallerinden belliydi. Yunanistan’daki oyun düzeniyle ilgili bir şey anlatamayacağım ama alınan sonuçlar ve ilk etapta izlediğim maçlara göre yorum yapacak olursam 3 takımı da yenmek bizim Milli takımımız için şaşılacak bir şey değil. Oyuna iyi adapte olduğumuz zaman neler yapabileceğimizi Olimpiyat Elemelerinde göstermiştik.
Avrupa Şampiyonası eleme maçları devam ederken sitemizin haberlerini takip eden sevgili voleybolsever arkadaşlardan yorumlar aldık. Bunların içinde Milli takımımızın aldığı ilk yenilginin ardından çok sert eleştirilerde vardı. Eleştirmek ve eleştirilmek bana göre insanı geliştiren hatalarını gösteren ve bunlardan ders alındığı zaman insana fayda sağlayan bir şey. Ama eleştiri dozunda olduğu zaman. Ne yazık ki bizim ülkemizde aşağılamaya varan eleştiri kronik bir rahatsızlık oldu. Empati kurma yeteneğimiz ise hiç bir zaman gelişmedi. Ben her zaman eleştiri yapmadan önce şunu düşündüm sonuç ne olursa olsun benim bayrağımı göğsünde taşıyan saha içinde ve dışında yaptıklarıyla beni temsil eden insanlara öncelikle saygı duymam gerekir. Bu saygı çerçevesinde düşüncelerimi aktarmakta bir sakanca görmüyorum.
Bayan milli takımızın talihsizlikler sonucu zorunlu olarak yeniden yapılanmaya gittiğini hepimiz biliyoruz. Yoksa ne Alexsandro’nun ne de bir başkasının Avrupa ikincisi olan bir takımı yerle bir etmek isteyeceğini düşünemeyiz. O günden bu güne zaman içinde bir iki oyuncuyu adapte ederek yapılacak gençleştirme işlemi bizde dediğim gibi şansızlıklar sonucu birden bire oldu. Şu anda Milli forması altında mücadele eden tüm oyuncuların yetenekleri tartışılmaz. Benim gördüğüm tek eksikleri maç tecrübesi. Bunun da suçlusu Milli takım teknik heyeti olamaz herhalde. Kulüplerimiz de ellerini taşın altına sokup Milli takımın geleceğini düşünmek zorundalar. Alt yapıda parlayan yıldızlar neden A takım yaşında sönüyor bunları iyi değerlendirmek lazım. Naz’a Eczacıbaşı şans vermiş olmasaydı Milli takımda pasör yok diye sızlanıyor olabilirdik. Duygu Bal neden kendi takımında forma giymesin ve sorumluluk almasın. Milli takım forması altında yeterince başarılı işler yapmıyor mu? Bu örnekleri çoğaltabiliriz. Bayan Milli Takımımızın önünde tecrübe kazanacakları önemli rakiplerle mücadele edecekleri zor bir turnuva var. Burada oynayacakları maçlarla kendilerine yeni şeyler katacaklarına eminim. Dileğim bu Milli takım faaliyetleri son bulduğunda kendi takımlarında da forma şansı bulmaları. Ve gelecek yıllardaki başarılar için bu kızlarımız için biraz sabır gerek.
Begüm DOĞANAY
begumdoganay@gmail.com
Comments are closed.