Eczacıbaşı altyapısında voleybola başlayan Polonya ve Rusya’da meslek hayatının zirvesine ulaşan Kadın Voleybol Takımı’nın en önemli isimlerinden biri olan Neriman Özsoy hem Olimpiyat elemesini hem de kariyerini Taraf’a anlattı.
-Olimpiyatlardan başlayalım. Nasıl bir ortamdı.
Sahadaki rahatlığımız Ankara’da oynamamızdan kaynaklanıyor aslında. Normalde bu eleme İstanbul’da oynanacaktı ama bizim ısrarlarımıza dayanamayan Federasyon başkanımız turnuvayı Ankara’ya aldı.
Ankara seyircisinin de desteğiyle güzel bir eleme geçirdik. Diğer takımlar sahaya çıktıklarında seyircinin baskısını hissederek kendi oyunlarını tam olarak yansıtamadılar. Son maçı sekiz bin kişinin önünde oynadık salon ağzına kadar doluydu. Gelen seyirciler de çok coşkuluydu, çok güzel bir turnuva geçti bizim için.
-Neden Ankara’da oynamak istediniz. İstanbul seyircisi salonu doldurmaz diye mi korktunuz?
Belki salonlar dolardı ama bu kadar büyük bir coşku olur muydu bilemiyorum. Ankara’da daha önce oynanan turnuvalarda mesela Yıldız Kızlar Dünya Şampiyonası’nda çok güzel bir ortam vardı. Ankara seyircisi voleybol konusunda çok bilinçlendi. Olumlu etkileri oluyor sahadaki oyuna, bu ortamı bizde yaşamak istedik. Bir de bu turnuva artık en önemli turnuvaydı, bütün kozları kullanmak zorundaydık. Uğuruna inandığımız Ankara’da oynamak istedik.
Rusya’yı yenmek artık olimpiyata gidiyoruz inancını pekiştirdi
-İlk maçtan son maça kadar geçen süreci de anlatır mısın?
Kampa başladığımızda herkes çok yoğun bir sezondan çıkmıştı ve yorgundu. Herkes sakatlıklarıyla geldi kampa. Mesut ağabey ve Sibel abla sağ olsunlar bize çok büyük katkı sağladılar. Herkes önce kendine konsantre olsu önce bireysel performans dedik. Sonra takım performansını düşünmeye başladık. Marco da bizi hem taktik hem de psikolojik olarak çok iyi hazırladı. Onun da yardımıyla çok rahat bir turnuva geçirdik. Ben daha zor bir turnuva olacağını düşünüyordum açıkçası, Ruslar gerçek performanslarını sahaya yansıtamadılar. Pasörleri benim Rusya’da Krasnodar takımında pasörümdü ve sakattı, onu sahada ilk altı görünce çok şaşırdım. Çok önemli starları buradaydı, Almanya maçı kırılma noktasıydı ama bence Rusya’yı geçmek takım olarak artık Rusya’ya gidiyoruz inancını takıma yaydı.
-Olimpiyatta olmak büyük başarı ama orada ne yapabiliriz?
Olimpiyata kalmak bizim için büyük bir hayaldi ama hayal bir hayal, gitmeye hak kazanmış olabiliriz ama orayı yaşayamadık. Orayı düşündükçe kelimelerle anlatılmayacak kadar muhteşem bir duygu. Avrupa kıtasından Olimpiyata katılmak çok zor. Artık Türkiye’nin önü açıldı diye düşünüyorum. İnandığımız sürece şansımız olabilir diye düşünüyorum ben. Her sporcu yüzde 100’ünü sahaya yansıtması gerekecektir. Yüzde 50, yüzde 60’ıyla oynayan oyuncular bir araya geldiğinde bir şey olmayabilir ama takım ruhu çok önemli. Birbirimizin oyununa alıştık güzel bir enerjimiz var.
-Londra 2012 logosunu dövme yaptıracağınız söyleniyor. Var mı böyle bir şey?
Takım olarak dövme yaptırmaya karar aldık. Hayatta ilk kez Olimpiyata katılmak anlatılmaz bir mutluluk takım olarak bu mutluluğu vücudumuza kazıtacağız.
-Senin dövmen var mı, yaptırmış mıydın daha önce?
Hayır yok ilk kez yaptıracağım. Ben hiç dövme yaptırmayı düşünmemiştim. Buradan bazı şeyleri açıklamak istemiyorum ama beni köşeye sıkıştırdın. Açıkçası ben iğneden çok korkan biriyim. Ama yapacağız artık.
-Senin başka korkularında var biliyorum. Mesela uçaktan hala korkuyor musun?
Evet hala korkuyorum, tribülansa girmeye çok korkuyorum. Başka da bir şeyden de korkmuyorum.
-2 sene yurtdışında oynadın. Özledin mi Türkiye’yi?
İnanılmaz özledim. Benim ortamım ailem burada. Ailemin çok büyük etkisi var tekrar Türkiye’ye dönmemde. Ben Polonya’da inanılmaz bir sezon geçirdim. Son antrenmanıma 70 kişi geldi tezahüratlarla uğurladılar. Buradaki turnuvada da Polonyalı taraftarlar “Neri Neri” diye bağırıyorlardı. Bunlar benim için çok önemli şeyler. Belki Polonya’da devam etsem ederdim. Orada oynamak çok farklı bir şey. Tüm dünyada ben voleybol oynuyorum mu hissettiren nadir ülkelerden biri Polonya. Seyircisi çok bilinçli. Rusya’ya gittikten sonra uçak yolculukları bir yerden bir yere giderken, düşünün bir tanesi Japonya sınırında deplasmanın. Çok büyük zorlukları var, yaşam koşulları ağır. Ben bundan çekindiğim için değil ama kendi ülkemde başarı yaşamak istiyorum artık. Türkiye bir çıkışta. Çok iyi antrenörler geldi. Yemekleri çok özledim. Rus yemekleri Türkiye’nin yanına yaklaşamaz. Çok fazla mayonez kullanıyorlar alışamadığım bir yemek düzenleri var.
-Polonya’dan ayrılmanın sebebi maddi sıkıntılar mıydı?
Perugie’den ayrılırken Atom Trefl Sopot’a proje için imza attım. O sezonu çok iyi geçirince sözleşmemi uzattılar. Beklediğim gibi olmadı. Hem Almanya hem Amerika Milli Takımından çok önemli isimleri aldılar. Almanya ve Rusya’dan önemli isimleri de aldılar takıma. Bunları alırken paralarını nasıl ödeyeceklerini çok fazla düşünemediler herhalde. Her kulüpte belli dönemlerde sıkıntılar yaşanabilir ben Atom hakkında kötü bir şey söyleyemem hala kulübüm derim. Avrupa’daki Neriman ismini onlar yarattı. Oradan ayrılma kararı aldığımda 8 kulüp teklifte bulundu. Bunların arasından Krasnodar’ı seçtim. Doğru seçim yaptığımı düşünüyorum.
-Türkiye’den teklif aldın mı?
2 takımdan teklif aldım ama açıklamayacağım. Dediğim gibi doğru karar verdim Rusya’ya giderek.
-Peki Avrupa’da oynamak sana ne kazandırdı.
Avrupa’da oynadığım dönemde nasıl voleybol oynanır onu öğrendim. Rusya’da dünya starlarıyla birlikte her maç yüzde 100’ünüzü sahaya nasıl yansıtmanız gerektiğini, uzun blokları nasıl geçeceğimi öğrendim. Bunlar bana çok şey kattı. Bunları yaşadığım için şanslıyım diye düşünüyorum.
-Türkiye’de kalsaydın bugünkü performansı yakalayabilecek miydin?
Türkiye’de kalsaydım yüksek ihtimal yabancı bir oyuncunun arkasında oyuna sonradan giren maçı kurtarmaya çalışan ama daha maça ısınmadan belki iki hata yaptım diye tekrar dışarı alınan, büyük isimler altında küçük bir isim olacaktım ama ben küçük bir isimle büyümeyi öğrendim. Bugün ben bu takıma katkı sağlıyorsam burada beni oynatan antrenörlerin emeği büyük. Oyuncu, oynadığı zaman kendisine bir şeyler katıyor ve böyle voleybolunu geliştiriyor. Kendimin hiç bilmediğim yönlerini keşfettim oynarken.
-Eczacıbaşı’nda oynarken de Rusya’da kaçıp gitmiştin. Hep böyle cesur kararlar mı alırsın?
Bir karar verdiğimde arkasından yürüyorum. Çok düşünerek karar veriyorum, beni karar almaya iten şeyler oluyor. 18 yaşındaydım oraya giderken. Babam, Karpol ve menajer konuşuyorlar. Beni çağırdılar. Karpol babama söz verdi Rusya’da onun babası ben olacağım diye. Uralochka’da takım bir pansiyonda kalıyordu. Yan odamda da Karpol kalıyordu. Gerçekten benim ikinci babam oldu. Onunla çalışmak benim voleybolculuğumun dönüm noktasıydı.
-Neden Rusya’dan geri dönmüştün?
Ayak bileğimden sakatlandım ama Türkiye Federasyonu o dönem 22 yaş kuralı koydu. O kurala göre Türkiye’ye dönmem gerekiyordu, ben de 5 ay sonra geri döndüm.
Senin kadar ben de smaç vururum
Ablam voleybolcuydu. Ben eve gelir 5 yıldız aldım derdim, ablam gelince bana tamam sen otur bak ablan geldi derlerdi. İkinci planda kalınca çok kızdım senin kadar smaç ben de vururum dedim. Ablamın antrenmanına gittiğimde Doğan Hoca basketbola başlatmak istedi beni. Babam bayan basketbol maçı izlerken sakatlanan oyuncuyu görünce ‘basketbola değil voleybola” başlıyorsun dedi ve Eczacıbaşı’nda başladım.
1988 Bulgaristan doğumlu Milli voleybolcu Eczacıbaşı altyapısında yetişti. 2005 yılında 5 ay Rusya’nın Uralochka takımında forma giydikten sonra Eczacıbaşı’na gerdi döndü. 2006-2007 sezonunda Karşıyaka’da kiralık oynadı. 2007-2010 sezonunda bir kez daha Eczacıbaşı’na döndü. 2010 yılında İtalya’nın Perugia takımına oradan da Polonya’nın Atom takımına kiralandı. 2 sene bu takımın formasını giyen Neriman bu sezon Galatasaray forması ile Türkiye’de forma giyecek.
Taraf Gazetesi/ Begüm Doğanay
Comments are closed.