“Ben genel olarak pozitif bir insanımdır. Bu da tamamen anı yaşama felsefemle ilgilidir. Umarım voleybol kariyerim sakatlıksız ve uzun ömürlü olur.” dedi röportajımızın sonunda başarılı pasör Orçun Ergün.
Oyunculuğunun yanı sıra karakteriyle de gönlümüzü fetheden Orçun, voleybola başlama hikayesini ise Voleybolunsesi’ne şöyle anlatıyor:
“İlkokul 5. sınıftaydım. BJK altyapı antrenörü, beden eğitimi öğretmeni ve voleyboldan sorumlu bir öğretmen biz dersteyken bir anda içeri girdiler ve erkeklerin ayağı kalkmasını istediler. Uzun boylu olanların isimlerini aldılar. Ben de sınıf arkadaşlarıma nazaran biraz uzun olduğum için benim de adım listedeydi. Okulun küçük spor salonunda antrenmanlara başladık. 3 aylık idmanların sonunda beğendiği oyuncuları BJK altyapısına seçtiler. Ben de seçilenler arasındaydım. Voleybol hikayem bu şekilde başladı.”
FORMASINI GİYMEK AYRI BİR ONURDU
-Beşiktaş döneminden biraz bahseder misin? Erkek voleybolunun kapanma dönemi seni biraz sarstı sanırım.
Altyapılar dahil tam 10 yıl formasını giydim Beşiktaş’ın. Babadan tuttuğum takım da olduğundan formasını giymek apayrı bir onurdu benim için. Ama ne yazık ki Beşiktaş bana aynı hassasiyette davranmadı hiçbir zaman. Kendi jenerasyonumuzda oldukça başarılıydık. Küçük takımda şampiyonluk, yıldız takımda şampiyonluk, genç takımda ise ikincilik yaşadık. Altyapının bütün kategorilerinde oynadım. En sonunda A takıma çıktım. İlk senemde takımı ikinci ligden süper lige çıkarttık. Fakat o sene yönetim şubeyi kapatma kararı aldı. Ben Ziraat Bankası’na transfer olmuştum ama takım arkadaşlarıma kapanma haberi geç verildiği için hepsi çok zor bir süreç geçirdiler. 1 sene aranın ardından şube tekrar açıldı ve ilk senelerinde lige çıktılar. Kariyerimde ilk defa Beşiktaş’a karşı forma giydim. Bu da çok garip bir duyguydu benim için. 2015 yılında farklı bir heyecanla tekrar transfer oldum. O sene de benim acımdan oldukça yıpratıcı geçti. Doğup büyüdüğüm aşık olduğum yer benden maddi manevi birçok şey aldı diyebilirim. Benim için negatif yani kesinlikle kariyerimi olumsuz etkilemesi olmuştur. Devam etseydi kulüp veya başka bir kulübün altyapısından çıkabilseydim eğer bugün belki çok daha farklı yerlerde olabilirdim diye düşünüyorum. Kimseye kırgınlığım yok kulüpten. Artıları olarak da şu anki en yakın dostluklarım ve hatta eşimi ailemi bile Beşiktaş’ta oluşturduğum ortam sayesinde kazandım diyebilirim.
-Bu dönem senin kariyerini de etkiledi mi?
Bu dönem benim kariyerimi ciddi yönde etkiledi. Altyapıda her zaman muazzam kaliteye sahip olmuş bir kulüptür Beşiktaş. Ama A takıma bunu yansıtamama sebepleri tamamen dışardan gelen oyuncuları her zaman kendi evlatlarından daha üstün tutmaları olmuştur. Alt yapı oyuncularının yanına 3 tane yabancı oyuncu koyup devam edebilecek kalitede bir kadroya sahipken hep macera aramayı tercih ettiler ve olmadı maalesef. Ama bunların hepsi aynı zamanda bana tecrübe de oldu, tabi ki bundan sonraki hayatım için.
-Geçen sezon Halkbank’ta pandemi nedeniyle sezonu tamamlayamadın. Neler söyleyeceksin?
Ankara benim eşimle birlikte oynamaktan ve yaşamaktan en keyif aldığım şehir. Bir tercih hakkım olsa orayı seçerim. Bu yüzden hem Ankara’da olup hem de Halkbank gibi büyük bir kulüpte oynamak rüya gibiydi benim için. Halkbank her zaman hedefi yukarısı olan bir takım oldu. Normal sezon itibariyle hedefin biraz altında kaldık diyebilirim. Ama ikinci yarı iyi bir ivme yakalamıştık. Hem kupada hem lig playoffda Galatasaray ile eşleşmiştik. Burada devam edip iyi işler yapabileceğimize inanıyorduk fakat pandemi izin vermedi. Buruk bir bitiş oldu açıkçası ama elden bir şey gelmiyor ne yazık ki.
KÜÇÜK BİR İLÇENİN BÜYÜK HİKAYESİNİN ADIDIR SOLHAN SPOR
-Bingöl Solhan Spor’a transferin nasıl gerçekleşti?
Menajerim aracılığıyla bana ulaştılar ve takımda beni görmek istediklerini söylediler. Antrenör Ahmet Reşat Arığ ile daha önce Gaziantep Şahinbey Belediyesi Spor Kulübünde beraber çalışmıştık. Çok sevdiğim, birlikte çalışmaktan zevk duyduğum ve ikili ilişkimin iyi olduğu bir antrenör kendisi. Bu yüzden çok da fazla düşünmeden kabul ettim. Ve transfer bu şekilde gerçekleşti.
-Kaptan olmak seni heyecanlandırıyor mu?
Altyapılarda kaptanlık tecrübelerim oldu. Arhavi’de de 1-2 maç kaptanlık yapmışlığım vardı. Ama buradaki benim için çok farklı. Resmi olarak sezon başı birinci kaptanlık görevi verildi bana. Bu bana extra motivasyon ve enerjinin yanı sıra olgunluk ve sorumluluk bilinci de ekledi. Yeni bir ben oluştu diyebilirim. Ve bu yeni benden çok mutlu ve memnunum.
-Voleybola gönül vermiş bir ilçe takımı Solhan Spor. Yoğun ilginin sende yarattığı artılar veya eksiler nedir?
Solhan Spor taraftarıyla ülkede nam salmış küçük bir ilçenin büyük hikayesinin adıdır aslında. Tokat Belediye Plevne’de oynarken hem ligde hem playoffta yaklaşık 4 kere rakip olarak karşılaştığım ve mücadeleci bir takım olmuştur her zaman. Yakın arkadaşlarım da Solhan Spor formasını giydikleri için geçmişte çok yabancı olduğum bir yer değil aslında. Bu sene takım Bingöl’de bildiğiniz gibi. Bu yüzden Solhan halkı tarafından ciddi derecede tepki alıyoruz. Ama konunun ne yazık ki bizimle alakası yok. Biz de onların desteğiyle oynamak isteriz tabi ki. Ama saha koşulları yetersiz olduğu için burada olmak zorundayız. Sırf bu yüzden zaman zaman negatif mesajlar alıyoruz veya görüyoruz. Bunlar gerçekten bizi olumsuz yönde etkiliyor. İyi günde kötü günde her zaman takımının arkasında olmasıyla nam salmış bu küçük ilçenin büyük taraftarını biz de her koşulda yanımızda görmek istiyoruz. Hep beraber bu yolun sonunda başarılı olabilmek dileğiyle diyorum.
-Lig başladı, hedefler nedir?
Lig başladı. Çok yoğun tempoda maçlar oynuyoruz. Ligin yeni ekiplerinden biriyiz. Öncelikli hedefimiz bu ligde kalıcı olmak ve daha sonrasında da çıkabildiğimiz kadar yukarıya çıkabilmek. Bunların yanı sıra voleybolseverlere her sayı için mücadele eden ve son topa kadar terinin son damlasına kadar savaşan bir takım izletmek istiyoruz.
O BENİM HAYATIMDA TANIDIĞIM EN FEDEKAR KADIN
-Eşin de basketbol oynuyordu. Kariyerine devam etmeme ortak kararınız mı?
Hiçbir zaman eşime böyle bir teklifte bulunmadım. İstediği kadar devam edebilirdi. Ama bizim tek bir amacımız vardı. Beraber olmak. Eğer devam etseydi evlendikten 10 gün sonra ayrılmak zorunda kalacaktık. Hedefimiz bir sene ayrı şehirlerde idare edip daha sonrasında onun bırakmasıydı aslında. Ama daha sonra eşim bana gelip “3 günlük dünya. En güzel günlerimizi ayrı geçirmek istemiyorum. Ben seninle geleceğim.” dedi. Bu benim için mükemmel bir duyguydu. O sene Tokat’a beraber gittik. Ve o gün bugündür sırasıyla Arhavi, Ankara ve Bingöl hep beraberiz. Benim için hayatını değiştirdi. Ne yapsam hakkını ödeyemem. O benim tanıdığım en fedakâr kadın.
-Senin maçlarını izleyip yorumda bulunuyor mu? Veya sana taktik veriyor mu?
Eşim beni tanıyana kadar voleybolla çok arası olan bir insan değildi aslında. O yüzden işin teknik taktik kısmına hiç karışmaz. Beni tanıdıktan sonra maçlarımı hemen hemen hiç kaçırmadı. Ama kendisi de sporcu olduğu için işin psikolojik ve beslenme kısmı konusunda inanılmaz şekilde yardımcı oluyor.
-Kızının da sporcu olmasını ister misin?
Kızımın öncelikle hangi işi yapmaktan mutlu olacaksa onu yapmasını isterim. Ama bu spor olursa tabi ki çok mutlu olurum. Ve iyi bir sporcu olacağını da düşünüyorum. Özellikle fiziksel olarak şimdiden yaşıtlarının çok ilerisinde çünkü.
-Her sezon şehir değiştiriyorsun, hem sen hem ailen için zor olmuyor mu?
Her sene şehir değiştirmek inanın beni ve ailemi çok yıpratıyor. Ama bu bizim işimizin bir parçası ne yazık ki. Özellikle çocuk olduktan sonra taşınma işleri çok daha yorucu oluyor. Allah bu durum içinde olan herkese yardımcı olsun diyebilirim sadece. Yaşayan bilir çünkü.
HER ŞEYİYLE MÜKEMMEL BİR MESLEK BENİM İÇİN
-Voleybolcu olmak yerine başka bir mesleğin olsun ister miydin?
Voleybolcu olmak konusunda beni yıpratan tek şey bir önceki soruda olduğu gibi her sene başka bir şehre taşınmak. Onun dışında her şeyiyle mükemmel bir meslek benim için. Ama eğer voleybolcu olmasaydım tiyatro, sinema veya müzik alanında bir iş yapmayı çok isterdim. Tabi ki yerleşik hayatımın olmasını da.
-Kariyerindeki en zor ve en keyifli anın hangileri?
Kariyerimin en zor anı Arhavi formasıyla play outlarda çıktığım Afyon Belediye Yüntaş maçıydı. Kazananın ligde kaldığı kaybedenin ise ligden düşeceği maçtı.
Kariyerimin en güzel anı olarak söyleyebileceğim iki tane anım var. Birincisi hala en yakın arkadaşlarım olan çocukluk arkadaşlarımla altyapıda yaşadığımız şampiyonluklar ve önemli maçlar. İkincisi ise bu sene ligin ilk maçında kazandığımız Spor Toto maçı diyebilirim kesinlikle.
-En beğendiğin pasörler kimler?
Arslan Ekşi ve De Cecco.
-Voleybol sonrası planlar nedir?
Voleybolun içinde olmak istiyorum açıkçası. Ama ne şekilde olur bilemiyorum tabi ki. Voleybol dışı hiçbir planım yok. Ben genel olarak pozitif bir insanımdır. Bu da tamamen anı yaşama felsefemle ilgilidir. Cidden yarına çıkacağımızın hiçbir garantisinin olmadığı şu günlerde ileriye dönük hiçbir plan yapmıyorum. Anı yaşıyorum sadece. Umarım voleybol kariyerim sakatlıksız ve uzun ömürlü olur. Tek temennim bu.
Comments are closed.