“Avrupa üçüncüsü olarak 14 kişinin hayatına dokunmuştum”

2015’te Avrupa Şampiyonu, 2016’da Dünya Şampiyonu, 2017’de Olimpiyat Şampiyonu olarak bayrağımızı gururla dalgalandıran İşitme Engelliler Voleybol Milli Takımı, bu gururu bir kez daha yaşatmak için çok uzun ve zorlu bir hazırlık süreci geçiriyor. Günde çift antrenman ile Dünya Şampiyonası’na hazırlanan milliler İstiklal Marşı’nı bir kez daha dünyaya dinletmek istiyor.

Bu başarılarda büyük pay sahibi olan İşitme Engelliler Milli Takımları Voleybol Sorumlusu aynı zamanda Erkek Milli Takımı teknik direktörü olan Osman Çarkçı ile bir araya geldik.

-İşitme Engelliler Milli Takımı ile çalışma serüveniniz nasıl başladı?
İşitme Engelliler Milli Takımı ile çalışma serüvenim 2011 yılında başladı. Profesyonel anlamda voleybol antrenörü olarak çalışmakta iken çok sevdiğim bir arkadaşım vasıtası ile benden yardım talebinde bulundular. Konuşmadan nasıl yardım edebileceğimi düşünürken kendimi bir anda bu güzel insanların olduğu Antalya’da düzenlenen bir Avrupa Şampiyonası’nda buldum. 2002’de kurulan bu federasyonda hiç derece alınmadığını öğrendim. Çok kısa bir kamp dönemi geçirmemize rağmen yaptığım çalışmalar sonucunda çocuklarla çok kısa sürede güzel bir bağ kurdum. Onlar bana ve birlikte bir şeyler yapabileceğimize çok inandılar, benim inandığım gibi… Biz karşılıklı anlaşarak ve birbirimize inanarak başardık. Onları ve yaşananları anlatmak gerçekten çok zor. Birçok şampiyona gördüm fakat o duygu hiçbir şampiyonadaki duygulara benzemiyordu.  Benim serüvenim böyle başlamıştı. Avrupa üçüncüsü olarak 14 kişinin hayatına dokunmuştum.

-Yıllardır işitme engelliler milli takımı ile çalışıyorsunuz. Sizi buraya bağlayan etken ne oldu?
Onlar bizim gibi duyamıyorlar. İşitme engellilerin ülkemizde yaşadığı bazı sorunlardan söz etmek isterim. Ülkemizde 3 milyona yaklaşan nüfusları var. Görünen hiçbir kusurları olmadığı için en az dikkat çeken engel grubudur. Fakat eğitim ve bilinç gelişimi açısından en sorunlu grup olduğu bir gerçektir. Ve bir dipnot eklemek isterim ki; ben işaret dili öğrendim ve dünyanın en güzel dili olduğunu iddia ediyorum. Lütfen siz de öğrenmeye çalışın. Şimdi sizlere işitme engellilerin sadece benim bildiğim sorunlarından bahsetmek istiyorum. İlk öğretime başlayan bir işitme engelli bu safhadan sonra asosyal olma yolundadır. Eğer eğitimci olarak veyahut çevresi olarak ona diğer bireylerle aynı olduğunu ve tek kaybının işitme olduğunu aşılarsanız kendine olan özgüveni yerine gelecektir. Maalesef birçok işitme engelli için eğitimin ilerisi yok. Yani zekâ ile ilgili hiçbir sıkıntıları olmamasına rağmen ülkemizde üniversite mezun sayısı çok fazla değil. Bu durumun başlıca sebebi üniversitelerde yeterli kontenjan açılmaması diyebiliriz. Kamuda çalışanlara gereken işaret dili eğitimi verilmemesi çok üzücü bir durum. Eğer ki eğitim alsalar ortaya çıkan anlaşmazlıklar yok olabilir. Mesela hiçbir resmi dairede veya hastaneye gittiklerinde dertlerini tam anlatamadıkları durumunda zaten sinirli bireyler oldukları için daha fazla sinirlenebiliyorlar ve daha kötüsü kendilerini anlatamadıklarını hissetmek onları bir hayli üzüyor. Bu durum sonucunda yakın çevresinden veya ailesinden birine bağımlı olarak hayatlarını sürdürüyorlar. Kamu kurum ve kuruluşları bünyesinde bir işaret dili bilen personel barındırsa veya gerekli eğitimi tüm personellerine sağlarsa bu sıkıntının büyük ölçüde ortadan kalkacağını düşünüyorum. En çok bilinen rock grubu Metallica’nın ve diğer rock müzik gruplarının yaptığı meşhur bir işaret vardır. Pek çok kişi bilmez fakat o evrensel işaret dilinde seni seviyorum anlamına gelir. Bakınız işaret dili öğrenmeye başladınız bile. Çok acı bir durumdan daha söz etmek isterim ki işitme engelliler çoğu izlediği televizyon programını anlamıyor. Aslında sebebi çok basit duymuyorlar ve anlamaları için işaret dili çevirisine ihtiyaç var. Son zamanlarda bazı televizyon kanallarında işaret dili çevirmeni koymaya başladılar fakat bu sayı ne yazık ki hala yeterli değildir. Biraz uzun bir anlatım oldu fakat beni bağlayan tüm sebeplerden söz etmek istedim.

-Oyuncularla iletişiminiz nasıl oldu, zorluk çektiniz mi? İşaret dilini ne zaman öğrendiniz?
Oyuncularla iletişim zorluğu çektim evet ama çok kısa sürede çözüm bulup kendime bir işitme engelli tercümanı edindim. Hem sporcularla aramızdaki iletişimi sağladım hem de kısa sürede kendim de işaret dilini kullanmaya başladım. Bu süreç böyle uzun süre devam etti. Tercümanın molalarda ve maç konuşmalarında konuşmanın şiddetine kadar aynı olmasına çok dikkat ettim. Aynı zamanda tercümanıma bir görev verdim o da voleybolun tüm kurallarını vs. öğrendi. Bu sayede benim anlattıklarımı daha bilinçli bir şekilde anlatmaya başladı. İşaret dili öğreneli yaklaşık 7-8 sene oldu. Şimdi işitme engelliler ile uyumum daha üst düzeyde devam ediyor.

-Maç sırasında yüzleri size dönük olmadığından anlaşmak için ne tür yöntemleriniz var? Kritik yerlerde nasıl taktik veriyorsunuz?
Maç sırasında bana yüzleri dönük olmadığı anda ya da ayaklarımı yere sert bir şekilde vurarak iletişim ağını başlatıyorum. Her servis karşılamada ve servisi atarken anlaştığım gibi hemen hemen hepsi bana bakarlar. Kritik noktalarda muhakkak işaret dili ile anlaşırız. Bu işaret diliyle de olur, beden diliyle de. Zaten 11 yıldır birlikte olduğumuz için gerek baba-oğul gerek baba-kız gibi benim tek bakışımla ne anlatmak istediğimi bile iyi bilirler.

-Hem erkek hem kadın milli takımların teknik direktörlüğünü yapıyorsunuz, zorlukları oluyor mu?
Federasyonda bana verilen yetki ile tüm voleybolun sorumlusu olarak voleybola (kadın-erkek/plaj voleybolu kadın-erkek) ben bakıyorum. Antrenör arkadaşları ben seçiyorum. Sadece erkek voleybol takımında teknik direktörüm, kadın voleybol takımımızla kadın teknik direktörümüz ilgileniyor. Her iki takımımızda da üçer yardımcı antrenör çalışıyor. Aynı zamanda takımlarımızda kondisyoner, fizyoterapist, masör ve idareci tam tekmil çalışıyor.

-İşaret Dili Federasyonu’na bağlı bir branşsınız. Voleybol branşında Türkiye Ligi de düzenleniyor. Lige katılan takımlar nasıl oluşturuluyor?
Federasyonumuzda 24 farklı branş yer almaktadır. Hemen hemen her branş bulunmaktadır. Voleybolda kadın ve erkek süper lig takımlarımız var. Süper ligde müsabakada yer alacak 12 takım bulunmaktadır. Bunun bir alt ligi olarak 1. Lig bulunmaktadır, bu ligde de müsabakada yer alacak 10 takım bulunmaktadır.

-Milli takıma seçilen oyuncular ligde oynayan oyunculardan mı, yoksa ayrı olarak mı seçiliyor?
Milli takıma seçilen oyuncular, ligde oynayan sporculardan seçilmektedir. Her oyuncu mutlaka İşitme Engelliler Voleybol Liginde lisanslı olarak bir takımda yer almak zorundadır. Herhangi bir İşitme Engelli Spor Kulübünde lisanslı sporcu olarak yer almayan oyuncu milli takıma seçilemiyor.

-Milli oyuncular arasında TVF’nin düzenlediği Voleybol Liglerinde oynayan oyuncular var mı?
Milli sporcular arasında TVF liglerinde oynayan sporcularımız var. Bu oyuncular her iki takımda da oynayabiliyorken hem İşitme engelli liginde hem de TVF liglerinde, tek lisansla her iki kulübün izni ile temsil hakkına sahip oluyorlar.

-11 sene içinde Erkek Milli Takımı ile Avrupa, Dünya ve Olimpiyat şampiyonlukları yaşadınız. Önümüzde İtalya’da düzenlenecek Dünya Şampiyonası var. Kamp süreci nasıl geçiyor? Sporcularımızın moralleri nasıl?
Şampiyona yolunda uzun bir kamp sürecimiz var. İlk kampımızı 15-30 Haziran tarihleri arasında Antalya’da yaptık. 2. kampımızı 5-18 Temmuz tarihleri arasında Karabük/Safranbolu’da gerçekleştirdik. 3. kampımız bayramdan hemen sonra başlayacak olup 29 Temmuz-12 Ağustos tarihleri arasında yine Karabük’te olacaktır. 4. kampımız 18-30 Ağustos tarihleri arasında yapılacak olup şampiyona öncesi son kampımız ise 1-20 Eylül tarihleri arasında Ankara’da yapılacaktır. Bu uzun süreç içinde sporcular elbette yorgun olacaklar fakat hepsi derece yapmak için çok istekli. 20 Eylül’de İtalya’ya gitmek üzere yola çıkacağız ve dünya şampiyonu olarak gittiğim İtalya’dan tekrar dünya şampiyonu olarak dönmek istiyorum.

-Dünya Şampiyonası’nda hedef nedir? Yeni bir şampiyonluk gelir mi?
Sonuç olarak bu işlerde uzaktan bakmak yerine biraz azim ve istek olursa güzel sonuçlar ortaya çıkabiliyor. Onların bizden tek farkı duymuyor olmaları ve eminim ki onlardaki azim, istek çoğu bireyde yoktur. Benim ve ekibimin yaptığı gibi siz de destek olursanız onların başarı öykülerine ortak olabilirsiniz. Unutmayın güzel başarı öyküleri destek olmakla başlar. Var olan sosyal koşullar sadece spor olarak değil birçok sosyal alanda başarıyı etkiliyor. Ve inanıyorum ki uygun koşullar ve imkanlar çoğaltılsa bu bireyler inanılmaz denen başarılara imza atacaktır. Şu ana kadar bizden desteğini esirgemeyen Gençlik ve Spor Bakanımız Muharrem Kasaoğlu’na, İşitme Engelliler Spor Federasyonu Başkanımız Yakup Ümit Kıhtır’a ve teknik ekibime çok teşekkür ediyorum.

 

Haberin Fotoğrafları

Haberi Paylaş

Comments are closed.