Avrupa’da bayan voleybolu ve yaratıcılık

Bir süredir camiamızda üst düzey Avrupa Bayan Voleybolundaki düşüşten söz edilmekte. Ben de 2012 Olimpiyat Oyunlarından bu yana izlediğim turnuvalar, şampiyonalar ve lig maçlarından bu yönde bir izlenim edinmiştim. Bu izlenimimin ne kadar doğru olduğunu yerinde görmek üzere 15-16 Mart 2014 tarihlerinde Bakü’de bulunup Şampiyonlar Ligi Dörtlü Final maçlarını izledim. Son yılların en güçlü takımlarının yer aldığı ve çok üst düzey voleybol oynanması beklenen dörtlü final maçları herkeste olduğu gibi bende de hayal kırıklığı yarattı. Kısıtlı kadrosuyla sade ama disiplinli voleybol oynayan Rusya’nın Dinamo Kazan takımının set vermeden şampiyon olması da oynanan voleybolun seviyesi hakkında ip uçları vermekte zaten.

Bu düşüşün nedenleri olarak gördüğüm tespitlerimi aktarmak istiyorum:

Yaratıcılığı olmayan pasörler:

Pasörler oyun kurucu olarak hücum oyuncularına kolay top öldürmelerini sağlayacak pozisyonları yaratmalıdırlar. Ancak şu anda gördüğümüz pasörler iyi servis karşılama durumlarında bile çoğu zaman adresi belli, yavaş paslar atmakta ve rakip takım savunmasına(blok-defans) zorluk çıkartacak sürpriz hareketleri yapamamaktalar. Burada teknik ve atletik özelliklerin yetersiz olmasının çok büyük önemi var.

Yaratıcılığı olmayan hücum oyuncuları:

Sayı yapmak için bloğun boşluğundan smaç vuran ya da blok arkasına plase atan hücum oyuncularını çoklukla görüyoruz. Üst düzey bayan voleybolunda erken ve düzgün kurulmuş ikili/üçlü bloğa karşı sahaya smaç vurmaya çalışırsanız ya blokta kalır ya da blok boşluğunda erkenden yer tutmuş defans oyuncularının kucağına top vurmuş olursunuz. Buna bir kaç smaç denemesinden sonuç alamayıp çaresizlikten hep aynı noktaya atılan plaseleri de eklersek başarılı olma şansının çok düşük olduğunu söyleyebiliriz. Oysa iyi bir hücum oyuncusu rakip savunmayı görerek oynayabilmeli ve hücum vuruşları repertuarı geniş olmalıdır. Rakip defansın beklemediği şekilde blok-out yaptırma, uzun/kısa, değişik yükseklik ve hızlarda plase/smaç plase kullanabilme, topu bloğa hafifçe çarptırıp geri alma ve yeniden hücum edebilme gibi becerilere sahip olmalıdır. Gamova ve Kim gibi çok yüksek oyuncular, blok üzerinden defansın boş bıraktığı yerlere de smaç kullanabilirler tabii ki.

Yaratıcılığı olmayan koçlar:

Ellerindeki kadronun potansiyelini tam olarak kullanamayan ve oyunun gidişatını değiştirebilecek yaratıcı müdahaleleri yapamayan koçları görüyoruz. Aynı kadrolar, aynı başlangıç pozisyonları ve ezbere yapılan standart oyuncu değişiklikleriyle maç kazanmaya çalışıp işler yolunda giderse ne ala, gitmezse yapacak bir şey yoktu diyen koçlarla ancak bir yere kadar gidilebilir. Eğer daha büyük başarılar isteniyorsa gerektiğinde büyük riskler alabilecek, oyunu okuyabilen ve gerekli hamleleri yapabilen koçlar olması gerekir.

Burada 2 örnek vermek istiyorum: Birincisi, Vakıfbank koçunun üçüncü setin 20’li sayılarına kadar sadece 5 sayı üretebilmiş pasör çaprazı Brakoçeviç’e şampiyonlar ligi dörtlü finalinin yarı final maçında bu kadar uzun süre tahammül etmesi, bu kadar geciken bir değişiklikle Polen’in oyuna dahil olmasıyla seti ve maçı çevirmesi; ikincisi de Eczacıbaşı Vitra koçu Michelli’nin sahada varlığıyla yokluğu anlaşılmayan Usiç’e neden bu kadar uzun süre oynama şansı verdiği. Bu örnekler çoğaltılabilir. Ben burada çok önemli ve hayati bulduğum 2 örneği verdim.

Koçların yaptığı bir hata da, taktik gereği servislerin rakipte belli oyuncuların üzerine attırılması. Burada servis kalitesinde bir düşüş yoksa hiçbir itirazımız olamaz. Ancak manzara maalesef çok farklı. Oyuncular servisi gösterilen oyuncuya/noktaya atabilmek için servis kalitesinden çok taviz veriyorlar. Servis kalitesinden kastım topun karşı sahaya geçme hızıdır. Bu hız düşünce servis karşılama yüzdesi düşük olan bir oyuncu bile iyi servis karşılayabiliyor. Oysa tersi durumda, çok iyi servis karşılama yüzdesi olan bir oyuncuya hızı yüksek servis gönderebilirseniz daha iyi sonuç alma şansınız çok daha yüksek. Dolayısıyla serviste önce kalite sonra hedefe kullanmanın daha doğru olduğunu düşünüyorum. Burada kısa kullanılan taktiksel servisleri ve benzeri istisnai durumları hariç tutuyorum.

Sonuç:

Yukarıda değindiğim sorun teşkil eden durumların iyileştirilmesi için bilinçli bir şekilde çalışılması gerekir. Burada video analizleri ve sahada yapılacak hedefe yönelik çalışmalar büyük önem taşımakta.

Ben bu noktada özellikle koçların erkek voleybolunu izlemelerini ve analiz etmelerini öneriyorum. Hepimiz biliyoruz ki bayan voleybolu erkek voleybolunu takip etmektedir. (Tek istisna bayan voleybolunda çok kullanılan tek ayak hücumlar). Ancak şu anda fark erkek voleybolu lehine çok açılmıştır. Burada da bir tespit yapmak gerekirse, erkek voleybolundaki koçların büyük bir oranının uzun yıllar üst düzey voleybol oynamış olduğunu görüyoruz. Buna mukabil bayan voleybolunda çok büyük oranda, fiziksel ve teknik handikaplarından dolayı üst düzey oyuncu olamamış ve genç yaşlarda antrenörlüğe başlamış koçlar bulunmakta.

Sahada çabuk ve doğru karar verip uygulama sürecinden geçmeden, yani üst düzey voleybolcu olamadan koçluk yapan bu arkadaşların (özellikle de son yıllarda çok sayıda antrenör ihraç eden bir ülkenin) Avrupa Bayan Voleybolunu ne kadar ileriye taşıyabilecekleri sorusunun cevabını da size bırakıyorum…

Atay Doğu


Haberi Paylaş

Comments are closed.