Ülkeyi zaman zaman darboğaza götüren “Türban” krizi, sonunda geldi sporun kapısına dayandı. Yıllardır hiçbir siyasetçinin çözemediği, toplum bilimcilerin kısır döngü içinde tartıştıkları bu meseleyi, birileri spora da sokmak istiyor.
Başı açık-kapalı, dinci-dinsiz, siyah-beyaz.. Bunlar biz sporun içindekilerin pek de alışık olduğu söylemler, tavırlar değil.. Sporun evrenselliğini belki de en iyi hayata geçiren ülkeyiz. İngiltere’de, İspanya’da veya Almanya’da sık sık yaşanan ırkçı, dinsel yaklaşımlar, saldırılar, bizlere hep yabancı gelmiştir.
Gerçek anlamda hoşgörü toplumuyuz. Bizdeki sıkıntı, takımsal anlamda. Taraftarların holigan yaklaşımlarının dışında bir olgu göremezsiniz. Bazen çok ender bunun dışına çıkıp, bölgesel ayrım yapanlara rastlasak da azınlıktan öteye geçememiştir.
Aysun Özbek, hayretle karşılanacak bir şekilde kamuoyunun gündemine oturtuldu. Aslında, fazlaca da abartıldı. Aysun’un başını bağlamaya karar vermesi, onun kendi tercihiydi. Ama bundan nemalanmak isteyenler, fırsat kollayanlar, konuyu lastik gibi uzattı da uzattı. Bu konunun üzerinde durmak, başka çıkar gruplarının ekmeğine yağ sürmek anlamı da taşıyor. Sporu bırakan birinin özel hayatında ne yaptığı, beni açıkçası fazla da ilgilendirmiyor.
Ama buradaki hassasiyet, sanırım başka bir nedenden kaynaklanıyor. Eğer, tabi ki bu bir varsayım, Aysun başını örttükten sonra spor yapmaya devam etme kararı alırsa, ne olacak? İşte bu sorunun cevabı, bulanık bir hava yarattı. Voleybol Federasyonu Başkanı Erol Ünal Karabıyık’a bu varsayımı sorduğumda, çok açık bir ifade kullandı: “Yarışma talimatı çok açık. Sporcuların sahada nasıl giyinecekleri, bu talimatta belirtilmiştir.”
Talimatta yazan, “Forma, şort, spor çorap ve ayakkabı.” Yani, Aysun’un başörtüsüyle, türbanla veya başka bir kıyafetle sahada yer alması, mümkün değil. Başkanı bulmuşken, bir soru daha sormadan edemedim, ’Bayan sporcumuz uluslar arası federasyona başvuruda bulunup, örneklerin de olduğunu ifade edip (Mısır’a başını kapama hakkı tanındı), Türkiye’de de kapanarak spor hayatına devam etmek istediğinde izleyeceğiniz yol ne olur?’ diye.
İşte bu noktada Karabıyık, önemli bir açıklamada bulundu. Konunun o zaman farklı bir boyut kazanacağını, tüm branşları ilgilendireceğini ve Türkiye’de sporu yönetenlerin, oturup meseleyi ele alması gerektiğini söyledi. Gerçekte de öyle olmalı.
Burada önemli olan, sporu dış etkenlerden, siyasetten, ırkçılıktan, dinsel konulardan uzak tutmak. Spora yön verenlere, ailelere önemli görevler düşüyor.
Murat TARHAN
Murattarhan56@gmail.com
Comments are closed.