“Ben kazanma arzusuyla oynayan hırslı bir oyuncuyum”

Türk voleybolunu İtalya’da başarıyla temsil eden milli yıldızımız Ebrar Karakurt, Voleybolun Sesi‘ne konuştu. İtalya günlerinden milli takımdaki hedeflerine, Igor Gorgonzola Novara macerasından sosyal konulardaki duyarlılığına kadar birçok sorumuzu içtenlikle yanıtlayan Ebrar’la keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

Yurt dışında forma giyeceğin belli olduğunda birçok voleybol sever bu kararını destekledi ve daha çok Türk voleybolcunun dünyanın çeşitli liglerinde forma giymesine yönelik isteklerini dile getirdi. Yurt dışında oynayan bir oyuncu olarak senin bu konudaki tavsiyelerin nelerdir?

Yurt dışında hedefleri olan iyi ve güçlü bir takımda oynamak benim en büyük ideallerimden biriydi. İlk yurt dışı deneyimim olmasına rağmen çabuk adapte oldum ve takımımız da gayet güzel bir performans gösteriyor. Tavsiyeye gelecek olursak yurt dışında oynamak, dışarıdan gözüktüğü gibi çok da kolay değil. Farklı bir voleybol kültürü ve farklı insanlarla birliktesiniz. Tamamen işinize odaklanmalı, sabırlı olmalı ve çok çalışmalısınız.

İtalya’da ilk maçına çıktığında neler hissettin, Novara seyircisiyle ilgili neler düşünüyorsun?

Elbette çok heyecanlıydım, insan ister istemez farklı duygularla o sahada oluyor. Bu benim için yeni bir meydan okumaydı. İtalya’da kadın ve erkek voleyboluna ilgi oldukça fazla, İtalyanlar voleybol maçı izlemekten zevk alıyorlar. Novara seyircisi çok ateşli, her maçımızda bizi desteklemeye geliyorlar, onlara buradan teşekkür etmek isterim. Çünkü seyircilerin bu oyunun en büyük motivasyon kaynağı olduğunu düşünüyorum.

Sosyal medyadan yaptığın paylaşımlarda İtalya’da günlerinin genellikle çok eğlenceli geçtiğini görüyoruz, sezon başından bu yana takımla yaşadığın ve unutamadığın bir anını bizimle paylaşabilir misin?

Henüz öyle unutulmayacak bir anım olmadı fakat biliyorsunuz ben eğlenceliyimdir, orada da arkadaşlarımla birbirimize küçük şakalar yaparak bir arada olmanın tadını çıkarıyoruz.

Geçmişte İtalya’da oynayan birçok yabancı oyuncu, orada oynadığı dönem İtalyanca öğrenmeye istekli olmuştu. İtalyanca öğreniyor musun, takım arkadaşların bu anlamda destek oluyor mu?

Tabi ki etrafınızda herkes İtalyanca konuşunca siz de öğrenmeye çalışıyorsunuz. Temel cümleleri kurmaya başladım bunda bir sıkıntım yok. Tüm takım her anlamda birbirine destek oluyor.

Igor Gorgonzola Novara ile Avrupa’da ve İtalya Ligi’nde yolunuza devam ediyorsunuz. İlk devre tamamlandı, sezonun ilk yarısını nasıl değerlendirirsin?

Biz İtalya Ligi ve Avrupa’nın en iyi takımlarından biriyiz, şu an ligde ikinci sıradayız. Şampiyonluklar için savaşmaya devam edeceğiz.

Bugüne kadar Giovanni Guidetti, Marcello Abbondanza, Stefano Lavarini gibi önemli antrenörlerle çalıştın. Bu önemli isimlerin voleybol görüşleri göz önüne alındığında onların hangi özellikleriyle öne çıktığını düşünüyorsun?

Alt yapıdan itibaren birçok Türk ve yabancı antrenörlerle çalışma fırsatı buldum, tüm antrenörlerimin farklı özellikleri ve bakış açıları vardı. Hepsiyle farklı farklı deneyimler yaşadım ve tüm antrenörlerimden farklı şeyler öğrendim. Hepsine çok teşekkür ediyorum.

Gerek milli takımda gerekse kulüp takımlarında sahada her zaman enerjik ve takımı için elinden gelen her şeyi yapan bir Ebrar izliyoruz, maçın en kritik anında pas atılan kişi sen olduğunda o anki motivasyonunu nasıl sağlıyorsun?

Maçın en kritik topunun atılacağı bir pozisyonda oynuyorum. Benim pozisyon olarak en önemli görevim kritik topları öldürmek. Ben kazanma arzusuyla oynayan hırslı bir oyuncuyum, oyunun hiçbir anında kaybedeceğimi düşünmem ve asla pes etmem. En büyük motivasyonum içimdeki bitmek bilmeyen kazanma isteği diyebilirim.

İtalya’da Novara seyircisini tribünde pembe perukları ile seni desteklerken görüyoruz, sonrasında takım arkadaşın Nika Daalderop’un da aynı şekilde bir paylaşımı oldu. Takımda bunun konusu geçti mi, tribünde pembe perukları görünce ne hissettin?

Hem Novara seyircisi hem de İtalya’da yaşayan ve beni desteklemek için maçlara Türk gelen seyirciler böyle sürprizler yapıyor. Elbette benim için ayrı bir motivasyon kaynağı oluyor. Bana “pink” diye sesleniyorlar, bu da çok hoşuma gidiyor.

Dünyada kendi pozisyonunda oynayan voleybolcuları nasıl sıralarsın, senin için ilk beşi hangi isimler oluşturuyor?

Sıralama yapmak doğru olmaz ama bu pozisyonun en güçlüleri ben, Egonu, Boskovic ve Bella diye düşünüyorum.

CEV Şampiyonlar Ligi’nde Türk Hava Yolları, Dinamo Moskova ve Dukla Liberec’in yer aldığı zorlu bir grupta mücadele ediyorsunuz. Grupta ilk dört maçtan da galibiyetle ayrılmayı başardınız, bu maceranızın şu ana kadarki kısmını nasıl değerlendirirsin?

Biz güçlü bir takımız, CEV Şampiyonlar Ligi’nin de favorilerinden biriyiz. Evet, şu an 4/4 ile gidiyoruz. Türk Hava Yolları ile 2 Şubat’ta İstanbul’da Burhan Felek Vestel Voleybol Salonu’nda karşılaşacağız. Bu maçı iple çekiyorum, şimdiden içim kıpır kıpır diyebilirim. Uzun bir aradan sonra kendi ülkemde maça çıkacağım için çok heyecanlıyım. Eminim ki Türk taraftarlar bu maç için salonda olacak, hepsini maça bekliyorum. Hem hasret gidereceğiz hem de çok eğleneceğiz.

Biraz da geriye gidelim. Bu yaz Milli Takım ile harika bir sezon geçirdin. Geçtiğimiz sezonu Milli Takım özelinde nasıl değerlendirirsin? Bu yaz ilk kez Dünya Şampiyonası oynayacaksın, önümüzdeki yaza ilişkin milli takımla birlikte hedeflerin neler? 

Milli takımla çok iyi ve başarılı bir sezon geçirdik. Milli takım döneminde gelişiyoruz ve daha iyisi için çalışıyoruz. Bizim milli takımla ilgili en büyük hedefimiz her turnuvada şampiyonluk, tüm çalışmalarımız ve odağımız bu yönde.

Ebrar Karakurt Akademi ile bir hayalini daha gerçekleştirdin, Akademi nasıl gidiyor? Bu konuda çevrenden nasıl geri dönüşler alıyorsun? 

Ebrar Karakurt Akademi’yi Nike ve SosyalBen Vakfı işbirliği ile hayata geçirdik. Akademi, her çocuğun spora eşit bir şekilde erişim sağlamasını hedefliyor ve her çocuğun hayatında anlatabileceği deneyimleyebileceği güzel anıları birikmesini sağlıyor. Ebrar Karakurt Akademi; her alanda eşitlik vadeden bir platform, daha çok yeni bir oluşum. Onların gözlerindeki ışık sönmediği sürece beraber daha neler başarabileceğimizi görmek için sabırsızlanıyorum. Bu konuda herkes beni destekliyor ve takdir ediyor. Bu da ayrıca benim için bir gurur kaynağı.

Aynı zamanda birçok sosyal sorumluluk projesine destek oluyorsun, bu konuda ne söylemek istersin? 

Vaktim yettiği sürece gönüllü olarak sosyal sorumluluk projelerinin içinde yer almaya çalışıyorum. Çünkü ben de kişisel olarak imkânsızlıkların içinde büyümüş, bunun ne demek olduğunu gayet derinden yaşayan biriyim.

Boş vakitlerinde İtalya’nın turistik yerlerini gezdiğini görüyoruz. İtalya’ya gelmek isteyenlere nereleri önerirsin? “Mutlaka burda pizza yemelisiniz.” dediğin bir yer var mı?

Novara’nın merkezi oldukça küçük, istediğiniz birçok şeyi bulabiliyorsunuz ama istediğiniz her şey istanbul gibi elinizin altında değil. Genelde kahve içmeye gidiyorum, evde kalmaktan sıkıldığım zamanlarda yürüyüşe çıkıyorum. Novara’da birçok güzel restoran var, pizzayı İtalya’da her yerde yiyebilirsiniz. Fırsat buldukça İtalya’nın diğer şehirlerine gidiyorum. En son Pisa’ya gittim. İtalya gerçekten tarih, gidilmesi gereken o kadar çok yer var ki. Açıkçası Pisa Kulesi çok etkiledi beni, şehir katedralinin çan kulesi olarak inşa edilmiş ve 850 yıldır ayakta!

Türkiye’de oynadığın zaman ailene ve arkadaşlarına çok zaman ayırıyordun, şimdi araya bir mesafe ve özlem girdi. Bununla nasıl başa çıkıyorsun? 

İşte beni en çok zorlayan şey bu aslında, yani ben 12 yaşından beri ailesinden ayrı yaşayan ve şehir şehir, ülke ülke dolaşıp maç yapan bir oyuncuyum. Baktığınızda alışık olmam gerekiyor fakat bu çok farklı, Türkiye’deyken her şey çok yakın ama burada o fırsatı bulamıyorsunuz. Ailemi ve arkadaşlarımı zaman zaman çok özlüyorum ama bu da bizim işimizin bir parçası, bununla baş etmeyi öğrenmemiz gerekiyor. Bu arada fırsat buldukça izin alıp bir günlüğüne de olsa ülkeme geliyorum ve bu bana çok iyi hissettiriyor.

İtalya’da oynayan diğer Türk sporcularla (Merih Demiral – Hakan Çalhanoğlu) görüşüyor musun?

Henüz tanışma ve görüşme fırsatımız olmadı.

Kısa kısa:

Rakip olarak oynarken en çok zorlandığın oyuncu?
Egonu

Birlikte oynamak istediğin pasör?
Hemen hemen bütün iyi pasörlerle oynadım.

Voleybolcu olmasaydın hangi branşla ilgilenirdin?
Futbol

En sevdiğin İtalyan yemeği?
Risotto

Takım arkadaşlarına öğrettiğin ilk Türkçe kelime?
“Bir” ve “Haydi”

En son okuduğun kitap ve izlediğin film?
Süpermen Türk Olsaydı Pelerinini Annesi Bağlardı (Ahmet Şerif İzgören)
Bir Küçük Eylül Meselesi

En sevdiğin şarkı?
Madrigal-Bambaşka

Konseri olsa mutlaka giderim dediğin bir isim?
Madrigal, Sattas ve Evdeki Saat.

Tek kelimeyle Igor Gorgonzola Novara?
Gorgonzola Peyniri.

Tek kelimeyle Filenin Sultanları?
Gurur ve mücadele.

Haberi Paylaş

Comments are closed.