Burhan Felek’te spagetti günü

Kaderin garip cilvesi, Kadınlar Ligi’nde zirve mücadelesi veren dört takımı aynı gün Burhan Felek Voleybol Salonu’nda buluşturdu. Normal bir maç gününde yaşanan bu ilginç tablonun bir özelliği de dört takımı çalıştıran baş antrenörlerin tamamının İtalyan olması.

Kasırga gibi başladı
Türkiye’nin hücum gücü en yüksek takımına karşı mücadele vereceğini bilen Giovanni Guidetti, bu yüksek hücum gücünün rakibini zaman zaman hataya sevk ettiğini bilerek sahaya üç libero ile çıktı. Takım formasyonuna bakınca önceliğinin rakibi durdurmak olduğu izlenimini veriyordu VakıfBank’ın şampiyon antrenörünün. Ancak bu düşünce ilk iki set hayata geçirilemedi. Zira ideal rotasyonunu bulan dünya şampiyonu adaşı Caprara’nın ekibi, sezon boyunca bu denli hatasız bir maç oynamamıştı.

Neslihan Güler-Bethania De La Cruz-Maja Poljak üçlüsü ilk iki set VakıfBank’a çok acı çektirdi. Özellikle Naslihan Güler, sadece bu sezonun değil, kariyerinin en iyi maçlarından birini oynadı. Hücum, servis ve blokta yirmili yaşlarını anımsatan bir görüntü sergileyen Güler’in çok kritik anlarda yaptığı defans, gençliğinde görmediğimiz türdendi. Bu üçlüyü coşturan en önemli etken ise geçirdiği ağır hastalık sonrası iyi form tutturan pasör Asuman Karakoyun’un takımını mükemmel yönlendirmesi idi. Çoğunlukla De La Cruz ve Güler’i kullanan Karakoyun, rakibin Poljak’ı ve Güler’i kolladığı yerde tam bir takım oyuncusu olan Jordan Larson’ı hızlı hücumlara yönlendirdi ve bulmacanın parçaları yerine oturdu. Büşra Cansu ve Gülden Kuzubaşıoğlu’nun beklenen performanslarını oyunun geneline yayamamaları ise Ayazağa ekibi için fazla problem oluşturmadı.

Bu performans için söylenmesi gereken bir husus da oyuna sonradan giren Şeyma Ercan’ın gerek ilk set sonu, gerekse ikinci setin ortalarında rakibi bozan etkili servisler kullanmasıydı.

Beklenmeyeni beklemek
İlk iki setin tamamında işleyen bu düzen, üçüncü setten itibaren çöktü. Halbuki rakibin en önemli hücum silahları yokları oynuyordu. Sheilla Castro, Elitsa Vasileva ve Gözde Sonsırma neredeyse topa küsmüştü. Kıpırdanan tek isim olan Milena Rasic takımı ayakta tutmaya yetmiyor, Vakıfbank’lı oyuncular kaybeden diğer takımlarda olduğu gibi hemen her karara itiraz ediyordu. Üçüncü sette oyuna giren Güldeniz’in topu düşürmesine rağmen blokları yanıltan hücumları, Sırp yıldız Rasic’in performansını taçlandırdı. Bahar Toksoy’un da beklenen ritmi bulması, setisz bir galibiyet bekleyen Caprara’yı derin düşüncelere itti. Bu derin düşüncelerin ürünü olan De La Cruz’u dışarı almak, İtalyan çalıştırıcıya pahalıya patladı. Dominikli yıldızın yokluğunda ortayı domine eden Rasic’e o ana kadar ortalıkta olmayan Vasileva da katıldı ve VakıfBank durumu 2-2’ye getirdi.

Ancak beklenilmeyeni hesaba katmayan sadece Caprara değildi. Zira Guidetti, takımının tie break setinde bu denli basit hatalara imza atacağını hiç düşünmemişti. Hataya yer verilmemesi gereken kısa sette neler yapmadı ki ev sahibi takım oyuncuları…

– Çift vuruş hataları
– Fileye temaslar
– Hücum kurulamayan topları karşı sahaya atamamak

Bütün bu hataların birden fazla yapıldığı 15 sayılık bir seti hele de Eczacıbaşı VitrA’ya karşı kazanmak büyük çaplı bir mucizeyi gerektiriyor. Ancak bu mucize gerçekleşmedi ve turuncu-beyazlılar rakibini rövanşta da mağlup etti. Türk kadın voleybolunun son yıllarını domine eden VakıfBank’a karşı normal sezondaki iki maçı da kazanmak herkesin yapabileceği bir şey değil. Özellikle Eczacıbaşı VitrA’nın son yıllardaki hali göz önüne alınırsa, bu galibiyetlerin psikolojik olarak ne denli önemli olduğu daha iyi anlaşılır.

Moral hiçbir şeydir istemek herşey
Hafta içi oynanan Denizbank Şampiyonlar Ligi maçlarını baz alırsanız, iddialı bir rakibi çok zorlu bir deplasmanda süpüren VakıfBank’ın müthiş moralli, nispeten daha zayıf bir rakibe karşı kendi evinde çok ağır bir mağlubiyet alan Eczacıbaşı VitrA’nın ise çökmüş olduğunu düşünebilirsiniz. Ancak bugünkü maça bakarsanız, bu tarz maçlarda moral motivasyonun pek de bir anlam ifade etmediğini görürsünüz. Öyle bir an gelir ki, maçı gerçekten istediğinizi belirten eylemlerde bulunmanız gerekir. Üçüncü ve dördüncü setlerde bunu çok iyi gösteren son şampiyon, tie breakte adeta vazgeçti ve maçı kaybetti. Dikkatli izleyiciler, VakıfBank’ın geçtiğimiz sezon Denizbank Şampiyonlar Ligi final maçında da benzer bir durumla karşılaştığını ve psikolojik savaşı kaybettiğini hatırladılar.

Oyuncular gibi hakemler de yoruluyor
İlk iki set kusursuz giden maçta nazarlık denebilecek hatalar yaptı Aziz Yener-Ramazan Çevik ikilisi. Ancak bu basit hataların yanı sıra çoğu hakemin aldanacağı çok kritik pozisyonları da iyi süzdüklerini söylemek gerek.

– Üçüncü sette skor 15-11 iken VakıfBank hücumunda top yerden değil elden sekti. Ancak Yener bunu yere temas olarak gördü. Halbuki topun gidişi bile yere değmediğini gösteriyordu.

– Yine üçüncü sette 22-16 iken Eczacıbaşı VitrA’nın ilk hücumunda top VakıfBank defansından değil, yerden sekti. Ancak Yener oyunu devam ettirdi.

– Dördüncü sette Neslihan Güler’in hücumunda Güldeniz Önal, kendi yaptığı bloktan seken topa iki kez değdi. Bu pozisyon ya gözden kaçtı ya da ilk top olarak değerlendirildi. İlkine söyleyecek birşey yok ama ikincisini düşünenlere topun bir kez ele, bir kez de ayağa temas ettiğini belirtmek isterim.

Bunların ötesinde üçüncü sette 13-8 iken Asuman Karakoyun’un yaptığı blok nizami idi. VakıfBanklı oyuncular Karakoyun’un arka oyuncu olduğunu belirterek itiraz etmesine prim vermedi ve oyunu devam ettirdi Yener. Zira blok denilen pozisyonda Karakoyun, topla filenin altında temas etmişti. Ayrıca tie break setinde 0-1 iken Naz Akyol’un pasına çift vuruş çalınması doğruydu.

Voleybol dolu günler dileğiyle,
Kayhan Kösem kkayhan@hotmail.com


Haberi Paylaş

Comments are closed.