Eczacıbaşı-Zentiva’nın yıldız smaçörleri

Eczacıbaşı-Zentiva´nın bu yıl kadrosuna kattığı oyuncular arasında, 2001´den bu yana Amerika Milli Takımı´nın değişmez ve önemli kozlarından biri olan Tayyiba Haneef-Park ve Eczacıbaşı´nın 2005-2006 sezonu Türkiye Şampiyonluğu´nda büyük katkısı olan ve dörtlü finallerde “En İyi Smaçör” seçilen, ABD’li Nancy Metcalf ile yapılan söyleşi…

Nancy, 2005-2006 sezonunda takımında yer aldığınız ve şampiyonluğuna büyük katkıda bulunduğunuz Eczacıbaşı -Zentiva ile yeniden iki yıllık sözleşme imzaladınız. Size bu kararı aldıran neydi?

Nancy Metcalf: Avrupa’da birçok kulüp var. Ama Eczacıbaşı-Zentiva şu ana kadar her şeyi doğru yapan tek kulüp oldu. Ödemeler zamanında yapılıyor ve oyunculara çok iyi davranılıyor. Burada oynamayı seviyorum. Her şey doğru yapıldığında, hakkınız yenmediğinde oynamak çok daha zevkli hale geliyor. Başka konularda endişelenmiyor ve kendinizi sadece oyuna verebiliyorsunuz.

Bu yüzden yeniden Eczacıbaşı-Zentiva’yı seçtim.

Tayyiba, sizin Eczacıbaşı-Zentiva’yı seçme nedeniniz neydi?

Tayyiba Haneef-Park: Benim için de aynı şeyler geçerli. Daha önce oynadığım kulüplerde problemler yaşadım. Eczacıbaşı ile ilgili çok iyi şeyler duymuştum. Ayrıca şampiyonluk geleneği olan bir kulüp. Buraya gelip bu kulübün bir parçası olmak istedim. Şu ana kadar da tüm beklentilerimin karşılandığını düşünüyorum.

Oynadığınız diğer kulüplerle karşılaştırdığınızda Eczacıbaşı-Zentiva’yı performans olarak nasıl buluyorsunuz?

Nancy Metcalf: Türkiye ligi çok farklı. Karşılaştırmak biraz zor ama Eczacıbaşı-Zentiva’nın çok güçlü bir takım olduğunu söyleyebilirim. Ligde de ciddi bir rekabet olduğunu görüyorum.

Sizce Eczacıbaşı-Zentiva’nın Avrupa’da şansı nedir?

Tayyiba Haneef-Park: Takim´a çok sonra dahil olmama karşın benden önce ve kadroda yer aldığımdan bugüne kadar Türkiye ve Avrupa Ligi´nde önemli maçlar kazandık. Eczacıbaşı-Zentiva’nın başarılı olacağına inanıyorum. Zaten bu bizim ortak amacımız, bunun için burada beraberiz. Türkiye liginde şampiyon olmayı hedefliyoruz. Bu hedef için çok çalışıyoruz.

Voleybola nasıl başladınız?

Nancy Metcalf: Ortaokuldayken voleybola başladım. İlk koçum matematik öğretmenimdi. Voleybol hakkında hiçbir şey bilmiyordu ama bir voleybol kitabı vardı. Onu sahada yere koyup, sen şuraya geç, sen buraya geç diye bize taktik verirdi. Her şey o kitapla başladı. Sonra giderek gelişme kaydettim ve kolej takımında (Nebraska Üniversitesi)  oynamaya başladım. Reklamcılık bölümünden mezun olduktan sonra da profesyonel voleybol kariyerime adım attım. Bildiğiniz gibi 2000 yılında da milli oldum.

Tayyiba Haneef-Park: Ben de ortaokul ikinci sınıfta voleybola başladım. Aslında takıma, sakatlanan bir oyuncunun yerine girmiştim. Ama sonra çok keyif aldım ve devam ettim. Tuhaf bir tesadüf ama benim de matematik öğretmenim ilk koçum oldu. Matematik ile voleybolun ilişkisini incelemek gerek belki de… Ben de kolej takımında oynadım. İletişim mezunuyum. 2001’de milli takım oyuncusu oldum.

Voleybol fiziksel ve duygusal anlamda bir insana neler kazandırıyor sizce?

Nancy Metcalf: Öncelikle bir takım sporu olduğu için iletişim kurmayı öğretiyor. Bir grup insanla bir amaç uğruna birlikte mücadele etmeyi öğreniyorsunuz. Size esneklik ve çeviklik kazandırıyor.

Tayyiba Haneef-Park: Voleybol aynı zamanda genç kızlara, kendine güven duygusu aşılayan bir spor. Sahada birbirinden farklı vücut tiplerine ve karakterlere sahip birçok kız oluyor. Benim gibi çok uzun, veya kısa, iri veya zayıf… Voleybol herkesin yapabileceği bir spor. Bu kadar farklı insan bir araya gelip bir amaç uğruna çalışıyor. Çok fazla iletişim ve yardımlaşma gerektiren bir spor. Dolayısıyla bu yönleriniz güçleniyor.

Yaşamınızda nasıl bir disiplin uyguluyorsunuz?

Nancy Metcalf: Kendi kendimize uyguladığımız bir öz disiplin var. Kulüp sürekli ne yiyip ne içtiğimizi veya uykumuzu alıp almadığımızı kontrol edemez. Biz kendi vücudumuzu daha iyi tanıdığımız için neye ihtiyacımız olduğunu, ne kadar uyuyarak ne kadar dinlenebileceğimizi, gücümüzün sınırını biliyoruz ve kendimizi buna göre kontrol ediyoruz.

Önemli bir maç öncesinde nasıl konsantre oluyorsunuz?

Tayyiba Haneef-Park: Herkesin farklı yöntemleri vardır. Ben müzik dinlemeyi seviyorum. Daha çok R&B ve reggae dinlerim. Beni maç öncesinde motive edecek, enerji verecek parçaları tercih ederim.

Nancy Metcalf: Ben kitap okumayı, sesiz bir ortamda dinlenmeyi tercih ederim.

Takımdaki diğer Türk oyuncularla iletişiminiz nasıl?

Tayyiba Haneef-Park: Çok iyi anlaşıyoruz. Hepsinin İngilizce bilmesi çok iyi. İletişim problemimiz olmuyor. Koçumuz Giuseppe Cuccarini ile de çok iyi anlaşıyoruz. Bizi kalpten destekliyor. Biri sakatlandığında, elinden gelen yardımı yapıyor.

Her ikiniz de evlisiniz, eşinizle mi geldiniz? Ülkenize gidip gelme fırsatınız oluyor mu? Gelecek için planlarınız neler?

Tayyiba Haneef-Park: Eşim bir süreliğine İncirlik Üssü’nde görevlendirildi. Bu benim için de büyük şans oldu. Ben Adana’ya gittim, o da İstanbul’a geldi. Ancak eşim artık Türkiye´de değil. Ben planlarımı bir yıllık yapıyorum. Mayıs’a kadar Eczacıbaşı-Zentiva’da oynayacağım. Yazın gidip ABD milli takımıyla Olimpiyatlara hazırlanıp, katılacağım. Sonrasında belki biraz kocamla oturur dinlenirim. Voleybolu bıraktıktan sonra da muhtemelen sporla ilgili bir iş yaparım ama önce birkaç sene evimde oturup normal bir hayatın keyfini çıkartmak isterim. Beş-altı yıl sonrası için bir çocuk planım olabilir.

Nancy Metcalf: Ben iki sene buradayım. Sonrasını bilmiyorum. Olimpiyat takımında olup olmayacağım şimdilik kesinleşmedi. ABD’ye gidip gelemiyorum, hep buradayım çünkü her hafta maçlar oluyor. Ancak eşim gidip geliyor. ABD’de Scooter’s Coffeehouse adında bir coffee shop zincirimiz var. Kocam işletiyor ve zamanla büyütmeyi planlıyoruz. Voleybolu bıraktıktan sonra bu işi sürdürmek istiyorum. Ben de çocuk ileride olabilir diye düşünüyorum.

İkiniz de ABD milli takımında oynuyorsunuz. Uzun zamandır mı tanışıyorsunuz?

Nancy Metcalf: Evet milli takımdan tanışıyoruz ve şimdi de Eczacıbaşı-Zentiva’da birlikte oynamaktan çok memnunuz.

İstanbul’da yaşamak nasıl?

Nancy Metcalf: İstanbul, büyük bir Amerikan şehrinden farklı değil. Alışveriş merkezleri, coffee shop’lar, her şey var. Burada aradığımız konforu buluyoruz. Eşim beni ziyarete geldiğinde, biz antremanda olsak bile yapacak, kendini oyalayacak bir şeyler bulabiliyor. Bu da çok önemli. 

Tayyiba Haneef-Park: Evet Nancy’nin dediği gibi ABD’den çok farklı değil. Trafik ve çok insan olması diğer büyük şehirlerle ortak özellikleri. Bunlar kötü tarafları ama alışığız. Burada rahat ediyoruz.

 


Haberi Paylaş

Comments are closed.