Eczacıbaşı’nda beklenmedik sıkıntılar

Maçın oynanacağı gün, İstanbul’da müthiş bir lodos fırtınası ve anormal bir yağmur vardı. Buna ilave olarak hafta içi olmasına rağmen maçın şampiyonluk adayı iki takım arasında oynanacak olması, Ayazağa’ya gelen seyirci sayısını da azami derecede arttırıyor. Peki Eczacıbaşı Spor Kulübü böylesi bir durumla baş etmeye hazır mıydı? Maalesef bu soruya evet cevabı veremeyeceğiz.

Bütün olumsuz hava koşullarına rağmen maçta 1 saat önce salona ulaşmayı başardık. Ancak kapıda bekleyen iki güvenlik görevlisi, aracımızı tesis otoparkına almamak için ne gerekiyorsa yaptı. Bize yer yokluğunu bahane eden görevliler, yanımızdan geçerek tesise park eden araçlar için bahane üretmekte zorlanınca bizim aracımızı da “lütfen” içeri aldı. İçeride onlarca araçlık yer olduğunu söylemeye gerek dahi yok.

Eczacıbaşı Dynavit, yıllardır maçlarını jeneratör ortamında oynuyor. Olası bir elektrik kesintisinde maçın etkilenmemesi için yapılan bu uygulama, bugünkü maçta ters tepince, salon dakikalarca karanlığa gömüldü. Bu durum maçın başlamasını fazla geciktirmedi ama, olası bir acil durumda (yangın, deprem, vb.) salonu dolduran görevli ve voleybol severlerin salondan emniyetli bir şekilde nasıl tahliye edileceği sorusu akıllarda kaldı.

Önceden iki sıra olarak düzenlemiş olan basın tribünü, yeni düzenleme ile tek sıra haline getirildi. Covid-19 nedeniyle bir sıra boş bırakılınca basın tribününde yalnızca 5 (Yazıyla beş) kişinin çalışabileceği bir alan kaldı voleybol emekçilerine. Daha fazla katılım olması durumunda bir çözüm var mı diye sorsak cevap ne olur acaba? Ayrıca oturma koltuğu ile masa arasındaki büyük boşluk, çalışmayı çok zor bir hale getiriyor. Bunu çözmek bu kadar zor olmamalı diye düşünüyor insan.

Oynayan değil, servis atan kazanır

Fenerbahçe Opet cephesinde bu maç özelinde sorgulanacak olan, Mina Popovic’in neden oynamadığı olacaktır doğal olarak. Meliha İsmailoğlu’nun köşede zayıf kaldığını düşünmüş olacak ki, Zoran Terzic üçüncü yabancı tercihini Ana Carolina De Souza’dan yana kullandı. Brezilyalı genç smaçör zaman zaman çok etkili servisler kullanmasına rağmen hücum ve manşette tecrübesizliğinden kaynaklı hataları sıkça yaşadı. Benzer şeyleri Arina Fedorovtseva için de söyleyebiliriz. Rus smaçörün vasat altı oyunundan ziyade final setinde skor 11:12 iken file önünde yükselen bloksuz topa vurmayarak pas atmaya çalışması ve sonrasında Fenerbahçe Opet’in bariz bir sayıyı rakibine hediye etmesi akıllarda kaldı. Aslen sarı lacivertlilerin Dinamo Kazan maçından ders almadığı tek konu, yüksek kapasiteli oyuncularla sonuca gidebileceğini düşünmesiydi. Sarı lacivertlilerin Eda Erdem ve Anna Lazareva başta olmak üzere ilk sette rakibini servislerle bozguna uğratması, %73 gibi müthiş bir hücum istatistiğinin ortaya çıkmasını sağladı. Düşünün, bu %73 içerisinde De Souza’nın eline top dahi değmedi!

Ancak ikinci ve üçüncü sette bu şovun etkili servis atmaksızın süreceğini düşünen sarı lacivertliler, iki set üst üste adeta bozguna uğradı ki, bu durum bize Dinamo Kazan maçının ilk 2 setini anımsattı. Neticede Eczacıbaşı Dynavit, fileye yakın geçen etkili servislerle rakibinin bütün hücum silahlarını susturmayı başardı ve galibiyetin temellerini atmış oldu.

Buna karşın Ferhat Akbaş’ın oturtmak istediği oyun formasyonunda Maja Ognjenovic’in file önüne gelen topları filenin hemen hemen bir karış üzerinde Saliha Şahin ve Hande Baladın ile buluşturma düşüncesi, iyi manşet gelmediğinde ne olacak? sorusunu akıllara getirdi.

Eczacıbaşı Dynavit’in en büyük silahı Tijana Boskovic’in elini gereğinden fazla araması, her maç bu tarz bir sonuca götürmez turuncu beyazlıları. Blokta her rakibiyle başa baş oynayabilecek olan Ayazağa ekibinin bugünkü maçta olduğu gibi denk rakiplere karşı bu denli fazla servis kaçırması iyi sinyaller vermiyor. Halihazırda Türkiye’nin en iyi liberosu olan Simge Aköz’ün bugün de çok büyük bir oyun oynaması, 31 sayı üreten Boskovic ile birlikte galibiyetin en kilit noktalarındandı. 4.sette harikalar yaratan Beyza Arıcı’nın bu oyununu maçın geneline yayması ve Laura Heyrman’ın daha yüksek bir verimle oynaması, Akbaş’ın kafasındaki oyun formasının sahaya yansıması adına olmazsa olmazlardan. Elbette bunu gerçekleştirebilmek adına maçın genelinde manşette dökülen Şahin ve Baladın’ın karşıdan gelen servisi daha sağlam ayaklarla beklemesi şart.

Aköz neredeyse takımına maçı getirirken FB Opet liberosu Gizem Örge’nin maçın son iki rallisinde manşet hatası yapması ise kaderin kötü bir cilvesi olarak akıllarda kaldı.

Pasları net bir şekilde belirlenmeli

Yukarda bahsettiğimiz Ognjenovic kaynaklı yatık pasların Fenerbahçe Opet için bir karşılığı olduğunu söyleyemeyiz. Gerek Fedorovtseva, gerekse De Souza’ya gelen pasların bir standardı yok. Bazen antene uzuyor paslar, bazen de olması gerekenden yüksek ya da alçak kalıyor. 11. hafta sonunda bu pasların netleşmemesi, oyuncuların gençliği de göz önüne alınırsa sarı lacivertlilerin hücum gücünü düşürüyor.

Manşete bu kadar yaklaşmak iyi değil

Bilindiği üzere klasik 5-1 sisteminde orta oyuncular ve pasör çaprazları, istisnalar haricinde manşete girmez. Aslen orta oyuncular sadece manşete değil, mümkün olduğunca ilk toplara hiç girmemelidir. Bugünkü maçta bunu zaman zaman unutan Fenerbahçe Opet kaptanı Eda Erdem, fileden sekerek üzerine gelen topları almaya başlayınca, 3.sette hiç olmaması gereken bir yerde sanki manşete girecekmiş gibi durdu. Durumu son anda fark ederek çekilen Erdem, libero Gizem Örge’in görüşünü de olumsuz etkiledi ve sarı lacivertliler rakibe basit bir sayı kaptırmış oldu.

Yedeklerin oyuna katkısı

4.sette skor 11:16 iken Fenerbahçe Opet neredeyse bir pozisyon hatası yapıyordu. Naz Akyol’un 3 Eda Erdem’in 2 numarada olması gerekirken bu oyuncular bir pozisyon geride takılı kaldılar. Tam servis düdüğü çalmıştı ki, sarı lacivertli yedek oyuncular hep birlikte bağırarak sahadaki arkadaşlarını uyardı. Ne olduğunu geç fark etse de Akyol ve Erdem son anda doğru pozisyona dönerek olası bir basit sayıyı rakibe hediye etmekten kurtuldular.

Voleybol dolu günler dileğiyle,

Kayhan Kösem
kkayhan@hotmail.com

Haberi Paylaş

Comments are closed.