Fark yaratabileceğim bir takım bulmaya çalıştım

Sinan Cem Tanık.  Biz onun yurtdışında voleybol yaşantısına devam etmesini beklerken bir anda sarı kırmızılı renklere kendini bağladı. Galatasaray’a transferinden Polonya’da geçirdiği 2 yıllık Avrupa deneyimine ve bundan sonraki hedeflerine kadar her şeyi içtenlikle konuştuk.

Önce Galatasaray transferinden başlayalım. Yurtdışında oynamak istediğini hep söylüyordun. Nasıl oldu da Galatasaray seni ikna edebildi?
Öncelikle Türkiye Ligi’nin seviyesindeki yükseliş beni buraya doğru yönlendirip seçeneklerim arasına Türk takımlarını da almamı sağladı. Daha sonra kafa yapıma uygun, başarıya yönelik kurulmuş, katkı yapıp fark yaratabileceğim bir
takım bulmaya çalıştım. Galatasaray’ı tüm düşünceler doğrultusunda en uygun yer olarak gördüm.

Neler bekliyorsun bu sene Galatasaray’dan. Yapılan transferler şampiyonluk için yeterli olacak mı?
Bu sene izleyenlerin keyif alacağı bir voleybol oynayacağımıza inanıyorum. Takımımızın teknik seviye ve potansiyeli yüksek durumda. Çok sert ve yorucu bir maraton olacak ancak takımımız dengeli ve dirençli bir voleybol oynayarak bu yarışı önlerde bitirme kapasitesine sahip. Tabii ki çok çalışmaya ihtiyacımız olduğu da bir gerçek.

Geçen sezona baktığında Türkiye Ligi’ni nasıl buldun?
Kalite bayağı artmış durumda. Çok iyi yabancılar geldi. Türk oyuncuların gelişmiş ve takım taşır hale geldiklerini gördüm. İçerisinde olduğumda bunu fark edemiyordum ama 2 sene dışarıdan bakma fırsatı buldum ve bu değişimi gördüm. Ligin bu yönde geliştiğini görmek çok güzel ama oyuncu tabanına bakıldığında ligdeki takım sayısını fazla buluyorum. Bunun yanında sponsor çok az. Türkiye’nin çözmesi gereken sorunların en büyüğü bence bu.  Polonya’da kulüp yapısı Akademi yapısı. Kulüp yöneticisi seçiyorlar ve her kulüp yöneticisi kulübüne para verecek sponsor buluyor. Burada ise Kurumlarda yöneticiler voleyboldan anlamadan geliyorlar işin başına o zaman da voleybol adına da hiç bir şey olmuyor.

Ya şimdi. Ligde önemli transferler yapıldı sence bu sezon lig nasıl geçecek?
Dediğim gibi lig çok sertleşti. Ama aynı zamanda bir çok büyük takım da yenilendi. Bu bir çok dengesiz ve beklenmeyen durum yaratabilir. Mücadelesi yüksek, sonuçları belirsiz ve heyecanlı bir lig olacak.

Yapılan transferleri beğendin mi. Sence en önemli transfer kim?
Yeni transferlerden Arkas’a gelen Piotr Gruszka, Fenerbahçe’ye gelen Brook Billings ve liberomuz Richard Lambourne takımları için çok önemli isimler olacak.

Yaz başı bir ameliyat geçirdin. Milli Takımdan uzak kaldın. Ameliyatın ciddiyetinin kimse farkında değil biraz sakatlığından ve şu andaki durumundan bahseder misin?
Mayıs başında olduğum ameliyatta doktorum TAHSİN BEYZADEOĞLU bir kaç ciddi durumu tamir ettiğini söyledi. Çok teknik kısmına girmeye gerek yok ama genetik sebeplerle oluşan bir kemik kaynama eksikliğinin benim voleybolu meslek olarak yapmamla birleşmesinden doğan biraz tesadüf biraz güçlendirmeyi ihmal kaynaklı bir kaç şikayetimi giderdik. Yaz boyunca SPORTOMED’de her gün günde 4-5 saat süren terapi ve güçlendirme seanslarım sonunda doktorların genelde öngördüğü 3-4 ay yerine 2,5 ay gibi bir zamanda top oynamaya başladım. Halen üzerinde güçlendirme çalışmaları yapıyorum ve bu 1 seneye yakın da sürecek. Ancak bir aksilik olmazsa lig başlamadan önce yüzde 100 ile voleybol oynuyor halde olacağıma inanıyorum.

Milli takıma değinmek istiyorum. Çok kısa bir sürede çok farklı gelişmeler yaşandı. Önce sizin jenerasyon çok önemli maçlara çıktınız. Olimpiyat elemeleri ve Avrupa Şampiyonası.  O maçlarla ilgili neler diyeceksin?
Milli takım olarak çok önemi iki şans yakalamıştık ama o iki şansı da değerlendiremedik. Sahaya istediğimiz yansıtamadık. Yeneriz diye çıktığımız maçları kaybettik. Ama en azından şunu başardık bir çıta vardı ve o çıtayı yükselttik. Artık büyük organizasyonlara katılıyoruz. Önümüzdeki yıllarda da bu seviyeyi koruyup tecrübemizi artırarak daha da ilerilere gitmek amacımızdır.

Milli takımdan bahsetmişken yeni yapılanmaya gidildi. Genç ve geniş bir ekip kuruldu. Avrupa Ligi’nde oynanan oyunu nasıl değerlendiriyorsun?
Açıkçası benim için oyun ve sonucun hiç de önemli olmaması gereken bir turnuvaydı. Bu seneki amaç daha önce bu şansı yakalayamamış oyuncularımıza milli maç tecrübesi vermek, heyecanın kalkmasını o ortamı hissetmelerini sağlamaktı. Ayrıca bu gruptan önümüzdeki Avrupa Şampiyonası’nda eski kemik kadroya eklenip fayda sağlayabilecek oyuncuları bulup çıkartmak için deneme ortamı yaratmak olmalıydı. Sanırım Antrenorümüz Fausto Polidori de öyle düşündü ki böyle bir kadro kurdu. Yanlarına daha tecrübeli bir kaç oyuncu ile düzen sağlarken, diğerlerini izlemeyi ve çeşitli rötuşlar ve testler yapmayı planladı. Bu yüzden sonuçlar konusunda yorum yapmak yersiz.

Sen bu kampların ikinci döneminde takımla beraber olabilme fırsatı buldun yeni antrenör Polidori ile tanıştın. Milli takımımızın durumunu nasıl buldun?
Dediğim gibi milli takımın planları önümüzdeki yıllardaki önemli turnuvalar için yapılmıştı ve benim katıldığım kamp da Fausto için Selcuk, Fatih ve ben gibi çalışma olanağı bulamadığı oyuncularla tanışma ve diğer daha genç oyunculara voleybol dersleri verme amacında olan bir kamptı. Verimli geçtiğine ve fırsat bulunabildikçe tekrarlanması gerektiğine inanıyorum.

Biraz da Polonya’dan bahsetmek istiyorum. Orada 2 sene geçirdin. Geçen sene nasıl bir sezon oldu senin için?
Bir önceki seneye göre farklı geçti. Milli takıma git gel maçlar sıkıştı. Polonya’da lig önceki seneden farklıydı. Avrupa Şampiyonası sonrasında takıma geç katıldım. Yeni bir takımdık. Pasör çaprazı benim çaprazım değişti. Ritmi yakalayamadık.  Çok rahat alacağımız maçları kaybettik zorlandık. Orada oynadığım iki senede de ligi 3 sırada tamamladık. Bir önceki sene aldığımız 3.lük yüzünden içimiz rahattı ama geçen sezonki ortamda 3.lük başarısızlık gibi görüldü.

Ortam nasıldı?
Takım ortamı çok eğlenceliydi. Alman ve Amerikalıyla çok iyi anlaştık. Kulüp geçen seneye oranla daha profesyoneldi. Yapılması gereken her şeyi yerine getirdi. Oyunculara araba ev verildi.

Senin açından nasıl bir sezondu?
Sakatlık yüzünden benim için çok iyi bir sezon geçmedi. Geçen sene takımı taşıyordum bu sene görev yaptım. Servis atım manşet üzerine düştüm ve manşetim çok ilerledi. En iyi ikinci manşetçiydim. Amerikalı liberonun ardından ikinciydim az bir şey değil bu. Bu arada Polonya’da antrenörüm ile sorun yaşadık. Ben son 5 maçta hiç oynamadım sadece servis atmaya giriyordum.

Sana biliyorum ki her transfer döneminde bir çok ülkeden ve tabiî ki yurt içinden teklifler geliyor. Polonya’yı seçmenin nedeni neydi?
Polonya’nın dünya ikincisi olması onların oyuncu ve lig kalitesini gösteren iyi bir kıstastı. Diğer ülkelerde çok yırtıcı bir mücadele ve star oyuncuların isim savaşları var. Polonya bunlardan uzak kalıp iyi voleybol oynanan bir yer olduğu için ilk yılımda orayı seçtim. Bir yıllık tecrübeden sonra geleneğini, voleybol anlayışını sevdim ve takımımdan ve pasörümden reddedemeyeceğim bir teklif gelince ikinci sene de orada olmaya karar verdim. Orada 10 takım var ve 8 tanesi kafaya oynuyor. Bu da ligi çekişmeli ve zevkli yapıyor. Ayrıca sponsor ve para cokluğu star oyuncuları da oraya çekiyor.

Seyircinin ilgisi nasıldı Polonya’da
3 bin kişilik salonumuz var. Haftada 2 bazen 3 maç yapmamıza rağmen biletler 11-12 euroya satılıyor. Her maç ciddi oluyor. Toplar imzalı formalar satılıyor. Bunlar da ilgiyi arttırıyor. Genelde salonlar doluyor. 45 bine yakın bilet 48 saatte tükeniyor. Her maç televizyondan yayınlanıyor ve televizyondan verilen maçlara da çok ilgi var.

Bunun nedeni nedir?
Polonya’da ne basketbol ne de futbol ön planda değil. Çok kaliteli oyuncuları var. Milli olan voleybolcular ön planda.

Yurtdışında forma giymiş bir yabancı oyuncu olarak yabancı oyuncular konusunda neler söyleyeceksin. Sayının azalması veya artması Türk voleyboluna neler kazandırır?
Yabancı oyuncuların oynadıkları liglerin voleybol kalitesine olan katkısı tartışılmaz derecede çoktur. Yabancı sayısı ise ülke voleybolu, yerli oyuncu kalitesi ve potansiyeli çok iyi değerlendirilerek belirlenmelidir. Rusya gibi yüksek seviyede çok sayıda oyuncusu olan bir ülke için yabancı sayısının azalması gözle görülemeyecek kadar küçük bir fark yaratırken, İtalya, Yunanistan, Fransa, Türkiye gibi ülkelerde kalitenin bir anda çok aşağılara inmesine yol açabilir. Artmasının ise lig seviyesine katkısı tartışılmaz ancak orta ve uzun vadeli milli takım potansiyeline çok çok büyük zararları olacaktır.

Türkiye’de beğendiğin yetenekli bulduğun oyuncular var mı?
Galatasaraylı oyunculara baktığımızda genç oyunculardan ortada oynayanlar İbrahim ve Ahmet pasör çaprazı oynayan Kemal ilerde çalışmalarına devam eder tecrübe kazanırlarsa onların potansiyelleri olduğunu düşünüyorum.

 

 


Haberi Paylaş

Comments are closed.