Filenin üniversiteli beş Sultanı

Onlara, Filenin Sultanları diyorlar… Biz onlar arasından, üniversiteye gidenleri bulup çıkardık. Beşi de çok azimli: “Ne kadar zor olursa olsun, mezun olacağız” diyorlar.

A Milli Voleybol Bayan Takımı’nın kızları, başarıdan başarıya imza atıyor. Daha geçen haftalarda Avrupa 3’üncüsü oldular. Ancak bir yandan da başarmaları gereken bireysel hedefleri var. Takımın 5 üyesi, hem milli sporcu hem de üniversiteli. Yaşamlarını voleybola adayan genç sporcular, ne okula ne de özel yaşama zaman bulabiliyor…

Takımın sempatik kaptanı, Esra Gümüş (29), eğitim hayatına 5 yıl kaybederek girmiş. Şimdi Marmara Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Meslek Yüksek Okulu spor öğretmenliği bölümünde 7 yıldır öğrenci. “Benim ilk kazandığım bölüm İstanbul Üniversitesi Sosyoloji’ydi. Ancak okul devamsızlığı nedeniyle 2. sınıfta bıraktım. Sonra Gazi Üniversitesi’nin spor yetenek sınavlarına katıldım, kazandım ancak İstanbul’da olduğum için kulüp tarafından da Ankara’ya transferim olmadı ve gidemedim. 5 yıl kayıptan sonra YÖK tarafından Marmara Üniversitesi’ne yerleştirildim” diyor.
 
Kulüpten kaçıp okula…
 
Büşra Cansu ve Asuman Karakoyun, Bahçeşehir Üniversitesi’nde 2. sınıftalar. Onların durumu Esra’dan biraz farklı; alanları dışında farklı bölümlerde okuyorlar. Büşra Grafik Tasarım, Asuman ise Ekonomi okuyor. “Biz takımın küçükleri olarak okulun önemini sanırım daha erken anladık, ancak okula gelmek için çok çaba sarf ediyoruz. Kulüpten izin alamadığımız dönemlerde okula kaçarak geliyoruz” diyorlar.

Polen Uslupehlivan, Haliç Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Antrenörlük 4.sınıfta. Bahar Toksoy ise Marmara Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Meslek Yüksek Okulu Spor Yöneticiliği 4. sınıfta okuyor. Bahar ve Polen. “Biz alanımızla ilgili bir bölümde okuduğumuz için hocalarımız bizi anlıyor ama okula gelmek ayrı bir duygu” diyor.

Soldan sağa: Büşra Cansu, Polen Uslupehlivan, Esra Gümüş, Asuman Karakoyun, Bahar Toksoy
 

Çimlere uzananlara özeniyoruz…
 
Yoğun spor hayatları nedeniyle okula gelmeye fırsat bulamayan genç sultanların ortak dertleri, kampüs hayatından uzak olmaları. Bahçeşehir Üniversiteli Asuman, ”Arada okula geldiğimizde çimlere uzanan arkadaşlara çok özeniyor, derin bir offfff çekiyoruz. Büyük bir hayal bizim için, kantinde arkadaşlarla sohbet etmek ve çimlerde kitap okumak” diyor.
 
Bırakın okula ve derse girmemeyi zaman zaman hocalarından ters tepki alanları bile var. Mesela Bahşehir’de Grafik Tasarım okuyan Büşra, “Uygulamalı ders hocalarımızdan biri, derste bir şey yapamadığım için, ‘Nasılsa bir faydan yok istersen çık’ diyerek kibar bir dille beni dersten çıkardı. Çok şaşırmış ve utanmıştım” diyor.
 
Esra, Polen ve Bahar ise biraz daha şanslı. ”Biz alanımızla ilgili bölüm okuduğumuz için hocalarımız ve arkadaşlarımız oldukça anlayışlı” diyorlar.

Kaptan Esra, 7 yıldır okulu bitirmeye çalışıyor. Belki de yaşadıkları zorlukları anlatan bir örnek. Esra, “İlk 4 yıl çok zorluk çektim, milli sporcularla ilgili çıkan yasalar sayesinde mezun olmamız daha da kolaylaşıyor” diyor ve ekliyor: “Belki de kariyerimin son yıllarına yaklaştığım için okula daha çok önem vermeye başladım. Çünkü en fazla 35 yaşına kadar verim sağlıyorsunuz sonrasında kolunuzda bir bilezik olmalı.”
 
Asuman ise “Ekonomi okuyan biri olarak dünyadaki gelişmeleri de takip etmem ve bu alanda kendimi yetiştirmem gerekiyor” diyor.
 
Bahar da kararlı: “Ne kadar zor olursa olsun ve uzun sürerse sürsün okulumu bitireceğim.”

A Milli Voleybol Bayan Takımı, Avrupa 3.’sü oldu. Büşra ve Asuman, kampüste zaman geçiremediğimiz ve okulda çok arkadaşları olmadığı için üzgün olduklarını anlattı.

 
Koltuk değneğiyle finallere gittim
 
Okulda fazla zaman geçiremeseler de birkaç okul anılarını paylaşıyorlar Asuman, anlatıyor: “1. sınıfta ilk derse girdiğim gündü, hoca geldi hemen bir şeyler anlatmaya başladı. Derslerle ilgili bilgi vermesini bekliyorum. Bu arada sınıftakiler bana biraz büyük geldi, yaşıtlarımdan daha olgun duruyorlardı. Sakallı adamlar, giyinmiş süslenmiş kadınlar gibi geldi. Sonra anladım ki 4. sınıfların dersine girmişim…”

Söz Büşra’da: “İlk defa derse girmişim, ancak 2. dönem uygulamaya geçildiğinde girmişim, teorik dersleri arkadaşlar ilk dönem almışlar. Derste boş boş bilgisayara baktığımı gören hocam, ‘İstersen sen çık zaten bir faydan olmayacak’ deyip dersten çıkarmıştı.”
 
Esra ise “Atletizm dersimi hayat boyu unutmayacağım” diyor: “Atletizm en zor derslerimizden biridir. Bir atlet hangi hareketleri yapıyorsa biz de onu yapıyorduk. Uzun atlama, sırık atlama, yüksek koşma, engelli koşma… Sınavda hocama voleybolcu olduğumu sakatlanma riskim olacağından bu hareketleri yapamayacağımı söylesem de dinletemedim. ‘Basit hareketleri seç, ayrım yapamam’ diyerek bütün hareketleri yaptırdı ve sakatlandım. Finallere koltuk değnekleriyle katılmıştım.”

Polen, ”Okulda arkadaşlarımla langırt oynar, okulun terasında langırt turnuvası düzenleyip bazen dersleri ektiğimiz oluyordu” diye konuşuyor. Bahar ise “Okula gidemediğim için anı biriktiremedim” diyor.

Bilgi alış verişi yapıyorum
 
Bu kadar okula gelememek ve derse girememek, akla ilk kopyayı getiriyor. Polen, duruma farklı bir bakış açısı getirerek, “Ona kopya değil de arkadaşlarla bilgi alış verişi yapmak diyelim” diyor. Bahar ve Asuman “Lisedeyken çekmiştim” derken, Büşra ve Esra ise kopya çekmediklerini söylüyor.

Sevgiliye zaman yok

Okula zaman ayıramamanın yanı sıra özel hayatlarına da vakit ayıramadıklarını söylüyorlar. Mesela Asuman, Büşra ve Bahar, vakit bulamadıkları için sevgililerinin olmadığını söylüyor. Esra, “Erkek arkadaşım, eski voleybolcu olduğu için beni anlıyor. Fırsat buldukça buluşuyoruz” diyor. Polen’in de erkek arkadaşı var.

Okulu bırakmayın, bitirmeye çalışın

Profesyonel sporcu olup aynı zamanda okuyan arkadaşlarına önerilerde bulunuyorlar. Kaptan Esra, “Milli takım oyuncusu olarak oynuyorlarsa tabii ki okul ikinci planda oluyor mecburen. Ama özellikle devlet okullarında okurlarsa bitiremeyecekleri bölüm yok bence. Okulu bitirmek için çaba sarf etsinler ama okulu bırakmasınlar” diyor.
Büşra ve Asuman, “Birinden birini seçmek çok zor, hele ki okulu da önemsiyorlarsa… Ama ikisini bir arada yürütmeye çalışsınlar” derken, Polen ve Bahar ise “Spor kariyerinden sonra okul diplomasına çok ihtiyaç duyacaklar bu nedenle okulu bitirmeye çalışsınlar. Zor ama imkansız değil” diyor. 

Yeşil ojelerimi sürmeden çıkmam

Sporcu olmanın yanında bir de kadın sporcu olunca, maç öncesi bazı takıntılar haliyle oluyor… Maç öncesi bazı takıntılarını şöyle anlatıyorlar: Büşra, “Önemli maçlarda saçlarımı mutlaka örerim. Böyle daha güzel göründüğümü düşünüyorum ve saçlarımı Asuman örer.”

Saç örme modasına Esra da katılıyor: “Ben de saçlarımı örmeyi severim ve mutlaka sağ ayakla korta çıkarım.”
Bahar, “Maç tokalarım var benim. Onlarsız maça çıkmam” derken Asuman, “Ben kar tanesi kolyemin uğuruna inanıyorum. Bir ara kopmuştu her şey aksi gitti yenisini aldığımda her şey düzeldi” diyor. Ve Polen:” Yeşil rengi çok severim yani ojemi yeşil sürerim ya da yeşil tokalarımı takarım” diyor.

Gülhan ÇALIŞKAN / Hürriyet KAMPÜS
gcaliskan@hurriyet.com.tr

 


Haberi Paylaş

Comments are closed.