“Hiçbir sporcumuzdan vazgeçmiş değiliz”

Ocak 2008 tarihinde İzmir’de oynadığımız Olimpiyat Elemeleri müsabakalarından sonra, Federasyon Başkanımız ve yönetimi ile yaptığımız görüşmeler sonucunda yeni bir A Milli Erkek takımı oluşumu projemizi liglerin bitimi olan Mayıs 2008 tarihinde uygulamaya karar verdik.

Bu bir gençleştirme veya yenileme projesi değildi. Konu; tamamen A Milli takım aday kadromuzu oluşturacak sporcu sayımızı genişletmek ve çoğaltmaktı.

Bu projenin ana fikri budur.

2009 yılı Milli takımlar programı göz önüne alınırsa; Üniversite Oyunları, Akdeniz Oyunları, Avrupa Ligi, belki Dünya Ligi, Özel Turnuvalar ve Avrupa Şampiyonası Finalleri katılmamız gereken Uluslararası organizasyonlardı. Kısıtlı bir kadro ile bu müsabakaları oynamamız sporcularımız ve hedeflerimiz açısından son derece yanlış olacaktı.

Daha önce Milli takımımıza hizmet etmiş hiçbir sporcumuzdan bu proje nedeni ile vazgeçmiş değiliz.
2008 Mayıs ayında başladığımız bu projede Milli takım sorumluları olarak şu mantıkla hareket ettik; Ana hedefimiz olan ve ülkemizde yapılacak Avrupa Şampiyonası Finalleri için önümüzde 16 ay vardı. Bu sürenin 7 ayını kulüp çalışmaları ve müsabakaları oluşturuyordu. Milli takım çalışma ve müsabakaları için önümüzde 9 ay kalıyordu. Elimizi çabuk tutmak zorundaydık. Bekleyeceğimiz her zamanın bizi ileride zor problemler içine sokacağına inanıyorduk. Çok geniş bir kadro oluşturduk. Ancak A milli takım kadrolarında hiç bulundurulmamış ve ihtiyacımıza göre mevkisini değiştirmek durumunda olduğumuz birçok sporcumuz vardı ve onlara muhakkak milli takım deneyimini vermemiz şarttı. Hepimiz biliyoruz ki deneyim geri dönmez. Sporcular için; Teknik ve Fiziksel olgular gibi değildir. Az çalışan veya çalışmayan sporcularda teknik ve fiziksel yetenekler geriler. Deneyim kalıcıdır ve bu düşünceler doğrultusunda Mayıs 2008 tarihinde projemizi uygulamaya aldık. Çok yıpranmadıklarını ve iyi bir sezon geçirmiş olduklarını düşündüğümüz eski dönemlerde hizmet etmiş sporcularımızı (Volkan, Erkan, Ulaş, Ahmet, Nuri, Ender, Cem) ara jenerasyon diye adlandırdığımız 35 sporcumuzla beraber kademeli olarak çalıştırmaya başladık ve Avrupa Ligi Müsabakalarını bu düşünceyle oynadık.

Bu arada eski dönemlerde hizmet etmiş ve ileride de hizmet edecek olan bazı sporcularımızı dinlenmeye ve tedavi sürecine aldık (Gökhan Öner, Hüseyin Koç, Selçuk Keskin, Fatih Ulusoy, Ali Çayır). Bu sporcularımız bazıları küçük operasyonlarda geçirerek tahmin ediyorum iyi bir dinlenme dönemi geçirdiler. Tekrar belirtmek isterim, hiçbir sporcumuzdan vazgeçmedik. 2009 Milli takımlar programında en iyi ve en güçlü sporcularımızla mücadele etmek istiyoruz. Milli takım kurallara ve düzene uyan performansı yeterli olan her sporcumuza açıktır. Hiçbir ön yargıya sahip değiliz.

Avrupa Ligindeki performansımızı yeterli bulmuyorum ancak memnunum. Oyuncu kadronuzda bir genişleme projesini hayata geçireceksiniz hem de skor başarısı elde edeceksiniz. Çok zorlandığımızı belirtmeliyim. Elimizde %50’si yenilenmiş 12 kişilik bir kadro, %42’si yenilenmiş bir ilk altı vardı. Bu tip oluşumlar sıkıntılı bir süreç ve sabır gerektirir.

Üstelik bazı sporcularımızın ihtiyacımızdan dolayı mevkilerini değiştirdik “ Emre, Kadir, Ersin, Fatih”. Bu çok zor olan bir uygulamadır. Çok çalışmak ve müsabaka oynamak gerekir. Mevki değişiklikleri ile ilgili olumlu sonuçlar aldığımızı sevinerek söyleyebilirim.

Şu anda Milli takımımız 35 kişilik bir aday kadroya sahip olmuştur. Uzun bir süre sakatlıklar, formsuzluklar, okul ve aile problemleri nedeni ile ilgili hiçbir sorun yaşamayacak bir kadro oluşmuştur.
Milli takımlar hepimizindir. Sorumluluğu olan veya olmayan camiamızdaki bütün kişiler ve kurumlar başarı için elbirliği içinde olmalıdır. Küçük sebepler bularak tenkit etmek, olumsuzluklar yaratmak ve olayın bütününü gördükten sonra yapılması gereken şeyleri hata olarak göstermek yerine kişisel egolarımızı bir kenara bırakarak, özellikle doğru araştırmalar yaparak daha iyiye nasıl giderizi konuşmamız ve yorumlamamız daha dürüstçe olur diye düşünüyorum.

Geliştirdiğimiz bu projeyi deneme fırsatı bulduğumuz Avrupa Liginde öncelikle projemizin olumlu sonuçlar vermesini görmeye başlamamızın bizim için başarı teşkil ettiğini düşünüyorum. Ayrıca 2.5 ay devam eden çalışma ve müsabaka döneminden sonra Ülkemizin ilk defa Üçüncü olarak kürsüye çıkmasını da bir skor başarısı olarak görüyorum.

Tüm Camiamız şunu bilmelidir ki;

Milli takımımız Genç ve Yıldız takımlarımızda dahil olmak üzere çok ciddi bir programla çok ciddi bir şekilde ve de voleybol tarihinde hiç gerçekleştirilmemiş bir federasyon desteği ve yatırımıyla çok hızlı olarak arzu edilen hedeflere doğru yol alıyor.

Camiamızdan, özellikle fikirlerine değer verdiğimiz birçok kişiden ve kurumdan övgü aldık. Bize güven duyulduğunu bilmek bizi daha da morallendiriyor.

Ancak her iyiye gittiğimiz dönemde olduğu gibi Milli takımlarımızın kutsal bir hizmet yeri olduğunu anlamamakla ısrar eden bazı çevreler konuyu araştırmadan, analiz yapmadan federasyonu kişisel çıkarları nedeni ile yıpratmak için olumsuzluklar yaratan görüşler ortaya çıkarıyorlar. Özellikle Almanya müsabakasından sonra galibiyetimizi “Azeri hakeme teşekkür ederiz” anlayışı ile yorumlayan Voleybol yazarı arkadaşımızın 2.5 aydır aralıksız çalışan ve emek harcayan sporcularımıza teşekkür etmesi daha doğru olmaz mıydı.

Hollanda ile oynadığımız ve 3-1 kaybettiğimiz müsabakanın 25-23 verdiğimiz birinci setinde tüm orada bulunan yerli, yabancı otoriterlerinde kabul ettiği aleyhimize verilen üç çok önemli sayıyı bizler hiçbir zaman olumsuzluklar olarak ortaya koymadık. Ayrıca Almanya müsabakasında hakemin takdir kararlarının bizim aleyhimize daha fazla olduğunu görürsünüz.

Ülkemizde 2009 yılında yapacağımız Avrupa Şampiyonası Finallerinde sporcularımızın kulüplerinde yapacağı çalışmaların ve oynayacakları ulusal ve uluslararası müsabakaların Milli takımımızın bu çok önemli hedefindeki başarılı olmamızı sağlayacak organizasyonlar olduğunun bilincindeyiz. Milli takım çalışmaları ile bütünleşmiş kulüp çalışmalarımızın başarılı olmamızı belirleyecek en önemli programımız olduğunu düşünüyoruz.

Tüm kulüp yöneticilerinin ve Teknik kadrolarının görüş ve önerilerine açığız. Her zaman bizden istedikleri bilgileri, yapmak istediğimiz şeyleri ve programımızı alabilirler.

Şu andan itibaren Finaller için önümüzde 13 ay var. Bu süre içinde kulüp ve Milli takım çalışmalarımızı arzu edilen beraberlik ve dayanışma içinde geçirebildiğimiz takdirde 2009 Avrupa Şampiyonası Finallerinde Erkek Milli takımımızı elde edeceğimiz derece ile “Filenin Arslanları” ünvanı ile uluslararası bir markaya el birliği ile getirebiliriz.

Tüm Voleybol Ailesine Sevgi ve Saygılarımı sunarım.

Semih OKTAY
Erkek Milli Takımlar
Koordinatörü


Haberi Paylaş

Comments are closed.