”Kaybedecek bir şeyimiz yok, savaşacağız”

2-4 Ağustos tarihlerinde Çin’in Ningbo kentinde düzenlenecek 2020 Kıtalararası Olimpiyat Elemeleri’nde mücadele edecek olan Voleybol A Milli Kadın Takımı’ndan Meliha İsmailoğlu, Eurosport Türkiye ekibinden Ezgi Ünal’ın sorularını yanıtladı.

Türkiye’ye geldiğinden beri İlbank, Fenerbahçe ve son olarak Eczacıbaşı VitrA’da forma giyen Meliha İsmailoğlu, kendisini her geçen gün geliştirmeye devam ediyor. İlk kez 2014’te davet edildiği milli takımda artık çok daha büyük bir role sahip. Henüz 25 yaşında olan Meliha, ellerindeki fırsatın farkında. En büyük motivasyon kaynağı, olimpiyatlara gidebilmek ve ağustos ayında Ankara’da düzenlecek Avrupa Voleybol Şampiyonası’nda madalya kazanabilmek.

2014’ten beri milli takımdasın, Gözde Kırdar’ın emekli olmasıyla bu pozisyondaki rolün iyice arttı. Uluslararası arenada da servis karşılaman ve defansınla öne çıkıyorsun. Özellikle bu yaz sadece Simge Aköz ve senin servis karşıladığını sıklıkla gördük ki bütün bir maçı böyle oynamak çok zor.
Sorumluluğumun artmasından çok memnunum. Ne kadar çok sorumluluk alırsam o kadar çok motive oluyorum. Mesela maçlarda bana servis atılmıyorsa üzülürüm, bana atılmasını isterim. Bazen kötü servis karşılamayla başlasam bile bunu çözebildiğimi düşünüyorum. Karşıladığım servis sayısı arttıkça daha iyi hâle geliyorum. Antrenörümüz Giovanni (Guidetti) de beni buna zorluyor, daha fazla sorumluluk almamı istiyor. Daha fazla, hep daha fazla… Bunun şimdiye kadar iyi işlediğini gördük. Umarım böyle devam eder.

Kariyerine orta oyuncu olarak başladın. Sonrasında da oynayabileceğin takımları tercih ettin. Bu durumun milli takıma ne kadar iyi yansıdığını gördük. Kendi kariyer yolunu biraz daha detaylı anlatabilir misin Türkiye’ye ilk geldiğimde Ankara’da oynamaya başladım. Orada dört sene boyunca büyük bir gelişim gösterdiğimi düşünüyorum. Çünkü öncesinde Bosna’da son sene hariç hep orta oyuncu olarak oynamıştım. Bu sebeple çok büyük bir tecrübeyle geldiğimi söyleyemem. Dolayısıyla o dört sene benim için gerçekten çok değerliydi. Milli takıma gitmediğim zamanlarda plaj voleybolu oynayarak eksiklerimi kapatmaya çalıştım. Sonrasındaysa üç yıllık bir Fenerbahçe dönemim oldu. Yeon-Koung Kim başta olmak üzere dünyanın en iyi oyuncularıyla oynama fırsatı buldum ve çok şey öğrendim. Sonra da Eczacıbaşı’nda çok daha fazla oynama fırsatı buldum. İkisi de benim için çok güzel bir tecrübeydi.


Haberi Paylaş

Comments are closed.