Kayhan Kösem’in kaleminden Dünya Şampiyonası

Yolunuz açık olsun

29 Eylül’de başlayacak olan 18. Voleybol Kadınlar Dünya Şampiyonası için hazırlıklarını tamamlayan Kadın Milli Takımımız, Türkiye Voleybol Federasyonu’nun düzenlediği organizasyonunun ardından Japonya’ya hareket etti. Milli Takımımıza turnuvada üstün başarılar dileyerek başlıyoruz yazımıza.

Kabak tadı verdi ama?

1952’den beri düzenlenen bu organizasyon, 5. kez Japonya’ya uğruyor bu yıl. 09.11.2011 tarihinde yayımlanan “Kadınlar Dünya Kupası” başlıklı yazımızı hatırlayanlar, FIVB’nin bu tarz organizasyonları ?tamamen duygusal bir yaklaşımla- çoğunlukla Japonya’ya verdiğini, özetle Japon medyasının ve voleybol camiasının Dünya voleybolunu adeta esir aldığını düşündüğümüzü bilecektir. Bu tarz yaklaşımlarla FIVB Dünya’da, CEV ise Avrupa’da voleybolu bitirmeye çalışıyor adeta. Her ne kadar bu uygulama kabak tadı verdiyse de kimsenin sesi çıkmıyor bu duruma. Bu nedenle ileriki dönemlerde düzenlenecek Dünya Şampiyonalarının da çoğunlukla Japonya’ya gideceğini farz edebiliriz.

Bu fedakarlığın bir ödülü olmalı

2010’da düzenlenen Erkekler Dünya Şampiyonası, voleybol tarihinin daha önce tanık olmadığı bir formasyonla oynanmıştı. Bunun nedeni, İtalya’nın böylesine büyük bir organizasyonu düzenlediği halde kürsüye çıkacak bir kadrosunun olmaması idi. Böylesine bir organizasyonu düzenleme fedakarlığına katlanan İtalya, bu saçma sapan formasyon sayesinde üç eleme turunu da rahat geçmiş, ancak yarı finalde Brezilya, üçüncülük maçında ise Sırbistan’a çarpılarak FIVB’nin tüm iyi niyetine(!) rağmen madalya kazanamamıştı.

Birkaç gün sonra Japonya’da başlayacak organizasyon da yukarıdaki satırlarda yazdığı gibi gerçekleşecek büyük ihtimalle. Ev sahibi takım, son yıllarda Dünya voleybolunun da kendisi kadar hızlanmasından dolayı eski başarılarını mumla arıyor adeta. Bu nedenle yıllardır büyük organizasyonlara oluk gibi para akıtan Japonya, kürsüye çıkabilmek adına FIVB’nin lojistik desteğine ihtiyaç duyuyor. 1974 Guadalajara’da son kez altın madalya kazanan Japonya, 1978 Leningrad ikinciliğinden sonra uzun süre kürsü yüzü görememiş, 2010’da yine FIVB desteğiyle Tokyo’da bronz madalya kazanmıştı.

Fedakar ev sahibine bir kez daha kürsü şansı vermek isteyen FIVB’nin birinci planı, turnuvanın en büyük favorilerini 2. turda birbirine kırdırmak. Sona kalacak en güçlü takımlarla 3. Turda oynamak zorunda kalacak ev sahibinin şansını artırmak, planın ikinci aşaması. Üst üste oynanan maçların ve kimsenin kolay kolay adapte olamayacağı bir kültürde geçen uzun sürenin ardından seyircisinin önünde ev sahibinin karşısına çıkacak favoriler, doğal olarak ilk turlara nazaran daha zayıf kalacak. Burada ilk ikiye girip kürsüye çıkmak da Japonlara kalacak. Bu döngüyü etkileyebilecek tek unsur, Japonya’nın ilk iki turda beklenmeyen bir yenilgi alması. İş o noktaya yaklaşırsa, kuvvetle muhtemel hakem faktörü devreye girecek ve mümkün olduğunca yol kazasına fırsat verilmeyecek.

Gelelim bu algoritmanın nasıl işleyeceğine. Öncelikle son Dünya ve Uluslar Ligi şampiyonu Amerika Birleşik Devletleri (A.B.D), son Olimpiyat Şampiyonu Çin, Dünya Şampiyonasını en çok (7) kazanan ve Dünyanın en önemli voleybol ekollerinden olan Rusya, milli takımlar bazında düşüşte olsa da son zamanlarda yeni bir jenerasyonla çıkış yakalayan ve Dünyanın en iyi ligine sahip olan İtalya, yeni bir yapılanma ile müthiş bir uyum yakalayan Türkiye, her daim Japonya’nın başına dert açabilecek düzeyde voleybol oynayan ve ev sahibini çok yakından tanıyan Güney Kore ile Tayland, ikinci turda aynı grup içerisinde yer alacak. Japonya, bu takımların yüzünü görmeksizin 3. tura yükselebilecekken Dünya voleybolunda üst düzey her organizasyonda kürsüyü zorlayan 7 takımdan 4 tanesi elenmiş olacak!

Ev sahibinin ilk turda karşılaşacağı tek dişe dokunur takım, son yılların yükselen yıldızı olmasına karşın son derece kısıtlı bir kadro ile mücadele eden Hollanda olacak. Bu turu kayıpsız geçmeye çalışacak olan Japonya, ikinci turda Dünya devi olmasına rağmen neredeyse tarihinin en zayıf günlerini yaşayan Brezilya ve son Avrupa Şampiyonu Sırbistan ile didişecek. Bu takımların ilk turda elde ettiği puanlara göre strateji kurabilecek olan Japonlar, üçüncü tur yolunda daha şanslı olacak.

Peki bizim durumumuz ne?

Aslen yukarıda yazılanlar, Milli Takımımızın genel durumunu iyi özetliyor. Turnuvaya Sapporo’da başlayacak Filenin Sultanları, Çin ve İtalya gibi iki devin yanı sıra bize ters gelebilen Bulgaristan ve Kanada gibi rakiplerle de oynayacak. Kızlarımızın bu turdan çıkaracağı puanlar, bir sonraki turda bize çok büyük bir avantaj ya da dezavantaj getirecek. İlk gruptan çok iyi bir şekilde çıksak dahi ikinci turda Güney Kore ve Tayland gibi çok hızlı voleybol oynayan takımlarla karşılaşacağız. Bunun ötesinde Uluslar Liginde iki kez yenildiğimiz ve hali hazırda Dünyanın iyi takımı olan A.B.D ile turnuvanın gelmiş geçmiş en başarılı takımı Rusya olacak karşımızda. Üstelik diğer ülkelere göre alışmadığımız hayat tarzından (saat farkı, yemek, hayat düzeni, vb.) daha fazla etkilenen bir yapımız var ulusça. Yani Sultanların işi çok ama çok zor.

Avantajımız hiç mi yok?

Elbette var. Bazı otoriteler tecrübeli oyuncu sayısının az olmasının handikap olduğunu düşünse de ben tam tersini savunuyorum. Zira tecrübe iki ucu keskin bir bıçağa benziyor. Gün geliyor sizi ipten alıyor ancak gün geliyor tecrübe, getirdiği rahatlıkla size basit hata yaptırıyor. Genç kadronun bu tarz bir organizasyonda her şeyini sahaya koyabilecek olması ve asla pes etmeyen bir yapıda mücadele etmesi, çok uzun bir organizasyonda önemli faktörler.

Ayrıca oldukça uzun bir hazırlık dönemi geçiren takımımız, Eda Erdem Dündar haricinde bireysel olarak çok üst düzey oyunculardan oluşmasa da takım olma yolunda birçok rakibinin önünde yer alıyor. Baş antrenörümüz Giovanni Guidetti’nin ateşli ve ateşleyen yapısı, takıma çoğu zaman olumlu yansıyor. Ancak kırılma noktalarında yıkıcı tahribat yapıyor. Bu nedenle İtalyan çalıştırıcının kritik yerlerde sakin kalabilmesi önemli. Uzun bir turnuva olduğunu düşünürsek hakemlerle fazla didişmemek şart! Uzun yıllardır Neslihan Demir’in lokomotifliğinde sahaya çıkan bir Türkiye vardı hatırladığımız. Şimdi bu durum tümden değişti ve her biri diğerine eşit oyuncularla çıkacağız sahaya. Bu da, sıkıştığımız anlarda tek bir ele bakma zorunluluğunu ortadan kaldırdı haliyle.

Favoriler kim?

A.B.D, Çin ve Sırbistan, bizce bu turnuvanın favorileri. Çok kötü bir durumda olduğu düşünülse de kısa zamanda çukurdan zirveye çıkma kapasitesine sahip (bkz. 2012 Londra Olimpiyat oyunları) Brezilya, Rusya ve İtalya plase olur. FIVB desteğiyle Japonya, Hollanda ve Türkiye ise sürpriz adaylarımız.

Bu ayıp düzeltilmeli

Turnuvanın resmi internet sitesine girdiğinizde takım bilgilerine de ulaşabiliyorsunuz. Doğal olarak oyuncu profilleri de yer alıyor bu bölümde. Oyuncuların boyu, kilosu, doğum tarihi, millilik sayısı gibi çeşitli bilgiler yer alıyor ilgili sayfada. İşte başlıkta yazan ayıp da tam bu noktada yer alıyor. Kadroda yer alan oyuncularımızdan sadece 4 tanesinin daha önce milli olduğu, diğerlerinin ise ilk kez bu turnuvada sahaya çıkacağı görülüyor rakamlar itibarıyla. Yıllardır milli takımda yer alan kaptan Eda Erdem Dündar dahi sadece 2 kez milli takımda yer almış görünüyor. Bu bilgileri FIVB’ye (ya da organizatör Japonya’ya) biz verdiysek çok kötü. Vermediysek bu bilgilere kim nasıl ulaştı mutlaka öğrenmeli ve en kısa zamanda düzeltilmesini sağlamalıyız. Turnuvanın başlamasına (yazının yazıldığı an itibarıyla) 6 günden fazla zaman var. Turnuva ise 22 gün sürecek. Yani 4 haftalık bir zaman diliminde voleybol severleri (sadece Türk değil, tüm voleybol severler) doğru bilgilendirmek, voleybolda bir ekol, bir marka olmaya çalışan ülkeler için olmazsa olmaz diye düşünüyoruz. Gerisi TVF’ye kalıyor.

Voleybol dolu günler dileğiyle,

Kayhan Kösem
kkayhan@hotmail.com


Haberi Paylaş

Comments are closed.