Ligde elde ettiği skorlara Axa Sigorta Kupa Voley’i kazanma başarısını da eklerseniz, Fenerbahçe’nin ligin ikinci yarısındaki en iyi takım olduğunu rahatça anlayabilirsiniz. Bugünkü maçta normal sezonun lideri Halkbank’ı da net bir skorla geçen sarı lacivertliler, bundan sonra -yense de yenilse de- sahaya rakipleri üzerinde büyük bir psikolojik baskı kurmuş olarak çıkacaktır.
Sorun çözülmüş görünüyor
Sarı lacivertlileri irdelediğimiz her yazıda kazanmasına rağmen takım bütünlüğüne sahip olmadan oynadığını, Salvador Hidalgo ve Wouter Ter Maat üzerinden maç kazanmaya çalıştığını belirtmiştik. Takım oyunundan ziyade bireysel performanslara dayalı sistemlerin kırılganlık yarattığını, bunun da can yakabileceğinin üzerinde durmuştuk. Bugünkü oyun gösterdi ki, Fenerbahçe bu sorunun da üstesinden gelmiş.
Fenerbahçe adına kırılganlığı bitiren husus, Kemal Kayhan ve Hakkı Çapkınoğlu gibi kalburüstü orta oyunculara sahip Halkbank’ın dahi ortadan %14 (11/77) ile oynarken zirve günlerinden kalma bir resital sergileyen Ulaş Kıyak’ın blokörlerini %21 (15/72) oranında kullanması oldu. Bunun neticesinde rahatlayan Ter Maat ve Hidalgo, hücumda daha diri bir performans sergileyerek sarı kanaryanın maç genelinde %58 (42/72) gibi yüksek bir yüzde ile hücum etmesini sağladı. Bu oranın Halkbank’a karşı sergilenmesi, yapılan işin kıymetini daha da arttırıyor elbette. Görev adamı olan Kevin Klinkenberg ise genelde iyi bir oyun sergilemese de kritik anlarda yaptığı işlerle takımının ihtiyacını giderdi.
Yukarıda değindiğimiz gibi kırılganlığı bitiren, ev sahibi takımın orta oyuncuları Emre Batur ve Oğuzhan Karasu ikilisi idi. Ligin son haftalarında kendi performansından uzak bir görüntü sergileyen Batur, bu maçı domine eden en önemli isimdi. Takımına 6 blok sayısı kazandıran milli oyuncu, hücumda aldığı 7 topun da 6’sını sayıya çevirdi. Halkbank’ın takım halinde 5 blok sayısı ürettiğini düşünürseniz Batur’un oyununun ne denli büyük olduğunu daha iyi anlarsınız. Batur’un göz alıcı oyununa rağmen Karasu’nun performansı, Fenerbahçe’nin galibiyetindeki en önemli unsurdu. Oyun felsefesi çok büyük oranda köşeye yaslanmak üzerine kurulu Fenerbahçe gibi bir takımda yeni yeni yer bulup play-off yarı finalinde Halkbank’a karşı 3-0 biten bir maçta çift haneli (10) sayılara çıkmak, her orta oyuncunun yapabileceği türden bir iş değil. %88 (7/8) ile hücum eden, hiç kaçırmaksızın 2 servis, 1 de blok sayısı üreten Karasu, bizce maçın adamı olmayı hak ediyor.
Bütün bu faktörleri birleştiren çimento ise deneyim abidesi Ulaş Kıyak’tı. Sezon başından beri belki de en iyi oyununu oynayan milli pasör, 3-0 biten bir maçta rakip hatalardan gelen haricinde 56 sayı üreten takımındaki 4 oyuncuyu çift hanelere çıkarmayı başardı. Dengeli dağılımın yanı sıra ortaya attığı paslarda rakip blokörleri hücum sathı dışında bırakan, Hidalgo’yu istediği gibi yatık topları filenin 2 karış üzerinde uçurarak buluşturan Kıyak, rakibin beklemediği anlarda yaptığı 2. top hücumlarıyla da hem takımına ekstra sayılar kazandırdı, hem de rakip blokların kafasını karıştırdı.
İstatistik kağıdına baktığınızda Fenerbahçe’nin ilk seti servis, ikinci seti de blok ve hücum üstünlüğüyle kazandığını görürsünüz. Sarı lacivertlilerde ikinci set özelinde 4 oyuncunun %100, diğer ikisinin ise %55 ve %57 ile hücum etti. Halkbank’ta ise aldığı tek topu sayıya çeviren 2 oyuncu haricinde %50’nin üzerine çıkan yoktu. İlk sette ise sarı lacivertliler 4 servis sayısı bulurken Ankara ekibi 1 de kaldı. Zaten set de 3 sayı farkla bitti.
Fenerbahçe sokak dövüşçüsü gibi
Maçta göze çarpan bir husus, iki takımın da doğru paslarla etkili hücum yapamadığı anlarda topu bir şekilde karşıya geçirmek, bunu yaparken de rakibi şaşırtmak düşüncesiydi. Bu seviyedeki erkek voleybolunda pek rastlanmayan bu tarz hücumlarda Halkbank voleybolun klasik hareketlerini sergilerken Fenerbahçeli oyuncular topu karşıya amatör voleybolcular misali yolluyor ve bir anlamda sahada kaotik bir ortam oluşturuyordu. Kurallı bir boksöre karşı sokak dövüşçüsü gibi yaklaşan sarı lacivertli oyuncular, kaos voleybolunun kazananı oldu çoğu zaman.
İzledikçe açıldılar
Maçın hafta içi erken saatte oynanmasından dolayı salonda az sayıda seyirci vardı. Fenerbahçe’nin cefakar taraftarı klasik tezahüratlarla takımını desteklerken maça başladıktan sonra gelen Halkbank taraftarları oyuna ısınmakta güçlük çekti. Ancak sahadaki voleybol öylesine çekişmeli bir hale geldi ki, belki de voleybolla fazla içli dışlı olmayan bu kitle de oyun ilerledikçe kendinden geçti. Aldığı sayılarda takımını farklı şekillerde destekleyen Halkbank taraftarı, voleybolla fazla yakınlığı olmasa bile izleyen kitlenin keyifli bir oyun sergilendiğinde maçın ne denli içerisinde olabileceğini gösterdi bizlere.
Tempodan dolayı gözden kaçtı
Son derece stresli bir maç olmasına karşılık oyuncuların genelde iyi niyetli olduğunu söyleyebiliriz. Çıkan karşılıklı iki kırmızı karta rağmen hem de. Ozan Sarıkaya-Metin Korkut ikilisi de bu durumun farkında bir yönetim sergiledi ve daha fazla kart çıkabilecek pozisyonlarda oyuncularla olumlu iletişim kurup sakinleştirmeyi başardı.
Maçın ikinci setinde skor 8:7 iken Fenerbahçe’nin pozisyon hatasını fark etmemeleri ise maçın temposunun yüksekliğinden kaynaklandı. Bahse konu pozisyonda Ulaş Kıyak servis atarken yerini unutan Wouter Ter Maat, 4 numarada olması gerekirken 3 numarada kaldı. Masadaki hakemler de tespit edemeyince oyun devam etti.
Voleybol dolu günler dileğiyle,
Kayhan Kösem
kkayhan@hotmail.com
Comments are closed.