Lila Toner’i tanıyalım…

Sezon öncesi Çeşme’de tatil yapan Genç Milli takım ve İller Bankası oyuncularından Lila Toner ile yaptığımız keyifli röportaj sizlerle….

-Sizi tanıyabilir miyiz?
Merhabalar, ben Lila Toner İller Bankası’nın oyuncusuyum. Yaklaşık 9 senedir voleybol oynuyorum. İlk olarak Fenerbahçe Spor Kulübünde başladım. Voleybol oynarken en büyük özelliğim (arkadaşlarım genellikle bu özellikle tanır beni) çok güçlüyümdür. Çok fazla da lakabım vardır. Voleybol ve okul dışında yapmak istediğim çok fazla hobim vardır fakat zamanım çok olmadığı için pek onlara vakit harcayamıyorum.

-Voleybola nasıl başladınız?
Voleybola başlamadan önce bale ve aletli jimnastik yapıyordum. Fakat küçükken voleybola olan merakım çok fazlaydı. Natalia Hanikoğlu voleybolu sevmemdeki en büyük etkendir.

-Ailenizin voleybola bakış açısı nasıldır?
En az onlarda benim kadar çok istiyorlar, destekliyorlar beni. Her zaman yanımdalar. Ben 3 senedir onlarda uzak yaşıyorum ama annem her fırsatımda yanıma geliyor evde yapılacaklara yardım ediyor. Sonuçta hepsine yetişmek zor.

Bazen yememe içmeme dikkat etmesem annem uyarıcı bir ses tonuyla hemen beni kendime getirir. Maçlardan önce benden daha çok heyecanlı oluyorlar. Maç esnasında seslerini hep duyuyorum ve bu beni hep mutlu eder.

-Milli takıma ne zaman seçildiniz?
Tam olarak hatırlamıyorum ama 5-6 sene önce karmalara gitmiştim. Sonradan Alanya milli takım kampına seçilmiştim. O zamandan beri milli takım kampları oluyor sık sık ve devamlı gidiyoruz, çok tempolu çalışıyoruz. Milli takımda çok kısıtlı zamanımız oluyor sezon biter bitmez kampa giriyoruz ve cidden temposu yüksek çok güzel antrenmanlar geçiriyoruz.

-Unutamadığınız bir maç var mı, varsa bize anlatabilir misiniz?
Hiç bir maç birbirine benzemez ama değişik olanda; ben Fenerbahçe’deyken yıldız ve genç oynuyordum. Şu an nasıl olduğunu hatırlamıyorum ama yıldızdayken gençlerin sondan 4. takımla oynuyorduk galiba… Biz iki Fenerbahçe yıldız ve genç resmi maçı oynamıştık. Çok çekişmeli bir maçtı. Gençler bizi 3-2 yenmişti. Yıldızlar olarak yenseydik belki çok güzel olacaktı ama yenildik yapacak birşey yok maalesef 🙂

-Sahada size özel bir lakabınız var mı?
Genellikle şapşal sakar, Rus derler… Maçta da lil derler… Biraz güçlü olduğumdan dolayı herkül, zeyno, demir yumruk tarzı lakaplarımda var tabi… 🙂

-Çeşme’de tatil yapıyorsun, nasıl gidiyor?
Biz ilk iki gün çok kalabalıktık. Milli takım kampında 3 günlük izin vardı. Direkt Çeşme’ye gittik. Sonradan ben ve yakın arkadaşlarım Didem Metinowic ve Sıla Çalık bir hafta daha tatil yaptık. Çok güzeldi eğlendik, dinlendik, bütün stresimizi, sinirlerimizi unutup tatilin tadını çıkardık. Çeşme zaten cennet gibi bir yer ve bizde fazlasıyla iyi değerlendirdik.

-Voleybol dışında neler yapıyorsunuz?
Voleybol dışında kışları eğer kamplarımız olmuyorsa boş zamanım varsa snowboard yapmaya gidiyorum. Onun dışında zaman buldukça yorgun değilsem konserlere gitmeyi çok severim. Müzik dinlemek, kitap okumak en sık yaptığım şeylerdir zaten.

-Okul ve voleybol hayatını bir arada yürütmek zor oluyor mu?
Tabiî ki de çok zor ilerliyor ikisi, hele bu sene çok zorlanacağıma inanıyorum, çünkü LYS var. A takım, genç takım ve okul takımı aynı zamanda dershane, özel ders ve okul biraz zor olacak ama sonuçta ileride daha düzgün bir yaşam için hepsini sabır ve kararlılıkla devam ettirmek gerekiyor.

-Son olarak ne söylemek istersiniz?
Benimle bu röportajı yaptığınız için çok teşekkür ederim, çok keyifliydi. Sitenizin sayesinde bir çok sporcuyu ve takımları daha yakından tanıma şansımız oluyor. Çalışmalarınızda başarılar diliyorum en kısa sürede tekrar görüşmek dileğiyle herkese sevgiler ve saygılar…..

Söyleşi : Recep Ekin

 


Haberi Paylaş

Comments are closed.