Peru’nun Parlayan Yıldızı: Gabriela Pérez del Solar

Gabriela Pérez del Solar Cuculiza, ya da kendisine seslenilmesini istediği gibi ‘Gaby’, 10 Temmuz 1968’de Peru’nun Ica şehrinde dünyaya geldi. Performansının zirvesine Peru voleybolu tarihinin en önemli dönemlerinden birini yaşarken ulaştı. Önceleri hangi spor dalıyla uğraşmak istediğinden emin olmayan Gaby, ritmik jimnastikten basketbola kadar birçok farklı dalda antrenörün dikkatini çekti. Özellikle 1.94 metre boyu basketbolu düşünmesindeki önemli faktörlerden biri oldu. Ancak daha sonra Güney Koreli voleybol antrenörü Man Bok Park tarafından Peru voleybol kortlarına adım atmak için ailesi ve kendisi ikna oldu. 80’li yıllara girerken Amerika milli takımına önderlik eden Flo Hyman dışında takımların hiçbiri uzun boylu oyunculardan oluşmuyordu. Dolayısıyla Park, güçlü fiziği ve boyuyla Gaby’nin Peru voleybolu için kritik bir önem taşıdığına inanıyordu. 

Uluslararası arenanın ilk yudumu

1980’li yılların başında Peru Bayan Voleybol takımı daha yeni yeni büyük uluslararası arenaya adım atmaya başlıyordu. İlk büyük sürprizlerini, finalini Çin Halk Cumhuriyeti’ne kaybettikleri 1982 Dünya Şampiyonası’nda yapan Peru, kazandıkları gümüş madalya ile büyük sükse yapmıştı. Ülkesi büyük turnuvalarda savaşmaya başlamışken, Gaby kamp döneminde bu takımın önemli isimlerinden olan Cecilia Tait Villacorta, Denise Fajardo ve Gina Torrealba ile mümkün olduğu kadar çok çalışıp kendini daha küçük yaşta geliştirmeye başlamıştı. Ancak tabii ki ona en büyük katkı ilk antrenmanını yaptıran Koreli Park’tan geliyordu.

Gaby ilk uluslararası maçını 16 yaşındayken Yıldız Kızlar Güney Amerika Şampiyonası’nda oynadı. Peru, Ana Moser’ın liderliğindeki Brezilya tarafından sahadan adeta silinmiş ancak yine de Gaby ilk gümüş madalyasını tatmıştı. Ham yeteneği yerel voleybol medyası tarafından göz ardı edilmemiş ve Peru manşetlerini bir kuleyi andıran atletik bu genç yıldız süslemeye başlamıştı. Gelecek birkaç ay içinde ise antrenörü tarafından sürpriz bir şekilde daha 16 yaşındayken Sovyetlerin ve Küba’nın boykot ettiği Los Angeles Olimpiyatları’na çağırılan kadroda yer almıştı. Los Angeles’taki maçlarda yer almasa da arkadaşları Çin, Amerika ve Japonya ardından 4. sırayı aldığında Olimpiyat deneyimini tatmıştı. 
Gaby artık Genç Kızlar Milli Takımı’nda oynuyordu ve bu sefer görevi İtalya’daki Dünya Şampiyonası’ydı. Ancak daha yeni toplanan takımda yerine oturmayan takım ruhu kendini göstermiş ve sadece 2. sırayı alabilmişti. Ancak bu Gaby’nin podyumdan bu kadar uzak kalacağı ilk ve son turnuvası olacaktı.

İlk altın madalya

Gaby, zamanının en iyi blokörlerinden biri olan Sonia Heredia’nın sakatlığında 1985 Dünya Kupası kadrosuna da çağırıldı ve bu kez takımının ana oyuncularından biri ve ilk 6’nın değişmez oyuncularından biri olmuştu. Peru turnuvada 5. olsa da Gaby “En İyi Blokör” ödülünü alarak tüm uluslararası medyanın dikkatini çekmeye başladı. Mükemmel defansı ve manşetinin üstüne file üstündeki gücüyle voleybol dünyasının takdirini toplamayı başardı. Bu onun ilk kez A Milli seviyesinde sahneye çıkışıydı ve onun yeteneğine hayran olan herkes arasında defalarca “bana bir antrenörden çok baba gibi” dediği Park’ın onun için düşünceleri en önemlisiydi. 
Gabriela A Milli ve Genç takım görevlerini aynı anda yürütüyordu ve artık Güney Amerika Şampiyonası’nda takımının lideri konumundaydı. A Milli tecrübesinin de katkısıyla takımını Ana Moser’lı Brezilya’ya karşı finalde altın madalyaya götüren en önemli oyuncu oldu.

Gaby zirveye çıkarken

Gaby A Milli takım görevine dönerken Sovyet Rusya’sında yapılan İyi Niyet Oyunları’nda takımını gümüş madalyaya ve Çekoslovakya’da yapılan 1986 Dünya Şampiyonası’nda da bronza götürmeyi başardı. Şimdi bir orta blokör olarak Peru milli takımının file üstünde geçilmez bloklarıyla, öldürücü smaçlarıyla ve arka alanda da yıkılmaz manşet ve defansıyla lider oyuncusuydu.

Cecilia Tait ile A Milli Takım’da ve Genç Milli Takım’da tek lider olarak 1987 yılı Gaby için farklı roller arasında gidip geldiği bir yıl oldu. Peru 1988 Olimpiyatlarına giden yolda tam bir hazırlık yapmak için oldukça fazla uluslararası turnuvada oynayarak kendini hazır hale getirdi. Bu oyunlar da gösterdi ki 4 yılda bir yapılan bu değerli turnuvada en büyük rakipleri Küba, Sovyetler Birliği, Brezilya ve Çin olacaktı. Birçok maçlarında hem yenilip hem de defalarca yendikleri bu takımlara karşı 1988 Seul Olimpiyat Oyunları oldukça umut vericiydi.

Gaby, Cecilia Tait ve arkadaşları turnuvaya son Olimpiyat şampiyonu Çin’i yenerek de başlayınca motivasyon ve hırslarını hiç kaybetmeden devam ettiler. Böylece tüm dünyanın dikkati bir kez daha bu yeni yeni çıkan müthiş takıma döndü. Amerika ve Japonya’ya karşı da aldıkları galibiyetlerden sonra Peru finalde Sovyetler Birliği ile karşılaştı. Müthiş bir mücadele ortaya koymalarına rağmen Peru çok sert bir maçı 5. sette kaybederek altın madalyayı son anda kaçırdı. Ancak Gaby bir kez daha ne kadar komple bir oyuncu olduğunu kanıtlayarak 20 yaşında oynadığı bu Olimpiyatlar sonunda En İyi Manşet ödülünü evine götürmeyi başardı.  

Peru podyumdan düşmeden önce İtalya’da yeni bir hayat

Gaby’nin Olimpiyatlardaki başarısı o kadar dikkat çekti ki Perulu oyuncuya Avrupa’dan transfer teklifleri yağmaya başladı. Gelen birçok teklif içinden zamanın en iyi kulüplerinden biri olan İtalya’nın Reggio Calabria kulübünde oynama kararı aldı. Orada iki yıl oynadıktan sonra 1992’ye kadar da İtalya’nın Ravenna kulübünde kariyerine devam etti.

Diğer bir yandan, 1988 Olimpiyat Oyunları’ndan sonra Peru, Güney Amerika Şampiyonası’nda Brezilya’yı yine yenen taraftı. Hikayenin geri kalanı ise Peru’nun parlak geçmişinin zıttı olarak bir 1990 Dünya Şampiyonası 6.’lığı ile devam edecek ve bu kötü gidişin bir başlangıcı olacaktı. Park, Peru’daki “uzun oyuncuların olmayışı” nedeniyle Gaby etrafında kurmaya çalıştığı o takımı bir daha hiç oluşturamadı. Bütün bu hüsran, 1992 Barselona oyunlarında oynama hakkı elde edemeyince zirveye ulaştı.

Gaby’nin ulusal takımda son görevi 1993 Güney Amerika Şampiyonası’ydı. Genç sporcuya hatırlayacağı son bir ulusal takım anısı olan bu turnuva, finalde uzun bir ara sonra gelen Brezilya galibiyetiyle güzel bir jübile armağanı da oldu. Böylece Gaby’nin milli görevi voleybol tarihinin unutulmaz finallerinden birinde kaçırdığı Olimpiyat altın madalyasının acı tatlı tadıyla son bulmuş oluyordu.

Avrupa’nın zirvesinde

1992-1993 sezonunun sonunda Gaby İtalyan Ligi’nde beş yıl harcamıştı ama ona kulüp kariyerinde arzuladığı başarıyı getirecek takım ruhunu bir türlü bulamamıştı. 25 yaşında milli takımdan ayrılmak zorunda kalmış ve artık tamamen kulüp kariyerine yoğunlaşmıştı. 1992 Ekim ayın uzun zamandır beklediği takımı sonunda bulmuştu. Amerikalı Keba Phipps ve Brezilyalı Giseli Gavio ile birlikte Latte Rugiada Matera’ya transfer olmuştu. Sezon sonunda takımı Şampiyonlar Ligi, İtalyan Kupası ve İtalya Ligi Şampiyonluğu’na ulaşmış ve bu artık Gaby’nin Avrupa’nın zirvesine çıkışının habercisi olmuştu. Daha sonra da 3 kez üst üste Kupa Galipleri Kupası sevinci yaşayan Gabriela, artık İtalyan voleybol çevresine iyice aşina olmuştu.

Sahadaki hırsı ve saha dışındaki mütevaziliği tüm İtalyanların kalbini çalmıştı. Bütün bunların üzerine İtalyan Milli Takımı’nda oynaması için İtalya Voleybol Federasyonu’ndan teklif alması kaçınılmazdı. Ancak kalbinin ve ruhunun Peru’da olduğunu söyleyerek bu teklifi nazikçe geri çevirdi.

Yepyeni bir kariyer

Gaby voleybol kariyerine 2004 yılına kadar İtalya’da devam etti ve son olarak Vicenza’da fileye yükseldi. Daha sonra 2005’te yolu bambaşka bir yöne doğru ilerledi. O zamanki Peru devlet başkanı adaylarından Lourdes Flores Nano Gaby’nin mecliste yer almak için seçimlere katılmasını istedi. Düşünmeden kabul ettiği teklifin ardından ülkesinde yeni bir hayata atıldı. Öbür yıl yapılan seçimlerde bölgesindeki en yüksek, ulus çapında da 5. en yüksek oyu alarak Peru meclisinde yer aldı. Daha sonra Nisan’da Ulusal Birlik partisine üye olan Gaby halen aktif politik yaşamına devam ediyor.

Son olarak 2010 Ekim’de daha önce Güney Amerika’dan sadece Cecilia Tait ve Ana Moser’ın girdiği ünlü Voleybol Onur Listesi’nde yer almaya hak kazanan Gaby, duygularını tüm voleybol yaşamını ve karakterini adeta özetler şekilde şöyle dedi: “Burada bir kadın, bir Perulu ve eski bir sporcu olarak bulunuyorum. Başarı; özveri, adanmışlık duygusu ve takım oyunundan gelir. Eminim ki yavaş yavaş diğer Perulu arkadaşlarım da bu Onur Listesi’nde bana katılacaklar. Burada yer almak bu spordaki en üst ödül noktasıdır. Kızlarımı ileride annelerinin bir müzede olduğunu göstermek için buraya getireceğim.

Murat N. Çolakoğlu
co.murat@gmail.com    

http://www.youtube.com/watch?v=XWYM20Pj0Hk
http://www.youtube.com/watch?v=AAnyuiQO_8o
http://www.youtube.com/watch?v=hm8K2L1gIeQ&NR=1
http://www.youtube.com/watch?v=vNK9V6cZqhA
http://www.youtube.com/watch?v=ip5qaSM9EaM
http://www.youtube.com/watch?v=MY5_mmt6SB4
http://www.youtube.com/watch?v=lrI2-JIgxTg

 


Haberi Paylaş

Comments are closed.