Seyirci hazır, gerisi nazır

Erkekler 1. Ligi 2014-2015 sezonu başladı. Herkese hayırlı olmasını dileyerek başladığımız bu yazıda Fenerbahçe-Ziraat Bankası maçını ele alacağız sevgili voleybolseverler.

Ziraat’in transfer mantalitesi

Yine orta sıraları işaret ediyor. Bu sene de şampiyonluk ya da podyum gibi bir derdi yok anlaşılan. Zira geçen sene takımın skor yükünü üstlenen Robert Horstink gibi üst düzey bir smaçörün yerine alınan Israil Rodriguez ve Alexandre Ferreira gibi sıradan oyuncu transferlerinin başka bir izahı olamaz.

Dünkü maçta Fenerbahçe’nin en büyük silahı İspanyol oyuncunun üzerine atılan servisler oldu. Fizik kapasitesine göre top öldürme yeteneği bir hayli sınırlı olan Portekizli smaçör ise hücumda beklenen performansı gösteremedi, ancak ikinci sette skor 10:6 iken takımına enteresan bir defans sayısı kazandırdı ve izleyicilerden alkış aldı.

Yüksek bütçesi ile daha iyi bir kadro kurması mümkün olan Ankara ekibinin en büyük silahı ise Fransız pasör çaprazı Antonin Rouzier oldu. Üstün tekniği ve inanılmaz çabuk kuvettiyle toplara şimşek gibi vuran Rouzier, Ziraat’in bu seneki lokomotifi olacak gibi görünüyor.

Ancak voleybolun diğer takım sporlarına göre daha kombine oynanıyor olması, bir oyuncuyla maç kazanma ihtimalini sıfırlıyor. Bu da Ziraat Bankası’nın neden orta sıra takımı olmaktan ileri gidemeyeceğinin bir göstergesi. Eğer Başkent temsilcisi daha yukarılşarı hedefleyecekse aşağıdaki soruların cevaplarını acilen bulmak zorunda.

– Şampiyonluğa oynayan bir takım, yorgun ve moralsiz rakibi karşısında 2 dakikada 5:0 geri düşmesi söz konusu olabilir mi?
– Şampiyonluğa oynayan bir takımda rakip hatalar haricinde bir sette üretilen sayılar, sadece iki oyuncunun eline mi bakar?

Fenerbahçe’de gelişme yok

Son derece deneyimli ve oturmuş bir kadrosu olmasına rağmen Fenerbahçe’de de ileri bir hareket söz konusu değil. Gittikçe yaşlanan ve hücum gücü düşen Ivan Miljkovic’in yanına monte edilecek köşe oyuncuları Milos Nikic ve Wout Wijsmans olmamalıydı şampiyonluk adayı bir takımda. Zira ayaklarında yay varmışçasına sıçrayan Nikic, manşet ve blok bakımından Leonel Marshall’dan üstün bir oyuncu değil. Belçikalı Wijsmans ise Felipe Fonteles’i mumla aratacak gibi görünüyor. Son yıllarda bireysel yetenekler ile sonuca giden sarı kanaryanın bu seneki işi daha zor. Dolayısıyla hızlandırılmış takım oyununa daha çok ihtiyacı var son Challenge Kupası şampiyonunun.

Orta hücum yok, orta oyuncu da mı yok?

İkinci set sona erdiğinde Ziraat Bankası 3/51 (%5,9), Fenerbahçe ise 1/44 (% 2,2) orta hücum oranı ile oynuyordu. Üç set boyunca oyunda kalan Emin Gök, ilk iki sette tek bir hücum dahi yapmamıştı. (Maçı da 1 hücumla tamamladı) maçta yer alan diğer orta oyuncuların ise maç boyunca yaptığı hücum sayısı aşağıdaki gibi şekillendi:

– Kemal Kayhan 4
– Emre Savaş 2
– Cüneyt Dağcı 2
– Koray Şahin 2
– Eren Uğur 2

Oyuncu yetiştiremediğimiz için kural nedeniyle tüm yabancı oyuncuları köşeye transfer ediyoruz anladık. Yukarıdaki rakamlara bakarak üst düzey orta oyuncu yetiştirebildiğimizi iddia edebilir miyiz? Üst düzey orta oyuncuların yer aldığı maçta hücum sayıları böyle mi şekillenir? Smaçör yetiştiremediğimizi biliyoruz yıllardır, orta oyuncu yetiştiremediğimizi de görmenin vakti geldi galiba.

Başlığın esprisi

Salonda beklenmedik sayıda fazla seyirci vardı. Bunun en temel sebepleri maçın uygun gün ve saatte oynanması idi. TVF ve kulüplerin maç programlarını bundan bir ders çıkararak ayarlamasında fayda var. Aksi takdirde salonlar geçen senelerde olduğu gibi boş ve ruhsuz kalır. 50. Yıl’da seyirci yoktu, duvarlara insan fotoğrafları yapıştırarak sorunu çözdük! Burhan Felek’te fotoğraf yapıştırma imkanı da yok, işimiz zor olur gerçekten.

Sayı ve destek bakımından yeterli olsa da taraftarlık bakımından bir kez daha sınıfta kaldı sarı lacivert sevdalıları. Zira maç öncesinde başlayan sinkaflı koro, maç sonuna kadar aralıklarla sürdü ve geçen seneyi aratmayacağını gösterdi.

Ancak ligin başladığını bizlere aksettiremeyen oyuncu ve teknik heyetlere nazaran daha aktif ve hazır bir görüntü sergiledi taraftarlar. O kadar ki, hafta içi bir kupa maçı oynayan Fenerbahçe’nin deneyimli ve başarılı teknik direktörü Daniel Castellani bile üçüncü sette skor 23:22 iken molası bittiği halde mola almaya kalktı.

Hakemler de hazır değil

Gerçi bazıları sezon sonuna kadar hazırlanamıyorlar ama Sadettin Deneri – Ramazan Demiröz ikilisi gelecek için ümit verenler listesinde yer alıyordu. Ancak bu maçtaki yönetim şekilleri bu ümitleri büyük ölçüde azalttı. Sezonun ilk maçı olması dolayısıyla yapılacak küçük seremoni daha erkene çekilip maç tam saatinde başlatılmalıydı. Usta hakemlerin farkı bu tarz uygulamalarda belli oluyor. Ayrıca çizgi hakemlerinin konsantrasyon bozukluğu ve koordinasyon eksiği ile aşağıda yazılı hatalar, MHGK açısından bu sezonun da zor geçeceğinin bir göstergesi niteliğini taşıyor.

– İlk sette 12:9 iken Nikic’in 2 numaradan yaptığı hücumda top elden auta gitti. Doğrudan aut kararı veren Deneri’ye Ziraat Bankası oyuncuları bile gülerken Castellani Demiröz’e ayaküstü bir fırça çekti. Karar sonradan düzeltildi ama kolay kararda yapılan hata üstüne güven sağlamak pek mümkün olmuyor sporda.

– 13:9 iken Berkan Bozan’ın attığı nizami pasa çift vuruş çalındı. O pasın daha şüphelisi bir ralli sonra 14:9 iken aynı oyuncu tarafından atıldı ama bu kez düdük sesi gelmedi. Ya hepsine çalın, ya hiçbirine çalmayın.

– 17:13’te hücum yapan Miljkovic, bloktan seken topa kendi dublajını yaparken topu taşıdı ve doğru bir düdük geldi. Ancak aynı taşımayı 24:19’da Cüneyt Dağcı yapınca düdük sesi çıkmadı. Kararlar skora göre değişmemeli.

– Üçüncü sette 11:8 iken Arslan Ekşi’nin file üzerinde attığı pasa Ziraatli oyuncular müdahale etti. Pozisyonu süzemeyen Deneri, Ekşi’nin çift vuruş yaptığına hükmetti.

– İlk set arası 4, ikinci set arası ise 6 dakika sürdü. Mücbir sebep olmaksızın verilen duraksamalar, oyunun keyfini kaçırıyor. Seyirciyi mumla aradığımız günlerde maçı hızlı oynatmak asli görev olmalı.

Güvenlik yok, sigara başa bela

Bir spor müsabakasında, hele de kapalı alanda verilen bir mücadelede izleyicilerin sigara içmesi kabul edilebilecek bir eylem değildir. Ancak dünkü mücadele esnasında yaşananlar bir kez daha gösterdi ki, bu konuda radikal bir düzenleme şart. Maçta güvenlik zaten yoktu. Bir olay olmaması şans denebilir. Ancak koridorlarda ve tuvaletlerde içilen sigaranın kokusu tüm salona yayılıyor. Bir spor salonunda son derece sağlıksız bir ortam oluşuyor. Milli takıma gitmeyen sporcu ve yaka kartını takmayan antrenörlere ceza veren TVF’nin bu konuya da el atması şart.

Voleybol dolu günler dileğiyle,

Kayhan Kösem

kkayhan@hotmail.com


Haberi Paylaş

Comments are closed.