Voleybol bir tutkudur

A Milli Kadın Voleybol Takımının başarılı pasörü Naz Aydemir, hurriyet.com.tr’ye özel açıklamalarda bulundu.

Londra Olimpiyat Oyunları’nda voleybol branşında yarışacak olan A Milli Takım’ın pasörü Naz Aydemir, olimpiyat heyecanını, voleybol kariyerini ve hayatıyla ilgili bilinmeyenlerini anlattı.

İşte Naz Aydemir’in açıklamaları;

Naz Aydemir voleybola ne zaman ve nasıl başladı? Voleybola ilk başladığında birgün olimpiyatlarda ülkesini temsil edebileceğini hiç düşündü mü?

Hem annem hem de babam eski milli voleybolcu olduğu için sanırım voleybola başlamam kaçınılmazdı… Beni küçükken evde hiçbir zaman voleybolcu olmam için zorlamasalar da hayatımızda hep spor vardı. Ben de spora 7 yaşında atletizm ve basketbol ile başladım. 9 yaşında ise Eczacıbaşı’nda voleybola başladım. Voleybolu tercih etmemdeki sebep izlediğim oyuncuların özgüvenine, saçtıkları enerji ve ışığa hayran olmamdı. Sonrasında voleybol bir tutku haline geldi… Olimpiyatlar ilk başladığımda olmasa da sonraki yaşlarda hep hedeflerimden biriydi… Hatta kariyerimin sonuna doğru ulaşmak istediğim belki de en zor ve büyük hedefimdi diyebilirim… Oysa kariyerimin başında bu onuru takım arkadaşlarımla birlikte yaşama hakkı kazandık. Çok mutluyum…

Türkiye’de spor tarihinde bir ilke imza attınız ve olimpiyatlara gidiyorsunuz… Burda sizce en çok kimlerin desteği ve emeği etken oldu?

Olimpiyatlarda voleybolda ülkemizi temsil eden ilk takım biz olacağız, ancak ben bu başarının çok uzun yıllar süren emeklerin sonunda elde edildiğine inanıyorum… Bu başarımızda çok uzun yıllar boyunca milli takım formasını giymiş, bizlerden önceki jenerasyondaki voleybolcu ablalarımızın, şimdiki idareci ve teknik kadromuzun, ailelerimizin, federasyon başkanımızın, kulüplerimizin, sponsorların, antrenörlerimizin, seyircimizin, Burhan Felek ve Başkent salon görevlilerinin ve sayamayacağım birçok kişinin emeği var. Hepsinin yeri bende ayrı…

Olimpiyatlara çok az bir zaman kaldı. Olimpiyat köyündeki ilk gününüzde yapmak istediğiniz ilk şey nedir?

Olimpiyat köyündeki ilk gün antrenmanımız olacaktır. Sonra iznimiz olursa biraz çevreyi gezip, oradaki ortama ilk günden alışmaya çalışmak istiyorum.

2+1 kuralı sizce Türk oyuncular için faydalı mı?

Bu kuralın milli takımın tüm oyuncuları için bir artı olduğunu düşünüyorum. Türk oyuncular olarak bu kural uygulanmaya başladıktan sonra daha az yedek kalmaya başladık ve tecrübemiz, maç oynayarak arttı. Bu da elbette Milli Takım olarak daha başarılı olmamızda etken oldu. Eskiden Milli Takımda oynayan takım arkadaşlarımızla aynı takımda yer alsak bile sahada yabancılar oynadığından, birbirimizi tanımamız ve maç ortamındaki sinerjimiz ancak ligler bittikten sonra gerçekleşebiliyordu. Yeni kuralla birlikte hepimiz daha çok süre almaya başladık. Sonuçları da milli formayla oynadığımız maçlara olumlu yansıdı.

22 yaşında milli takımımızın değerli sporcularından birisiniz. Zaman zaman bir ülkenin sizin sporunuzdaki kaderinin ellerinizde olması nasıl bir sorumluluk? Bu sizde baskı mı yaratıyor yoksa sizi motive mi ediyor?

Saha dışında bunu yalnız kaldığım zamanlarda düşündüğümde bazen bu sorumluluk ağır gelebiliyor. Ancak sahaya çıktığım zaman ben sadece oyunumu en iyi şekilde oynamaya ve oynadığım oyundan keyif almaya çalışıyorum. Elimden gelenin en iyisiyle milli formayı taşımanın azmiyle bu sorumluluğun getirdiği baskı kalkıyor, yerini motivasyon alıyor…

Olimpiyatlara gitme hakkını kazandınız. Şimdiki hedef nedir?

Bize en çok sorulan soru “Madalya şansınız var mı?” sorusu. Ancak şunu unutmayalım; biz, aylar evvel sadece bu olimpiyata gitmeyi hayal ediyorduk, şimdi bunu başardık… Hemen ‘madalya almalıyız’ diye hedef koymadan, her maç elimizden gelenin en iyisini yapmayı hedeflemek tek amacımız.

Kariyerinizdeki başarılarınızdan ‘unutamadığım” diyebileceğiniz hangisi?

15 yaşında ligde oynadığım takımımla ilk A takım şampiyonluğum ve olimpiyat elemelerinde olimpiyatlara gidiş hakkı kazandığımız maç… İkisi arasında bir tanesini seçmem imkansız.

Ailenin profesyonel bir sporcunun kariyerindeki önemi nedir?

Ailenin profesyonel sporcunun kariyerinde çok önemi var… Üst düzey bir sporcu yaşıtlarından çok erken yaşlarda sahada kendi ayaklarının üzerinde durmayı öğrenmek zorunda… Ancak sahanın dışında ailenizin sizi o günkü performansınız ne olursa olsun sevdiğini bilmek çok önemli. Ailemin desteği, inancı ve güveni olmasaydı şu an olduğum yerde olamazdım…

Voleybol genç milli takımımız bu sene Avrupa Şampiyonası oynayacak. Türk voleybolu sizce dünyada nasıl algılanıyor?

Evet, genç milli takımımız da bizler gibi çok başarılı. Kadın voleybolunda hemen hemen her dalda çok önemli basarılar alıyoruz… Umuyorum ki hem genç millilerimiz hem de biz, bize güvenen ve destekleyen herkese daha uzun yıllar çok büyük mutluluklar yaşatacağız… Türk voleybolu artık yurtdışında çok iyi bir isime ve çok gurur duyulabilecek başarı hikayelerine sahip…

hurriyet.com.tr
 


Haberi Paylaş

Comments are closed.