Burutay’ı Şampiyonlar Ligi heyecanı sardı

Halkbank’ın, Türk voleybolunun yıldızlarından Burutay Subaşı. Genç yaşına bir dolu kişisel ve takım başarısını sığdırmayı başarmış bir voleybolcu. Müthiş 8 numara, henüz 25 yaşında ve ikinci kez Şampiyonlar Ligi dörtlü finallerinde forma giyecek. Geçtiğimiz yılın CEV Kupası şampiyonu Halkbank’a da büyük umutlarla geldi ve beklentileri boşa çıkarmadı.

Şampiyonlar ligi finallerinde yer alma onurunu ikinci kez yaşayacak Burutay Subaşı’nın bu kez heyecanı daha fazla. “Evimizde oynayacak olmanın heyecanı bir başka” diyor ve taraftarlara “Salona gelin” mesajı veriyor.

Genç yıldız, bu yıl ikinci kez Avrupa Voleybol Konfederasyonu’nun resmi sitesine konuk oldu.

Burutay Subaşı, Halkbank Basın Bürosu aracılığıyla yapılan söyleşide şunları söyledi:

Burutay, senin gibi çok genç bir oyuncunun, Halkbank Ankara spor kulübüne bu sene gelen Voleybol starlarıyla çevrilmiş olması nasıl bir duygu?
Elbette mükemmel bir duygu, dünyanın en iyi oyuncuları ile aynı takımda oynamak insana çok büyük bir gurur ve sevinç katıyor; voleybolu çok sevdiğimiz için bu çok çok fazla özveriyi devamında getiriyor, biz de Türk oyuncuları olarak gelişiyoruz. Genç olup aynı takımda böyle oyuncularla oynamak benim için çok güzel bir duygu.

Şimdiye kadar Osmany, Matey, Raphael ile çalışıp oynamaktan ve Radostin Stoytchev ile çalışmaktan neler öğrendin? Seni korkutuyorlar mı, onlarla aran nasıl, iyi anlaşıyor musun?
Çalıştığımız süre boyunca, bu yıldız oyuncuların bana fazlasıyla katkısı oldu, onlardan çok şey öğrendim.
Voleybolda herkesin bir yorumu vardır; buna hata oyunu da diyebiliriz. Fakat adı geçen oyuncular idmanda dahil hata yapmaktan kaçınan oyuncular. Onların söylediğine göre üst seviyenin (high level) getirdiği öğretilerdir bunlar. Az hata yapan maçı kazanır. Kendini beğenmişleri yok, antrenmanda bizimle sürekli konuşuyorlar. Abilik yapıyorlar. Hocamız da bizi en ileriye götürmeye çalışıyor. Hoca maçlarda bizim onlara yardım etmemizi sağlamaya çalışıyor. İdmanda da hata yapmamaya çalışmamızı istiyor. Antrenmanda çok ciddi olsalar da aslında normal hayatta öyle değiller. Onlar çok profesyonel olduğu için antrenman zamanı antrenman , gülme zanmanı gülmenin ayırımını çok iyi yapıyorlar.

Türkiye’deki söz sahibi bir çok kişi tarafından çok büyük bir potansiyeli olan oyuncu olarak görülüyorsun. Beklentiler bu kadar büyük olunca üzerinde baskı veya büyük sorumluluk hissediyor musun?
Baskı şöyle; elbette büyük maçlarda her sporcu baskı hisseder. Ne olduğun önemli değil. Sadece o anda neler hissettiğin önemli. Ben, Allah’a çok şükür küçük yaştan itibaren çok yetenekli ve profesyonel insanlarla oynadığım için onların hepsinden birşeyler alıp kendime kattım ve bu beni ileriye götürdü. Şu anda da çok şanslıyız, Dünyadaki en iyi oyuncularla oynuyoruz. Bunun için de üzerimde fazla bir baskı olduğunu düşünmüyorum. Voleybolu sevdiğimiz için bu baskı görmezden gelinebiliyor.

Bildiğin üzere Halkbank Şampiyonlar ligine ev sahibi. Başkent Voleybol Salonu’nda başlayacak şölenden 5 hafta once neler hissediyorsun?
Bu duyguyu anlatmak biraz zor, kelimelere dökülemiyor. Şampiyonlar Ligi şampiyonluğuna oynamak, bunu bilerek oynamak, bunu yapabileceğimizi bilmek çok çok büyük bir duygu. Bunun yaşanması gerekiyor.İnşallah ilerde bir çok spor Kulübü de bu duyguları yaşayabilir.

2012 Lodz’da Arkas ile oynadığın maçlardan sonra bu senin ikinci dörtlü finalin. Polonya’da geçirdiğin günlerden sonra aklında kalan anıların var mı?
Elbette var şampiyonlar liginin dörtlü finaline ilk kez katılan bir takımda olmak gurur vericiydi. Benim ilgimi çeken bir başka konu da 10 bin kişilik seyirci kapasiteli salonun tam dolmuş olmasıydı. Taraftarlar adeta futbol taraftarı gibiydi; coşkulu ve tutkulu, aynı zamanda centilmen. Takımını destekleyip adeta oyunun içindeydi. Bizim de mutlaka bunu yaşamamız gerekir.

Türk Bayan takımları Avrupa Kupalarında çok başarılılar. Bayan milli takımı da bayağı güçlü. Erkek takımları neden hala en üst seviyelerde yer almak için savaş içinde?
İki-üç kişinin bayan takımlarında şampiyonlar ligini dahi götürebildiğini görüyoruz. Çünkü bayan voleybolu güce dayalı değil. Güçlü olan tarafın kazandığı bir voleybol var. Ben bazen televizyonda seyrediyorum; dünyada Brakoçeviç diye bir oyuncu var. Çok fark yaratabilecek sporculardan bahsediyoruz. Tabiki şampiyonlar liginde alınan kupalar ve milli takımlarda alınan başarılar bayan voleybolunu daha da geliştiriyor. Bizim de bu işleri aynı şekilde yapmamız gerekiyor. Erkek voleybolunda herşey güce dayalı. Tek oyuncu fark yaratamıyor. Türk erkek voleybolunda tek oyuncu oynamazsa beş kişi birşey yapamıyor. Herkesin oynaması gerekiyor. Bayan voleybolu erkek voleyboluna nazaran biraz daha kolay. 2-3 oyuncu bayan voleybolunda çok büyük fark yaratırken, erkek voleybolunda bu imkansız. Hal böyle olunca başarı gelince yatırımlarda bayan voleyboluna doğru yöneliyor.

Haydi en başa dönelim. Voleybol oynamaya nasıl başladın? Neden bu sporu seçtin ve profesyonel oyuncu olana kadar hangi yollardan geçtin?
En başa dönmek gerekirse komik bir başlama öyküm var aslında. İlk önce futbolu seçmiştim. Ailem de voleybolla ilgileniyordu. Rahmetli babam voleybol antrenörlüğü yapıyordu. Ablam Çanakkale’den Ankara’ya transfer olunca ailecek Ankara’ya taşındık. Beni futbolu sevdiğimden Gençlerbirliği takımına yazdırdılar. Çanakkale’nin iklimine göre Ankara çok soğuk gelmişti ve futbol antrenmanlarında çok üşümeye başladım; bu işi yapamayacağıma karar verdim. Salon sporlarına meraklandım, ailemin de etkisiyle voleybola yöneldim. Çünkü aile kültürümde voleybol vardı. Sonra da voleybolu çok sevdim. Voleybolu sevme nedenlerimden biri de insanların daha da sosyalleşmesi ve arkadaş ilişkilerin güçlü olması, sürekli iç içe olmak, hatalarımızı kapatmak için birbirimize destek vermemiz, arkamızı sıvazlamamız etkili oldu.
Çok zor yollardan geçerek buralara geliyoruz ama emeğimizin karşılığını alınca da bu çekilen zorlukların önemi kalmıyor. Ben de yaşadığım onca zorluğu unuttum diyebilirim.

Eğer gençlerle konuşup, onları diğer sporlar yerine voleybolu seçmeleri için ikna etmen gerekseydi neler söylerdin?
Biraz önce söylediğim gibi, voleybol diğer takım sporunlarından çok farklı. Arkadaşlık ilişkileri daha güçlü. Arkadalık, dostluk ilişkilerinin zor kurulduğu şu dönemde voleybol adeta bir ada gibi.
Benim en iyi dostlarım voleyboldan. Voleybol ayrıca nankör bir spor değil, siz ona istediği şeyi verirseniz o size gani gani geri dönüyor.

CEV DenizBank Voleybol Şampiyonlar Liginde CEV’nin sloganı olan ‘Fair Play-Volleyball Way’ çok fazla desteklenmekte. Fair play senin için ne ifade ediyor?
Son iki soruya verdiğim cevap hemen hemen aynı olacak ama fair play çerçevesinde oynamak voleybol zevkini arttırabilecektir. Voleybol ruhuna da yakışıyor. Voleybolda kavga ve gürültü sıkça görülmez. Hal böyle olunca, Şampiyonlar Liginde de kavganın görülmesi imkansız. O kadar büyük oyuncuların arasında ve aynı zamanda tribünde de fair play’i de görmek oyun seyirini ve kalitesini de artıracaktır. Bunun için Fair Play çok çok güzel bir slogandır.

Son olarak; 22-23 Mart Dörtlü Finalleri, sen ve takımın için neler bekliyor ve neler diliyorsun? Senin fanların ve Halkbank taraftarlarına genel olarak iletmek istediğin bir mesajın var mı?
Takımda herkesin düşündüğü bizi Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğunun beklediği. Fakat elbetteçok zor, kolay olmayacak. En güçlü dört Avrupa takımın katılacağı bir turnuvada favori olarak gösteriliyoruz, Büyük hataları kaldırmayacak bir organizasyon olduğu için, maç içinde takım arkadaşlarımızla iyi kontak kurup en az hatayla ilk maçı kazanıp finale gitmek en büyük hedefimiz olacak. Finalde de en az hata yapan takım kazanacaktır.
Taraftar için şunu söyleyebilirim. En üst seviyede yapılacak bir voleybol organizasyon olduğu için voleybolseverlerin salonu zaten dolduracağını düşünüyorum. Burada oynanacak maçlardaki heyecanı Türkiye’deki ligde bir kaç maç dışında görmek olanaksız. Bu zevki yaşamak ve bu şölenin içinde yer almak ve bize 7. oyuncu gibi destek verip sevincimizi paylaşmalarını ve bizi motive etmelerini isteyeceğim taraftarlarımızdan.


Haberi Paylaş

Comments are closed.