Dere geçildi, sırada nehir var

Atletizm’de iç çekişme, çekememe almış başını gidiyor. Halter eski günlerini arıyor. Basketbol’da milli takımın ne kadar içler acısı bir duruma düştüğüne tanıklık ettik. İşte bu karamsar ortamda, bizlerin yüzünü güldüren tek branş, Voleybol.

Bu tespitime karşı çıkanlar olacaktır. Daha sadece “2008 Pekin Olimpiyatları için elemelere kalabildik” de denilecektir. Ama esas konu o değil. Gencecik, pırıl pırıl bir neslin, mücadelesini izledik ve izlemeye de devam ediyoruz. Örneklerle ne anlatmak istediğimi, daha da açayım.

Futbolu düşünün. Milli takımdan üç önemli ismi çıkartın. Aurelio, Emre, Hamit mesela.. Veya Basketbol’da Hidayet, Mehmet Okur, Serkan.. Hemen dişliler bozulur, işleyiş aksar, takım düzeni sekteye uğrar. Bırakın başarılı bir sonuç almayı, hezimetten kurtulamazsınız.

Konuyu voleybola bağlarsak, Önce Natalia, ardından Bahar ve son olarak da Avrupa’nın bir numaralı hücum silahı Neslihan. Bu önemli üç isim, Bayan Voleybol Milli Takımımız’da özel nedenlerden ötürü yer almadılar. Uzun bir süre daha yer alamayacaklar. Ve bu önemli üç silahtan yoksun A Milli Takım, Ankara’da yapılan 2008 Pekin Olimpiyatları ön eleme grubundan lider çıktı.

Yendikleri takımlara bakar mısınız. Hırvatistan, Fransa ve en önemlisi de İspanya.. Hem de hiç set kaybetmeden.. Bazen 5-6 sayı geriye düşüldü. Ama bunları dahi çevirmeyi bildi bayanlarımız. Kimlerle geldi bu başarı diye sorarsanız, Pelin, Gözde, Esra, Seda, Deniz, Elif, Nilhan.. Yaş ortalamaları 21, bilemedin 22.. Arada sadece Gülden ile Aysun tecrübe sahibi..

Maçlar sırasında tanık olduğumuz, kulak kabarttığımız yorumlar vardı.. “Başka bir ülkede bu elemeler yapılsaydı, maç alamazdık”, “Fransa, Hırvatistan as oyunculardan yoksun geldiler” gibi. Zaten elde ettiğimiz başarılar hep küçümsenir.. Hep aşağılık kompleksi içinde olduk. Güçlü ülke olduğumuz düşüncesini hiç kabullenmiyoruz.

Türkiye’de, hele hele bayanlarda elde edilen başarıların, kazanımların çok ayrı bir anlamı olmalı. Bu ülkede hala sırf kız olduğu için okula gönderilmeyen çocuklarımız var. Sporun ’S’si zaten yasaklanmış. Okullarda beden eğitimi dersler yok. Olanlar da genelde boş geçiliyor. İşte özellikle bayan sporcularımızı eleştirirken, başarılarını küçümserken, bu ayrıntıyı da göz önünde bulunduralım.

Tekrar Milli Takıma dönersek, Voleybol Federasyonu’nu bu noktada kutlamak gerekiyor. Geleceğe yatırım yapma adına önemli icraatları var. Hele hele antrenör seçimindeki tam isabet, ayakta alkışlanacak türden. Zaten tüm dünya neredeyse İtalyan antrenörlere milli takımlarını emanet ediyor. Başkan Erol Ünal Karabıyık, biraz hızlı davranıp, en iyi İtalya’nı kapıp getirdi. Alessandro Chiappini, ileride Türkiye’ye önemli başarılar kazandıracak. Buna inancım sonsuz. Yeter ki, sabır gösterelim.

Şimdi bayanlarımızın Ocak 2008’de önemli bir sınavı daha var. 2008 Pekin için Avrupa Kıtası elemeleri Almanya’da yapılacak. 8 takım arasındayız ve sadece bir takımın çıkacağı bu grupta bizi güçlü ülkeler bekliyor. Dereyi geçtik ama önümüzde azgın bir nehir var. Şansımızın zor olduğunu düşünenlere, Ankara’daki maçların kasetlerini alıp izlemelerini tavsiye ederim. Bu kazanma azmi, mücadele ve hırsı bir görün. Fikrinizi de ondan sonra söylersiniz.

Bir dip not da, Ankara’daki organizasyon için açalım. Gerçekten ülke olarak iyi organizasyonlar yapıyoruz. Bizler bir aksaklığa tanık olmadık. Burada basından sorumlu arkadaşlara özel bir teşekkür edelim. Bizlerin gördüğü tek eksiklik, tribünlerin eski maçları aratan boşluklarıydı. Buna rağmen gelen seyirciler de takıma bu eksikliği hissettirmedi. Ankara seyircisine de bir teşekkür..

 


Haberi Paylaş

Comments are closed.