Güzelliği isminden çok biliniyor

Bir şampiyonada derece yapmak, Milli olmak, Dünya Kupası’nda mücadele etmek ve sayısız madalya. Bunlar aşağı yukarı yetenekli ve çok çalışan her sporcunun ulaşabileceği yerlerden bazıları.

Peki ya podyuma çıkmak. Güzelliğiyle elde ettiğin sportif başarılardan daha fazla popülarite kazanması. Bunlar için özel şeylere sahip olmanız gerekir. Bu da ancak doğuştan gelir.

İşte sizlere son dönemlerin en fazla tanınan, başarılı ama güzelliğiyle her zaman diğer voleybolculardan daha fazla ismini duyuran bir sporcu…Francesca Piccinini.

Francesca Piccinini

Francesca Piccinini adını voleybolla ilgilenen herkes duymuştur. Duymayanlarınız ise onu ya ‘Picci’ ya da ‘Piccinini’ diye tanır. Francesca Piccinini 10 Ocak 1979’da İtalya’nın Massa şehrinde dünyaya geldi.

Roberto ve Marta adında bir Katolik çiftinin çocuğu olan Francesca’nın, bir de Chiara adında kız kardeşi var. Sporun içinde büyüyen Francesca, 6 yaşından beri profesyonel anlamda voleybol oynuyor. Voleybola bu kadar erken yaşta başlayan Francesca’nın kariyeri o zamandan parlak gözüküyordu.
Başarılı bir eğitim hayatı olan Francesca üniversitede Medya üzerine eğitim aldı. İtalyanca’nın yanında iyi Portekizce biliyor ve birçok mesleği başarıyla yapabileck donanıma sahip.

21 yaşında ilk kez İtalya Milli takımında yer alan Francesca, takımın en genç oyuncusu olmasına rağmen takımın en acımasız, rakibini yerlerde süründüren smaçörlerinden biri oldu.
    
1989’da İtalya’nın Massa şehrinin S.Carlo Borromeo takımında oynamaya başlayan Francesca, ardından 1991 yılında Robur Leauto Massa takımına transfer oldu.

1993 yılında James Carrara takımının formasını giyen Francesca burada iki sene oynadıktan sonra 1995 yılında Magica Reggio Emilia takımında görev yaptı. Bir yıl sonra ise soluğu Cemar Rubiera takımında aldı.

Burada Küçükler Dünya Kupası’nın en iyi oyuncusu seçildi. Bir yıl Anthesis Modena’da oynadıktan sonra voleybol kariyerinin ivme kazanacağı takımına transfer oldu…Curitiba. Bu takımda kendinden iyice söz ettiren Francesca, İtalya’nın en fazla izlenmek istenen oyunculardan biri haline geldi. Onun ileride çok başarılı olacağını görebilen takım menajerleri sıraya girdi ama onu bünyesine katan takım Foppapedretti Bergamo oldu. 1999 yılından beri bu takımın formasını giyen Piccinini, Maurizia Cacciatori ile aynı takım için oynamış oluyor.

Seyircilerin beğenisini kazanan Francesca, nerdeyse her maç Arena’yı dolduran binlerce kişinin tezahüratlarıyla sahaya çıkıyor. İtalyan takımının en iyi skorerlerinden biri olan Francesca, takımın aynı zamanda en ateşleyici oyuncusu durumunda. 
 
2000 Olimpiyatları Francesca Piccinini için çok önemli bir dönemdi. Çünkü Francesca 2000 Olimpiyatlarına Takımını taşırken astronomik istatistiklere ulaşmıştı. Ve İtalya elemeleri büyük bir başarıyla geçerek Olimpiyatlara kalmıştı. Ama olimpiyat günleri başladığında her şey o kadar da güzel gitmedi Piccinini için. Aslında bireysel anlamda yine başarılı istatistiklere ulaşmıştı ama İtalya 9’unculukta kalınca onun başarısı da gölgede kaldı.

2000 Olimpiyatlarının bir başka anlamı daha vardı Piccinini için. Adının daha önce bir çok dünya kupasında ve dünya şampiyonasında duyurmuştu voleybol dünyasına. Ama onu Olimpiyatlarda sadece voleybol camiası değil, bütün dünya izliyordu. Özellikle de medya. Öyle ki, Francesca kusursuz güzelliğiyle medyanın ilgi odağı olmuştu. Dergilere kapak oluyor, sponsorluk anlaşmaları yapıyor ve şöhretine şöhret katıyordu. Bugünkü Piccinini ismini tüm dünya telaffuz ediyorsa bunun temelinde 2000 Olimpiyatları var diyebiliriz.

Güzel yıldız inişli çıkışlı kariyerine Foppapedretti Bergamo takımında devam etmekte. Takım arkadaşlarıyla takımlarını başarı taşımaya çalışıyorlar. Ama Francesca’nın güzelliği ve medyatikliği her zaman sportif alanından daha fazla konuşulacağı açık. Çünkü takımı başarılı olmadığı günlerinde, yine de ilgi odağı olmayı başarıyor.

Francesca’nın En’leri

– Francesca’nın hobileri alış-veriş yapmak, müzik dinlemek, yürüyüş yapmak, ata binmek, internette sörf yapmak ve arkadaşlarıyla birlikte olmak.
– En fazla güvendiği kişi babası.
– En fazla beğendiği aktör Keanu Reeves
– Voleybolun dışında en çok sevdiği sporlar basketbol ve tenis.
– En fazla beğendiği ve örnek aldığı sporcu Michael Jordan.
– En çok sevdiği çizgi film karakteri Milla ve Shiro.
– En çok sevdiği yemek Ananas ve Pizza.
– Sevdiği içecek The alla Peach
– En sevdiği kitaplar Paulo Coelho, Siddharta, Love Stories
– En sevdiği filmler Notting Hill (Sean Connery, George Clooney, Julia Roberts)
– En sevdiği şehir Venedik.
– En sevdiği mevsim yaz.
– En sevdiği renk mavi.

Francesca’nın dilinin ucundan

Bazen söylenen sözler gündeme bomba gibi düşüyor. İşte sizlere Francasca’dan inciler.

– Bir Olimpiyat sporcusu olmak demek şanslı olmak demek.
– Sportif anlamda kendimi Japon çizgi filmlerini izleyerek geliştirdim.
– Ben atletlere düşleri için savaşmalarını tavsiye ediyorum.
– Ben eğer sportif anlamda hazırlanmıyorsam, yada antrenman yapmıyorsam genelde müzik dinler, kitap okur ve yürüyüş yaparım.
– Bana yakın durduğu için aileme her zaman teşekkür etmek isterim.
– Benim için ülkemi ve ulusumu temsil etmem gurur vericidir.
– Eğer hayatta tek bir dileğim olsaydı, o da final klasmanında ilk dört pozisyona ulaşmak olur.
– Eğer dünyada bir yere gidebilsem herhalde orası Paris olurdu.
– Olimpiyatlara hazırlanmamda, şekle girmemde çok fazla çalıştığım, özveride bulunduğum bir gerçek.
– Benim için taraftar mail’i çok önemlidir. Çünkü o bana bir teşekkür gibidir ve bu beni motive ediyor.

                                                                                          aragozbek@hotmail.com
                                                                                    ara.blackmamba@gmail.com

 


Haberi Paylaş

Comments are closed.