Sınırsız ve benzersiz: Lucia Bosetti

Kariyerinin ikinci Türkiye macerasını yaşıyor ve bunu yeni bir meydan okuma olarak tanımlıyor. Sınırları aşan, saha içinde yaptığı işlerle takım arkadaşlarını rahatlatan ve yer aldığı takımların kazandığı sayısız başarının en önemli bölümlerinde imzası olan çok özel bir yetenek: Lucia Bosetti.

Adana’da yazdan kalma bir sonbahar günü, seneler sonra yeniden Lucia ile bir araya gelecek olmanın verdiği heyecanla ASKİ Atatürk Spor Salonu’nun yolunu tutuyorum; kısa bir bekleyişin ardından Çukurova Belediyesi Adana Demirspor’un yeni transferi salona giriyor ve Fenerbahçe günlerinden İtalya Milli Takımı’na, ailesinin spor yaşantısı üzerindeki etkisinden yeni sezon hazırlıklarına kadar birçok konuyu konuştuğumuz keyifli sohbetimiz başlıyor.

Voleybol, Bosetti ailesinde bir figür değil başrol diyebiliriz. Spor yaşamının ilk günlerini hatırlıyor musun? Ailenin voleybol kariyerin üzerindeki etkisi ve kardeşlerinize rol model olarak onları spora yönlendirme sürecin nasıldı?

Sizin de söylediğiniz gibi anne ve babamın voleybol camiasının içerisinde olması sayesinde ben ve kız kardeşlerim voleybola başladık ama mesela erkek kardeşimizin voleybolla hiç ilgisi yok hatta hiç sevmiyor diyebilirim. Fakat bu konuda kendimi çok şanslı hissediyorum mesela çok uzun bir sporcu olmadığım için onlarla birlikte çalışmak, ailemin voleybolun içerisinden gelmesi; benim farklı karakteristik yönlerimde daha iyi güç kazanmama yardımcı oldu.

Çukurova Belediyesi Adana Demirspor’a transfer sürecin nasıl oldu, Adana’ya daha önce gelmiş miydin?

Benim için transfer süreci aslında oldukça zorlu oldu. Karar vermek çok güçtü çünkü her şeyden önce İtalya Ligi’nde olmayı ve oradaki turnuvaları oynamayı çok seviyorum. Oradan uzaklaşma fikri ilk başlarda iyi bir fikir gibi gelmedi, hatta gelen teklifi düşündüğüm dönem defalarca “Hayır” dedim. Evimden, konfor alanımdan çok uzaktı ve Adana daha önce gelmediğim bir şehir… Fakat daha sonra bir sabah uyandım ve “Evet bir dakika, ben bunu yapmak istiyorum.” dedim çünkü birtakım yeniliklere imza atarak bir şeyleri değiştirmek ve yeni deneyimler elde etmek istiyordum. Ardından “Yapacağım ben bunu.” dedim, kararımı verdiğimde menajerimi aradım. “Hala beni istiyorlarsa ben tamamım.” şeklinde konuştum ve tüm gelişmeler bir anda oldu. Buraya gelince ve takımıma katılınca anladım ki çok doğru bir karar vermişim çünkü her şey çok güzel gidiyor.

Çoğunluğu tecrübeli oyunculardan kurulu bir takımsınız. Ekip olarak bu özelliğin ligde avantajını yaşayacağınızı düşünüyor musun, voleybolun yüzde kaçı tecrübedir?

Çukurova Belediyesi Adana Demirspor, yeni bir camia ve Sultanlar Ligi’nde ilk kez yer alacak olan bir kulüp dolayısıyla tecrübeli oyunculardan kurulu bir kadro tercihi özellikle zorlu mücadelelerde camiamıza ve kulübümüze çok büyük fayda sağlayacaktır diye düşünüyorum. Hepimiz Sultanlar Ligi’ni iyi tanıyoruz, kendi adıma açık konuşacak olursam İtalyan takımlar ile Avrupa Kupaları’nda mücadele eden ve düzenli olarak Avrupa Kupaları’na katılan takımlar dışında ligi uzun zaman olduğu için çok iyi tanımıyorum. Fakat tüm takım olarak özellikle Avrupa Kupaları’nda mücadele eden çok üst seviye takımlar karşısında maç kaybetmek değil puan kazanmaya yönelik oynadığımızda takımımıza daha iyi avantaj sağlayacağız.

Voleybolda tecrübenin ne kadar olduğundan ziyade konuya şu şekilde bakıyorum: Sezon boyunca çok fazla maç oynayacağız, her hafta üç gün aralıklarla birçok maç yapacağız ve ara bölümlerde Kupa Voley maçlarımız olacak. Çok ciddi bir mücadele var, deneyim de tam burada devreye girecek. Bu yoğun maç temposunda her bir maça sahanın içerisinde uygun bir şekilde odaklanma ve kendi dikkatimi yüksek seviyede verebilme konusunda tecrübe kendisini gösterip bize çok büyük fayda sağlayacak diye düşünüyorum.

Çukurova Belediyesi Adana Demirspor’da hazırlıklar devam ediyor, sezonun başlamasına da kısa bir süre kaldı. Takımın güncel durumu hakkında neler söylersin ve bu sezonki hedefler neler?

Henüz hazırlık maçı yapma fırsatımız olmadı, yakın zamanda hazırlık maçlarımız olacak. Bu durumun şu an bizim için iyi olduğunu düşünüyorum çünkü birlikte oynamaya başlayan yeni bir grubuz. Takım uyumunun oturması açısından çok fazla antrenman yapıyoruz. Fundamental kısımdan başlamış durumdayız, temel konular üzerine çalışıyoruz. Bu bize kendi aramızdaki uyumu sağlamak adına büyük bir avantaj yarattı. Öte yandan takımla bir arada oynayabilmek ve takım olarak ne durumda olduğumuzu görebilmek adına sabırsızlanıyorum. Kupalar başlamadan oturtmamız gereken çok az şey kaldı, onları da el birliği ve birbirimize güven ile tamamlayacağımıza inancım tam.

Misli.com Sultanlar Ligi ve İtalya Ligi’ni hem rekabet açısından hem de oynanan voleybol tarzı bakımından karşılaştıracak olursak her iki ligde de yer almış ve şampiyonluk yaşamış bir smaçör olarak bu denkleme nasıl bakıyorsun?

Şöyle ki İtalya Ligi ile ilgili çok daha tecrübeliyim, Fenerbahçe’de oynadığım dönemin üstünden çok uzun bir zaman geçti ve bu süre zarfında çok şey değişti. Fakat şunu söyleyebilirim benim için İstanbul’da oynamak çok daha avantajlıydı, antrenörüm İtalyandı, şehirde İtalyan birçok sporcu vardı. Sosyal anlamda da bana olumlu anlamda yansımaları oldu.

Burası şimdi benim için yeni bir mücadele, yeni bir macera. Fakat iki ligi karşılaştırdığım zaman İtalya Ligi şu anda mutlak olarak en kuvvetli olduğu durumda, tıpkı Türkiye’de olduğu gibi ilk üç-dört takımın kendisini biraz daha diğer gruptan ayırması söz konusu olabiliyor. Yalnız İtalya’da sanki daha alt sıralardaki takımlarda da çok daha büyük bir savaş var ancak çok uzun bir zaman olduğu için şimdi Sultanlar Ligi’ne ben de farklı bir taraftan bakacağım.

İtalya Milli Takımı ile Avrupa Şampiyonası’nda altın ve Dünya Şampiyonasında gümüş madalya da dahil olmak üzere birçok unutulmaz başarıya imza attın. Son yıllarda yeniden ivme kazanan ve daima zirveye oynayan bir İtalya var. Milli takım maçlarını takip ediyor musun, takımın son durumuyla ilgili neler söylemek istersin?

İtalya son olarak Erkekler Dünya Şampiyonası’nda altın madalya kazandı, çok iyi bir durumdalar. Kadınlarda da İtalya; bir yandan da nazar değdirmek istemiyorum ama çoğunluğu İtalya’nın iyi kulüp takımlarında oynayan, CEV Şampiyonlar Ligi’nde mücadele eden ya da yurt dışında oynayan, kaliteli ve yeni jenerasyondan oluşan bir grup. Şu anda içinde bulunduğumuz duruma baktığımda Dünya Şampiyonası’nı kazanabileceklerini düşünüyorum. Türkiye her zaman bizi zora sokan bir takım olmuştur, bu sefer nasıl olacak hep birlikte göreceğiz.

Misli.com Sultanlar Ligi, dünyanın en önemli oyuncularını bir araya getirmeye devam ediyor. Sen de bu isimlerden birisin ve yeni sezonda bir diğer İtalyan yıldız Paola Egonu ile de rakip olacaksınız. Egonu, gerçekten dünyanın en iyisi mi? Onun hakkında neler düşünüyorsun?

VakıfBank’ın geçen sezon her şeyi kazanmış olmasına rağmen bu sezon Egonu ile daha da kuvvetlendiğini düşünüyorum. Paola, Conegliano ile İtalya’da çok fazla şey kazandı ve VakıfBank bu anlamda çok iyi bir transfer yaptı. Geçtiğimiz sezon CEV Şampiyonlar Ligi ve Dünya Kulüpler Şampiyonası’nı düşündüğümüzde Conegliano, finale çıkmıştı ancak kupayı alamamışlardı. Burada da baktığımda tek bir oyuncuya bütün yükü bırakmanın riskli bir şey olduğu fikrindeyim. Egonu’nun dünyanın en iyilerinden biri olduğunu düşünüyorum, belki de en iyi pasör çaprazı. Ama her şey sahada görülür, bu sezon hep birlikte göreceğiz. (gülüyor)

İtalya Milli Takımı’ndan bahsediyorken kız kardeşin Caterina Bosetti’den söz etmeden olmaz. Birlikte sahanın aynı tarafını da paylaştınız, karşılıklı oynayarak birbirinize rakip de oldunuz. Caterina ile takım arkadaşı ve rakip olduğunuzda neler hissediyorsun?

Kız kardeşim ile elbette aynı pozisyonun oyuncuları olduğumuz için takım arkadaşı olmaktan daha çok rakip oluyoruz. Milli takımda bir arada oynadık, onun dışında kulüp sezonunda birlikte bir sezon oynadık. Milli takıma aynı anda seçildiğimiz iki döneme baktığımda birinde benim, diğerinde Cate’in sakatlığı vardı o yüzden aslında birlikte oynama fırsatımız çok fazla olmadı. Rakip olarak oynadığımızda ise birbirimize karşı lig maçları içerisinde oynarken rakipsek bu durumdan çok fazla etkilenmiyorum çünkü lig devam ediyor. Ama eğer o maç bir turnuvanın eleme turunda oynanıyorsa ve maç sonunda ikimizden biri şampiyonluğa veda edecekse o zaman ya o ya da ben eleneceğimiz için kendimi daha buruk ve üzgün hissediyorum.

Şu anda tüm voleybol camiasının merakla takip ettiği bir Dünya Şampiyonası söz konusu, son Dünya Şampiyonası’nda inanılmaz işler yapan İtalya kadrosunda sen de vardın ve finalde sahada yer almıştın. Her şey çok iyi giderken karar setinde (tie-break) neler oldu, o turnuva hakkında neler düşünüyorsun?

Bundan dört öncesine bakacak olursam o an Dünya Şampiyonası’nda mücadele eden takımımız şu anki takıma göre çok gençti. Günümüzde şampiyonluk için mücadele eden isimler, o dönem çok daha küçük yaşlardalardı. İtalya için 2018 FIVB Dünya Şampiyonası’nın çok önemli bir turnuva olduğunu düşünüyorum çünkü İtalya’nın tekrar dünyanın en güçlü takımlarından birisi olarak o devler grubunun içerisinde yer alıp geri döndüğü bir yıldı.

O dönemde Sırbistan yenilemez bir takım olarak görülüyordu, çok iyi oynuyorlardı. Pasörleri Maja Ognjenovic’ti ve gerçekten çok iyi bir oyun sergilemişti. Karar setinde kaybettik ve elbette çok üzüldük ancak İtalyan voleybolu için 2018 Dünya Şampiyonası, gücümüzü yeniden göstermemiz ve o sahnedeki varlığımızı tüm dünyaya hissettirmemiz adına büyük önem taşıyor.

Lucia Bosetti denildiğinde voleybol severlerin aklında hem pasörlerine güven veren hem de soğukkanlı bir komple smaçör profili beliriyor. Sen kendi voleybol stilini nasıl tanımlarsın?

Evet belki bir maçta takımıma 20-30 sayı kazandırmıyor olabilirim ama benim sahada yapmaya çalıştığım şey hakkında konuşacak olursam şöyle diyebilirim: Etrafımdaki sporcuların da daha iyi koşullarda oynayabilmeleri için en iyi performansımı vermeye çalışıyorum böylece birlikte oynuyoruz ve birlikte başarıyoruz.

Seni yıllar boyunca çoğunlukla smaçör olmak üzere pasör çaprazı, libero ve yeri geldiğinde pasör pozisyonlarında izledik. Dünya voleybolunda komple isimlerin zaman geçtikçe azaldığını görüyoruz. Çalışmak hayatının neresinde, komple bir oyuncu olmak çeşitli fedakarlıkları da beraberinde getiriyor mu?

Benden beklenen her şeyi yapmaya çalışıyorum ama her şeyden önce bir smaçörüm ve hep öyle kalacağım. Bu fedakarlıkları yapmayı çok küçük yaşlarda öğrendiğimi düşünüyorum o yüzden tüm bunlar benim için aslında birer “fedakarlık” değil. Geçtiğimiz sezon Unet E-Work Busto Arsizio’da oynadığımda pasörümüz olimpik bir sporcuydu ve sakatlandı. (Jordyn Poulter) Orada ben elimden geleni yaparak sahada oynadığımız oyuna uygun olacak şekilde tüm katkımı vermeye çalışmıştım ve elbette tüm takım da içinde bulunduğumuz durum sebebiyle bana en iyi şekilde destek olmaya çalıştı. Böyle anlar voleybol hayatınızdan size kalan güzel hatıralar oluyor çünkü bu çabanızı gören ve takdir eden takım arkadaşlarınızla voleybol severler var.

Çok uzun isimler karşısındaki boy dezavantajını sıçrama yeteneğin, çevikliğin ve üstün defansif performansın ile avantaja dönüştürebildiğini görüyoruz. Uzun bir boya sahip olmadığı için voleybol okullarının kapısından dönmek ve küçük yaşlarda hayallerine set çekmek durumunda kalan çocuklar var. Onlara neler söylemek istersin?

Ben de küçükken kısa boylu olduğum için benim için de “Hiçbir zaman boyu yetmeyecek bu yüzden Serie A’ya çıkamayacak ve o platformda oynayamayacak.” dediler. Fakat hiçbirini dinlemedim, aşık olduğum ve tutkum olan şeyi yapmaya devam ettim. İyi ki de öyle yapmışım ve kimseyi dinlememişim. O dönemde kendime sağladığım avantaj, alt yaş gruplarında kendi yaşıtlarıma oranla çok kuvvetli olmamdı fakat tabi ki Serie A seviyesine çıkıp orada oynamaya başladığınız zaman işler çok daha karmaşık hale geliyor.

Ebeveynlerimin voleybolun içinden gelmesinin sağladığı avantajla onlardan, boyumun bana getirdiği dezavantajı farklı özelliklerimden meyve alarak ve o yanlarımı zenginleştirerek nasıl kullanacağımı öğrendim. İşin sonuna geldiğiniz zaman servis karşılama, pas, defans… Evet tüm bunları kendin çok çalışarak geliştirebiliyorsun ama bakacak olursak hücumda da bu boy dezavantajımı zekamla ve aklımla hareket ederek avantaja çevirmeyi öğrendim.

Kendini sahadaki performansının yanında mental anlamda da üst seviyede tutmak için ayrıca destek alıyor musun? Kritik anlarda soğukkanlılığını nasıl koruyorsun?

Hayır, dışardan düzenli olarak destek almıyorum ancak voleybol hayatımda kötü tecrübelerimin olduğu yani özellikle omuzundan ve dizimden sakatlandığım dönemlerde buna ihtiyaç duyup destek aldım. Bu desteğin çok önemli olduğunu düşünüyorum ancak daha da önemli olan bir şey var ki o da bunun için doğru kişiyi bulmak. Çünkü çok yüksek seviyede oynuyoruz, elit sporcularız dolayısıyla doğru kişilerle çalışmak her şeyden daha önemli.

Pesago Üniversitesi’nde Spor Bilimleri doktora eğitimini tamamladın, spor ve eğitimi bir arada götürmek nasıl bir süreçti? İlerde antrenör olma düşüncen var mı?

Doktora eğitimim, başlarken sonunu getirebileceğime emin olmadığım bir süreçti. Bu eğitimi devam ettirmek her şeyden önce hoşuma gidiyordu, online bir şekilde başladım. Covid salgınının üst seviyelerde olduğu dönem tamamen evdeydim, tüm salonlar kapalıydı ve zaten maç oynayamadığımız için eğitim hayatımda online derslerin açılmış olmasının bana çok faydası oldu. Başlarken sporu ve eğitim hayatımı bir arada götürebilmek açısından: “Bitirir miyim bilmiyorum ama çok seviyorum.” dedim. Devam ettikçe daha da sevdim, mezun olduğum okul, sadece voleybol değil komple bir antrenör ve atletik hazırlayıcı olmak için gereken her şeyi içeren bir bölümü kapsıyor.

Kendimi ilerde antrenör olarak görmüyorum, daha doğrusu kariyerimi tamamladıktan sonra neler olacağını henüz bilmiyorum ama şu an bu fikir çok hoşuma gitmiyor. Ancak voleybol dünyasında kalmak hoşuma giderdi, çok tecrübem var ve çok fazla insan tanıyorum. Hangi rolde olurum veya tüm bunlar olur mu bilmiyorum ama voleybolun içinde kalmak isterim.

Fenerbahçe’de birlikte şampiyonluklar yaşadığın takım arkadaşların ile görüşmeye devam ediyor musun? Bugüne kadar oynamaktan en keyif aldığınız oyuncu kimdi?

Birbirimizden uzakta da olsak sosyal medyanın da getirdiği avantajlarla artık bir arada kalmak ve iletişim kurabilmek çok kolay. Bir fotoğraf, bir paylaşım, bir tepki, birbirini tebrik etmek için iletişime geçmek, bir fotoğrafa yorum yapmak, bir küçük mesaj atmak artık çok daha rahat. Fenerbahçe’de oynadığım yıllar benim için çok özeldi, takım arkadaşlarımla elbette görüşüyoruz.

Lo Bianco ile oynamak çok keyifliydi, o bana sadece sahada yardım etmeyip voleybolun dışında da çok şey öğretti. Bir profesyonel voleybolcu olarak nasıl davranmam gerektiği konusunda bana çok yardım etti.

Kariyerin boyunca ülken İtalya dışında sadece Türkiye’de oynamayı tercih ettin. Türkiye’nin sende uyandırdığı hislerden bahsedebilir misin?

Kariyerim hakkında konuşacak olursam çok şanslı olduğumu düşünüyorum. Fenerbahçe’de oynadığım yıllar ve şu ana baktığımda benim için yeni bir fırsat söz konusu diyebilirim. Bu sezon buraya geldiğim süre bakımından henüz çok kısa bir zaman oldu ama olumsuz bir hissim olsa Türkiye’ye geri dönmezdim. Burada keyfim çok yerinde, kendimi çok güvende hissediyorum. Her şeyden önce kafam çok rahat ve sonuçta önemli olan bu. Gelmeden önce çok emin değildim, açıkçası nasıl olacağı konusunda biraz korkum vardı ama bulunduğun yerde kendi içinde mutlu ve huzurlu olmak hepsinden daha önemli. Burada kendimi çok iyi hissediyorum.

 

 

Haberi Paylaş

4.482 thoughts on “Sınırsız ve benzersiz: Lucia Bosetti

  1. ufuk says:

    Adana takımını tebrik ederim çok kaliteli bir oyuncu. Boyu 1.75 cm ülkemiz fedarasyonu 1.78 altında oyuncuyu milli takıma bile çağırmıyor böyle yetenekli binlerce çocuk kayboluyor.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.