Dünya Şampiyonasının Ardından

Bundan bir hafta önce Türkiye’ye Türk Voleybol tarihinin en iyi derecesi olan dünya 2. si bir takım olarak döndük. Size bu gururu ve mutluluğu anlatmadan önce bu turnuvaya kadar geçirdiğimiz turnuvaları kısaca anlatmak isterim.

İlk toplanmamız Kocaeli’nde Balkan Şampiyonasıyla oldu. Geçen yaz oynadığımız turnuvada şampiyon olduk. Daha sonra Bulgaristan’da Avrupa Şampiyonası elemelerinde 1. olup Avrupa Şampiyonasına gittik. Sonrada Nisan’daki Avrupa Şampiyonasında 6. olup Dünya Şampiyonasına gitmeye hak kazandık ve bu yaz yaptığımız 2 aylık kamp dönemine girdik. Bartın’da iyi bir hazırlık dönemi geçirip Karadeniz Oyunlarının
oynanacağı şehir olan Of’a geçtik ve Of‘taki seyircilerin de desteğiyle birincisi yapılan Karadeniz Oyunlarında şampiyon olduk:)

Turnuvanın bitişiyle antrenmanlarımıza biraz daha devam edip Avrupa Olimpik Festivali’ne katılmak için Sırbistan’a gittik. Hava koşulları açısından çok zor bir turnuva oldu çünkü gerçekten çok sıcaktı ama yapacak bir şey yoktu tabi ki 🙂 Her turnuvada olduğu gibi bu turnuvada amacımız şampiyon olmaktı. Ancak Belçika’yla oynadığımız yarıfinal maçını son anda kaybedince üçüncü olduk. Sırbistan dönüşümüzde İstanbul’a dokuz saatliğine geldik ve bu süre içinde Meksika’nın saatine uyum sağlayabilmek için bütün gece ailelerimizle birlikte otelde sabahladık. Herhalde hepimizin ilerde anlatacağı güzel bir anı olmuştur 🙂 Uykusuz geçirdiğimiz bu gecenin ardından Dünya Şampiyonası için gideceğimiz uzun ve heyecanlı Meksika yoluna başlamıştık.

Hepimiz daha gitmeden heyecanlanmaya başlamıştık. Sonuçta Dünya Şampiyonası kendi yaş kategorimizde katılabileceğimiz en üst düzey turnuvaydı. Bu bizi tatlı tatlı heyecanlandırıyordu ve çoğu takımı hiç görmediğimiz için hepimiz maçların başlaması için sabırsızlanıyorduk. Sonunda grubumuzun oynanacağı kent olan Mexicali’ye varmıştık. Burası da çok sıcaktı. İlk rakibimiz Amerika’ydı. Maçın ilk sayılarında biraz bocaladık ama
sonra kendimize gelip maçı rahat aldık. İkinci maç Çin’leydi. Rakibimiz hem uzun hem de çabuk oynayan bir takımdı. Maçın ilk iki seti bizim açımızdan hüsranla bitti ama diğer iki set kendimize geldik ve çok iyi defans yaparak diğer iki seti aldık. Tie break de çok çekişmeli geçti ama maçı Çin aldı. Maç sonunda tribündeki bütün seyirciler biz salondan çıkarken bizi ayakta alkışladılar. O görüntüyü hiçbirimiz unutamayız bence. O grubun son maçı Tunus’laydı. Bu maçı da net bir skorla geçip gruptan çıktık ve dünyanın en iyi 8 takımı arasına girdik. Arada iki günlük boş zaman vardı. Bu arada üst gruba çıktığımız için Tijuana kentine gittik.

Grubumuzdaki ilk rakip Japonya idi. Japonya Avrupa Şampiyonu Almanya’yı elemiş öyle gelmişti. Ama o iki günlük arada gerçekten Japonya’yı çözdük. Antrenmanlar bittiğinde kimse söylemese de içinden bu maçı alacağını biliyordu. Kendimize çok güvenli çıktık
ve Mehmet abinin taktikleri sayesinde maçı rahat aldık. Sonra ki maç Sırbistan maçıydı. Bence turnuvada oynadığımız en kötü oyundu. Sonucunda da 3-0 yenildik. Son maç Dominik Cumhuriyeti ile çıkma mücadelesiydi. Maçı alan gruptan çıkıyordu bu bizim için çok önemliydi tabi ki. Eğer bu maçı alırsak tarihte ilk defa Türkiye dünyada ilk dört içine giriyordu. Bu heyecanla çok iyi bir oyun sergileyip maçı alıp rahat bir nefes aldık. Ama turnuva asıl şimdi başlıyordu. Aradaki iki günlük aradan sonra yarıfinal ve daha sonra
final oynayacağımıza hepimiz inanıyorduk.

Buraya kadar gelip elimizdeki bu şansı kaçırmak istemiyorduk. Yarıfinalde rakibimiz Rusya’ydı. Rusya’nın antrenörü basın toplantısında bizi küçümser açıklamalar yapmıştı. Bu bizi maça hazırlamaya yetmişti aslında. Rusya’ya göre yaptığımız iki günlük taktik
antrenmanlarımızın sonunda rakibi ezberlemiştik ve Karadeniz Oyunlarında yendiğimiz takımı tekrar yenmek için hepimiz maça konsantre olmuştuk. Maç günü geldiğinde hepimiz çok heyecanlıydık tabiî ki bir an önce maçın gelmesini istiyorduk. Odada heyecanımızı atmak için konuşacak konu kalmamıştı artık 🙂 Sonunda maç saati gelmişti ve biz taktikleri yerine getirip maçı 3-1 aldık ve Rus antrenöre en iyi cevabı verdik. Maçın sonrasında ki sevinç çok büyüktü ama ertesi gün DÜNYA FİNALİ oynayacaktık. Sevincimizi uzun tutmadan hayatımızın en önemli maçı için konsantre olmaya başlamalıydık. Finalde rakibimiz Çin’di. Çin ile grupta bir kere oynamıştık ve elimizden kaçırmıştık. Gece yatıp gözümüzü kapattığımızda gözümüze yarın oynayacağımız
maç geliyordu. Hepimizin voleybola başladığımızdan beri hayal edebileceğimizin de üstünde bir yerdeydik.

Bu jenerasyon ilk toplandığında Gökhan abi bize bir soru sormuştu, “en büyük hedefiniz ne?” diye, hepimiz Balkan Şampiyonluğundan öteye gidemezken Gökhan abi bize büyük düşünün demişti. Daha sonra Mehmet abi de hep büyük düşünün dedi. Mehmet abi bu jenerasyona bir misyon yükledi “Türkiye’de ilkleri biz yapacağız” dedi. Onlar bunları söylerken düşünmesi çok güzel geliyordu ama Rusya maçından sonra biz bunları sadece hayal edip düşünmedik, yaşadık…

İşte o hedeflediğimiz en üst noktaya sadece bir adım kalmıştı. Maç sabahı tabi herkes çok heyecanlıydı. Yine odada o dinlenme saatlerini geçirmek herkese işkence gibi gelmişti ve maç saati geldiğinde sakin olmaya çalışsak ta hepimiz çok heyecanlıydık. Yine bütün uğurlarımızı yerine getirmiştik tabi:) Maça çok iyi başladık ve ilk seti aldık ama son set istediğimiz gibi olmadı ve maçı 3-1 verdik. Maç bittiğinde hiçbir maçta olmadığı kadar üzüldük. Dünya Şampiyonluğuna bu kadar yakın olup ta şampiyon olamamak hepimizi çok üzdü. Maç bittikten sonra yapacak bir şey yoktu ama maçtan sonra biraz düşününce ilk Dünya Şampiyonamızda dünya finali oynamıştık ve dünya ikincisi olmuştuk.

Türkiye’nin takım sporları içinde en başarılı takımı biz olmuştuk. Bu gerçekten çok büyük bir gururdu ama asıl turnuva bitip İstanbul’a döndüğümüzde havaalanındaki kalabalığı görünce daha iyi anladık hepimiz neler yaptığımızı. Kulübümüzün oyuncuları, antrenörleri, menajerleri hepsi oradaydı. Çok mutlu edici ve gururlandırıcı bir şeydi. Herhalde hayatımız boyunca unutamayacağımız bir turnuva geçirdik. Hedefimiz olan Türk voleybolundaki vizyon ve misyon oluşturma görevini bu turnuvada gerçekleştirmiştik. Ama daha önümüzde bu takımla oynayacağımız önemli turnuvalar var. Yakaladığımız bu başarıyı gençlerde Dünya Şampiyonluğu ile devam ettirmek istiyoruz ve sonrada tabi ki büyük hedefimiz olan 2012 olimpiyatları:)

Bugüne kadar bize hep destek veren federasyon başkanımıza ve başından beri bize güvenip emek veren tüm antrenörlerimize çok teşekkür ederiz. Umarız yakaladığımız bu başarının devamı gelir ve Türk Voleybolu çok daha iyi yerlere gelir…


Haberi Paylaş

Comments are closed.